Yazar "Karadağ, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 39
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1950`den günümüze parlamento dışı muhalefet açısından Türkiye`de aydınlar / The Intellectuals in Turkey regarding extra-parliamentary opposition from 1950 to date(İnönü Üniversitesi, 2002) Karadağ, Ahmet1950*DEN GÜNÜMÜZE PARLAMENTO DIŞI MUHALEFET AÇISINDAN TÜRKİYE'DE AYDINLAR Doktora Tezi; Yazan: Ahmet KARADAĞ İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı (Eylül, 2002) ÖZET ve ANAHTAR SÖZCÜKLER Araştırmanın konusunu, Türk aydınlarının, parlamento dışı muhalefet açısından değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Bu bağlamda, önce, parlamento dışı muhalefet kavramının alt kavramları belirlenmiş, daha sonra, parlamento dışı muhalefet kavramının alt kavramları olarak belirlenen cumhuriyet, demokrasi, seçim, asker-siyaset ilişkisi, kamusal alan ve düşünce özgürlüğü yönünden aydınların görüş ve düşünceleri değerlendirilmiştir. Araştırma konusu aydınlar, cumhuriyeti, sadece dar anlamda bir yönetim biçimi olarak kabul etmektedirler. Bu bakımdan, aydınların görüş ve düşüncelerinde cumhuriyetçiliğin felsefesine, özgürlük ve eşitlik değerine ilişkin görüş ve düşüncelere rastlanmamaktadır. Demokrasi açısından, aydınların görüş ve düşünceleri arasında önemli farklılıklar bulunmakladır. Soysal, Başgil, Aybar ve Selçuk demokrasiyi evrensel bir değer olarak kabul edip, demokrasiyle ilgili olarak şu değerleri öne çıkarmaktadırlar: Seçim, hukuksal güvenceye kavuşturulmuş bir özgürlükler düzeni, siyasal yelpazenin açık ve geniş olması, demokratik siyasal kültür, etkin bir parlamento ve laiklik. Velidedeoğlu, Toker ve Özden'in demokrasi ile ilgili görüş ve düşüncelerinde demokratik öğeler yanında demokratik olmayan öğeler de bulunmaktadır. Avcıoğlu ise, demokrasiye araçsal bir bakış açısı geliştirmekte, ekonomik kalkınma ve ilerici güçler açısından olumsuz sonuçları olması ve burjuva sınıfının siyasal sistemi olması nedeniyle demokrasiye karşı çıkmaktadır. Seçim konusunda, aydınlar, seçimin pragmatik bir kullanılmasına karşı çıkmaktadırlar. Bunu sağlayacak o| demokratik siyasal kültür açısından ifade ettiği anlamın anlaşılabilmesidir. Ama, aydınların seçim konusundaki çalışmaları daha çok seçim sonuçlarının yorumlanmasında yoğunlaşmaktadır. Asker-siyaset ilişkisi konusunda, çalışma konusu aydınlar faydacı bir görüşe sahiptirler. Bu bağlamda, Soysal, Aybar, Velidedeoğlu ve Özden faydalı buldukları 27 Mayıs darbesini olumlu bulurlarken, Soysal ve Velidedeoğlu 12 Mart muhtırası ile 12 Eylül darbesini faydasız bulmaktadırlar. Toker, muhtıra ve darbeleri, askerlerin, cumhuriyeti koruma görevi olarak kabul etmektedir. Başgil ve Selçuk ise, askeri müdahalelere tıkanan siyasetin neden olduğu görüşünde birleşmektedirler. Kamusal alan yönünden, kimi aydınların görüşleri liberal kuramla örtüşürken, kimi aydınların ise, devletçi ve temsili kamuyu öne çıkaran görüşleri bulunmaktadır. Düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili olarak, Soysal, Başgil, Aybar, Selçuk ve Avcıoğlu düşünce ve ifade özgürlüğüne yasak konulamayacağı görüşündedirler. Bunlara göre, düşünce ve ifade özgürlüğü mutlak bir özgürlük olup, sadece doğal sınırlama nedenleriyle sınırlanabilir. Velidedeoğlu, Özden ve Toker'de ise, düşünce özgürlüğünün sınırlandırılması açısından bir alt sınır sorununun varlığı göze çarpmaktadır.Öğe Aile hekimlerinin inek sütü allerjisinin tanısı ve tedavisi ile adrenalin otoenjektörü kullanımı hakkındaki bilgi düzeylerinin ölçülmesi(Astım Allerji İmmünoloji, 2014) Topal, Erdem; Çatal, Ferhat; Özdemir, Ramazan; Karadağ, Ahmet; Yıldırım, Nurdan; Ermiştekin, Halime; Sinanoğlu, M. Selçuk; Keçiören, Gökhan; Karakoç, T. HabibÖz: Giriş: Çocuklarda son yıllarda sıklığı giderek artan besin allerjileri içerisinde, en sık inek sütü protein allerjisi görülmektedir. Bu çalışmada, birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin, inek sütü protein allerjisi hastalığının tanısı ve tedavisi ile adrenalin otoenjektör kullanımı konularında bilgi düzeylerini ölçmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Malatya il merkezinde çalışan ve gönüllü olan 126 aile hekimi çalışmaya dahil edildi. Katılımcılarla yüz yüze görüşmeler yapılarak inek sütü protein allerjisi konusunda önceden hazırlanan anket formları dolduruldu. Bulgular: Katılımcıların 89 (%70.6)’u erkek, ortanca yaşı 42 (26-62) yıl ve mesleki deneyim süresinin ortancası 16 (2-39) yıl idi. Katılımcılar, günde ortalama 37.4 (± 14.6) hasta muayene ediyorlardı ve bunların ortalama 8.5 (± 4.5)’inin yaşı 3’ün altındaydı. Aile hekimlerinin %25.4’ü inek sütü protein allerjisinin tanısı için deri prik testi, spesifik IgE bakılması veya besin provokasyon testi yapılması gerektiğini bilmiyordu. Katılımcıların %73’ü inek sütü protein allerjisi tanısı konulan hastaların ve emziren annelerin diyetinden süt ve süt ürünlerinin çıkarılması gerektiğini biliyor ancak sadece %13.5’i tedavide hipoallerjenik mama önerisinde bulunulması gerektiğini biliyordu. %64.3’ü ise inek sütü proteinine bağlı anafilaksi gelişen hastalarda adrenalin otoenjektörü reçete edilmesi gerektiğini biliyordu. Adrenalin otoenjektör kullanımı, uygulama yeri ve dozu hakkında bilgi düzeylerinin yeterliliği sırasıyla %34, %34.1 ve %30.2 idi. Aile hekimlerinin yaş ve mesleki deneyim sürelerinin, inek sütü protein allerjisi ve adrenalin otoenjektör kullanımı konusundaki bilgi düzeyleri üzerine etkisi yoktu. Sonuç: Birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin inek sütü allerjisinin tanısı ve tedavisi ile adrenalin otoenjektör kullanımı konularındaki bilgi düzeyleri yetersizdir. Bu nedenle aile hekimleri için, bu konulara yönelik eğitim programlarının yapılması yararlı olacaktır.Öğe Analysis of urine biomarkers for early determination of acute kidney injury in non septic and non asphyxiated critically ill preterm neonates(The Journal of Maternal-Fetal & Neonatal Medicine, 2016) Karadağ, Ahmet; Elmas, Taner; Tabel, Yılmaz; Özdemir, Ramazan; Otlu, Hüsniye GülObjective: We designed the present study to test the hypothesis that urinary biomarkers might predict acute kidney injury (AKI) development in non-septic and non-asphyxiated critically ill preterm infants. We evaluated urine (u) sistatin–C (uCys-C), kidney injury molecule–1 (uKIM–1) and neutrophil gelatinase associate lipocaline (uNGAL) as markers of AKI. Methods: Sixty-four preterm infants with gestational age between 28 and 32 weeks were included in this study. Biomarkers were measured on day of life (DOL) 1, 3, and 7. Results: uNGAL levels in the AKI group were significantly higher than in no-AKI group on DOL 1, 3 and 7 (p ¼ 0.016, p ¼ 0.007 and p ¼ 0.0014, respectively). Conclusions: uNGAL is sensitive, early, and noninvasive AKI biomarkers, increasing significantly in non-septic and non-asphyxiated critically ill preterm neonates.Öğe Arapça Dil Kurallarından Kaynaklanan İhtilâfların Meâllere Aktarımı: Bayraktar Bayraklı ve Mustafa Öztürk Meâli Örneği(2020) Karadağ, AhmetÖz: Bu çalışmada Arapça dil kurallarından kaynaklanan ihtilâfların meâllere ne ölçüde aktarıldığı Bayraktar Bayraklı ve Mustafa Öztürk meâli özelinde incelenmiştir. Çalışmada bu iki meâl; hakîkat-mecâz, çokanlamlılık, zamirin mercii, bazı bağlaç ve edatlar ile ilgili farklı değerlendirmeler, hazif/eksiltili cümle ve takdîm-te’hîr olmak üzere altı dil kuralı açısından üçer örnekle karşılaştırılmıştır. Sonuçta, anlamın özünde ciddi bir farklılığa sebep olmayan ihtilâfların meâle yansıtılmadığı ve dolayısıyla her iki meâlde de bu konuda isâbet sağlandığı saptanmıştır. Zira anlamın özüne etki etmeyen farklılıkların meâle yansıtılması, mealin kapsamı nazara alındığında hem imkân dışı hem de gereksizdir. Diğer taraftan mananın özünde ciddi farklara neden olan ihtilâfların kimi zaman meâle aktarıldığı kimi zaman ise aktarılmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle her iki meâlde de bu açıdan bazı eksikliklerin bulunduğu sonucuna varılmıştır. Çünkü tercih edilmeyen görüşlerin dipnot ya da açıklama bölümünde meâle yansıtılması önem arz etmektedir. Aksi halde âyetlerdeki anlam zenginliği meâle aktarılmadığı gibi tercih edilen anlamın kastedilmeyen anlam olma ihtimâli de mümkündür.