Yazar "Germen, Burak" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The comparison of femoral curves and curves of contemporary intramedullary nails(Surgical and Radiologic Anatomy, 2005) Harma, Ahmet; Germen, Burak; Karakaş, Hakkı Muammer; Elmalı, Nurzat; İnan, MuharremAbstract The aim of this study was to evaluate both the cortical and the medullary anterior bowing of the femur, and to compare these measurements with current intramedullary nails to assess the adequacy of their design. Methods: Lateral digital radiographic views of left femurs of 104 normal subjects (18–68 years old) were obtained. Radii of cortical and medullary curvatures of femurs were calculated using these images. The values obtained were compared to the radius of curvatures of ten different intramedullary nails. Results: Medullary bowing was between 114 and 1,389 mm (mean: 722 mm, SD: 230 mm) and the cortical bowing was between 109 and 1,666 mm (mean: 770 mm, SD: 267 mm). For males, these values were 114–1,389 mm (mean: 722 mm, SD: 230 mm) and 109–1,666 mm (mean: 770 mm, SD: 267 mm), respectively. For females, they were 114– 1,389 mm (mean: 722 mm, SD: 230 mm) and 109– 1,666 mm (mean: 770 mm, SD: 267 mm), respectively. The differences between genders were not significant. Cortical and medullar bowing was strongly correlated with age (r= 0.269, p<0.006 and r= 0.234, p<0.017, respectively). These significances were produced by females only. Radii of curvatures of intramedullary nails ranged between 150 and 300 cm and were higher than the mean cortical (77 cm) and medullary (72.2 cm) bowings. Conclusion: The difference between the curves of femur and the contemporary femoral nails implicates the inadequacy of the design of such nails for the Caucasian race living in Anatolia. Therefore, such nails should be revised accordingly to prevent the above-mentioned complications.Öğe Deneysel modelde periferik anjiyografik yaklaşımlar: Retroperitoneal aortik yaklaşımın üstünlüğü(Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi, 2005) Alat, İlker; İnan, Muharrem; Bostan, Hacı; Germen, Burak; Keskin, AhmetÖz: Amaç: Deneysel modelde gerçekleştirilecek vasküler çalışmalarda kullanılacak olan anjiyografik yaklaşımlar ele alınmış, farklı bölgelerden gerçekleştirilebilecek anjiyografik işlemlerin olumlu ve olumsuz yönleri irdelenmiştir. Materyal ve Metod: Otuzdört adet tavşanda değişik anjiyografik girişim yerleri değerlendirildi. 1-Perkütan femoral arter yaklaşımı, 2-Cerrahi olarak femoral arter yaklaşımı, 3-Perkütan abdominal aortik yaklaşım, 4-Transperitoneal aortik yaklaşım, 5-Retroperitoneal aortik yaklaşım, 6-Torakal aortik yaklaşımla alt ekstremitelerin anjiyografik değerlendirmesi yapıldı. Bulgular: Her bir yaklaşımın etkinlik ve uygulanabilirliği değerlendirildi. Femoral bölgeden yapılan uygulamaların tek taraflı olması ve damar yapısının ince olması nedeniyle zorluk içerdiği görülmüştür. Torakal bölgeden ve transperitoneal olarak abdominal bölgeden yapılan işlemlerin daha invaziv olduğu saptanmıştır. Perkütan yaklaşımların deneysel model için riskli olduğu ispatlanmıştır. Sonuç: Bilateral periferik anjiografik değerlendirmenin yapılacağı çalışmalarda, retroperitoneal aortik yaklaşımın, en az invazyonla en iyi sonuçlara sahip olduğu gözlendi.Öğe Dizin Varus Osteoartritine Kemik Ve Kas Kitlesinin Etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Elmalı, Nurzat; Baysal, Özlem; Germen, BurakBilateral varus diz osteoartritine sahip 25 bayan hastanın 50 dizi, varus deformitesi ile kemik mineral yoğunluğu ve vücut-kas kitlesi arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere değerlendirildi. Hastaların ortalama yaşı 66.6 idi. Varus deformitesini değerlendirmek için düz grafilerde; femorotibial (FT) açı, femoral kondil-femoral şaft (FK-FŞ) açısı, femoral kondil-tibia plato (FT-TP) açısı, tibial plato-tibial şaft (TP-TŞ) açısı hesaplandı. Varus deformitesi üzerinde hangi komponentin etkili olduğunu belirlemek üzere FK-FŞ/FT, FK-TP/FT ve TP-TŞ/FT oranları hesaplandı. L2-L4 vertebral bölgenin kemik mineral yoğunluğu (KMY), DEXA yöntemi ile ölçüldü. Şişmanlığın bir göstergesi olarak vücut-kas indexi (VKİ) belirlendi ve KMY/VKİ hesaplanarak KMY üzerinde vücut kas kitlesinin etkisi hesaplandı. Varus diz osteoartriti ile düşük KMY ve KMY/VKİ değerleri arasında korrelasyon mevcuttu (r= -0.486, p<0.05 ve r= -0.403, p<0.05 ). Osteoartritin şiddeti ve TP-TŞ/FT arasında bir korelasyon saptandı (r=0.287, p<0.05). KMY ve TP-TŞ/FT arasında ( r= -0.403, p<0.05) ve KMY ile VKİ arasında negatif korrelasyon mevcuttu (r= - 0.551, p<0.05). Sonuç olarak, bilateral varus osteoartriti bulunan bayan hastalarda 1) düşük seviyede KMY, proksimal tibiadan kaynaklanan varus deformitesi ile birlikteydi. 