Yazar "Karakuş, Yasin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Atriyoventriküler nodal reentrant taşikardili hastaların klinik ve ekokardiyografik özelliklerinin değerlendirilmesi(MN Kardiyoloji, 2010) Açıkgöz, Nusret; Ermiş, Necip; Yağmur, Julide; Karakuş, Yasin; Müezzinoğlu, Kübra; Cansel, Mehmet; Pekdemir, Hasan; Özdemir, RamazanÖz: Amaç: Atriyoventriküler nodal reentrant taşikardi (AVNRT) klinikte en sık görülen düzenli ritim bozukluğudur. Bu çalışmada AVNRT’li hastaların klinik ve ekokardiyografik yönden değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya elektrofizyolojik çalışması (EFÇ) yapılan ve AVNRT tanısı konulan 30 hasta ile EFÇ’si yapılan ve normal saptanan 30 kontrol birey alındı. Çalışmaya tüm katılanların klinik ve ekokardiyografik değerlendirilmesi yapıldı. Bulgular: Her iki grup arasında yaş, cinsiyet ve diğer demografik özellikler açısından fark saptanmadı (p>0.05). Ancak vücut kitle indeksi (VKİ) AVNRT’li hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu (28,7 ± 2,7’e karşın 24,6 ± 3,5 kg/m2; p<0,0001). Ekokardiyografik olarak değerlendirilen sol ventrikül duvar kalınlıkları, sol atriyum çapı, sol ventrikül çapları ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu her iki grupta benzerdi (p>0,05). Ancak Doppler mitral akım parametrelerinden geç diyastolik akım velositesi (A) (p=0,012), deselerasyon zamanı (p=0,002) ve izovolümetrik gevşeme (p=0,001) zamanı AVNRT’li hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu. Ayrıca E/A oranı AVNRT’li hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha düşük bulundu (p<0,0001). Sonuç: AVNRT’li hastalarda diyastolik fonksiyonlar kontrol grubuna göre bozulmuştur. Artmış VKİ AVNRT gelişiminde önemli bir faktör olabilir.Öğe Diabeti olan ve olmayan koroner arter hastalarında ürotensin-ıı ile koroner kollateral gelişimi arasındaki ilişki(İnönü Üniversitesi, 2012) Karakuş, YasinKoroner kollateral dolaşım büyük epikardiyal koroner arterlerde ciddi darlık ya da oklüzyon gelişmesi halinde devreye girerek perfüzyonu sağlamaya çalışan vasküler kanallardan olusur. Diyabetik hastalarda koroner kollateral gelişiminin az oldugu saptanmıştır. U-II bilinen en güçlü vazokonstrüktör ajandır. Diyabetik hastalarda plazma düzeyinin arttığı bilinmektedir ve diyabetik komplikasyonlarda önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada; U-II ile koroner kollateral gelişimi arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlandı. Metod: Çalışmaya koroner arterlerinde % 95 darlık veya tam tıkanıklık saptanan 31 diyabetik ve 30 nondiyabetik hasta alındı. Kollateral derecelendirmesi Rentrop sınıflamasına göre yapıldı. Rentrop 0-1 kollateral gelişimi kötü, Rentrop 2-3 kollateral gelişimi iyi olarak kabul edildi. Serum U-II düzeyi kollateral gelişim derecesine göre karşılaştırıldı. Bulgular: Hastaların demografik özellikleri bakımından iki grup arasında fark izlenmedi (p > 0.05). Diyabetik hastalarda diabetik olmayanlara göre koroner kollateral gelişimi daha kötüydü fakat istatiksel olarak anlamlı değildi. Diyabetik hastalarda nondiyabetiklere göre ürotensin ?II düzeyi daha yüksek bulundu (388,1±314,2; 229,8±216,9 p=0,026). Nondiyabetik grupta, koroner kollateral gelişimi kötü olan hastalarda ürotensin-II düzeyi koroner kollateral gelişimi iyi olan hastalardaki ürotensin-II düzeyinden daha yüksek bulundu, fakat istatiksek olarak anlamlı değildi (370,6 ± 298; 178,6 ± 158,3 