Öğe Belediye Meclisi üyelerinin sosyolojik özelliklerinin belediye meclisi kararlarına etkisi (Malatya Belediye örneği)(İnönü Üniversitesi, 1994) Karadağ, Ahmet[Abtsract Not Available]Öğe Bir Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde Pnömotoraks Tanısıyla Yatan Hastaların Retrospektif Değerlendirilmesi(2013) Yakında, Hüseyin; Aslan, Mehmet; Kurnaz, Erdal; Gündüz, Ahmet; Özdemir, Ramazan; Karadağ, AhmetAmaç: Pnömotoraks yenidoğan döneminde solunum sıkıntısı yapan önemli nedenlerden biridir. Pnömotoraks genellikle mekanik ventilasyon tedavisi altında olan yenidoğanlarda görülür. Respiratuvar distres sendromu, mekonyum aspirasyonu sendromu ve doğum sonrası canlandırma işlemi uygulanması pnömotoraksa neden olabilir. Bu çalışmada yenidoğan yoğun bakım ünitemizde pnömotoraks nedeniyle yatırılan yenidoğanları geriye dönük olarak inceledik. Gereç ve Yöntemler: Yenidoğan yoğun bakım ünitemizde 2008-2011 yılları arasında pnömotoraks nedeniyle yatırılan 56 olgu geriye dönük olarak incelendi. Olguların demografik özellikleri, tanıları, tedavileri, yatış süreleri ve prognozları açısından değerlendirildi. Akciğer grafisi ile tanı konuldu. Olguların tedavisi göğüs tüpü drenajı ile yapıldı. İstatistiksel analiz için Pearson Ki Kare analizi ve Fisher'in Kesin Ki Kare analizi kullanıldı ve p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Erkeklerde ve term bebeklerde pnömotoraks sıklığı yüksek bulundu. Çoğu olguda pnömotoraks gelişimi tek taraflı olup, yerleşimi sol taraftaydı. En sık görülen primer akciğer hastalığı respiratuvar distres sendromu olarak bulundu. Perinatal asfiksi en sık eşlik eden hastalıktı. Çalışmamızda 21 olguda pnömotoraks mekanik ventilasyon desteği sırasında görüldü. Olguların % 48,2'si kaybedildi. Çalışmamızda sürfaktan ihtiyacının olması, pnömotoraksın mekanik ventilasyon desteği altında gelişmiş olması, pnömotoraks bölgesi, ek hastalık varlığı ve doğumda resüsitasyon uygulanması ile mortalite arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulundu (p<0,05). Sonuç: Pnömotoraks morbidite ve mortalitesi yüksek olan, hayatı tehdit edici bir durumdur. Çalışmamızda mortalite oranının, sürfaktan ihtiyacı, mekanik ventilatör seyrinde pnömotoraks gelişmiş olması, ek hastalık varlığı, doğumda resüsitasyon uygulanması ve pnömotoraksın bilateral olması ile arttığı bulunmuşturÖğe Bir yenidoğan yoğun bakım ünitesinde pnömotoraks tanısıyla yatan hastaların retrospektif değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Yakında, Hüseyin; Aslan, Mehmet; Kurnaz, Erdal; Gündüz, Ahmet; Özdemir, Ramazan; Karadağ, AhmetAmaç: Pnömotoraks yenidoğan döneminde solunum sıkıntısı yapan önemli nedenlerden biridir. Pnömotoraks genellikle mekanik ventilasyon tedavisi altında olan yenidoğanlarda görülür. Respiratuvar distres sendromu, mekonyum aspirasyonu sendromu ve doğum sonrası canlandırma işlemi uygulanması pnömotoraksa neden olabilir. Bu çalışmada yenidoğan yoğun bakım ünitemizde pnömotoraks nedeniyle yatırılan yenidoğanları geriye dönük olarak inceledik. Gereç ve Yöntemler: Yenidoğan yoğun bakım ünitemizde 2008-2011 yılları arasında pnömotoraks nedeniyle yatırılan 56 olgu geriye dönük olarak incelendi. Olguların demografik özellikleri, tanıları, tedavileri, yatış süreleri ve prognozları açısından değerlendirildi. Akciğer grafisi ile tanı konuldu. Olguların tedavisi göğüs tüpü drenajı ile yapıldı. İstatistiksel analiz için Pearson Ki Kare analizi ve Fisher’in Kesin Ki Kare analizi kullanıldı ve p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Erkeklerde ve term bebeklerde pnömotoraks sıklığı yüksek bulundu. Çoğu olguda pnömotoraks gelişimi tek taraflı olup, yerleşimi sol taraftaydı. En sık görülen primer akciğer hastalığı respiratuvar distres sendromu olarak bulundu. Perinatal asfiksi en sık eşlik eden hastalıktı. Çalışmamızda 21 olguda pnömotoraks mekanik ventilasyon desteği sırasında görüldü. Olguların % 48,2’si kaybedildi. Çalışmamızda sürfaktan ihtiyacının olması, pnömotoraksın mekanik ventilasyon desteği altında gelişmiş olması, pnömotoraks bölgesi, ek hastalık varlığı ve doğumda resüsitasyon uygulanması ile mortalite arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulundu (p<0,05). Sonuç: Pnömotoraks morbidite ve mortalitesi yüksek olan, hayatı tehdit edici bir durumdur. Çalışmamızda mortalite oranının, sürfaktan ihtiyacı, mekanik ventilatör seyrinde pnömotoraks gelişmiş olması, ek hastalık varlığı, doğumda resüsitasyon uygulanması ve pnömotoraksın bilateral olması ile arttığı bulunmuştur.