2) obezite ve dizde varus osteoartritinin bulunması osteoporoz gelişmesini önleyememektedir.Öğe The effect of human placental suspension on rat sciatic nerve healing(Acta Orthopaedica et Traumatologica Turcica, 2007) Ayran, İrfan; Esenkaya, İrfan; Karakaplan, Mustafa; Germen, Burak; Milcan, Abdullah; Özcan, Abdulcemalİnsan plasenta süspansiyonunun sıçan periferik sinir rejenerasyonundaki etkisi araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya ağırlıkları 250-300 gr arasında değişen, sekiz adet erişkin Sprague-Dawley türü dişli sıçan alındı. Sıçanlar kontrol (n=4) ve denek (n=4) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Sıçanların her iki siyatik siniri anestezi altında eksplore edilip kesildi ve hemen tamir edildi. Tamir bölgesine işlem sonunda ve ikinci ve beşinci günlerde, test grubunda insan plasenta süspansiyonu, kontrol grubunda ise serum fizyolojik uygulandı. Cerrahi öncesinde ve sekizinci haftanın sonunda fonksiyonel değerlendirme için sıçanların her iki alt ekstremitesine elektromiyografi yapıldı. Sekizinci hafta sonunda histopatolojik değerlendirme için sıçanların yaşları sonlandırıldı ve tamir bölgesi ve distalinden alı- nan kesitler incelenerek miyelinli akson sayımı yapıldı. Sonuçlar: Elektromiyografik değerlendirmede her iki grupta da girişim sonrasında, girişim öncesine göre latans değerlerinde uzama, amlitüd değerlerinde azalma görüldü. Bu değişimler test grubunda biraz daha az olmasına rağmen kontrol grubuyla arasında anlamlı fark yoktu (p>0.05). Kontrol grubunda en belirgin bulgu endonöral kollajen artışlı iken, test grubunda rejeneratif aksonal de- ğişikliklerin varlığıydı. Her iki grupta da distaldeki akson sayıları tamir bölgesinden fazla bulundu. Tamir bölgesindeki ve distal bölgedeki miyelinli akson say›m› test grubunda daha fazlaydı; ancak, bu farklılık sadece tamir bölgesindeki akson sayısında anlamlı düzeydeydi (p=0.001). Çıkarımlar: insan plasenta süspansiyonunun periferik sinir rejenerasyonunu olumlu etkileyebilece¤i sonucuna varıldı.Öğe Femur medullasının morfolojisi ve intramedüller çivi eğimlerinin uyumluluğu üzerine radyolojik morfometrik çalışma(İnönü Üniversitesi, 2004) Germen, BurakFemur cisim kırıklarının tedavilerinde güncel olarak altın standart haline gelmiş olan intramedüller çivilerin uygulanmasında da tartışmalı konular mevcuttur. Ortopedik implant üreticileri tarafından, her femura uyum göstereceği düşüncesi ile üretilen intramedüller çivilerin femur medullası ile uyumsuzluklarına farklı çalışmalarda değinilmiştir. Çalışmamızda konu üzerine biraz olsun ışık tutabilmek ve özellikle yerli implant üreticilerinin yeni tasarımlarında yol gösterici olması amacı ile tomografık yöntemler kullanılarak femur korteks ve medullalarımn ön eğim yarıçaplarının değerlerini araştırdık. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji kliniğine doğrudan başvuran veya sevk edilen 100 gönüllü Tıp Fakültesi İnsan Haklan etik kurulunun onayına istinaden bu çalışmaya dahil edildi. Dahil edilen gönüllülerin tomografik yöntem ile her iki alt ekstremite görünecek şekilde ön - arka ve yan taslak grafileri alındı ve bu grafıler üzerinde femurun ön eğim yarıçapı hesaplanarak ikisi yerli toplam 12 intramedüller çivinin ön eğimleri ile karşılaştırıldı. Elde ettiğimiz veriler ışığında güncel olarak femur kırıklarının tedavisinde nerede ise rutin uygulamaya geçmiş olan intramedüller çivilerin hemen tümünün ön eğim değerlerinin femur medullalarina göre daha az olduğunu saptadık. Sonuçlarımıza göre bayan ve erkeklerin femurlannm kortikal ve medüller ön eğim yarıçapları arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Hem bayan hem erkeklerde, sağ ve sol femur medullaları ve