Yazar "Karaaslan, Kazım" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut normovolemik hemodilüsyonun koroner arter bypass cerrahisinde etkileri(Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi, 2005) Karaaslan, Kazım; Durmuş, Mahmut; But, A. Kadir; Ersoy, M. Özcan; Arınç, HüseyinÖz: Amaç: Bu çalışmada akut normovolemik hemodilüsyonun koroner arter bypass cerrahisi geçirecek olgularda, hemodinami, doku oksijenizasyonu, allojenik kan transfüzyonu ihtiyacı ve operasyon sonrası yirmi dört saatteki mediastinal drenaj miktarına etkileri karşılaştırıldı. Materyal ve Metod: Otuzüç olgu çift kör randomize olarak iki gruba ayrıldı. Hemodilüsyon grubundaki (G1, n = 16) olgulardan, anestezi indüksiyonunu takiben hemotokrit < %35 oluncaya kadar bir veya iki ünite kan alındı. Aynı anda periferik venden kolloid infüzyonu ile volüm replasmanı sağlandı. Kontrol grubuna (G2, n = 17) ek işlem yapılmadı. Hemodinamik, oksijenizasyon ve hematolojik parametreler indüksiyon öncesi, pulmoner arter kateteri takıldıktan sonra, kan alma işlemi bittikten 5 dakika sonra veya kontrol grubunda indüksiyondan 40 dakika sonra, protamin sonrası, postoperatif 6. ve 24. saatte değerlendirildi. Bulgular: Veriler neticesinde pompa öncesi %29-30, pompa sırasında %18-20, pompa çıkışı ve operasyon sonrası dönemde ise %24-26 hemotokritin tolere edilebileceği görüldü. Hemodilüsyon ile paralel olarak pulmoner ve sistemik vasküler rezistansların düştüğü, kalp hızı artışı olmaksızın kardiyak indeks artışının gerçekleştiği gözlendi. Hemodilüsyon sonrasında erken dönemde doku oksijenizasyonunun bozulmadan korunduğu, ekstübasyon sonrası dönemlerde ise kontrol grubunda daha fazla olmak üzere, laktat değerlerinde artmalar, mikst venöz oksijen satürasyonunda ise azalmalar olduğu kaydedildi. İstatistiksel olarak farklılık olmamasına rağmen, G1 ile kıyaslandığında G2’de mediastinal drenaj %11.3, allojenik kan transfüzyonu ihtiyacı ise %31.5 oranında daha fazla bulundu. Sonuç: Koroner arter bypass cerrahisi geçirecek olgularda akut normovolemik hemodilüsyonun, hemodinami ve oksijenizasyonda ek bozulmalara yol açmadan kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Aort yetersizliğinin eşlik ettiği bir feokromositoma hastasında anestezi yaklaşımı (Olgu sunumu)(Türk Pediatri Arşivi, 2002) But, A. Kadir; Durmuş, Mehmet; Gedik, Ender; Karaaslan, Kazım; Toprak, H. İlksen; Ersoy, M. ÖzcanAbstract: Pheochromocytoma is an uncommon neuroectodermic tumour of adrenal medulla. Additional cardiac problems malta anaesthesia management of pheochromocytoma more complicated. We aimed to present the anaesthetic management of pheochromocytoma patient with aortic valve insufficiency (AVI). A 45 years-old, 6.5 kg, female patient with third degree of AVI was admitted for pheochromocytoma surgery. Before surgery, she was pre-treated with phenoxybenzamine and nicardipine for a week. In the operation room, thoracic epidural analgesia was maintained with 10 mL 0.5 % bupivacaine loading dose, followed by 5 mL 0.5 % bupivacaine for every hour during surgery. Then anaesthesia ivas induced with midazolum, droperidol, fentanyl, vecuronium, metoprolol and lidocaine. High dose fenlanyl anaesthesia ivith 0.5-1.5 % isoflurane were