Yazar "Ermiş, Hilal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akciğerin skuamöz hücreli karsinomunun meme cildine metastazı: Olgu sunumu(Solunum Hastalıkları, 2004) Ermiş, Hilal; Haltaş, Hacer; Yıldırım, Zeki; Edalı, Mehmet NaciÖz: Akciğerin skuamöz hücreli karsinomları, diğer karsinom tipleri ile karşılaştırıldığında toraksa sınırlı kalma eğilimindedir ve uzak organ metastazları diğerlerine göre daha nadirdir. Skuamöz hücreli karsinomun cilde metastazı çok nadir olmakla birlikte kötü prognozun bir göstergesidir. Altmışiki yaşında erkek hastada, akciğerin skuamöz hücreli karsinomunun meme cildine metastazı saptanmıştır. Olgu, çok seyrek görülmesi nedeni ile literatür eşliğinde sunulmuştur.Öğe Analysis of the dermatoglyphics of patients with obstructive sleep apnea(Medicine Science, 2019) Canbolat, Mustafa; Ermiş, Hilal; Çevirgen, Furkan; Şenol, Deniz; Karataş, Turgay; Köse, Evren; Özbağ, DavutÖz: Dermatoglyphics outside the normal distribution may be signal of hereditary anomaly in prenatal period. Obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) is defined as the suspension of breathing for 10 seconds or more. Genetic predisposition can be suggesated in the OSAS. The aim of this study is to assess through dermatoglyphics whether genetic factors are effective in OSAS because skin glyphs and pharyngeal are originate from ectoderm. Our study was conducted with 134 volunteers, 68 (21 females, 47 males) individuals with OSAS and 66 (21 females, 48 males) healthy individuals. The photographs of the palms and fingertips of the right and left hands of the participants were taken with high definition cameras. These images were enlarged with computer and their dermatoglyphics were assessed. Fingertip loop types, total number of fingertip lines, total a-b line numbers and atd angles were assessed in healthy individuals and patients with OSAS. We found a statistically significant difference between the right and left hand atd values of healthy individuals and individuals with OSA. atd values can be used as an early indicator of OSAS.Öğe Endobronşiyal kitle izlenimi veren bir trakeobronkopati osteokondroplastika olgusu(Solunum, 2010) Ermiş, Hilal; Şen, Nazan; Erbay, Gürcan; Canpolat, Emine TubaÖz: Trakeobronkopati osteokondroplastika (TO), etiyolojisi tam olarak bilinmeyen, yavaş ilerleyen, submukozal nodüllerle karakterize, benign seyirli ve nadir görülen bir bozukluktur. Literatürde genellikle sporadik olgu olarak bildirilmiştir. Endobronşiyal lezyonlar özellikle sigara öyküsü olan olgularda kötü huylu bir hastalığı düşündürmekle birlikte, nadiren benign karakterli de olabilir. Bu gibi durumlarda bronkoskopik inceleme önem kazanır. Yetmiş bir yaşında, herhangi bir yakınması olmayan, ağır sigara içicisi erkek hasta, rastlantısal olarak çekilen toraks bilgisayarlı tomografisinde endobronşiyal lezyon şüphesi olması üzerine kliniğimize yönlendirilmiş, yapılan radyolojik ve bronkoskopik bulgular eşliğinde histopatolojik olarak TO tanısı almıştır.