korteksleri esas alınarak hesaplanan ön eğim yarıçapları arasındaysa anlamlı farklılıklar saptandı. Saptanan bu farklılıkların hasta ve de hekim açısından ciddi komplikasyon, morbiditelere yol açabileceği, ayrıca ekonomik zararlara yol açabileceği de düşünüldüğünde ne denli önemli olduğu anlaşılacaktır. Etnik köken, ırk ve toplumsal farklılıklar gözetilmeksizin, evrensel olarak tüm insanların iskelet sistemine uyum gösterecekleri düşüncesiyle üretilmekte olan sadece femur intramedüller çivileri değil, hemen hemen tüm ortopedik intemal tesbit implantlarının elde edilen veriler ışığında, çok merkezli ve kontrollü çalışmalar yapıldıktan sonra tasarlanarak üretilmelerinin gerek insan sağlığı, gerek ekonomi açısından olumlu olacağı kanısındayız.Öğe Konjenital Ayna El Deformitesi (Olgu Sunumu)(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2003) Ertem, Kadir; İnan, Muharrem; Karakaplan, Mustafa; Germen, Burak; Bora, ArslanAyna el veya ulnar dimelia üst ekstremite anomalileri içinde en nadir olanlarından biridir. Tipik olarak, radius yokluğu, ulnanın duplikasyonu ve elde 8 parmaklı polidaktili vardır. Bu çalışmamızda beraberinde omuz dahil ilişkili anomalilerin bulunmayan bir olgumuzu sunuyoruz. Olgumuza ameliyatta radial taraftaki 3 parmağı eksize edildi ve kalan radial parmak opozisyon yapabilecek şekilde başparmak oluşturuldu. Dirsek fleksiyonunu arttırmak için dış yan olekranon eksizyonu ve tendon transferi yapıldı. Hastada eldeki fonksiyonel ve kozmetik sonuç iyi olarak değerlendirilirken, dirsekteki fonksiyonel kısıtlılık açısından yeterli bir sonuç elde edilememiştir.Öğe The mechanical or electrical induction of medullary angiogenesis will it improve sternal wound healing(Tex Heart Inst J, 2004) Alat, İlker; İnan, Muharrem; Gürses, İclal; Kekilli, Ersoy; Germen, Burak; Harma, Ahmet; Eskin, Ahmet; Ayın, Ömer MuratWe induced angiogenesis in the tibial medulla and cortex of rabbits by electrical and mechanical stimulation, with the aim of future application to ischemic disease. Sixteen New Zealand rabbits were divided into 4 groups: in Group 1, a K wire was inserted into the medullary channel; in Group 2, a hole was drilled into the tibia; in Group 3, electrical stimulation was applied to the medullary channel; and in Group 4 (the control group), nothing was done. The interventions were applied during a 21-day period, after which all animals were evaluated scintigraphically and histopathologically. All 3 interventional groups were significantly superior to the control group in regard to medullary and cortical vascularity: the P values were 0.021 in all comparisons to control. However, the most fibrotic changes in the medulla occurred in the group that had been treated with electricity (P=0.008). Slight fibrotic changes occurred in the hole group (P=0.040), and none occurred in the K-wire group. In sum, all 3 interventions are capable of inducing medullary angiogenesis, but electricity is inferior in regard to fibrotic change. We believe that this present study can establish a baseline for further work that explores clinical applications to problematic ischemic conditions, including delayed sternal wound healing after cardiac surgery.Öğe The mechanical or electrical induction of medullary angiogenesis will it improve sternal wound healing(Tex Heart Inst J, 2004) Alat, İlker; İnan, Muharrem; Gürses, İclal; Kekilli, Ersoy; Germen, Burak; Harma, Ahmet; Eskin, Ahmet; Aydın, Ömer MuratWe induced angiogenesis in the tibial medulla and cortex of rabbits by electrical and mechanical stimulation, with the aim of future application to ischemic disease. Sixteen New Zealand rabbits were divided into 4 groups: in Group 1, a K wire was inserted into the medullary channel; in Group 2, a hole was drilled into the tibia; in Group 3, electrical stimulation was applied to the medullary channel; and in Group 4 (the control group), nothing was done. The interventions were applied during a 21-day period, after which all animals were evaluated scintigraphically and histopathologically. All 3 interventional groups were significantly superior to the control group in regard to medullary and cortical vascularity: the P values were 0.021 in all comparisons to