Öğe Bir Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde Pnömotoraks Tanısıyla Yatan Hastaların Retrospektif Değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Yakında, Hüseyin; Aslan, Mehmet; Kurnaz, Erdal; Gündüz, Ahmet; Özdemir, Ramazan; Karadağ, AhmetAmaç: Pnömotoraks yenidoğan döneminde solunum sıkıntısı yapan önemli nedenlerden biridir. Pnömotoraks genellikle mekanik ventilasyon tedavisi altında olan yenidoğanlarda görülür. Respiratuvar distres sendromu, mekonyum aspirasyonu sendromu ve doğum sonrası canlandırma işlemi uygulanması pnömotoraksa neden olabilir. Bu çalışmada yenidoğan yoğun bakım ünitemizde pnömotoraks nedeniyle yatırılan yenidoğanları geriye dönük olarak inceledik. Gereç ve Yöntemler: Yenidoğan yoğun bakım ünitemizde 2008-2011 yılları arasında pnömotoraks nedeniyle yatırılan 56 olgu geriye dönük olarak incelendi. Olguların demografik özellikleri, tanıları, tedavileri, yatış süreleri ve prognozları açısından değerlendirildi. Akciğer grafisi ile tanı konuldu. Olguların tedavisi göğüs tüpü drenajı ile yapıldı. İstatistiksel analiz için Pearson Ki Kare analizi ve Fisher’in Kesin Ki Kare analizi kullanıldı ve p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Erkeklerde ve term bebeklerde pnömotoraks sıklığı yüksek bulundu. Çoğu olguda pnömotoraks gelişimi tek taraflı olup, yerleşimi sol taraftaydı. En sık görülen primer akciğer hastalığı respiratuvar distres sendromu olarak bulundu. Perinatal asfiksi en sık eşlik eden hastalıktı. Çalışmamızda 21 olguda pnömotoraks mekanik ventilasyon desteği sırasında görüldü. Olguların % 48,2’si kaybedildi. Çalışmamızda sürfaktan ihtiyacının olması, pnömotoraksın mekanik ventilasyon desteği altında gelişmiş olması, pnömotoraks bölgesi, ek hastalık varlığı ve doğumda resüsitasyon uygulanması ile mortalite arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulundu (p<0,05). Sonuç: Pnömotoraks morbidite ve mortalitesi yüksek olan, hayatı tehdit edici bir durumdur. Çalışmamızda mortalite oranının, sürfaktan ihtiyacı, mekanik ventilatör seyrinde pnömotoraks gelişmiş olması, ek hastalık varlığı, doğumda resüsitasyon uygulanması ve pnömotoraksın bilateral olması ile arttığı bulunmuştur.Öğe Cornelia de Lange sendromuna eşlik eden nadir bir kon jenital anomali: Yarık dudak -da mak(Abant Tıp Dergisi, 2015) Özdemir, Ramazan; Çatal, Ferhat; Kutlutürk, Kazım; Topal, Erdem; Kutlutürk, Yeşim; Karadağ, AhmetÖz: Cornelia de Lange sendromu nadir görülen multi -sistem tutulum gösteren bir sendromdur. Bu sendromun asıl özellikleri, büyüme geriliği, gelişmede gecikme, hirsutizm, yapısal üst ekstremite anomalileri, mental retardasyon ve karakteristik yüz görünümüdür. Ayrıca Cornelia de Lange tanısı konulmuş hastala rda nadirde olsa yarık damak, hiatus hernisi, pilor stenozu, özefagial ve kolonik anomaliler de gözlenebilmektedir. Olgumuz sendromun karakteristik fasiyal özelliklerini taşıyordu. Fasiyal özelliklere ek olarak yarık damak ve dudağı vardı. Bu sunumda Corne lia de Lange sendromunda yarık damak ve dudağında görülebileceğini vurgulamak ve literatürü gözden geçirmek istedik.