preferred for maintenance of anaesthesia. Haemodynamic stability was obtained with this anaesthesia management with lower dose vasodilators until, tlie resection of adrenal mass. After the resection, severe hypotension was controlled with inotropic agents. Surgery was completed uneventfully and patient was transferred to ICU. In phaeochromoytoma cases with. AVI, we think that appropriate (uiuesthetic approach is the thoracal epidural analgesia and high dose fentanyl anaesthesia with support of vasodilatators or vasoactive agents.Öğe Düşük akımlı anestezide izofluran ve desfluran ile vücut ağırlığına göre uygulanan taze gaz akımlarının karşılaştırılması(2004) Toğla, Türkan; Ayas, Alaattin; Demirbilek, Semra; Gedik, Ender; Köroğlu, Ahmet; Karaaslan, Kazım; Ersoy, M. ÖzcanÇalışmamızda, vücut ağırlığına göre (10-20-30 mL kg-1 dk-1) hesaplanan taze gaz akımı ile uygulanan izofluran ve desfluranın hemodinami, vücut ısısı, oksijen ve kullanılan anestezik gaz konsantrasyonları üzerine etkisinin araştırılması amaçlandı. Etik kurul ve hasta onayı alındıktan sonra, elektif cerrahi geçirecek ASA I-II 60 erişkin olgu rasgele olarak izofluran ve desfluran uygulanan iki gruba ve bu iki grup da 10, 20 ve 30 mL kg-1 dk-1 taze gaz akımı uygulanan 10'ar olgu içeren 3 alt gruba ayrıldı. Standart anestezi indüksiyonundan ve entübasyondan sonra ilk 10 dk taze gaz akımı 4 L dk-1 (%50 O2:N2O) izofluran % 1.5 ve desfluran % 6 olarak uygulandı. Başlangıç fazı sonrasında izofluran % 2 ve desfluran % 8 konsantrasyona ve taze gaz akımı hızları ise gruplara göre ayarlandı. KAH, OAB, SpO2; ösefagus ısısı, vaporizör ayarı konsantrasyonu, inspire ve ekspire edilen oksijen ve gaz konsantrasyonu çalışma protokolüne göre belirli aralıklarla kaydedildi. İnspire ve ekspire edilen gaz konsantrasyonu 10 mL kg-1 dk-1 akım gruplarında diğer gruplara göre anlamlı azaldı (p<0.05). İnspire edilen oksijen konsantrasyonu (FiO2) anestezi süresine paralel olarak azaldı. İzofluran 10 mL kg-1 dk-1 akım uygulanan grupta 2 olguda, desfluran 10 mL kg-1 dk-1 akım uygulanan grupta 8 olguda FiO2 düşük saptandı (p<0.05). Sonuç olarak, izofluran ve desfluranın 10 ve 20 mL kg-1 dk-1 düşük taze gaz akımında ve güvenle kullanılabileceği ve hemodinamiği etkilemediği kanısındayız. Ancak 10 mL kg-1 dk-1 taze gaz akımında % 50/% 50 O2/N2O kullanımında inhalasyon ajanı olarak desfluran kullanılan olgularda hipoksi riski olduğu, bununla beraber hipoksinin FiO2 oranı artırılarak önlenebileceği düşüncesindeyiz.Öğe The effects of levobupivacaine versus levobupivacaine plus magnesium infiltration on postoperative analgesia in pediatric tonsillectomy patients(International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology, 2008) Karaaslan, Kazım; Yılmaz, Fahrettin; Gülcü, Nebahat; Sarpkaya, Ali; Çolak, Cemil; Koçoğlu, HasanBackground: The aim of this study was to evaluate whether the addition of magnesium to levobupivacaine will decrease the postoperative analgesic requirement or not, and to investigate the possible preventive effects on laryngospasm. Methods: Seventy-five children undergoing elective tonsillectomy and/or adenoidectomy surgery. The drug was prepared as only NaCl 0.9% for the first group (Group S, n = 