p=0,2). Diyabetik grupta, koroner kollateral gelişimi kötü olan hastalarda ürotensin-II düzeyi yüksek, koroner kollateral gelişimi iyi olan hastalardaki ürotensin-II düzeyi düşük bulundu ve bu durum istatiksel olarak anlamlıydı (582,7 ± 316,4; 180,4 ± 121,6 P<0,0001). Sonuç: Diyabetik hastalarda koroner kollateral dolaşım gelişimi ile ürotensin-II düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğunu saptadık. Diabetik hastalarda kollateral gelişimi iyi olan hastalarda düşük ürotensin-II seviyesi, kollateral gelişimi kötü olanlarda ise yüksek ürotensin-II seviyesi olduğunu tespit ettik.Öğe Kompanse ve dekompanse kalp yetersizliği olan hastaların sol ventrikül hacim ve işlevlerinin gerçek zamanlı üçboyutlu ekokardiyografi ile değerlendirilmesi(Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi, 2012) Aktürk, Erdal; Kurtoğlu, Ertuğrul; Ermiş, Necip; Yağmur, Jülide; Açıkgöz, Nusret; Karakuş, Yasin; Pekdemir, Hasan; Özdemir, RamazanÖz: Amaç: Çalışmamızda, ikiboyutlu ekokardiyografi (2BE) parametreleri benzer olmasına karşın, kompanse kalp yetersizlikli (KY) hastaların bir bölümünün akut dekompansasyon bulguları ile başvurmasının nedenlerini araştırmak amacıyla, bu hastalar gerçek zamanlı üçboyutlu ekokardiyografi (3BE) ile değerlendirildi. Çalışma planı: Çalışmaya dekompanse KY ile izleme alınan 36 hasta (24 erkek, 12 kadın; ort. yaş 65.8±10.4 yıl) ve kompanse KY ile izlenen 30 hasta (21 erkek, 9 kadın; ort. yaş 63.2±11.5 yıl) alındı. Çalışmaya alınan tüm hastaların pro-beyin natriüretik peptid (proBNP) seviyeleri, böbrek fonksiyon testleri, elektrolitleri, tam kan sayımı için kanları alındı ve ayrıntılı 2BE incelemesi yapılıp 3BE kayıtları alındı. Bulgular: Kalp hızı ve kan üre azotu dekompanse KY olan grupta daha fazla idi (sırasıyla, 95.8±21.4 ve 81.2±14.9, p=0.002; 28.3±15.7 mg/dl ve 18±6.8 mg/dl, p=0.001). ProBNP ve NYHA sınıfı dekompanse KY olan grupta anlamlı derecede yüksekti [sırasıyla, 4925 pg/ml (2199-8711) ve 330 pg/ml (197-756), p<0.0001; 2.3±0.6 ve 1.2±0.4, p<0.0001]. 2BE değişkenleri her iki grupta benzer olmasına karşın, 3BE ile değerlendirmede, ejeksiyon fraksiyonu dekompanse KY olan grupta daha düşük iken, sol ventrikül diyastol sonu ve sistol sonu volümleri aynı grupta anlamlı derecede daha yüksekti (sırasıyla, %26.3±3.8 ve %30.3±4.0; 205.6±55.5 ml ve 145.0±33.7 ml; 178.4±55.6 ml ve 115.7±32.5 ml, hepsinde p<0.0001), atım volüm ise kompanse KY olan grupta yüksekti (52.0±15.5 ml ve 62±12 ml, p=0.005). Sonuç: KY olan hastaların 3BE yöntemi ile değerlendirilmesinde sol ventrikül hacim ve işlevleri hakkında daha güvenilir bilgiler alabileceğimizi düşünmekteyiz.Öğe Mitral Anulus Kalsifikasyonu Olan Hastalarda P Dalga ve QT Parametrelerinin Normal Bireylerle Karşılaştırılması(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Taşolar, Hakan; Cansel, Mehmet; Yağmur, Jülide; Baktır, Ahmet Oğuz; Ermiş, Necip; Açıkgöz, Nusret; Karakuş, Yasin; Bayramoğlu, AdilMitral anulus kalsifikasyonu, mitral kapağın fibröz iskeletinin kronik dejeneratif inflamatuvar olmayan kalsifikasyonudur. Biz çalışmamızda MAK’lı hastalarda atriyal ve ventriküler aritmi riski açısından P dalga ve QT parametrelerini incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya ekokardiyografik olarak MAK tanısı konan 42 hasta ve yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş 30 sağlıklı birey alındı. MAK olan hastalarda p dalga dispersiyonu (Pd), düzeltilmiş QT (QTc) ve