Yazar "Mutlu, Levent Cem" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 19 / 19
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akciğer parankimine fistülize olarak iyileşen bir tüberküloz lenfadenit olgusu(Toraks Dergisi, 2007) Yetkin, Özkan; Pembegül, İrem; Mutlu, Levent Cem; Yıldırım, ZekiÖz: Tüberküloz hastalığı günümüzde halen önemli bir sağlık sorunudur ve insidansı özellikle gelişmekte olan ülkelerde artmaktadır. Tüberküloz lenfadenit sık rastlanan ekstrapulmoner tüberküloz tablosudur. Bizim olgumuzun çekilen toraks tomografisinde mediastinal çok sayıda büyümüş lenf nodu izlendi. Lenf nodundan yapılan ince iğne aspirasyonu ile alınan pürülan örneğin mikroskopik incelemesinde tüberküloz basili pozitif saptandı ve tüberküloz lenfadenit tanısı konarak antitüberküloz tedavi başlandı. Antitüberküloz tedavinin yedinci gününde ateş, balgam çıkarımında artış saptanan hastanın akciğer grafisinde sol üst zonda homojen infiltrasyon izlendi, tekrarlanan balgam mikroskopik incelemesinde daha önce negatif olan tüberküloz basili pozitif rapor edildi. Önceki toraks tomografisinde parenkimal lezyonun olmaması, pürülan balgam çıkarması, balgam mikroskopik incelemesinde tüberküloz basilinin pozitifleşmesi nedeniyle lenf nodu absesinin akciğer parankimine fistülize olduğu düşünüldü, antitüberküloz tedavisine devam edilen hastada klinik ve radyolojik düzelme sağlandı.Öğe Akut Solunum Yetmezliği Olan KOAH Hastalarında İlave Oksijen Tedavisinin Hipoksi Ve Hiperkapniye Etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Mutlu, Levent Cem; Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Günen, Hakan; Kızkın, ÖzkanKronik obstruktif akciğer hastalığı (KOAH) akut atağında; hipoksemi ve hiperkapniye sıklıkla rastlanılmaktadır. Amaç: Solunum yetmezliği olan KOAH hastalarında, nazal kanül ile verilen 2 L/dk oksijenin, hipoksemi ve hiperkapniye etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Yirmi altı tip I (Grup I) ve 36 tip II (Grup II) solunum yetmezlikli hasta çalışmaya alındı. Hastaların başvuru klinik ve laboratuar bulguları kaydedildi. Hastalar tam tıbbi tedavi yanısıra nazal kanülle 2 L/dk ilave oksijen aldıktan sonra, solunum fonksiyon testleri ve arter kan gazı (AKG) ölçümleri tekrar edildi. Tedavi ile PaCO2 değerleri 10 mmHg’dan daha fazla yükselenler Grup III’ü oluşturdu ve geri kalan hastalarla (Grup 4) karşılaştırılmaları yapıldı. Bulgular: Başlangıç laboratuvar parametrelerinden; PaO2 Grup II’de daha düşüktü. Her iki grupta tedavi sonrası saptanan PaO2 değerlerindeki artış istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.001). Tedavinin sonunda PaO2 değerleri, Grup I ve II’de sırasıyla 23 hasta (%88.5) ve 26 hastada (%77.2) 60 mmHg’nın altında kaldı. Tedavi sonrası PaCO2 değeri 21 hastada (%28.8) yüksek bulunurken, 7 hastada (%11.3) 10 mmHg’nin üzerinde artış saptandı (Grup III). Biri hariç bu hastaların tümü Grup II’ye aitti (p>0.05). Grup 3’de Grup 4’e göre hastalık süresinin daha uzun olması ve kor pulmonale’nin daha fazla olması istatistiksel olarak anlamlı saptandı (p<0.05). Sonuçlar: KOAH akut atak hastalarında nazal kanülle 2 L/dk oksijen verilmesinin hastaların önemli bir kısmında hipokseminin düzeltilmesinde yeterli olmayacağı ve hiperkapnik hastalarda söz konusu oksijen tedavisinin %15-20 olguda PaCO2’yi daha fazla yükseltebileceği bulunmuştur.