25), levobupivacaine 0.25% for the second group (Group L, n = 25), and levobupivacaine 0.25% plus magnesium sulphate 2 mg/kg for the third group (Group M, n = 25). Pain was recorded at 15th minute, 1st, 4th, 8th, 16th, and 24th hour postoperatively. Pain was evaluated using a modified Children’s Hospital of Eastern Ontario pain scale (mCHEOPS). Incidence of postoperative nausea and vomiting (PONV) was assessed at various time intervals (0—2, 2—6, 6—24 h) by numeric rank score. Patients were followed for laryngospasm for 1 h in recovery room after extubation. Other complications appeared within 24 h postoperatively were recorded. Results: All postoperative CHEOPS values were lower than control in both groups. Analgesic requirement was decreased significantly in both groups in comparison with control patients, but this requirement was significantly lower in Group M ( p < 0.05). Although laryngospasm was not observed in Group M, the difference between groups was not statistically significant. PONV was similar in both groups.Öğe Koroner arter baypas ameliyatında akut normovolemik hemodilüsyon. Enflamatuar yanıta etkisi(2003) Durmuş, Mahmut; Karaaslan, Kazım; But, A. Kadir; Doğan, Zafer; Sezgin, Nurzen; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Akut normovolemik hemodilüsyon anestezi indüksiyonundan hemen önce veya sonra olgudan kanın alınarak, eş zamanlı olarak kolloid ya da kristalloid gibi hücre içermeyen solüsyonlarla replase edilmesi ve gerekli olduğunda hastaya geri verilmesidir. Bu çalışmada akut normovolemik hemodilüsyonun koroner arter bypass ameliyatı geçirecek olgularda enflamatuar yanıta etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Etik Kurul onayı alındıktan sonra koroner arter by-pass ameliyatı geçirecek 40 olgu rasgele iki gruba ayrıldı. Anestezi indüksiyonundan sonra Grup I (n=20)'den hematokrit < % 35 oluncaya kadar bir veya iki ünite kan alındı. Alınan kan periferik venden eş zamanlı eşit miktarda kolloid sıvı ile replase edildi. Grup II (n=20)'ye ek işlem yapılmadı. Alanin transaminaz, aspartat transaminaz, laktat dehidrogenaz, kreatin kinaz MB, kreatin fosfokinaz, g-glutamil transferaz, kompleman 3a, kompleman 4a, ferritin, transferrin, nitrik oksit, C-reaktif protein, haptoglobulin seviyeleri preoperatif, ameliyat sonu, postoperatif 6. ve 24. saatlerde ölçüldü. Transfüze edilen allojenik kan miktarı Grup I'de Grup II'ye göre daha düşüktü (p<0.05). Kompleman sisteminin her iki grupta uyarılmadığı; istatistiksel olarak postoperatif 6. saatte laktat dehidrogenaz, kreatin kinaz MB ve nitrik oksit'in Grup II'de, ferritinin ise Grup I'de postoperatif 24. saatte yüksek olduğu saptandı (p<0,05). Akut normovolemik hemodilüsyonun kompleman sistemine etkisinin kontrol grubundan farklı olmadığı, erken postoperatif dönemde laktat dehidrogenaz, kreatin kinaz MB ve nitrik oksit düzeyinin düşük oluşunun organ fonksiyonlarının akut normovolemik hemodilüsyon ile daha iyi korunduğunu gösterebileceği kanısına varıldı.