Öğe Cornelia de Lange sendromuna eşlik eden nadir bir konjenital anomali: Yarık dudak-damak(Abant Tıp Dergisi, 2015) Özdemir, Ramazan; Çatal, Ferhat; Kutlutürk, Kazım; Topal, Erdem; Kutlutürk, Yeşim; Karadağ, AhmetÖzet Abstract Cornelia de Lange sendromu nadir görülen multi-sistem tutulum gösteren bir sendromdur. Bu sendromun asıl özellikleri, büyüme geriliği, gelişmede gecikme, hirsutizm, yapısal üst ekstremite anomalileri, mental retardasyon ve karakteristik yüz görünümüdür. Ayrıca Cornelia de Lange tanısı konulmuş hastalarda nadirde olsa yarık damak, hiatus hernisi, pilor stenozu, özefagial ve kolonik anomaliler de gözlenebilmektedir. Olgumuz sendromun karakteristik fasiyal özelliklerini taşıyordu. Fasiyal özelliklere ek olarak yarık damak ve dudağı vardı. Bu sunumda Cornelia de Lange sendromunda yarık damak ve dudağında görülebileceğini vurgulamak ve literatürü gözden geçirmek istedik. Cornelia de Lange syndrome is a rarely seen multisystem disorder. Main clinical features of this syndrome include growth retardation, developmental delay, hirsutism, structural limb abnormalities, mental retardation and characteristic facial feature. Also, cleft palate, hiatus hernia, pyloric stenosis, esophageal anomalies, colonic anomalies can rarely be seen in patients who is diagnosed with Cornelia de Lange syndrome. Our case has characteristic facial and limb feature of syndrome. She has cleft lip and plate in addition to characteristic facial feature. In this presentation, we wanted to emphases that cleft lip and palate can be seen in Cornelia de Lange syndrome and review the literature. Anahtar Kelimeler: Cornelia de Lange sendromu, yarık dudak, yarık damak. Keywords: Cornelia de Lange syndrome, cleft lip, cleft palate.Öğe Değişim(İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Malatya, Türkiye, 2012) Karadağ, AhmetÖğe Diagnostic contribution of postmortembiopsies in neonates needle(Türk Patoloji Dergisi, 2013) Celiloğlu, Suna; Celiloğlu, Can; Kurnaz, Erdal; Özdemir, Ramazan; Karadağ, AhmetÖz: Amaç: Standart otopsinin reddedildiği ve postmortem manyetik rezonans görüntüleme yapılamayan durumlarda, sadece iğne biyopsisinin klinisyene verebileceği tanısal katkıyı araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Üçüncü basamak yoğun bakım hizmeti veren bir yenidoğan yoğun bakım servisinde 2005 2010 yılları arasında ölen, ailesi tarafından otopsiye izin verilmeyen ve postmortem iğne biyopsisi yapılmış 76 yenidoğan olgunun, perkutanöz elde edilmiş 247 adet postmortem doku örneği raporları retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: 247 biyopsi girişiminden 90 tanesinde (% 36,4) biyopsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Postmortem iğne biyopsisi ile en başarılı klinik sonuç alınan organ karaciğerdi. Karaciğerde toplam 53 biyopsi sonucu bize ön tanıya katkı sağlayacak bilgi verdi. Sonuç: Standart otopsinin yapılamadığı tüm durumlarda iğne ile postmortem biyopsi uygulanabilir. Yenidoğanlarda karaciğer dışı organlarda yapılan postmortem biyopsilerin başarılı olma ve tanısal bilgi verme oranları oldukça düşükken karaciğer örneklerinde tanıya katkı sağlayacak bilgiler elde edilmiştir. Bu nedenle biz yenidoğanlarda postmortem örneklemeyi sadece karaciğere yapılmasının daha uygun bir yaklaşım olacağını düşünmekteyiz.Öğe E-h-z Fiili ile Türevlerinin Kur’ân-ı Kerîm’deki Anlamları ve Meâllere Yansımaları(2020) Karadağ, AhmetKur’ân-ı Kerîm’in Arapça bilmeyenler tarafından anlaşılması amacıyla yazılan meâller bir nevitefsir sayılırlar. Zira her çevirmen Kur’ân’dan anladığını hedef dile aktarma gayreti içerisindedir.Kur’ân’ın mesajının hedef kitleye doğru ve sağlıklı bir şekilde ulaştırılmasının temel şartlarından biri deçevirmenin Kur’ân’da geçen müşterek lafızların anlam alanına hâkim olmasıdır. Bu açıdan çevirmeninçokanlamlı lafız barındıran âyetleri hedef dile çevirirken azami çaba sarf etmesi gerekmektedir. YüceAllah’ın mu’ciz kelamı olan Kur’ân’ın her harf, kelime ve cümlesi müstakil olarak incelenmeye değerdir.Zira harfe yüklenen her farklı görev, kelimede tercih edilen her farklı vecih, yeni bir anlamın ortayaçıkmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla bu konuda isâbetli olmayan bir tespit, Kur’ân’ın yanlışanlaşılmasına ve yorumlanmasına neden olacaktır.