Öğe Bir Olgu Nedeniyle Poland Sendromu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Gülbaş, Gazi; Mutlu, Levent Cem; Yetkin, Özkan; Ulutaş, Hakkı; Günen, HakanPoland sendromu pektoralis major kasının tek taraflı yokluğu ile karakterize konjenital bir sendromdur. Bu sendroma meme, el ve diğer organ anomalileri de eşlik edebilir. Genellikle sağ tarafı tutar ve erkeklerde daha sıktır. Otuzaltı yaşında hemoptizi ile başvuran erkek hastanın çekilen akciğer grafisinde sağ hemitoraksta saydamlık artışı saptandı. Bu nedenle çekilen toraks bilgisayarlı tomografisinde Poland sendromu saptandı. Bu olgu az görüldüğü ve radyolojik özellikleri nedeniyle sunulmuştur.Öğe The effect of supplemental oxygen on hypoxemia and hypercapnia in COPD patients with acute respiratory failure(2006) Mutlu, Levent Cem; Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Günen, Hakan; Kızkın, ÖzkanAbstract: Kronik obstruktif akciğer hastalığı (KOAH) akut atağında; hipoksemi ve hiperkapniye sıklıkla rastlanılmaktadır. Amaç: Solunum yetmezliği olan KOAH hastalarında, nazal kanül ile verilen 2 L/dk oksijenin, hipoksemi ve hiperkapniye etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Yirmi altı tip I (Grup I) ve 36 tip II (Grup II) solunum yetmezlikli hasta çalışmaya alındı. Hastaların başvuru klinik ve laboratuar bulguları kaydedildi. Hastalar tam tıbbi tedavi yanısıra nazal kanülle 2 L/dk ilave oksijen aldıktan sonra, solunum fonksiyon testleri ve arter kan gazı (AKG) ölçümleri tekrar edildi. Tedavi ile PaCO2 değerleri 10 mmHg'dan daha fazla yükselenler Grup III'ü oluşturdu ve geri kalan hastalarla (Grup 4) karşılaştırılmaları yapıldı. Bulgular: Başlangıç laboratuvar parametrelerinden; PaO2 Grup II'de daha düşüktü. Her iki grupta tedavi sonrası saptanan PaO2 değerlerindeki artış istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.001). Tedavinin sonunda PaO2 değerleri, Grup I ve II'de sırasıyla 23 hasta (%88.5) ve 26 hastada (%7.2) 60 mmHg'nın altında kaldı. Tedavi sonrası PaCO2 değeri 21 hastada (%28.8) yüksek bulunurken, 7 hastada (%11.3) 10 mmHg'nin üzerinde artış saptandı (Grup III). Biri hariç bu hastaların tümü Grup II'ye aitti (p>0.05). Grup 3'de Grup 4'e göre hastalık süresinin daha uzun olması ve kor pulmonale'nin daha fazla olması istatistiksel olarak anlamlı saptandı (p<0.05).Öğe Genetic Risk Factors in Chronic Obstructive Pulmonary Disease(Wolters Kluwer Medknow Publications, 2012) Mutlu, Levent Cem; Guelbas, Gazi; Guenen, HakanThe role of genetic factors in development of chronic obstructive pulmonary disease (COPD) is accepted in general. However, other than alpha-1 antitrypsin deficiency which alone can lead to COPD, the studies performed longer than half a century did not yield any certain result on the genetics of COPD. Regarding the data available, it can be said that addition of environmental factors like cigarette smoking on interrelations between genetic abnormalities are responsible for COPD development. No doubt that the role of genetics on COPD development will continue to be one of the important research issues in future too.Öğe Göğüs hastalıkları servisine yatan hastaların hastane yatış maliyetlerinin karşılaştırılması(Toraks Dergisi, 2006) Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Mutlu, Levent Cem; Gülbaş, Gazi; Yetkin, Özkan; Günen, HakanÖz: Tüm dünyada ve ülkemizde sigara içme oranlarının artmasına bağlı olarak, solunum hastalıklarının görülme sıklığı ve maliyetleri artmaktadır. Bu çalışmada göğüs hastalıkları servisine yatırılan hastaların hastane yatış maliyetlerinin incelenmesi amaçlandı. Çalışmaya 1 Ocak-30 Nisan 2005 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları kliniğine başvuran 314 yatan