Öğe Koroner arter bypass cerrahisinde total intravenöz anestezi: Midazolamla birlikte remifentanil veya fentanil infüzyonunun hemodinamik etkilerinin karşılaştırılması(Anestezi Dergisi, 2004) Köroğlu, Ahmet; Gedik, Ender; Gülhaş, Nurçin; Toprak, Hüseyin İ.; Karaaslan, Kazım; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Çalışmamızda; koroner arter bypass cerrahisinde midazolam ile birlikte remifentanil veya fentanil infüzyonunun endotrakeal entübasyon, cerrahi uyanlara yanıt ve intraoperatif hemodinami üzerine etkisini değerlendirmeyi amaçladık. Çalışmaya alınan 60 olgunun anestezi indüksiyonunda 0.5-3 mg kg?1 tiyopental sodyuma ilave olarak grup R'de (n=31) 2 mug kg?1 remifentanil, grup F'de (n=29) 15 mug kg?1 fentanil kullanıldı. Anestezi idamesinde 0.15 mg kg?1 sa?1 midazolama ilave olarak grup R'de l mug kg?1 dk?1 remifentanil, grup F'de 0.15 ug kg?1 dk?1 fentanil infüzyonu yapıldı. Ortalama arter basıncı (OAB) ve kalp atım hızı (KAH), entübasyondan ve cerrahi uyarılardan l, 3, 5 dk sonra ve operasyon süresince 5dk aralarla kaydedildi. Ayrıca entübasyon zamanı ile ortaya çıkan komplikasyonlar kaydedildi. Anestezi indüksiyonu sonrası KAH grup R'de F'ye göre daha düşük, opiyoid infüzyonu sırasında hem OAB hem de KAH grup R'de F'ye göre daha düşüktü. Cilt insizyonu, sternotomi ve internal mammarian arter diseksiyonu sonrası OAB ve KAH grup F'de R'ye göre daha yüksekti. Cilt insizyonu, sternotomi ve internal mammarian arter diseksiyonuna hipertansif yanıt veren hasta sayısı grup F'de R'ye göre daha fazlaydı. KPB sırasındaki hipertansiyon sıklığı ve nitrogliserin gereksinimi grup R'de F'ye göre daha azdı. Sonuç olarak, anestezi indüksiyonunda tiyopental sodyum ve midazolam ile birlikte remifentanil veya fentanilin entübasyona yanıtı engellemediği, anestezi idamesinde midazolamla birlikte remifentanil infüzyonunun cerrahi uyarılara yanıtı fentanile göre daha iyi engellediği kanaatine varıldı.Öğe Koroner arter bypass cerrahisinde uygulanan akut normovolemik hemodilüsyonun hemodinami, doku oksijenizasyonu, allojenik kan transfüzyonu ihtiyacı ve mediyastinal drenaj miktarı üzerine olan etkileri(İnönü Üniversitesi, 2002) Karaaslan, KazımBu çalışmada; ANH’nın KABC geçirecek olgularda, kardiyak hemodinamik veriler, doku oksijenizasyonu, AKT ihtiyacı ve operasyon sonrası yirmi dört saatteki mediyastinal drenaj miktarı üzerine olan etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. KABC geçirecek 33 hasta randomize olarak iki gruba ayrıldı. Hemodilüsyon grubundaki (G1( n=16) olgulardan, anestezi indüksiyonunu takiben, heparinizasyona kadar geçen süre içerisinde, pulmoner arter kateterinin serum hattından serbest drenajla, Htc<%35 oluncaya kadar bir veya iki ünite kan alındı. Aynı anda karşı periferik venden, aynı miktar kolloid (HES) infüzyonu ile volüm replasmanı sağlandı. Kontrol grubuna (G2, n=17) ek işlem yapılmadı. Takip edilen hemodinamik parametreler; KH, OAB, SVB, OPAB, PKKB, PVR, SVR ve Kİ, oksjenizasyon parametreleri; Pa02, P(A-a)02, Ca02ı Cv02, C(a-v)02, doku D02, V02, EO, Qs/Qt, laktat ve BA, hematolojik parametreler ise; Hb, Htc ve Trb değerleriydi. Ayrıca olgularda, pompa öncesi kullanılan HPR ve pompa çıkışı kullanılan PRT ile RPLJ, APLJ ve İDRP miktarları, TPZ, AKZ, EKSTZ, YBZ süreleri, kaydedildi. Ayrıca Gı'deki OKT ile her iki grupta AKT, TDPT, TRBT ve MDRN miktarları kaydedildi. Olgulardan, indüksiyon öncesi, indüksiyonu takiben pulmoner arter kateteri takıldıktan sonra, ilk ünite kan alındıktan 5 dk sonra (G2’de indüksiyon+30.dk), ikinci ünite kan alındıktan 5 dk sonra (G2’de indüksiyon+50.dk), protamin sonrası, postop 6. saat ve postop 24. saatte hemodinamik ölçümler yapıldı, arteriyel ve mikst venöz kan örnekleri alındı.