İşte bu çalışmada Kur’ân’daki çok anlamlı fiillerden biri olan e-h-z fiili ve türevlerinin Türkçemeâllere ne şekilde aktarıldıkları incelenmiştir. Bu amaçla Abdulbaki Gölpınarlı, Abdullah Parlıyan,Ahmet Tekin, Ahmet Varol, Ali Bulaç, Bayraktar Bayraklı, Cemal Külünkoğlu, DİB Heyeti, ElmalılıMuhammed Hamdi Yazır, Hasan Basri Çantay, Mustafa İslamoğlu, Ömer Nasuhi Bilmen, SüleymanAteş, Şaban Piriş, Ümit Şimşek ve Yaşar Nuri Öztürk’ün meâli olmak üzere toplamda on altı meâl hemvücûh/nezâir ilmi açısından hem de Türkçe ifade biçimi açısından mukayese edilmiştir. Bu minvalde ilkönce bu fiilin sözlük anlamları farklı lügatlerden araştırılmış, ardından bu fiilin Kur’ân’daki anlamlarıvücûh/nezâir kitaplarından tespit edilmiştir. Tespit edilen bu farklı anlamlar tefsirlerden dedesteklenmeye çalışılmıştır. Bu araştırmalar neticesinde e-h-z fiilinin Kur’ân’da almak/elde etmek temelanlamının dışında ceza vermek, kabul etmek ve hapsetmek anlamlarında kullanıldığı konusunda ittifâksağlandığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte kimi vücûh/nezâir ve tefsir kitaplarında bu fiile söz konusuanlamlar dışında öldürmek, yakmak ve helâl saymak gibi daha başka anlamların da verildiğigörülmüştür.Bu çalışma neticesinde e-h-z fiilinin ittifâk edilen anlamlarının meâllere ekseriyetle doğruyansıdığı görülmekle birlikte Türkçe ifade açısından bazı meâllerde ciddi problemlerin olduğusaptanmıştır. Bu fiilin üzerinde ittifâk edilmeyen kimi manalarının da bazı meâllerde tercîh edildiği ve bunedenle mananın hatalı/eksik aktarıldığı gözlenmiştir. Bazı meâllerde ise bu fiilin, lafzına bağlıkalınarak ya da Arapça okunduğu şekliyle latinize edilerek çevrildiği ve bu nedenle mananın muğlak birşekilde Türkçe’ye aktarıldığı görülmüştür. Diğer taraftan bu fiilin birlikte kullanılmış olduğu kelimelerlekazanmış olduğu yeni/özel anlamlarının meâllere doğru aktarıldığı; ancak çoğu meâlde Türkçe anlatımbiçimine uygun olmayan ifadelerin kullanıldığı sonucuna varılmıştır.Öğe Ehl-i sünnet ile imâmiyye şîası arasında ihtilâf edilen bazı konuların tahlili (muhammed cevâd muğniyye’nin et-tefsîru’l-kâşif örneği)(İnönü üniversitesi ilahiyat fakültesi, 2017) Karadağ, AhmetBu çalışmada Ehl-i Sünnet ile Şîa arasında dikkat çeken bazı farklar, Muhammed Cevâd Muğ-niyye’nin (ö. 1400/1976) et-Tefsîru’l-Kâşif’ adlı tefsiri bağlamında ele alınmıştır. Bu itibarla irdele-necek ihtilâflı konunun ilk önce her iki mezhepteki çerçevesi belirlenmiş, ardından da tefsirlerde bu konunun ele alınışına yer verilmiştir. Bütün bunlardan sonra da Muğniyye’nin, tefsiri bağlamında bu konuya nasıl bir yaklaşım.Öğe Elmalılı hamdi yazır’ın nesh anlayışı(İnönü üniversitesi ilahiyat fakültesi, 2017) Karadağ, AhmetKur’ân ilimleri arasında neshin önemli bir yeri vardır. Nesh, İslâm ilimleri ile ilgili çalışmalar yapan hemen herkesin ilgilendiği konular arasında yer alırken müfessirler ona önemle eğilmişlerdir. Bu araştırmada çağdaş müfessir Elmalılı Hamdi Yazır’ın (ö. 1942) nesh anlayışı, tefsiri Hak Dini Kuran Dili bağlamında incelenmiştir. Bu amaçla neshe konu olan âyetler incelenmiş ve müfessirin bu âyetlerle ilgili yorumları konularına ayrılarak değerlendirilmeye çalışılmıştır.Öğe Entelektüel Özerklik Ve Sivil Toplum(Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2013) Karadağ, Ahmet; Aslan, SeyfettinÖz: Bu çalışmada entelektüel ile sivil toplum arasındaki ilişki özerklik bağlamında incelenmektedir. Genel olarak entelektüellerden iktidara karşı muhalif bir duruş beklenir. Doğruların yılmaz ve iflah olmaz savunucusu entelektüellerdir. Böyle bir entelektüel tasavvuru hayal kırıklığını da beraberinde getirebilmektedir. Çünkü entelektüel de son tahlilde bir insandır. Ondan beklenen duruşun ve çabanın entelektüelin insani yönüyle birlikte düşünülmesi gerekir. Bu noktada devreye sivil toplum girer. Entelektüel güçlü bir sivil toplumu arkasında görürse kendisinden bekleneni verir. Tersi durumda iki farklı sonuç ortaya çıkabilir: ya tüm insani gerekliliklerini aşarak özerk faaliyet içinde bir entelektüel ya da olmayan sivil toplum desteği nedeniyle özerkliğini ve işlevlerini paranteze alan bir entelektüel. Teorik düzeyde yapılan çalışmada ileri sürülen tez sivil toplum ile entelektüel özerklik arasında doğrusal bir ilişkinin varlığıdır. Bu amaçla çalışmada entelektüel özerklik ile sivil toplum arasındaki