hasta alındı. Hastaların yaş, hastalık tanıları, sigara içme durumları, yatış süreleri incelendi. Tüm hastaların hastaneye yattıkları süre içindeki hastane yatış maliyetleri hesaplandı. En sık saptanan hastalıklar sırasıyla KOAH (n: 105), akciğer kanseri (n: 69), pnömoni (n: 54) ve astımdı (n: 32). Ortalama hastane yatış maliyetleri; akciğer kanseri için 1978 YTL, pnömoni için 1479 YTL, KOAH için 1336 YTL, astım için 925 YTL olarak hesaplandı. İlaç ve radyolojik inceleme maliyetleri akciğer kanserinde, yatak ücretleri ise pulmoner emboli ve pnömonide en yüksek saptandı. Tüm hastaların toplam maliyetleri hesaplandığında tanılara göre en yüksek maliyeti KOAH oluşturdu. Sonuç olarak, KOAH ve akciğer kanseri gibi sigaranın neden olduğu hastalıkların hastane yatış maliyetleri daha yüksek saptandı. Göğüs hastalıklarında hastane maliyetlerini ve hastalıklara bağlı sağlık harcamalarını en aza indirmek için sigara bıraktırma çalışmaları başta olmak üzere koruyucu sağlık hizmetlerine daha çok önem verilmesi gerekir.Öğe Koah akut atak nedeniyle hastaneye yatırılan hastaların uzun dönemde solunum fonksiyon testlerinin değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2005) Mutlu, Levent CemKronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), başta sigara olmak üzere zararlı toz ve partiküllerin yanı sıra diğer çevresel ve kişiye bağlı risk faktörlerinin etkisi ile ortaya çıkan, kısmen reversibl hava yolu obstraksiyonu ve hava akımlarında azalma ile seyreden ilerleyici bir hastalıktır. Bu hastalarda morbidité ve mortalité ile en yalandan bağıntılı parametre FEVı olduğu için, hastalığın ağırlığı hava yolu obstrüksiyonunun derecesine göre belirlenir. Yıllık FEVı düşüşünde en önemli belirleyicilerin başında KOAH ataklan meydana gelmektedir. Bu çalışmada KOAH atağıyla başvuran ve yatarak tedavi altma alman, 65 hasta ATS-ERS konsensüs raporuna göre, orta, ağır ve çok ağır KOAH grubuna aynldı. Hastaların yatışta, 14. günde, 1., 2, 3, ve 6 ayda periyodik olarak spirometrik ölçümleri yapıldı. Hastalık süresi çok ağır KOAH’lı hastalarda ağır ve orta KOAH’lılara göre belirgin olarak yüksek bulundu (p<0.05). KOAH’lı hastalar ortalama 15.9 yaşında sigaraya başlamışlardı, sigara içme oranlan ortalama 58 paket-yıldı. Hastaların son 1 yılda hastaneye yatış ortalaması 2.23 olarak saptanmıştır. Bu rakam çok ağır KOAH’ta 2.84, ağır KOAH’ta 2, orta KOAH’ta 1.95 olarak saptanmıştır (p>0.05). Ağır ve çok ağır KOAH grubunda, orta KOAH grubuna göre FEVı düşüş oranlan daha fazla bulundu (p>0.05).Öğe Kot Kumlamaya Bağlı Olarak Gelişen İki Silikozis Olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Ermiş, Hilal; Gülbaş, Gazi; Yumrutepe, Tuncay; İn, Erdal; Mutlu, Levent Cem; Günen, Hakan; Aydın, N. EnginBilinen en eski meslek hastalıklarından biri olan silikozis, solunabilir büyüklükteki silika kristallerinin akciğer dokusunda geri dönüşümsüz ve ilerleyici bir fibrotik reaksiyon oluşturması ile karakterize tedavisi olmayan bir hastalıktır. Son yıllarda özellikle küçük ve denetimsiz atölyelerde uygunsuz koşullarda yapılan kot kumlama işi hastalığın gelişiminde farklı bir işkolu haline gelmiştir. 