control. However, the most fibrotic changes in the medulla occurred in the group that had been treated with electricity (P=0.008). Slight fibrotic changes occurred in the hole group (P=0.040), and none occurred in the K-wire group. In sum, all 3 interventions are capable of inducing medullary angiogenesis, but electricity is inferior in regard to fibrotic change. We believe that this present study can establish a baseline for further work that explores clinical applications to problematic ischemic conditions, including delayed sternal wound healing after cardiac surgery. (Tex Heart Inst J 2004;31:363-7)Öğe Successful treatment of buerger s disease with ıntramedullary k wire the results of the first 11 extremities(European Journal of Vascular and Endovascular Surgery, 2005) İnan, Muharrem; Alat, İlker; Kutlu, Ramazan; Harma, Ahmet; Germen, BurakObjective. This study describes a new technique for treatment of Buerger’s disease, developed to stimulate angiogenesis, using a Kirschner wire placed in the medullary canal of the tibia. The aim of the study was to evaluate clinical and radiological effects of this technique in patients where medical and surgical therapy had failed. Material and methods. Eleven extremities (six patients) with Buerger’s disease were treated with the intramedullary Kirschner wire technique. Inclusion criteria were chronic critical ischemia, Rutherford Grade II or III, with major arterial occlusion shown by Doppler examination and angiography; failure to respond to non-surgical and surgical treatment; and the need for strong analgesics. Results. The mean follow-up time was 19 months (range, 13–25 months). Satisfactory remission in each patient was obtained within 6 weeks of intervention. A significant improvement in clinical manifestations including reduced rest pain and increased claudication distance was observed. Foot ulcers completely healed after Kirschner wire intervention. Conclusion. Despite short-term follow-up and small patient series, the intramedullary Kirschner wire technique can be expected to achieve relief of pain and a decrease in major amputations in patients with Buerger’s disease in whom medical and surgical therapy had failed. However, comparative studies with longer follow-up should be done to confirm the benefits of this new treatment.Öğe Sıçan siyatik sinir iyileşmesinde insan plasenta süspansiyonunun etkisi(2007) Ayan, İrfan; Özcan, Cemal; Esenkaya, İrfan; Karakaplan, Mustafa; Germen, Burak; Milcan, Abdullah; Zorludemir, SuzanÖz: Amaç: İnsan plasenta süspansiyonunun sıçan periferik sinir rejenerasyonundaki etkisi araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya ağırlıkları 250-300 gr arasında değişen, sekiz adet erişkin Sprague-Dawley türü dişi sıçan alındı. Sıçanlar kontrol (n=4) ve denek (n=4) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Sıçanların her iki siyatik siniri anestezi altında eksplore edilip kesildi ve hemen tamir edildi. Tamir bölgesine işlem sonunda ve ikinci ve beşinci günlerde, test grubunda insan plasenta süspansiyonu, kontrol grubunda ise serum fizyolojik uygulandı. Cerrahi öncesinde ve sekizinci haftanın sonunda fonksiyonel değerlendirme için sıçanların her iki alt ekstremitesine elektromiyografi yapıldı. Sekizinci hafta sonunda histopatolojik değerlendirme için sıçanların yaşamı sonlandırıldı ve tamir bölgesi ve distalinden alınan kesitler incelenerek miyelinli akson sayımı yapıldı. Sonuçlar: Elektromiyografik değerlendirmede her iki grupta da girişim sonrasında, girişim öncesine göre latans değerlerinde uzama, amlitüd değerlerinde azalma görüldü. Bu değişimler test grubunda biraz daha az olmasına rağmen kontrol grubuyla arasında anlamlı fark yoktu (p>0.05). Kontrol grubunda en belirgin bulgu endonöral kollajen artışı iken, test grubunda rejeneratif aksonal değişikliklerin varlığıydı. Her iki grupta da distaldeki akson sayıları tamir bölgesinden fazla bulundu. Tamir bölgesindeki ve distal bölgedeki miyelinli akson sayımı test grubunda daha fazlaydı; ancak, bu farklılık sadece tamir bölgesindeki akson sayısında anlamlı düzeydeydi (p=0.001). Çıkarımlar: İnsan plasenta süspansiyonunun periferik sinir rejenerasyonunu olumlu etkileyebileceği sonucuna varıldı.