ilişkinin çözümlemesi yapılmıştır Başlık (İngilizce): Intellectual Autonomy and Civil Society Öz (İngilizce): In this study relationship between the intellectual and civil society has been examined in the context of autonomy. Usually it will be expected from intellectuals to opposite position against authority. Intellectuals are sure and reliable defenders of rights. This intellectual imagine bring with disappointment. Because the intellectual is a human being in the last analysis. Position and effort that expected from intellectual must think with his humane dimension. At this point, civil society is engaged. if intellectual see powerful civil society behind him provide things that expected from him. Otherwise two different result may occur: in one hand intellectual who is in the autonomous activity and exceed all humanitarian necessity, in other hand intellectual that because of absence of civil society, suspend his autonomy and functions. Argument in this study conducted on a theoretical level is that there is a presence of direct relationship between civil society and intellectual autonomy. For this purpose in this study relationship between civil society and intellectual autonomy has analyzedÖğe Ev/ ?? ?? Bağlacının İfadeye Kattığı Farklı Anlamların Türkçe Meâllere Aktarımı Sorunu(2021) Karadağ, AhmetDilde kullanılan kelimelerin genel olarak bir asıl/temel manası bulunmasının yanı sıra, bu kelimeler zamanla temel anlamının dışında yeni ve özel anlamlar kazanır. Ortaya çıkan bu anlamlar temel anlamdan bütünüyle bağımsız olmaz. Zira yeni ve özel anlamlar temel anlam ekseninde ortaya çıkar. Kur’ân’da da tabii olarak pek çok kelime kendi asıl anlamının dışında yan anlamlarda da kullanılmıştır. Bu nedenle âyetlere doğru anlam verebilmek için öncelikle âyetlerde geçen kelimelerin bağlamdaki anlamının doğru tespit edilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada âyetlerde geçen ev bağlacının Türkçe’ye doğru çevrilip çevrilmediği araştırılmıştır. Bu amaçla ilk önce, ele alınan âyetlerde geçen ev bağlacının en doğru anlamları vücûh-nezair eserlerinden ve tefsir kitaplarından tespit edilmeye çalışılmış, ardından bu anlamlar farklı meâllere göre mukayese edilerek çeviri hatalarına dikkat çekilmiştir. İsabetli çevirilere vurgu yapılarak gerektiği durumlarda alternatif çeviriler de sunulmuştur. Arapçada temel anlamındaki ev bağlacı, yargı cümlelerinde konuşanın şüphe ve tereddütte olduğuna; talep/emir cümlelerinde ise muhatabın seçenekler arasında tercihte bulunma imkânının olduğuna delalet etmektedir. Ancak bu bağlaç bazen temel anlamından uzaklaşarak ve bel/hatta, ilâ/-e kadar, illâ/ancak ve hettâ/-e kadar gibi edat ve bağlaçlar yerine de kullanılmaktadır. Kur’ân sözlüğü olarak kabul edilen vücûh ve nezâir kitaplarında Kur’ân’da ev bağlacının ve ile bel bağlacı yerine kullanıldığı hususunda ittifak sağlanmıştır. Dilbilimsel izahların yer aldığı birçok tefsirde ise ev bağlacına çok daha geniş anlamlar takdir edilmiş ve bu bağlacın ilâ, hettâ ve illâ gibi bağlaçlar yerine de kullanılmasının yanı sıra ifadeye tafsil, çeşitlilik, taksim ve ibhâm gibi çeşitli manalar kattığı da belirtilmiştir. Ev bağlacının temel anlamında kullanıldığı yerlerde çok nadir durumlar dışında meâllerin ekseriyetinde çeviri hatası yapılmamıştır. Ev bağlacı ile ilgili çeviri hataları ekseriyetle bu bağlacın kendi anlamı dışında kullanıldığı durumlarda meydana gelmiştir. Bu hataların büyük bir kısmı da Yüce Allah’a izafe edilen ihbârî âyetler ile ilgilidir. Zira ihbârî cümlelerde kullanılan ev bağlacı konuşanın şüphe ve tereddüt içerisinde olduğuna delalet etmektedir. Ancak yüce Allah için böyle bir durum söz konusu olamaz. Zira Yüce Allah, haber verdiği konulardan asla şüphe etmez. Dolayısıyla bu gibi âyetlerde ev bağlacının temel anlamda kullanılmadığı açık ve kesindir. İncelediğimiz meâllerde ekseriyetle bu ayrıntıya dikkat edilmediği saptanmıştır. Yüce Allah’ın ihbârî bir beyanında ev bağlacının temel anlamda olmadığı kesin olmakla beraber, hangi anlamda kullanıldığı bağlamdan her zaman açık ve net olarak