Öğe Genç ve yaşlı pulmoner embolili olgularımız: Klinik özellikler, laboratuvar ve instrumental bulgular ve yaş gruplarına göre farklılıklar(2010) Şen, Nazan; Ermiş, Hilal; Altınkaya, Naime; Ermiş, Necip; Karataşlı, Meltem; Ulubey, GayeÖz: Amaç: Mortalitesi ve insidansı yaşla birlikte artış gösteren pulmoner emboli (PE), son yıllarda tanı yöntemlerindeki gelişmelere rağmen, özellikle yaşlılarda tanı konulması zor bir hastalık olmaya devam etmektedir. Bu çalışmada amacımız PE klinik seyrini yaşlı ve genç hastalarda karşılaştırmalı olarak değerlendirmek, risk ve prognozu belirleyen parametreleri inceleyerek mortalitenin azaltılmasına katkıda bulunmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza PE tanısı alan 141 hasta alındı. Hastalar <65 yaş (genç grup) ve ?65 yaş (yaşlı grup) şeklinde iki gruba ayrılarak klinik özellikler, laboratuvar ve instrumental bulgular açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Her iki grupta da en sık görülen risk faktörleri immobilite ve yakın zamanda geçirilmiş cerrahi girişimdi. Göğüs ağrısı ve hemoptizi görülme sıklığı yaşlı hastalarda anlamlı düşük düşük bulunurken, taşikardi yaşlı hastalarda daha sık görüldü (sırasıyla p<0.001, p=0.013, p=0.047). Masif PE'li olgularda D-Dimer düzeyi ve elektrtokardiyografi (EKG) skoru masif olmayan PE'li olgulara göre anlamlı yüksekti (sırasıyla p=0.01, p<0.001). D-Dimer ve kardiyak troponin düzeyleri ile EKG skoru hastanede ölümün gerçekleştiği hastalarda yaşayanlarla karşılaştırıldığında anlamlı yüksek bulundu (sırasıyla p=0.02, p=0.018, p=0.008). Sonuç: Pulmoner emboli'nin yaşlı hastalarda atipik klinik bulgularla seyredebilmesi nedeniyle, tanı için öncelikle yüksek klinik kuşku gerekir. Hastalığın ağırlık, risk ve prognozunu erken dönemde belirleyebilecek parametrelerin kullanılması ile uygun tedaviye daha erken başlanarak mortalitenin azaltılmasına katkıda bulunulabilir.Öğe Kayısı kükürtleme işinde çalışan işçilerde sülfür dioksit gazına maruziyetin bronş hiperreaktivitesi üzerine etkisi(İnönü Üniversitesi, 2004) Ermiş, HilalMalatya yöresinde kayısı kükürtleme işinde çalışan sağlıklı işçilerde sülfür dioksit gazının bronş hiperreaktivitesi üzerine etkisini araştırmak. Çalışmaya yaşları 16-63 arasında 30 sağlıklı erkek kayısı işçisi ve 25 kişiden oluşan kontrol grubu dahil edildi. Kayısı mevsiminden 1 ay önce, bu kişilerin demografik özellikleri, solunumsal yakınmaları, özgeçmişleri, alışkanlıkları belirlendikten sonra, işçilere fizik muayene, allerji testi, SFT ve BPT yapıldı. İşçiler, kayısı hasat sezonu ve kükürtleme işlemi bitiminde tekrar görüldü. Bu görüşmede, işçilere kükürtleme işlemi ve kükürtleme odasının özellikleri ile işlem sonrası gelişen şikayetler sorulduktan sonra tekrar BPT yapıldı. Ayrıca işçilerden seçilen 10 kişiye, sahada islim odasına girmeden önce ve çıktıktan sonra SFT yapılarak bu işçilerde akut etkilenmenin düzeyi araştırıldı. Yaşları 16-63 (34.6 ± 14.2) arasında değişen 25 erkek kayısı işçisi çalışmaya alındı. Bütün işçilerin fizik muayeneleri normaldi. İşçilerin 2’sinde (%8) cilt testi pozitif iken, 23 kişide (%92) negatif bulundu.Öğe Kot Kumlamaya Bağlı Olarak Gelişen İki Silikozis Olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Ermiş, Hilal; Gülbaş, Gazi; Yumrutepe, Tuncay; İn, Erdal; Mutlu, Levent Cem; Günen, Hakan; Aydın, N. EnginBilinen en eski meslek hastalıklarından biri olan silikozis, solunabilir büyüklükteki silika kristallerinin akciğer dokusunda geri dönüşümsüz ve ilerleyici bir fibrotik reaksiyon oluşturması ile karakterize tedavisi olmayan bir hastalıktır. Son yıllarda özellikle küçük ve denetimsiz atölyelerde uygunsuz koşullarda yapılan kot kumlama işi hastalığın gelişiminde farklı bir işkolu haline gelmiştir. 