Yazar "Güleç, Mukaddes" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adenosine deaminase xanthine oxidase superoxide dismutase glutathioneperoxidase activities and malondialdehyde levels in the sera of patients withhead and neck carcinoma(Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2004) Kalcıoğlu, Mahmut Tayyar; Kızılay, Ahmet; Yılmaz, Ramazan; Uz, Efkan; Güleç, Mukaddes; Özturan, Orhan; Akyol, ÖmerKlinik ve epidemiyolojik bulgular kanser etyolojisinde serbest radikallerin üstlendi¤i muhtemel rolü destekleyici kan›tlar sunmaktad›r. Serbest radikal yokediciler ve inhibitörlerinin kanser sürecini erteledi¤i ya da engelledi¤i gösterilmifltir. Hastalar ve Yöntemler: Bafl-boyun kanserli 35 hastan›n serumlar›nda adenozin deaminaz, ksantin oksidaz, süperoksit dismutaz ve glutatyon peroksidaz aktiviteleri ve malondialdehit düzeyi ölçülerek sa¤l›kl› kontrol grubu ile karfl›laflt›r›ld›. Bulgular: Serum adenozin deaminaz aktivitesi, kanserli hastalarda kontrol grubu ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda azalm›fl bulundu (p<0.001). Glutatyon peroksidaz ve ksantin oksidaz aktiviteleri ile malondialdehit düzeyi kontrol grubuna oranla hafif artm›fl bulunmakla birlikte arada anlaml› farkl›l›k yoktu. Serum süperoksit dismutaz aktivitesi ise kontrol grubuna oranla hafif azalm›fl bulundu. Sonuç: Bu sonuçlar, serum adenozin deaminaz aktivitesinin bafl-boyun kanserlerinin tan› ve takibinde yararl› olabilece¤ini göstermektedir. Bafl-boyun kanserli hastalarda adenozin deaminaz düzeyindeki art›fl›n nedenleri üzerinde genifl tabanl› çal›flmalara ihtiyaç vard›r.Öğe Caffeic acid phenethyl ester ameliorated ototoxicity induced by cisplatin inrats(J Chemother, 2004) Kızılay, Ahmet; Kalcıoğlu, Mahmut Tayyar; Özerol, Elif; Iraz, Mustafa; Güleç, Mukaddes; Akyol, Ömer; Özturan, OrhanCaffeic acid phenethyl ester (CAPE), an active component of propolis, exhibits antioxidant properties. This experimental study was designed to determine the effect of CAPE on ototoxicity induced with cisplatin. Twenty-four adult Wistar albino rats were divided into four groups: cisplatin (n=6), saline (n=6), CAPE (n=6), and cisplatin plus CAPE (n=6). Rats were tested before and 5 days after cisplatin treatment with or without chemo protection. The Distortion Product Otoacoustic Emissions (DPOAEs) were elicited from the control and experimental animals utilizing the standard commercial Otoacoustic Emission (OAEs) apparatus. The animals in all groups were sacrificed under general anesthesia on the fifth day following last OAE measurements. For biochemical investigations, the blood samples were drawn from inferior vena cava On day 0, the initial baseline DPOAEs measurement results presented similar values while comparing the groups in drug free phase (p>0.05). On day 5, intrasubject measurement parameters of DPgrams and I/O functions of cisplatin group were significantly deteriorated (p<0.05). The second measurements of the other groups revealed no significant differences between their DPgrams and I/O functions in all frequencies (p>0.05). Among the biochemical parameters, plasma xanthine oxidase (XO) activity was found to be more elevated in the cisplatin group than the saline group (p<0.05). CAPE led to more decreased XO activity than cisplatin (p<0.05). The results of this study show that prophylactic administration of CAPE for cisplatin ototoxicity ameliorated hearing deterioration in rats.