anlaşılamaz. Dolayısıyla bu konuda kaynaklarda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu çerçevede ihbârî formda gelen herhangi bir âyetteki ev bağlacını bir âlim ve, biri bel, daha başkası da ibhâm anlamına almıştır. Meâl yazarı bu manalar arasından tercih ettiğini ya da bu manaların dışında karineden yola çıkarak tespit ettiği manayı meâle aktarır. Ancak tercih/takdir edilen mananın meâle aktarılması her zaman mümkün olmayabilir. Örneğin ev bağlacının ve ile bel anlamının Türkçe meâllere yansıtılması mümkün iken, ibhâm anlamının yansıtılması mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla ibhâm anlamını tercih eden bir meâl yazarının bu âyeti lafza bağlı kalarak çevirip kastedileni ilave açıklama kısmında izah etmesi gerekir. Zira böylesi bir durumda salt çeviri yoluyla mananın Türkçe’ye aktarılması mümkün görünmemektedir. Ev bağlacının kullanıldığı bazı âyetlerin Türkçe’ye yanlış çevrilmesinin bir nedeni de Arapçaya özgü bazı ifade tarzlarının lafza bağlı kalınarak aktarılmaya çalışılmasıdır. Böylesi durumlarda öncelikle mana doğru tespit edilmeye çalışılmalı, ardından lafza bütünüyle bağlı kalınmadan en doğru ve düzgün ifadelerle çeviri yapılmalıdır. Çünkü çeviride maksat lafızları değil manayı aktarmaktır. Bu çalışma, meâl yazarının kaynak ve hedef dilin inceliklerine vakıf olması, vücûh/nezâire dair yazılan eserlerden ve tefsir kaynaklarından azami ölçüde yararlanması gerektiğini teyid etmiştir. Ancak bu eserlerde yer alan her bilginin eleştiriye tabi tutulmadan esas kabul edilmemesi gerektiğini de vurgulamıştır.Öğe Japonya Siyasal Sisteminin Modern Otoriter Eğilimler ve Demokratik Gerileme Ekseninde Analizi(2024) Karadağ, Ahmet; Ceyhan, NurcanDemokrasinin 21. yüzyıl ile beraber bir kriz içerisinde olduğu ve siyasal seçimlerden ibaret bir anlayışa indirgendiği iddialarıyla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Özünde otoriter olan ancak şekilsel anlamda demokratik görünüme sahip siyasal sistemlerin olağanlaşması da bahsi geçen savı desteklemektedir. Söz konusu gelişmeler hem yeni demokrasilerde hem de olgun demokrasilerde gözlemlenmektedir. Bu bağlamda modern otoriter dalganın sirayet ettiği Asya coğrafyasında yer alan Japonya, siyasal sistemin yapısal dinamikleri ve işleyişi ile dikkat çekmektedir. Liberal Demokrat Parti’nin (LDP) uzun süreli siyasal hegemonyası, parti iç dinamiklerinin kalıtsal niteliği, seçim sisteminin sebep olduğu asimetrik temsil ile yolsuzluk iddiaları Japonya’yı önemli bir çalışma konusu haline getirmektedir. Modern otoriter eğilimler çerçevesinde Japonya siyasal sistemini ele alan bu çalışma, sistemin aksaklıklarını öne çıkararak Japonya’nın modern otoriter eğilimlerden bağışık olup olmadığına yönelik genel hatları ile bir değerlendirme yapılmasını amaçlamaktadır. Demokratik gerilemeye ait dinamiklerin bir kısmının sisteme eklemlenmeye başladığı ancak modern otoriter eğilimler öncesinde de sorun teşkil eden yapıların var olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.Öğe Jeune syndrome (asphyxiating thoracic dystrophy)(2011) Celiloğle, Özgü Suna; Doğan, Metin; Ak, Muharrem; Gümüş, Derya Doğan; Celiloğlu, Can; Sığırcı, Ahmet; Karadağ, AhmetJeune sendromu; diğer adıyla ‘Asfiksik Torasik Displazi’ (ATD) daralmış göğüs kafesi, ekstremite anomalileri, solunum yetmezliği ve kayda değer yenidoğan mortalitesi ile karakterize otozomal resesif kalıtım gösteren nadir bir kondrodisplazidir. Bu sendrom bulunan çocukların çoğu şiddetli solunumsal yetmezlik gösterir ve erken süt çocukluğu döneminde ciddi ventilatör desteğine ihtiyaç duyabilir. Sendromun renal displazi, retinitis pigmentosa, hepatik ve pankreatik fibrozu içerebilen geniş bir klinik spektrumu mevcuttur. Doğum öncesi akondroplazi tanısı bulunan ve doğum sonrası ciddi solunumsal yetmezlik gösteren ve Jeune sendromu tanısı konulan bir hastayı sunduk.Öğe Jeune syndrome asphyxiating thoracic dystrophy(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Celiloğlu, Özgü Suna; Doğan, Metin; Ak, Muharrem; Gümüş Doğan, Derya; Celiloğlu, Can; Sığırcı, Ahmet; Karadağ, Ahmet