Yazar "Selimoğlu, Erol" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bell paralizisinde tanı ve tedavi yöntemleri(KBB-Forum, 2011) Bayındır, Tuba; Tan, Mehmet; Selimoğlu, ErolÖz: Fasiyal sinir paralizileri birçok farklı nedene bağlı olarak görülebilir. Bu nedenler arasında; genetik faktörler, viral infeksiyona bağlı gelişen vasküler iskemi ve inflamasyon, otoimmun hastalıklar, temporal kemik fraktürleri, baş-boyun tümörleri, santral sinir sistemi lezyonları yer almaktadır. Ancak tüm bu bilinen nedenlere karşın fasiyal paralizilerin büyük çoğunluğu “idiopatik” ya da “Bell paralizisi” olarak karşımıza çıkmaktadır. Bell paralizisinde hastaların yaklaşık %80-85'inde ilk üç ay içerisinde spontan ve tam iyileşme görülür. Ancak prognozu olumsuz etkileyen faktörlerde göz önüne alındığında bu hastalara erken dönemde tedavi başlanması gerektiği kabul edilmektedir. Tedavide kortikosteroidlerin erken dönemde kullanılmaya başladığında etkili olduğu bilinmektedir. Kortikosteroid tedavisi ile birlikte ya da tek başına antiviral ajanların da tedavide rutin olarak kullanılması ile ilgili, kesin ve yeterli klinik kanıtlar ise henüz elde edilememiştir. Ayrıca Bell paralizili hastaların az bir kısmında erken dönemde yapılacak dekompresyon cerrahisini destekleyen yayınlar olmakla birlikte, tedavideki yeri hala tartışmalıdır ve ileri çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir. Biz de bu derleme ile Bell paralizinin tanı ve tedavisini mevcut literatürler ışığında tartışmayı amaçladık. Başlık (İngilizce): Diagnosis and management of bell palsy Öz (İngilizce): A variety of disorders can affect the function of the facial nerve, such as genetic factors, vascular iskemia and inflammation according to viral infections, otoimmune diseases, temporal bone fractures, head and neck tumours, central nervous system tumours. Despite all of these known conditions the most common presentation of facial paralysis is still “idiopathic”, or “Bell paralysis”. Spontaneous and complete recovery in first three months expected in 80-85% of all patients with Bell paralysis. But early treatment should be considered if recognized the factors effecting prognosis negatively. It has been known that the early administration of corticosteroids improves the chance of full recovery. But there remains insufficient clinical evidences supporting the routine use of antiviral medications with or without corticosteroid therapy. In addition, in a few group of patients, early phase facial nerve decompression surgery techniques are supported by literatures, whereas it remains still highly controversial issue and necessary to support by further studies. In this review we aimed to discuss the diagnosis and treatment procedures of Bell's palsy in the lights of literature.Öğe Effect of intranasal estrogen on vocal quality(J Voice, 2008) Kızılay, Ahmet; Fırat, Yezdan; Engin Üstün, Yaprak; Üstün, Yusuf; Akarçay, Mustafa; Selimoğlu, Erol; Kafkaslı, AyşeThe objective of this study was to evaluate the effect of intranasal estrogen therapy on female vocal quality. Thirty-two women who had surgically induced menopause were included into the study group and examined through hall year for this study. Estrogen treatment was proposed to all of the patients. Twenty-three of them accepted the treatment protocols including oral (n ¼ 12) (2 mg estradiol; Estrofem; Novo Nordisk, Denmark) and intranasal (n ¼ 11) (300 mcg 17beta-estradiol; Aerodiol; Servier, Chambray-les-Tours, France) form of estrogen. The rest of patients refused estrogen treatment and those patients constituted the control group (n ¼ 9). Vocal changes were evaluated with Voice Handicap Index (VHI) and acoustic analysis of voice variations (fundamental frequency [F0], SD F0, jitter, shimmer, normalized voice energy, and harmonics-to-noise ratio) at baseline and after 1-year follow-up. According to VHI, while voice improvement was not clear in oral estrogen group, it was significant at intranasal estrogen group. Voice quality in patients treated with hormone replacement therapy (HRT) was significantly higher than patients without HRT. But between two treatment groups, there were no any statistical discrepancy. According to acoustic analysis, vocal stability among the women who use HRT was significantly better than those who did not use. Intranasal estrogen exerted the most significant effects on vocal stability. The data of our study support that voice undergoes changes in lack of estrogen in surgically induced menopausal women. Taken together with the relevant studies, while oral estrogen replacement therapy shows a favorable influence on voice quality, it seems to be more pronounced with intranasal estrogen than oral form.