3 yıldır kot kumlama işinde çalışan 20 ve 28 yaşlarında iki erkek hasta, nefes darlığı ve kilo kaybı şikayetleri ile kliniğimize başvurdu. Posteroanterior akciğer grafilerinde ve toraks bilgisayarlı tomografilerinde özellikle her iki üst ve orta zonlarda ve periferik bölgelerde yoğun yerleşimli, yaygın retikülonodüler ve nodüler opasiteler izlendi. Solunum fonksiyon testlerinde restriktif tipte ventilasyon bozukluğu saptandı. Birinci olgumuza transbronşiyal biyopsi ile silikozis tanısı kondu. İkinci olgu ise ilki ile benzer yakınmaları, radyolojik bulguları ve mesleksel maruziyet öyküsü nedeniyle ileri girişimsel inceleme yapılmadan tanı aldı. İş gücünün ucuz olduğu gelişmekte olan ülkelerde kot kumlama işinde çalışanlarda bir toplum sağlığı sorunu haline gelen silikozis çalışma şartlarının düzeltilmesi ile önlenebilir. Kotlar beyazlarken kararan hayatlara son vermek için daha fazla önlem alınması gerektiği inancındayız.Öğe Kronik obstrüktif akciğer hastalığında alevlenme nedenleri(Solunum Hastalıkları, 2006) Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Günen, Hakan; Mutlu, Levent Cem; Gülbaş, GaziÖz: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) alevlenmelerinin başarılı tedavisi için alevlenme nedenlerinin iyi bilinmesi gerekir. Çalışmaya Mayıs 2001 - Mayıs 2004 tarihleri arasında inönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Kliniği'ne alevlenme nedeniyle başvuran ve yatırılan 250 hasta alındı. Hastaların yaş ortalaması 65.7 ± 9.4 yıl olarak bulundu. Bu hastalardaki 442 alevlerime nedeni incelendi. En sık atak nedenleri tedavi uyumsuzluğu %48.6 (215/442), trakeobronşiyal sistem infeksiyonu %33.3 (147/442), kalp yetmezliği %17.4 (77/442) ve pnömoni %13.1 (58/442) olarak tespit edildi. Hastaların %13.1 'inde ise alevlenme nedeni saptanamadı. Sonuç olarak, KOAH'ın uzun dönem tedavisinde sürekliliğin sağlanması, etkin hasta eğitimi ve koruyucu aşı tedavisiyle alevlenme sayılarının ve hastaneye yatışlarının azaltılabileceğini düşünüyoruz. Başlık (İngilizce): The causes of exacerbations in patients with chronic obstructive pulmonary disease Öz (İngilizce): For the effective treatment of exacerbations of chronic obstructive pulmonary disease (COPD), its causes should be known. Two hundred and fifty patients who were admitted to Inonu University, Faculty of Medicine, Department of Pulmonary Medicine with COPD exacerbation between May 2001 -May 2004 were included in the study. The mean age of the patients was 65.7 ± 9.4 years. The causes of 442 exacerbations in these patients were evaluated. The most frequent causes of exacerbation were found as non-compliance with the treatment 48.6% (215/442), tracheobronchial infections 33.3% (147/442), hearth failure 17.4% (77/442) and pneumonia 13.1% (58/442). The cause of acute exacerbations could not be identified in 13.1 % of patients. In conclusion, we think that the rate of exacerbation and hospitalizations will be decreased by providing regular stable COPD treatment, effective patient education, and prophylactic vaccine treatment.Öğe Kronik obstrüktif akciğer hastalığında genetik risk faktörleri(İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Malatya, Türkiye, 2012) Mutlu, Levent Cem; Gülbaş, Gazi; Günen, HakanÖz: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) oluşumunda genetik faktörlerin rolünün önemli olduğu fikri genel olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte, yarım asırdan uzun süredir yapılan birçok çalışmadan ?-1 antitripsin eksikliğinin tek başına KOAH a yol açabileceği bilgisi dışında kesin bir sonuç elde edilememiştir. Elimizdeki veriler ışığında, birçok gen bozuklukları arasındaki etkileşimlerin üstüne eklenen sigara dumanı gibi çevresel faktörlerin KOAH oluşumdan sorumlu olduğu söylenebilir. Şüphesiz gelecekte de KOAH oluşumunda genetik risk faktörleri, üzerinde en fazla çalışılan konulardan biri olmaya devam edecektir.