3 yıldır kot kumlama işinde çalışan 20 ve 28 yaşlarında iki erkek hasta, nefes darlığı ve kilo kaybı şikayetleri ile kliniğimize başvurdu. Posteroanterior akciğer grafilerinde ve toraks bilgisayarlı tomografilerinde özellikle her iki üst ve orta zonlarda ve periferik bölgelerde yoğun yerleşimli, yaygın retikülonodüler ve nodüler opasiteler izlendi. Solunum fonksiyon testlerinde restriktif tipte ventilasyon bozukluğu saptandı. Birinci olgumuza transbronşiyal biyopsi ile silikozis tanısı kondu. İkinci olgu ise ilki ile benzer yakınmaları, radyolojik bulguları ve mesleksel maruziyet öyküsü nedeniyle ileri girişimsel inceleme yapılmadan tanı aldı. İş gücünün ucuz olduğu gelişmekte olan ülkelerde kot kumlama işinde çalışanlarda bir toplum sağlığı sorunu haline gelen silikozis çalışma şartlarının düzeltilmesi ile önlenebilir. Kotlar beyazlarken kararan hayatlara son vermek için daha fazla önlem alınması gerektiği inancındayız.Öğe Nadir bir Kardiyak Kist Hidatid Prezentasyonu: Ventriküler Taşikardi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Ermiş, Necip; Altay, Hakan; Ermiş, Hilal; Tercan, Fahri35 yaşındaki erkek hasta, göğüs ağrısı, baş dönmesi ve uzun süren çarpıntı ile acil servise başvurdu. 12 kanallı elektrokardiyografide ventriküler taşikardiyi düşündüren 220/dk. hızında geniş QRS’li taşikardi saptandı. Transtorasik ekokardiyografide sol ventrikül lateral duvarı intra myokardiyal yerleşimli 5x6 cm’lik kistik kitle izlendi.Kardiyak magnetik rezonans, T2 ağırlıklı görüntülerde sol vetrikül lateral duvarda 6x7x5 cm büyüklüğündeki kitlenin kist hidatid ile uyumlu olduğunu gösterdi. Kist hidatid için yapılan kan testleri pozitif saptanan hastaya antihelmintik tedaviye takiben kistin cerrahi olarak çıkarılması planlandı ancak hasta kardiyak cerrahiyi kabul etmedi, bu nedenle hasta albendazol ve amiadaron tedavisi ile taburcu edildi.Öğe A new possible acquired risk factor for pulmonary embolism: Colonoscopy procedure(Dicle Tıp Dergisi, 2014) Kılıç, Talat; Ermiş, Hilal; Kaya, Omar; Alan, HakanÖz: Pulmoner emboli (PE) için risk faktörünün bilinmesi, bu hastalığın erken tanı ve tedavisinin düzenlenmesine önemli katkı sağlamaktadır. Pek çok hastada akkiz veya kalıtsal risk faktörü bulunmasına rağmen, bu hastaların ¼ de herhangi bir risk faktörüne rastlanılmamaktadır. Kronik kabızlık nedeniyle kolonoskopi uygulanmış 66 yaşında erkek hasta, işlemden bir gün sonra dispne, göğüs ağ- rısı ve hemoptizi şikâyetleri gelişmesi üzerine kliniğimize başvurmuştu. Çekilen bilgisayarlı tomografi pulmoner anjiyografide sol pulmoner arter periferik dalında trombus saptanması üzerine hasta PE olarak değerlendirildi. Hastada herhangi bir kalıtsal ya da akkiz risk faktörü yoktu. İş- lemden hemen sonra gelişmesi, bilinen bir risk faktörünün olmaması nedeniyle PE nin kolonoskopiye bağlı gelişmiş olabileceği düşünüldü. İşlem sırasında artmış intraabdominal basınca bağlı olarak PE gelişmiş olabileceğini dü- şünüyoruz. Olgumuz kolonoskopi işlemini takiben geliş- miş ilk PE olgusudur. Nedeni bilinmeyen PE hastalarının kolonoskopi gibi invaziv işlemler açısından sorgulanması- nın uygun olacağını düşünüyoruz. Başlık (İngilizce): Pulmoner emboli için kazanılmış olası yeni bir risk faktörü: Kolonoskopi işlemi Öz (İngilizce): Knowing the risk factors of PE contributes to the promptness of diagnosis and treatment. Although most patients with pulmonary embolism (PE) have acquired or hereditary risk factors, the cause of PE is unknown in one-quarter of patients. We describe a 66-year-old man who presented with chest pain, dyspnea, and hemoptysis one day after he had a colonoscopy performed due to chronic