Öğe Koroner by-pass cerrahisinde akut normovolemik hemodilüsyonun koagülasyon parametrelerine etkisi(Anestezi Dergisi, 2003) Durmuş, Mahmut; Karaaslan, Kazım; But, A. Kadir; Erdem, Tuba B.; Sezgin, Nurzen; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Akut normovolemik hemodilüsyon operasyon sırasında allojenik kan transfüzyonu gereksinimini azaltır. Akut normovolemik hemodilüsyonun kardiyopulmoner by-pass sonrası hemostaza etkilerini, rutin koagülasyon testleri, trombin-antitrombin III kompleksi, fibrinojen, D-dimer, protein C ve S düzeylerini karşılaştırarak değerlendirmeyi amaçladık. Etik Kurul onayından sonra koroner arter by-pass operasyonu uygulanacak 40 olgu rasgele iki gruba ayrıldı. Anestezi indüksiyonundan sonra Grup l (n=20)'den hematokrit < %35 oluncaya kadar bir veya iki ünite kan alındı. Aynı zamanda, periferik venden eşit miktarda kolloid sıvı verilerek volüm replasmanı sağlandı. Grup H (n=20)'ye ek işlem yapılmadı. Tüm koagülasyon testleri indüksiyondan önce, operasyon sonunda, postoperatif 6. ve 24. saatlerde; fibrinojen, trombin-antitrombin III kompleksi ve D-dimer ise bu ölçüm periyotlarına ek olarak kardiyopulmoner by-passtan önce ölçüldü. Transfüze edilen allojenik kan miktarı Grup l'de Grup II'ye göre daha düşüktü (p<0.05). Rutin koagülasyon testleri iki grupta da normal sınırlarda kaldı. Kardiyopulmoner by-pass öncesi Grup l'de fibrinojen, trombin-antitrombin III kompleksi ve D-dimer düzeyleri Grup II'ye göre istatistiksel olarak yüksekti (p<0.05). Grup l'de protein C seviyesi operasyon sonunda düşüktü (p<0.05). Fragmantasyon oranı Grup l'de Grup ll'ye göre daha düşük saptandı (p<0.01). Akut normovolemik hemodilüsyonun, koroner arter by-pass operasyonu geçirecek olgularda allojenik kan transfüzyonu gereksinimini ve fragmantasyon oranını düşürmesine rağmen, koagülasyonu uyarabileceği kanısına varıldı.Öğe Kronik hipertansif olgularda, perioperatif deksmedeto midin kullanımının stres yanıt ve Hemodinami üzerine etkileri(2013) Sarpkaya, Ali; Karaaslan, Kazım; Koçoğlu, Hasan; Buğdaycı, Güler; Bayır, Hakan; Çolak, CemilÖz: Amaç: Bu çalışmanın amacı, kronik hipertansif olgularda perioperatif deksmedetomidin kullanımının hemodinamik değişiklikler ve cerrahi stres yanıtın endokrin parametreler üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Yöntem : Elektif batın ve pelvis operasyonu geçirecek 42 kronik hipertansif olgu rastgele iki gruba ayrıldı. Her iki grupta anestez indüksiyonunda tiyopental, vekuronyum ve fentanil, idamesinde sevofluran (%1,5 - %2,5) ile N2O/O2 (%65 -%35) kullanıldı. Grup D (Grup Deksmedetomidin) olgularına (n=21) indüksiyondan 10 dk. önce 1?g /kg deksmedetomidin yükleme dozu 10 dakika içerisinde verildi ve 0,5 ?g /kg/saat dozunda infüzyona operasyon sonuna kadar devam edildi. Kontrol grubu olgularına (Grup K, n=21 ) aynı protokol ile izotonik sıvı verildi. Hastaların ortalama arteriyel kan basıncı (OAB), bazal değerin %20sinden daha fazla arttığında her