Yazar "Harputluoğlu, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Düşük riskli febril nötropeni hastalarında antibiyotik protokollerinin karşılaştırılması(Türkiye Tıp Dergisi Dahili Tıp Bilimleri, 2001) Camcı, Celalettin; Büyükberber, Nuray; Büyükberber, Süleyman; Harputluoğlu, Murat; Ak, Gürsel; Sarı, RamazanÖz: Amaç: Düşük riskli febril nötropenilerde kombine antibiyotik tedaviler ile monoterapilerirı etkinliklerinin ve toksisitelerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışmada 126 düşük riskli febril nötropeni atağında sefepim 2 g/gün (n= 34), meropenem 3 g/gün (n= 28), sefepim 2 g/gün + amikasin 1 g/gün (n= 33) ve meropenem 3 §/gün + amikasin 1 g/gün (n= 31) verildi. Bulgular: Hastaların nötrofilsayıSı tüm grup için ortalama 415 ± 137/mm3 idi. Atakların %42'sinde klinik ve mikrobiyolojik olarak herhangi bir infeksiyon etkeni saptanmazken %12.6'sında bakteremi gözlendi. Saptanan infeksiyon ajanlarının %52.9'u gram-pozitif %41.2'si gram-negatif idi. Sonuçta tüm gruplar altta yatan hastalık, nötropeni süresi ve derinliği, yan etki ve ateş cevabı açısından karşılaştırıldığında tedavi protokolleri arasında bir fark saptanmadı. Ayrıca hastalarda infeksiyona bağlı ölüm ve ciddi toksisite görülmedi. Yorum: Düşük riskli febril nötropenilerde monoterapiler en az kombine terapiler kadar etkilidir ve güvenle kullanılabilir.Öğe Effects of Lycium barbarum on bacterial translocation in thioacetamide induced liver injury in rats(European Journal of Inflammation, 2015) Bilgiç, Yılmaz; Harputluoğlu, Murat; Kutlu, O; Demirel, Ulvi; Gül, Mehmet; Otlu, Barış; Temel, İsmail; Gürsoy, S.; Dertli, Ramazan; Selçuk, Engin Burak; Yılmaz, İsmet; Kilis, TubaBackground and study aim: The aim of the present study was to investigate the effects of Lycium barbarum (LB) on bacterial translocation (BT) frequency in thioacetamide (TAA)-induced liver injury in rats. Materials and methods: Group 1 was the control. In group 2 (TAA), rats received TAA daily for 3 days. In group 3 (TAA+LB), Lycium barbarum was administered orally 25 mg/kg for 21 days prior to the first TAA injection. In group 4 (LB), rats received only Lycium barbarum. Results: In our study, Lycium barbarum treatment did not attenuate liver damage. Lycium barbarum treatment decreased ileal E. coli counts and intestinal damage but it did not alter BT frequency. Conclusions: In conclusion, the effects of Lycium barbarum on BT may be related to ongoing severe liver damage in this model.Öğe The First Finding of Cirrhosis: Hepatic Hydrothorax Caused by Absence of Ascites(2015) Atayan, Yahya; Erdoğan, Mehmet Ali; Çağın, Yasir Furkan; Bilgiç, Yılmaz; Aladağ, Murat; Harputluoğlu, Murat; Karıncaoğlu, MelihHepatic hydrothorax is a pleural effusion occurs in cirrhotic patients without any cardiac and pulmonary disease. Generally it shows up in acidic cases. The most of the cases show up on the right side whereas it rarely shows up on the left and on both sides. Its treatments are salt restriction, diuretic medication and therapeutic thoracentesis. In resistant cases pleurodesis, videothoracoscopic repair of defects, transjugular intrahepatic portosystemic shunt (TIPS) as well as liver transplantation in end stage hepatic cirrhosis patients can be done. In this article, we presented a 54 year old female case with hepatic cirrhosis and hydrothorax without ascites, admitting to clinic because of dyspnea.