Öğe The protective effect of erdosteine against ototoxicity induced by cisplatinin rats(Eur Arch Otorhinolaryngol, 2005) Kalcıoğlu, Mahmut Tayyar; Kızılay, Ahmet; Güleç, Mukaddes; Karataş, Erkan; Iraz, Mustafa; Akyol, Ömer; Eğri, Mücahit; Özturan, OrhanThe elimination of cisplatin ototoxicity is an ongoing concern. This experimental study was undertaken to investigate the effect of oral erdosteine in ameliorating cisplatin-induced ototoxicity. Twenty-eight adult female Wistar albino rats were randomly divided into four equal groups. Group A received an oral carrier vehicle of the drug erdosteine with 0.2 ml of 0.9% saline. Group B was administered only erdosteine (per oral 10 mg/kg twice a day) for 6 days. Group C was injected with cisplatin intraperitoneally (i.p.) on day 0 (16 mg/kg body weight), once only. Group D was given erdosteine (per oral 10 mg/kg/day) 1 day before and for 5 days consecutively after cisplatin injection (16 mg/kg, i.p.). Distortion product otoacoustic emissions (DPOAEs) were elicited in different frequency regions, ranging from 1,001 to 6,299 Hz as DPgram and input/output (I/O) functions from the control and experimental animals. All experimental animals were killed under general anesthesia on day 5, following the last otoacoustic emission measurements. Prior to death, blood samples were drawn for measurement of superoxide dismutase, xanthine oxidase (XO), malondialdehyde and nitric oxide. Initial DPgram and I/O function baseline measurements were similar in all groups prior to any drug administration (P>0.05). On day 5, intra-subject measurement parameters of DPgrams and I/O functions in the cisplatin group showed significant deterioration (P <0.05). The other groups revealed no differences between their pre- and post-test drug administration DPgrams and I/O functions at any test frequency (P>0.05). Comparison of the amplitudes of DPgrams and I/O functions between the cisplatin and control groups showed significant changes (P <0.05). Biochemical studies noted an increased XO activity following cisplatin administration (P <0.007). The other biochemical results did not show significant differences between the study and control groups. This study demonstrates that, in rats, erdosteine is protective for cochlear function against the disruptive effects of cisplatin as measured by DPOAEs.Öğe Sisplatin ile sıçan böbreğinde oluşturulan nefrotoksisite hasarına ginkgo biloba ekstraktının (gbe) etkileri: doku oksidan - antioksidanlarının durumu(İnönü Üniversitesi, 2003) Güleç, MukaddesSisplatin geniş spekturumlu platin türevi bir antineoplastik ajandır. Kuvvetli nefrotoksisite riskinden dolayı tedavide kullanımı oldukça kısıtlıdır. Son zamanlarda nefrotoksisiteyi önlemek amacıyla bir hayli çalışma yapılmıştır. CDDP ile birlikte verildiğinde akut toksik böbrek yetmezliği (ATBY) tablosunu önleyecek veya yavaşlatacak ve hastaya ek bir sağlık sorunu getirmeyecek uygun bir maddenin bulunması oldukça önem kazanmıştır. CDDP’nin böbrek dokusunda yaptığı hasarın altında yatan mekanizma büyük oranda ROS’a bağlı olduğundan, antioksidan karakterli maddelerin bu tablonun düzeltilmesinde kullanılmasını oldukça mantıklı bir yaklaşımdır. GBE (Egb 761), birçok organ ve dokunun birbirinden farklı ama ortak olarak serbest