QTc dispersiyonu (QTcd) bakıldı. Bulgular: En uzun p dalga süresi (Pmax) (110,7±80,3 karşı 72.0±20,1, p<0,05) ve Pd’u (63,8±83,4 karşı 27,3±20,7, p<0,005) hasta grubunda kontrol grubundan daha uzundu. QT aralığı, QTc aralığı, QT dispersiyonu (QTd) ve QTcd açısından hasta ve kontrol grubunda istatistiki olarak fark yoktu. Hasta ve kontrol grubunda koroner arter hastalığı risk faktörleri ile Pd arasında tek değişkenli varyans analizi yapıldığında; Pd fazlalığına diyabetes mellitus (p<0,005, testin gücü=0,894) ve koroner arter hastalığı mevcudiyetinin (p<0,0001, testin gücü=1,000) belirgin etkili olduğu gözlendi. Sol atriyum çapı hasta grubunda daha fazlaydı (4,4±0,7 karşı 3,7±0,6 p<0,001). Sol atriyum boyutuyla Pmax ve Pd arasında belirgin pozitif korelasyon saptandı. Sonuç: Artmış Pmax ve Pd parametreleri MAK olan hastalarda atriyal aritmi ve atriyal fibrilasyon (AF) sıklığındaki artışın bir ön belirteci olabilir.Öğe Mitral anulus kalsifikasyonu olan hastalarda p dalga ve qt parametrelerinin normal bireylerle karşılaştırılması(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Taşolar, Hakan; Cansel, Mehmet; Yağmur, Jülide; Baktır, Ahmet Oğuz; Ermiş, Necip; Açıkgöz, Nusret; Karakuş, Yasin; Bayramoğlu, Adil; Özdemir, RamazanÖz: Amaç: Mitral anulus kalsifikasyonu, mitral kapağın fibröz iskeletinin kronik dejeneratif inflamatuvar olmayan kalsifikasyonudur. Biz çalışmamızda MAK’lı hastalarda atriyal ve ventriküler aritmi riski açısından P dalga ve QT parametrelerini incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya ekokardiyografik olarak MAK tanısı konan 42 hasta ve yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş 30 sağlıklı birey alındı. MAK olan hastalarda p dalga dispersiyonu (Pd), düzeltilmiş QT (QTc) ve QTc dispersiyonu (QTcd) bakıldı. Bulgular: En uzun p dalga süresi (Pmax) (110,7?80,3 karşı 72.0?20,1, p<0,05) ve Pd’u (63,8?83,4 karşı 27,3?20,7, p<0,005) hasta grubunda kontrol grubundan daha uzundu. QT aralığı, QTc aralığı, QT dispersiyonu (QTd) ve QTcd açısından hasta ve kontrol grubunda istatistiki olarak fark yoktu. Hasta ve kontrol grubunda koroner arter hastalığı risk faktörleri ile Pd arasında tek değişkenli varyans analizi yapıldığında; Pd fazlalığına diyabetes mellitus (p<0,005, testin gücü=0,894) ve koroner arter hastalığı mevcudiyetinin (p<0,0001, testin gücü=1,000) belirgin etkili olduğu gözlendi. Sol atriyum çapı hasta grubunda daha fazlaydı (4,4?0,7 karşı 3,7?0,6 p<0,001). Sol atriyum boyutuyla Pmax ve Pd arasında belirgin pozitif korelasyon saptandı. Sonuç: Artmış Pmax ve Pd parametreleri MAK olan hastalarda atriyal aritmi ve atriyal fibrilasyon (AF) sıklığındaki artışın bir ön belirteci olabilir.Öğe Sağ Atriumdan Sol Atriuma Açılan Kapı: ‘Unroofed’ Koroner Sinüs(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Cansel, Mehmet; Taşolar, Hakan; Yağmur, Jülide; Aktürk, Erdal; Karakuş, YasinUnroofed koroner sinüs sendromu nadir görülen bir kardiyak anomalidir. Genellikle persistan sol vena kava süperiyor eşlik etmektedir. Konjenital kardiyak anomalilerin tanısında transtorasik ve transözofajiyal ekokardiyografi önemli bir yer tutmaktadır. Günümüzde çok-kesitli bilgisayarlı tomografi tetkiğinin koroner arter hastalığı araştırılmasında sık kullanılmaya başlamasıyla birlikte kardiyak anomali sıklığı da artmaya başlamıştır. Olgumuzda unroofed koroner sinüs tanısı çok-kesitli bilgisayarlı tomografi ile konan bir hasta sunulmaktadır.