iki gruba da ek fentanil verildi. Hipertansiyon fentanil ile kontrol edilemediğinde, hastalara nitrogliserin infüze edildi. Hemodinamik parametreler [sistolik arter kan basıncı (SAB), diyastolik arter kan basıncı (DAB), OAB end-tidal karbondioksit (ETCO2), kalp hızı (KAH), SpO2], ek fentanil ile nitrogliserin dozları kaydedildi. Her hastada, serum glukoz, insülin, Growth Hormon, ACTH, prolaktin, kortizo seviyeleri, operasyon sabahı (t0), cerrahi insizyondan 10 dk. sonra (t1), post op. 24. saat (t2), ve 48. saat (t3) venöz kan örneği alınarak karşılaştırıldı. Bulgular: SAB, DAB, OAB, KAH değerleri operasyon esnasında Grup Dde Grup Kdan daha düşük bulundu (p<0,05). Grup Kda 14 hasta, grup Dde 7 hastaya ek fentanil verildi (p<0,05). Grup Kya verilen ortalama ek fentanil dozu 73,80 ± 68,22 ?g iken, Grup Dye verilen ek fentanil dozu ise 35,71 ± 61,52 ?g şeklinde oldu. Her iki grup arasında stres hormon seviyeleri, baza değerlerine göre artış gösterdi. Her iki grup arasında, serum glukoz, insülin, Growth Hormonu, ACTH ve prolaktin seviyeler arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken, Grup Dde serum kortizol seviyeleri Grup Kya göre daha düşük tespit edildi (p<0,05). Sonuç : Kronik hipertansif olgularda perioperatif deksmedetomidin infüzyonu cerrahi travmaya yanıt baskılayabilir ve hemodinamik değişiklileri stabilize edebili r.Öğe Two different doses of caudal neostigmine co administered with levo bupivacaine produces analgesia in children(Pediatric Anesthesia, 2009) Karaaslan, Kazım; Gülcü, Nebahat; Öztürk, Hayrettin; Sarpkaya, Ali; Çolak, Cemil; Kocaoğlu, HasanBackground: This study was aimed to evaluate the analgesic efficacy, duration of analgesia, and side effects of two different doses of caudal neostigmine used with levobupivacaine in children. Methods: Sixty boys, between 5 months and 5 years, undergoing genito-urinary surgery were allocated randomly to one of three groups (n = 20 each). Group I patients received caudal 0.25% levobupivacaine (1 mlÆkg)1 ) alone. Groups II and III patients received neostigmine (2 and 4 lgÆkg)1 respectively) together with levobupivacaine used in the same dose as Group I. Pain scores were assessed using Children’s and Infant’s Postoperative Pain Scale (CHIPPS) at 15th (t1) min after arrival to postanesthetic care unit, and 1st (t2), 2nd (t3), 3rd (t4), 4th (t5), 8th (t6), 16th (t7), and 24th (t8) hour postoperatively. Duration of analgesia, amount of additional analgesic (paracetamol), score of motor blockade and complications were recorded for 24 h postoperatively, and compared between groups. Results: CHIPPS scores were higher during t2, t3, t6, t7 and t8 periods, duration of analgesia was shorter, and total analgesic consumption was higher in Group I compare to neostigmine groups (P < 0.05). Duration of postoperative analgesia and total analgesic consumption were similar in Groups II and III (P > 0.05). Adverse effects were not different between three groups. Conclusions: Caudal neostigmine in doses of 2 and 4 lgÆkg)1 with levobupivacaine extends the duration of analgesia without increasing the incidence of adverse effects, and 2 lgÆkg)1 seems to be the optimal dose, as higher dose has no further advantages.