Öğe İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi Diyabet Polikliniğinde 1996 - 1998 Yılları Arasında Gerçekleştirilen Hasta Tarama Sonuçları(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Sevinç, Alper; Şavlı, Haluk; Serbest, Servet; Harputluoğlu, Muratİnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, Turgut Özai Tıp Merkezi Diyabet polikliniğine, son iki yıl içerisinde başvuran 871 hasta tanımlayıcı olarak değerlendirildi. Hastalardan %37'si erkek, %63'ü kadın olup, yaş ortalaması erkeklerde 51.2 ± 20.9 yıl, kadınlarda 52.8 ± 21.2 yıldır. Hastaların 35'i Tip 1 (%4), 836'sı Tip 2 (%96) diyabetlidir. Tip 1 diyabetli hastaların ortalama hastalık süreleri 9.88 ± 8.67 yıl, Tip 2 diyabetli hastaların ortalama hastalık süreleri ise 7.07± 6.14 yıldır. Tip 2 diyabetli hastalardan %16'sı diyet, %13.3' ü insülin ve %70.7'si ise oral antidiyabetik ilaçlarla tedavi edilmekteydiler. Hastaların vücut kütle indeksi ortalamaları, erkeklerde 25.8 ± 8.7, kadınlarda ise 28.9 ± 10.6 dır. Tıp 2 diyabetli hastalarda görülebilen, diyabetin geç komplikasyonları araştırıldığında, retinopati %66.6, nöropati %28.6, mikroalbüminüri %16.1, makroaibüminüri %7A ve ateroskierotik değişiklikler açısından hipertansiyon %40.4, hiperko/esterolemi %40.7 ve hipertrigliseridemi %36.2 oranlarında saptanmıştır. Diyetle tedavi edilenlerin %7.1'inde nöropati, %14.3’ünde mikroalbüminüri, %4.3'ünde makroaibüminüri ve %11.2'sinde retinopati; Orai antidiyabetik ilaçlarla tedavi edilenlerin %16.3'ünde nöropati, %18.1'inde mikroalbüminüri, %8.2'sinde makroaibüminüri ve %59'unda retinopati; İnsülin He tedavi edilenlerin %21.2'sinde nöropati, %7.7'sinde mikroalbüminüri, %7.7'sinde makroaibüminüri ve %63'ünde retinopati saptanmıştır. Bu veriler önümüzdeki yıllarda yapılacak hasta takiplerinin daha düzenli ve daha sistematik olması için bize yol gösterici olacaktır.Öğe An overlooked perforated appendicitis presenting with anal pus discharge(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2016) Bilgiç, Yılmaz; Kum, Aslı; Cağın, Yasir Furkan; Seçkin, Yüksel; Harputluoğlu, Murat; Yıldırım, Oğuzhan; Yaprak, Bülent; Yıldırım, OkanAbstract Acute appendicitis is the most common cause of emergency admissions all over the world. Perforation, abscess, plastron and fistula formation into adjacent organs are among the most serious complications of acute appendicitis. In the literature, many case reports have been published on colo-appendiceal fistula secondary to inflammatory bowel diseases and the development of diverticulitis. However, only a few case reports have been presented in colo-appendicular fistulisation secondary to complicated appendicitis. Here, we present a 46-year-old male patient who developed periappendicular abscess formation and sigmoid appendiceal fistula after appendix perforation. . In the colonoscopy upon pus discharge from the anus, purulent material in the lumen was observed about 25 cm proximal of the anal verge at the sigmoid colon with a view of external compression.Another interesting aspect of this patient is that the fistula mouth in the sigmoid colon, which could not be displayed during the operation, was spontaneously closed. Keywords: Appendicitis; Abscess formation; fistulization; sigmoido-appendiceal fistulization.