Öğe Malatya verem savaş dispanserinde izlenen akciğer tüberkülozlu hastaların değerlendirilmesi(2006) Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Duran, Mustafa; Mutlu, Levent Cem; Günen, Hakan; Şenoğlu, Aydın; Evliyaoğlu, Ercüment; Arıca, Zeynep; Temiz, Şahin; Türk, Ali Önder; Kızkın, ÖzkanÖz: Amaç: Tüberküloz tüm dünyada ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunudur. Verem savaş dispanser (VSD) kayıtları ülkemizdeki tüberküloz oranlarını göstermesi nedeniyle önemlidir. Bu çalışmada Malatya VSD'ye başvuran akciğer tüberküloz hastalarının özellikleri incelendi. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Malatya ili 1 ve 2 no'lu VSD'lerde 2000-2002 yılları arasında takip edilen 470 akciğer tüberküloz hastası alındı. Hastaların yaş ortalaması 33.1 ± 17.0 yıl olup, %18.3'ü okur-yazar değildi. Hastaların %62.6'sı Malatya il merkezinden başvururken, %35.3'ü Malatya'nın ilçe ve köylerinden başvurmuştu. Temaslı muayenesiyle tanı konulan hasta oranı %14.3 olarak saptandı. Hastaların %80.2'si yeni olgu, %14.3'ü nüks olgu ve %5.5'i eski olgu olarak değerlendirildi. Sonuçlar: Mikrobiyolojik inceleme hastaların %67.3'üne yapılabildi ve hastaların %56.4'ünde aside dirençli basil pozitifliği saptandı. Akciğer tüberkülozlu olgularda tedavi tamamlama, kür, tedavi başarısı ve tedavi başarısızlığı sırasıyla; %75.7, %15.7, %91.5 ve %4.5 olarak bulundu. Nüks olguların eski kayıtları incelendiğinde; düzensiz tedavi alma, tedaviye ara verme ve eksik ilaçla başlanan tedavi en sık saptanan nüks nedenleriydi. Bu hastaların sadece yedisinde ilaç direncine bakılmış ve beşinde ilaç direnci saptanmıştı. Yorum: Malatya VSD'lerinde tedavi başarı oranları yüksek bulunmakla beraber, kür oranları düşük saptanmıştır. Kür oranlarında istenilen değerlere ulaşmak için, tedavinin son aylarında daha çok mikrobiyolojik inceleme yapılmasının yanı sıra doğrudan gözetimli tedaviye geçilmesi gereklidir.Öğe Mediastinal Tuberculosis Lymphadenitis Complicated with Pulmonary Tuberculosis(Bilimsel Tip Publishing House, 2007) Yetkin, Ozkan; Pembegul, Irem; Mutlu, Levent Cem; Yildirim, ZekiTuberculosis is a growing health problem especially in developing countries. Tuberculosis lymphadenitis is the most frequent occurrence of extrapulmonary tuberculosis. In our case, there was widening of upper mediastinum on chest x-ray and thoracic CT scans demonstrated multilocular abscess on the upper mediastinum which was laying to paratracheal site. Acit-fast bacilli was positive on pus obtained by USG guided fine needle aspiration. Antituberculosis treatment was given. Homogenius infiltration were determined in chest X-ray on the left upper zone 7th day of treatment and fever increased. Although extended spectrum antibiotics treatment were given fever continued and no regression on chest X-ray. Acit-fast bacilli was positive on sputum analysis. We though that mediatinal abcess fistulised to lung parenchima because initial sputum acit-fast bacilli was negative and patient described sputum with pus. Antituberculosis treatment was continued and acit-fast bacilli became negative on sputum.