constipation complaints. The computed tomography pulmonary angiography revealed thrombus in the left peripheral pulmonary artery. He did not have any risk factors for PE, and a hypercoagulable workup was normal. Because of his development of PE one day after his colonoscopy and the absence of any risk factors, the colonoscopy could have caused the PE. PE may be caused by increased intra-abdominal pressure during this procedure. This is the first case of PE following a colonoscopy in the literature. We recommend that patients with idiopathic PE should be questioned aspect of invasive procedures such as colonoscopy.Öğe Polyneuropathy in obstructive sleep apnea patients(2022) Tosun, Hatice; Tecellioğlu, Mehmet; Ermiş, Hilal; Özcan, CemalAim: Hypoxemia due to obstructive sleep apnea (OSA) is thought to cause peripheral nerve damage. A case-control study was conducted to test the accuracy of this phenomenon. Materials and Methods: The patient group consisted of 45 patients with OSA who had an apnea-hypopnea index (AHI) score of >10 and were newly diagnosed with OSA and control group consisted of 37 individuals who did not have OSA. Sensory and motor nerve conduction investigations were performed on both the upper and right lower extremity Mann-Whitney U, chi square and independent sample T tests were carried out. Results: Both groups had the same average age of 46. The mean body mass index (BMI) in patients with OSA was 31.81; the average AHI was 55.17; the periodic leg movements in sleep (PLMS) was 30.71; the T90 value was 74.23; the lowest saturation was 37; the average saturation value was 72.97. The other nerves’ sensory and motor distal latency lengths were more prolonged than the control group, except the ulnar nerve. The averages of the left median, ulnar, and right peroneal motor nerves’ compound motor action potential (CMAP) amplitude were lower in individuals with OSA than in the control group. Compared to the control group, patients with OSA had slower right tibial nerve motor conduction velocity. The mean snap amplitude of bilateral median and left ulnar sensory nerve were higher in patients with OSA. Conclusion: OSA-induced hypoxia may have an impact on peripheral nerve damage.Öğe Protective and therapeutic effect of apocynin on bleomycin induced lung fibrosis in rats(Inflammation, 2015) Kılıç, Talat; Parlakpınar, Hakan; Taşlıdere, Elif; Yıldız, Sedat; Polat, Alaadin; Vardı, Nigar; Çolak, Cemil; Ermiş, HilalWe aimed to investigate the preventive and therapeutic effect of apocynin (APO) on bleomycin (BLC)-induced lung injury in rats. Rats were assigned into groups as follows: control group; APO group, 20 mg/kg APO was given intraperitoneal for 29 days; BLC-1 and BLC-2 groups, a single intratracheal injection of BLC (2.5 mg/kg); APO+BLC-preventive group, 20 mg/kg APO was administered 12 h before the intratracheal BLC injection and continued for 14 days; BLC+APO-treatment group, 20 mg/kg APO was given on the 14th day after the intratracheal BLC injection and continued to sacrifice. The BLC-1 group was sacrificed on the 14th day of BLC administration to validate BLCinduced lung inflammation and fibrosis on the 14th of study initiation. All other groups were sacrificed on the 29th day after BLC administration. The semiquantitative histopathological assessment, tissue levels of malondialdehyde (MDA), superoxide dismutase, catalase (CAT), glutathione peroxidase (GPx), reduced glutathione (GSH), total antioxidant capacity, total oxidant status (TOS), and oxidative stress index (OSI) were measured. An addition to the serum myeloperoxidase (MPO), the cell count and cytokines (IL-1β, IL-6, and IL-8) of bronchoalveolar lavage (BAL) fluid were assayed. BLC-provoked histological changes were significantly detected compared to the control group. APO restored these histological damages in different quantity in the treatment and prevention groups. BLC caused a significant decrease in GSH, CAT, and GPX, which were accompanied with significantly the increased MDA, TOS levels, and OSI in the lung tissue concomitant with increased levels of the cellular account and proinflammatory cytokines in the BAL fluid. Otherwise, APO administration, both before and after BLC, reversed all biochemical markers and cytokine as well as histopathological changes induced by BLC. Interestingly, APO treatment reversed MPO activity in serum increased by BLC. In this study, both protective and therapeutic effects of APO against BLC-induced lung fibrosis were demonstrated for the first time.Öğe A Right Atrial Myxoma Mimicking Pulmonary Embolism: A Case Report(Ömer K.,Hilal E.,Sinan T.,Zeynep Ayfer A.,Tamer B.,Nusret A. (2014).A Right Atrial Myxoma Mimicking Pulmonary Embolism: A Case Report, Solunum, İnönü Üniversitesi, Malatya., 2014) Kaya, Ömer; Ermiş, Hilal; Türkkan, Sinan; Aytemur, Zeynep Ayfer; Baysal, Tamer; Açıkgöz, NusretAbstract Myxoma is the most common primary tumour of the heart. Approximately 75% of primary cardiac myxomas are located in the left atrium and tend to be sporadic. Myxomas are rarely asymptomatic and presenting symptoms may sometimes be confused with respiratory diseases. A 29-year-old male patient was admitted to our outpatient clinic with shortness of breath and chest pain. In the thoracic computed tomography, which was performed for the pre-diagnosis of pulmonary embolism, a hypodense space-occupying lesion, approximately 8X4 cm in size, with irregular margins that did not show contrast enhancement in the right atrium and right ventricle, was identified. The patient, whose diagnosis of myxoma was confirmed by echocardiographic examination, underwent excision of the intracardiac mass. The present case was deemed to be suitable for presentation since the myxoma was located in the right atrium and right ventricle, as well as to remind that an underlying cardiac pathology should be considered in patients presenting with respiratory symptoms. Keywords: Right atrial myxoma, cardiac tumour, pulmonary embolismÖğe An unusual presentation of cardiac hydatid cyst: Ventricular tachycardia(2010) Ermiş, Necip; Altay, Hakan; Ermiş, Hilal; Tercan, FahriAbstract: 35 yaşındaki erkek hasta, göğüs ağrısı, baş dönmesi ve uzun süren çarpıntı ile acil servise başvurdu. 12 kanallı elektrokardiyografide ventriküler taşikardiyi düşündüren 220/dk. hızında geniş QRS’li taşikardi saptandı. Transtorasik ekokardiyografide sol ventrikül lateral duvarı intra myokardiyal yerleşimli 5x6 cm’lik kistik kitle izlendi.Kardiyak magnetik rezonans, T2 ağırlıklı görüntülerde sol vetrikül lateral duvarda 6x7x5 cm büyüklüğündeki kitlenin kist hidatid ile uyumlu olduğunu gösterdi. Kist hidatid için yapılan kan testleri pozitif saptanan hastaya antihelmintik tedaviye takiben kistin cerrahi olarak çıkarılması planlandı ancak hasta kardiyak cerrahiyi kabul etmedi, bu nedenle hasta albendazol ve amiadaron tedavisi ile taburcu edildi.