Öğe Spontaneous bacterial peritonitis due to Brucella melitensis in a cirrhotic patient(2005) Kantarçeken, Bülent; Harputluoğlu, Murat; Bayındır, Yaşar; Bayraktar, Mehmet Refik; Aladağ, Murat; Hilmioğlu, FatihAbstract: Spontan bakteriyel peritonit ileri sirotik hastalarda %15-20 oranında rapor edilmiş iyi bilinen bir durumdur. Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae spontan bakteriyel peritonitin en sık nedenleridir, Brucella oldukça nadirdir. Hepatoselüler kanseri de olan sirotik bir hastada böyle nadir bir durumu sunmayı amaçladık. Asitli bir sirotik hastanın rutin laboratuar testleri, abdominal ultrasonografisi ve periton sıvı incelemeleri yapıldı. Periton sıvısında beyaz küre 1300/mm3 idi ve lenfosit hakimiyeti vard› (%80). Periton sıvı ve kan kültüründe Brucella Melitensis üredi. Ayrıca, hastanın karaciğer sağ lobunda biyopsi ile hepatoselüler kanser olduğu doğrulanan bir kitle vardı. Standart tedavilere yanıt vermeyen ve hepatoselüler kanser gibi immün yetmezlik durumu olan spontan bakteriyel peritonitli siroz hastalarında Brucella spontan bakteriyel peritonit nedeni olarak akla gelmelidir.Öğe Steatohepatitis Coexisting with Dubin Johnson Syndrome: A Case Report(2015) Erdoğan, Mehmet Ali; Çağın, Yasir Furkan; Aladağ, Murat; Harputluoğlu, Murat; Seçkin, Yüksel; Bayrac, Aysen; Şamdancı, EmineAbstract: Dubin-Johnson syndrome (DJS) is a benign autosomal recessive liver disorder characterised by an intermittent jaundice caused by chronic and conjugated hyperbilirubinaemia. Many mutations in multidrug resistance associated protein (MRP-2) gene have been identified in patients with DJS. Although the disease is usually asymptomatic, some patients may experience vague abdominal pain. In this report, we present a patient with steatohepatitis diagnosed as DJS through a liver biopsy. The patient, 38 years of age, male was admitted to our clinic with vague abdominal pain and jaundice. High levels of serum transaminase, triglyceride, cholesterol and bilirubin were found. Ultrasonography showed Grade II hepatosteatosis in the liver. When steatohepatitis and intracytoplasmic dPAS positive pigment which is more prominent in the perivenular region (zone 3) was observed in the liver biopsy, the patient was diagnosed as DJS coexisting with steatohepatitis.Öğe Tedavi Başarısızlığı Olan Kronik HBV Hastalarında Nükleoz(t)id Direnç Mutasyonları(2019) Gürsoy, Nafia Canan; Otlu, Barış; Yakupoğulları, Yusuf; Yener, Özkan; Bayındır, Yaşar; Harputluoğlu, Murat; Tekerekoğlu, Mehmet SaitÖz: Amaç: Hepatit B enfeksiyonu aslında tedavi edilebilir bir hastalık değildir ve amaç yalnızca viralreplikasyonun baskılanması olup, bu nedenle de çoğu kez yaşam boyu tedavi gerektirir. Uzun süreliantiviral tedavi beraberinde dirençli mutant virüslerin ortaya çıkışına neden olmaktadır. Nüleoz(t)idanaloglarının ana hedef bölgesi olan revers transkriptaz gen bölgesindeki mutasyonlar tedavidekien büyük sorundur. Bu çalışmada, kronik hepatit B tedavi başarısızlığı gösteren hastalardakinükleoz(t)id direnç mutasyonlarının restrospektif olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Bu çalışmada, 2006-2018 yılları arasında, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi çeşitli kliniklerinde takip edilen ve tedavi başarısızlığı gösteren, toplam 120 kronik hepatit B hastasına ait HBVilaç direnci sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. İlaç direncinin belirlenmesinde, ticariters hibridizasyon temelli testler ve pirosekanslama yöntemi kullanılmıştır.Bulgular: Çalışmaya dâhil edilen 120 hastanın yaklaşık %52’sinde tekli ve %48’inde çoklu bazmutasyonu belirlenmiştir. Çoğunluğu lamivudin/telbivudin direncinden sorumlu olmak üzere,rtA181T/V ve rtN236T gibi adefovir direncine neden olan çeşitli primer mutasyonların yanı sırartL180M, rtL80V/I ve rtV173L gibi kompensatuvar mutasyonlar da saptanmıştır. Tekli baz mutasyonlarından en sık rtM204V/I (%34.16) ve çoklu baz mutasyonları içerisinde ise en sık rtM204V/I+rtL180M (%18.33) görülmüştür.Sonuç: HBV direnç mutasyonlarının uzun süreli ve kalıcı olarak izlenmesi gerekmektedir. Özellikletedavi başarısızlığı gibi direnç düşünüldüğü durumlarda daha geniş çaplı mutasyon analizlerininyapılması ve tedavi rejimlerinin bu mutasyonların varlığına bağlı olarak sürekli güncellenmesigerekmektedir.Öğe Two findings of portal hypertension: Evaluation of correlation between serum-ascites albumin gradient and esophageal varices in non-alcoholic cirrhosis(Turkish Journal of Gastroenterology, 2003) Demirel, Ulvi; Karıncaoğlu, Melih; Harputluoğlu, Murat; Ateş, Mehmet; Seçkin, Yüksel; Yıldırım, Bülent; Hilmioğlu, FatihÖz: Amaç: Özofagus varisleri ve serum asit albumin gradiyenti (SAAG) portal hipertansiyonun önemli iki bulgusudur. Son yıllarda alkole bağlı siroz hastalarında bu iki bulgu arasında korelasyon gösterilse de nonalkolik siroz vakalarına ait veri azdır. Yöntem: Ocak 2002-Haziran 2003 tarihleri arasında asit tespit edilen 45 nonalkolik sirozlu hastada serum ve asit albumin ölçümleri yanında özofagus varisleri değerlendirildi. Bulgular: 45 hastadan 32'si erkek, 13'i kadındı. Ortalama yaş 56.3 ±12.5, yaş aralığı 22-85 arasında bulundu. 35 hastada etken hepatitis B, 6 hastada Hepatitis C tespit edilirken 4 hastada etyoloji saptanamadı. Olgularda serum albumin düzeyi 2.53±0.53 gri di, asit albumin düzeyi 0.42±0.31 gri di, SAAG 2.1±0.51 bulundu. Endoskopik özofagus incelemesinde 4 olguda varis görülmezken 15 olguda birinci derece, 18 olguda ikinci derece, 8 olguda üçüncü derece varis görüldü. Özofagus varis derecesi ile serum albumini (p-0.7) ve SAAG (p-0.2) arasında korelasyon yoktu, asit albumini ile çok zayıf da olsa korelasyon bulundu (p=0.03, r=0.30). Ayrıca SAAG değerlerine göre olgular sınıflandırılarak varisleri değerlendirildi. SAAG 1.1-1.49 arasındaki 4 olgunun 2'sinde varis vardı, SAAG 1.5-1.99 arasındaki 15 olgudan 13'inde varis vardı, SAAG 2'nin üzerinde olan olguların ise tümünde varis vardı. Sonuç: Tüm non alkolik siroz olgularımızda literatürü destekler şekilde SAAG 1.1 değerinin üzerindedir. Alkole bağlı siroz hastalarında özofagus varisleri ile arasındaki korelasyon, nonalkolik sirozlu hastalarımızda gösterilememiştir. Asit tespit ettiğimiz 45 nonalkol sirozlu hastanın 4'inde varis olması, SAAG 2.0' nin üzerinde olan tüm olgularda özofagus varislerinin bulunması da dikkat çekicidir.