Öğe Nadir bir hemoptizi nedeni: Antifosfolipid antikor sendromu(Solunum Hastalıkları, 2004) Mutlu, Levent Cem; Türker, Gamze; Gülbaş, Gazi; Yıldırım, Zeki; Aydoğdu, İsmetÖz: Antifosfolipid antikor sendromu (APLS), venöz ve arteriyel trombüsler, tekrarlayan düşükler, trombositopeni ile seyreden ve birçok sistemi tutabilen bir sendromdur. Otuzdokuz yaşında bayan hasta, iki yıldır süren hemoptizi ve nefes darlığı şikayeti ile başvurdu. Özgeçmişinde sekiz düşük hikayesi vardı. Solunum sistemi muayenesi normaldi. Toraks bilgisayarlı tomografisinde her iki akciğer bazallerinde alveoler ödeme bağlı yamalı tarzda buzlu cam görünümü izlendi. Ekokardiyografide pulmoner arter ortalama basıncı 55 mmHg olarak ölçüldü. Laboratuvar incelemelerinde anemi, trombositopeni, eritrosit sedimentasyon hızında yükseklik ve proteinüri saptandı. Aktive parsiyel tromboplastin zamanı ve kanama zamanı uzamıştı. Antikardiyolipin antikor IgG (aCL-lgG) düzeyi yüksek, lupus antikoagülanı (LA) pozitif bulundu ve miks testi pozitifti.Olguya tekrarlayan düşükler, trombositopeni, aCL-lgG yüksekliği, LA pozitifliği, solunum ve renal sistem tutulumu nedeniyle APLS tanısı konuldu. Oral antikoagülan tedavi başlandı. Gebeliği takiben hastada karaciğer ve böbrek yetmezliği gelişmesi üzerine gebelik sonlandırıldı. Ancak multiorgan yetmezliği gelişen hasta kaybedildi. APLS, tekrarlayan hemoptizilerin ayırıcı tanısında görülen nadir nedenlerden biri olarak sunuldu.Öğe Oral Kavite Metastazı ile Seyreden Akciğer Kanseri Olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2007) Yetkin, Özkan; Mutlu, Levent Cem; İn, Erdal; Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Gülbaş, Gazi; Mızrak, Bülent; Günen, HakanAkciğer kanserleri gelişmiş ülkelerde kanser ölümlerinin en sık nedenidir ve sağ kalım oranları halen çok düşüktür. Akciğer kanserleri sıklıkla, merkezi sinir sistemi, karaciğer, iskelet sistemi ve sürrenal bezlere metastaz yapmaktadır. Oral kavite metastazı ile seyreden çok az sayıda bildirilen AC kanseri olgusu olması ve daha önce kliniğimizde oral kavite metastazı ile seyreden AC karsinomu olgusuna rastamadığımız için bu olguyu yayınlamayı uygun gördük.Öğe Oral kavite metastazı ile seyreden akciğer kanseri olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2007) Yetkin, Özkan; Mutlu, Levent Cem; İn, Erdal; Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Gülbaş, Gazi; Mızrak, Bülent; Günen, HakanÖz: Akciğer kanserleri gelişmiş ülkelerde kanser ölümlerinin en sık nedenidir ve sağ kalım oranları halen çok düşüktür. Akciğer kanserleri sıklıkla, merkezi sinir sistemi, karaciğer, iskelet sistemi ve sürrenal bezlere metastaz yapmaktadır. Oral kavite metastazı ile seyreden çok az sayıda bildirilen AC kanseri olgusu olması ve daha önce kliniğimizde oral kavite metastazı ile seyreden AC karsinomu olgusuna rastamadığımız için bu olguyu yayınlamayı uygun gördük.Öğe Prevalence of COPD: First epidemiological study of a large region in Turkey(Elsevier, 2008) Gunen, Hakan; Hacievliyagil, Suleyman Savas; Yetkin, Ozkan; Gulbas, Gazi; Mutlu, Levent Cem; Pehlivan, ErkanBackground: Although chronic obstructive pulmonary disease (COPD) is one of the leading causes of mortality and morbidity worldwide, epidemiological data oil COPD is very limited. This study was designed to obtain some baseline data on COPD in the Malatya region of Turkey. Methods: Sixty clusters from urban and rural regions were randomly selected. Ten and seven consecutive households were included in the study from each urban and rural cluster, respectively. A validated questionnaire on the epidemiology of COPD was completed for each participant over 18 by a Pulmonary physician. Each subject underwent standard spirometric measurement and early bronchodilation testing. Results: A total of 1160 participants completed the study (93%). Some 6.9% of the participants were found to have COPD (F/M = 1/4). While the prevalence of COPD was 18.1 % in current smokers over 40 years of age, the prevalence was 4.5% among younger smokers. Some 25.5% of the women and 57.2% of the men were current smokers. Biomass exposure, as a sole reason for COPD, was significantly common among female patients living in rural areas (54.5%). In the development of COPD, the relative risk ratio of cigarette smoke was found to be 3.4 and 3.3 times higher than biomass exposure and occupational exposure, respectively. Conclusions: Smoking rate and COPD prevalence were found to be unexpectedly high in the region, and biomass exposure is still an important cause of COPD, particularly among females living in rural areas. We think that national policies against smoking and biomass exposure should be implemented immediately. (C) 2009 European Federation of Internal Medicine. Published by Elsevier B.V. All rights reserved.Öğe Pulmoner tromboembolide genetik risk faktörleri (Beş olgu nedeniyle)(2002) Kızkın, Özkan; Hacıevliyagil, S. Savaş; Mutlu, Levent Cem; Günen, Hakan; Yıldırım, ZekiPulmoner tromboemboli mortalite ve morbiditesi yüksek bir hastalıktır. Hastalık için bilinen ve sık görülen risk faktörlerinin yanı sıra, kongenital predispozisyon yaratan nadir durumlar da vardır. Kliniğimizde 1998-2001 yıllarında takip edilen pulmoner tromboembolili 43 hastanın besinde (%11.6) venöz tromboemboli için genetik risk faktörü saptadık. Hastaların biri dışında hiçbirisinde daha önceden bilinen bir genetik risk faktörü yoktu. Bu yüzden; bilinen bk risk faktörü olmadığı halde, venöz tromboemboli gelişen hastalarda genetik yatkınlık sebepleri araştırılmalıdır. Biz antifosfolipid sendromru üç, protein C eksikliği olan bir ve protein S eksikliği- aktive protein C rezistanslı (APC-R) bk olguda gelişen pulmoner tromboembolili toplam beş olguyu, ilgili literatür eşliğinde tartıştık.Öğe Pulmoner Tromboembolide Genetik Risk Faktörleri (Beş Olgu Nedeniyle)(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Kızkın, Özkan; Hacıevliyagil, S. Savaş; Mutlu, Levent Cem; Günen, Hakan; Yıldırım, ZekiPulmoner tromboemboli mortalite ve morbiditesi yüksek bir hastalıktır. Hastalık için bilinen ve sık görülen risk faktörlerinin yanı sıra, kongenital predispozisyon yaratan nadir durumlar da vardır. Kliniğimizde 1998-2001 yıllarında takip edilen pulmoner tromboembolili 43 hastanın beşinde (%11.6) venöz tromboemboli için genetik risk faktörü saptadık. Hastaların biri dışında hiçbirisinde daha önceden bilinen bir genetik risk faktörü yoktu. Bu yüzden; bilinen bir risk faktörü olmadığı halde, venöz tromboemboli gelişen hastalarda genetik yatkınlık sebepleri araştırılmalıdır. Biz antifosfolipid sendromlu üç, protein C eksikliği olan bir ve protein S eksikliği- aktive protein C rezistanslı (APC-R) bir olguda gelişen pulmoner tromboembolili toplam beş olguyu, ilgili literatür eşliğinde tartıştık.Öğe Swyer-James (Macleod) Sendromu: Bir Olgu Nedeniyle(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2009) Gülbaş, Gazi; Mutlu, Levent Cem; Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Yumrutepe, Tuncay; Günen, Hakan42 yaşında erkek hasta nefes darlığı ve öksürük şikayetleri ile başvurdu. Posterior Anterior (PA) akciğer grafisinde sol akciğerde belirgin havalanma artışı mevcut olan hastaya, ventilasyon- perfüzyon sintigrafisi, bilgisayarlı toraks tomografisi, toraks manyetik rezonans (MR) anjiyografi bulguları ile ‘Swyer-James (MacLeod) sendromu’ tanısı konuldu. Nadir görülen bir sendrom olması nedeniyle son literatür bilgileri ışığında sunmayı uygun gördük.