radikallerin öncelikli rol oynadığı patolojilerinde kullanılmakta olup tedavide faydalı etkisi olduğu görülmüştür. Bu deneysel çalışmanın amacı, oksidatif hasar üzerinden ATBY yapan CDDP’in bu etkisini antioksidan GBE’m engelleyip engellemeyeceğini araştırmaktır.Bu çalışmada erkek Sprague Dawley sıçanlar (60 günlük) kullanıldı. Sıçanlar sessiz ve 12-12 saatlik periodlarla karanlık-aydmlık ortamda tutuldular. Deney “Guide for the use of Laboratory Animals, DHEW Publication No. (NIH) 85-123, 1985” kriterlerine uygun olarak yürütüldü. Hayvanlar rastgele seçilerek dört gruba ayrıldı: kontrol grubu (n=7), IP 7 mg/kg’dan tek doz CDDP (Cisplatin, Ebewe) uygulanan grup (n=8), CDDP ile birlikte IP 10 mg/kg E-vit verilen grup (n=9), CDDP ile birlikte oral 100 mg/kg GBE uygulanan grup (n=7). Deneysel işlemlerden 10 gün sonra hayvanlar abdominal aortalan kesilmek suretiyle öldürüldü. Ardından böbrek dokuları çıkarılarak uygulanan ajanların oksidan/antioksidan sisteme olan etkileri araştırıldı..Öğe Sisplatin nefrotoksisitesi oluşturulan sıçanların plazma glutatyon peroksidaz, süperoksit dismutaz, adenozin deaminaz aktiviteleri ve nitrik oksit seviyelerine ginkgo biloba ekstraktının etkileri(Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri Dergisi, 2004) Güleç, Mukaddes; Yılmaz, H. Ramazan; Iraz, Mustafa; Ağlamış, Seda; Söğüt, SadıkÖz: İn-vitro aşılama, aksenik kültür koşullarında minyatür aşı kalemlerinin aşılanmasını kapsayan ve diğer tekniklere nazaran en son vejetatif çoğaltım tekniklerinden biridir. Bu yöntem, sürgün ucu kültürü ve aşılamanın bazı sınırlayıcı özelliklerinin üstesinden gelmekle birlikte, her iki metodun avantajlarını da bir arada bulundurmaktadır. İlk uygulandığı zamanlarda bazı meyve tür ve çeşitlerindeki virüs ve benzeri endojen patojenlerin eradikasyonu için geliştirilen in-vitro aşılama, bitki gelişim ve fizyolojisinin farklı alanlarında çeşitli odunsu bitki türlerinde hızla gelişmiştir. Bunlar birçok odunsu türlerin olgun genotiplerinin klonal çoğaltımında bir ön koşul olarak fizyolojik rejuvenasyonu ve aşıda uyuşmazlığı da kapsamaktadır. Sonuç olarak in-vitro aşılama, yoğun olarak kullanılan ve diğer vejatatif çoğaltım metodlarında bulunan olumsuzlukların üstesinden gelebilmek için daha çok düşünülmeyi ve kullanılmayı hak eden orijinal ve tecrübe gerektiren bir tekniktir. Doku ve hücreler arasındaki genetik benzerlik ve farklılıkların ayrıntılı incelenmesine imkan sağlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, 1970'li yıllarda turunçgillerde virüsten ari bitki üretimi amacıyla başlayan in-vitro aşılama çalışmalarının günümüze kadar nasıl bir süreçten geçtiği ve özellikle meyve türlerinin de dahil olduğu odunsu bitki türlerinde bitki ıslahı ve çoğaltımı amacıyla ne tür çalışmaların yapıldığının ortaya çıkarılması ve belli bir düzende sunulmasıdır Başlık (İngilizce): In vitro Micrografting of Woody Plant Species-I (Rootstock, Scion, Grafting Technique) Öz (İngilizce): In vitro micrografting is a propagation technique, involving the grafting of relatively miniature cuttings under axenic culture conditions and it is one of the recent developed propagation techniques compared to other conventional vegetative propagation techniques. This method overcomes some of the limitations of shoot tip culture and grafting, while it also keeps together the advantages of both methods. Micrografting was applied for the eradication viruses and pathogens from some fruit species and cultivars during the first application period, but later, the technique was further developed on various woody plant species in different research areas of plant physiology and development. These includes physiological rejuvenation and incompatibility grafting as a prerequisite for the clonally propagation of mature genotypes of many woody species. Consequently, in vitro micrografting is used in large scale propagation and an original technique which needs experience by overcoming the disadvantages of other propagation technique. It also enables to examine in detail the genetic similarities and differences between the tissues and cells. The aims of this study were (1) to review how micrografting studies passed a process from 1970s until today, first started to obtain virus-free plants from citrus; (2) to reveal what kind of work has been presented particularly on the plant breeding and propagation of the woody plant species, including the type of fruit breeding and reproduction and (3) and to present those studies in a specific orderÖğe Sisplatinin böbrek metabolizması üzerine etkileri: Gingko biloba ekstraktının koruyuculuğu(2004) Yılmaz, H. Ramazan; Işık, Bünyamin; Güleç, Mukaddes; Sögüt, Sadık; Akyol, ÖmerÖz: Bu çalışmada, etkili bir antitümör ajan olan sisplatinin sıçanlarda böbrek metabolizmasının bozulmasına neden olup olmadığı ve Ginkgo biloba ekstraktı (GBE) ile bu bozukluğun önlenip önlenemeyeceğinin araştırılması amaçlandı. Deney grupları; kontrol grubu, Sisplatin grubu ve Sisplatin+Ginkgo biloba ekstraktı (Sisplatin+GBE) grubu şeklinde düzenlendi. Sisplatin ve Sisplatin+GBE grubundaki sıçanlara çalışmanın 4. gününde bir defa 7 mg/kg sisplatin intraperitoneal (i.p.) olarak verildi. Sisplatin+GBE grubunda, sisplatin verilmeden üç gün önce ve 7 gün sonra, GBE 100 mg/kg dozunda disposibl enjektör ucuna takılan kanül yardımıyla doğrudan mideye verildi. Kontrol grubundaki sıçanlara salin solusyonu verildi. Sisplatin uygulamasından 7 gün sonra böbrek dokuları alınarak supernatanda hekzokinaz (HK), glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD), laktat dehidrogenaz (LDH) ve malat dehidrogenaz (MDH) enzim aktiviteleri ölçüldü. Kontrol grubu ile sisplatin grubu karşılaştırıldığında HK, G6PD, LDH ve MDH aktivitelerinde anlamlı bir artma gözlendi. Sisplatin+GBE grubunda kontrol ve sisplatin gruplarına göre G6PD aktivitelerinde anlamlı bir artma gözlendi. Sisplatin+GBE grubunda sisplatin grubuna göre LDH aktivitesinde anlamlı bir azalma gözlendi. Kontrol grubu ile Sisplatin+GBE grubu karşılaştırıldığında HK aktivitesinde anlamlı bir artma bulundu. Sisplatinin böbrek hücrelerinin metabolizmasını değiştirerek hasarı hızlandırabileceği, GBE'nın ise bu hasara karşı koruyucu etki gösterebileceği sonucuna varıldı.Öğe Sıçanlarda sisplatin ile oluşturulan nefrotoksisitede bazı metabolik enzim aktiviteleri ve bunlar üzerine E vitamininin etkileri(Tıp Araştırmaları Dergisi, 2004) Söğüt, Sadık; Yılmaz, H. Ramazan; Songür, Ahmet; Güleç, Mukaddes; Kotuk, Mahir; Seda AğlamışÖz: Amaç: Sisplatin insanlarda baş, boyun, akciğer, testis, ovaryum gibi bir çok solid tümörde etkili bir antitümör ilaç olarak kullanılmaktadır. Tedavi esnasında serbest oksijen radikalleri üreterek başta böbrek olmak üzere bir çok organda toksisiteye neden olduğu için doz kısıtlamasına gidilmektedir. E vitamini (E vit) serbest radikal süpürücü bir antioksidandır. Bu çalışmada sıçanlarda sisplatine bağlı akut renal yetmezlik modelinde E vitamininin koruyucu etkilerinin olup olmadığı araştırıldı. Gereç ve Yöntem: Sıçanlar 3 gruba ayrıldı; Grup-I (n=7), 3. gün serum fizyolojik intraperitoneal (i.p.) olarak uygulandı. Grup-II (n=8), 3. gün tek doz 7 mg/kg sisplatin i.p. olarak uygulandı. Grup-III (n=9), sisplatin+E vit, deney süresince (toplam 7 gün) her gün i.p. olarak E vit 10 mg/kg 1x1 dozunda ve 3. Günde 7 mg/kg sisplatin tek doz halinde i.p. olarak verildi. Sisplatin verilişinden 5 gün sonra sıçanların böbrekleri genel anestezi altında alındı. Doku homojenize edildi ve supernatant elde edildi. Süpernatantdan hekzokinaz (HK), glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD), laktat dehidrogenaz (LDH) ve malat dehidrogenaz (MDH) aktiviteleri spektro-fotometrik olarak ölçüldü. Bulgular: Tek doz olarak verilen sisplatinin kontrol grubuna göre diğer iki grupta, MDH dışındaki diğer enzimlerin aktivitelerinde istatistiksel olarak anlamlı artışa neden olduğu görüldü. Sisplatin grubu ile sisplatin+E vit grubu karşılaştırıldığında, E vit uygulanmasının HK, G6PD enzim aktivitelerinde istatistiksel olarak artışa neden olurken MDH aktivitesinde azalmaya neden olduğu görüldü. Sisplatin uygulanan grupların böbrek dokusu LDH aktiviteleri arasında anlamlı bir değişme gözlenmedi. Sonuç: Sisplatinin böbrek dokusunda oluşturduğu hasar esnasında glikoliz ve pentoz fosfat metabolitik yollarının hasarı sınırlamak amacıyla aktive olduğu ve E vit'in bu durumu daha da artırmasıyla korumaya çalıştığı gözlendi. Bu sonuçlar sisplatinin istenmeyen yan etkilerinin daha etkili, ekonomik ve kolay uygulanabilir ilaçlarla önlenebileceği veya azaltılabileceği konusunda alternatifler bulmada yol gösterici olabilir.Öğe Uzun süre sodyum valproat tedavisi alan epileptik çocuklarda plazma ve eritrosit nitrik oksit düzeyleri(2003) Özerol, Elif; Özerol, İbrahim; Aslan, Mehmet; Güleç, Mukaddes; Yakıncı, Cengiz; Akyol, ÖmerÖz: Valproat (VPA), çocuklarda epilepsi tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Nitrik oksit (NO), pek çok hücresel cevabı etkileyen önemli bir hücre içi fizyolojik mesajcıdır. Genellikle eritrosit membranının NO'e son derece geçirgen olduğuna inanılmaktadır. Literatürde VPA'nın antiepileptik etkisini NO üzerinden gösterebileceği iddia edilmektedir. Bu çalışmada, uzun süre VPA tedavisi alan çocuklarda plazma ve eritrosit NO konsantrasyonlarının sağlıklı kontrol bireyleri ile karşılaştırılması yanında plazma ve eritrosit NO düzeyleri ile VPA dozajı ve plazma konsantrasyonları arasında olası muhtemel ilişkiyi tayin etmek amaçlanmıştır. NO düzeyleri epilepsili 41 hasta ile 32 sağlıklı kontrolde ölçüldü. Total nitrit, endojen nitrik oksit üretiminin bir indeksi olarak Griess reaksiyonuyla ölçüldü ve sonuçların her biri diğeriyle karşılaştırıldı. VPA tedavisi altındaki epileptik çocuklarda hem eritrosit hem de plazma nitrik oksit düzeyleri kontrollerle karşılaştırıldığında herhangi bir farklılık olmadığı gözlendi. Her ne kadar VPA'nın antiepileptik etkisini NO üzerinden gösterebileceği iddia edilse de, bizim çalışmamız epilepsi ve VPA He uzun süre tedavinin plazma ve eritrosit NO konsantrasyonlarını etkilemediğini göstermiştir.