Öğe Isolated preauricular pits and tags is it necessary to investigate renal abnormalities and hearing impairment(Eur Arch Otorhinolaryngol, 2008) Fırat, Yezdan; Şireci, Şule; Yakıncı, Mehmet Cengiz; Akarçay, Mustafa; Karakaş, Muammer; Fırat, Ahmet; Kızılay, Ahmet; Selimoğlu, ErolWe investigated the incidence and co-existence of hearing impairment and renal abnormalities in healthy children with preauricular tags and pits. Study population consists of 13,740 primary school children from routine health check. Thirty-five children with preauricular tags and pits were noted. Control group consisted of 91 patients without pits and tags, who underwent renal ultrasound and were scheduled to pediatric outpatient clinic. Urinanalysis, renal ultrasound, otoacoustic emission were performed in both the groups. The prevalence of renal abnormality (1/36; 2.7%) and hearing impairment (1/36; 2.7%) in patients with preauricular tags and pits was similar to that of control group (3/91; 3.2% and 4/91; 4.3%) (P = 0.87, P = 0.64, respectively). According to our results, it is not necessary to investigate hearing or urinary abnormality in patients with preauricular tag or pit, unless there is an association of a syndrome or family history of hearing or renal impairment.Öğe Konjenital Fasiyal Paralizi ve Mikst Tip İşitme Kaybının Eşlik Ettiği Fankoni Aplastik Anemisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2008) Fırat, Yezdan; Durgun, Yeşim; Yakıncı, Cengiz; Selimoğlu, ErolFankoni aplastik anemili hastada büyüme gelişme geriliği, mikrosefali, aplastik anemi, trombositopeni, radius hipoplazisi/aplazisi veya başparmak hipoplazisi/aplazisi, renal veya üriner sistem anomalileri, ciltte hiperpigmentasyon ve göz bulguları bilinen bulgulardır. Ancak % 11 sıklıkla izlenen konjenital sensörinöral işitme kaybı az görülen bulgulardır. Konjenital fasial paralizi ise bu sendroma eşlik eden bir bulgu değildir. Büyüme gelişme geriliği, mikrosefali, sol el baş parmak parmak agenezisi, renal agenezi olan Fankoni anemili 11 yaşında erkek hastada mikst tip işitme kaybının tuba disfonksiyonuna bağlı olduğu, bunun da mikrosefaliye bağlı olabileceği düşünülmüştür. Bu nedenle; bu yazı ile Fankoni anemisi tespit edilen hastalarda işitme ve fasiyal parezi/paralizi değerlendirilmesinin önemi vurgulanmıştır.Öğe Konjenital fasiyal paralizi ve mikst tip işitme kaybının eşlik ettiği fankoni aplastik anemisi(2008) Selimoğlu, Erol; Yakıncı, Cengiz; Durgun, Yeşim; Fırat, YezdanFankoni aplastik anemili hastada büyüme gelişme geriliği, mikrosefali, aplastik anemi, trombositopeni, radius hipoplazisi/aplazisi veya başparmak hipoplazisi/aplazisi, renal veya üriner sistem anomalileri, ciltte hiperpigmentasyon ve göz bulguları bilinen bulgulardır. Ancak % 11 sıklıkla izlenen konjenital sensörinöral işitme kaybı az görülen bulgulardır. Konjenital fasial paralizi ise bu sendroma eşlik eden bir bulgu değildir. Büyüme gelişme geriliği, mikrosefali, sol el baş parmak parmak agenezisi, renal agenezi olan Fankoni anemili 11 yaşında erkek hastada mikst tip işitme kaybının tuba disfonksiyonuna bağlı olduğu, bunun da mikrosefaliye bağlı olabileceği düşünülmüştür. Bu nedenle; bu yazı ile Fankoni anemisi tespit edilen hastalarda işitme ve fasiyal parezi/paralizi değerlendirilmesinin önemi vurgulanmıştır.Öğe Lokal heparinoidlerin rinoplasti sonrası ödem ve ekimozun önlenmesindeki etkinliği(Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2010) Kelleş, Mehmet; Erdem, Tamer; Fırat, Yezdan; Kalcıoğlu, M. Tayyar; Akarçay, Mustafa; Selimoğlu, Erol; Yoloğlu, SaimÖz: Amaç: Bu çalışmada lokal olarak uygulanan heparinoidlerin, rinoplasti sonrası gelişen periorbital ödem ve ekimozun önlenmesindeki etkinliği araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: İki taraflı randomize osteotomi uygulanan 20 hastanın (12 erkek, 8 kadın; ort. yaş 23.3 yıl; dağılım 19-34 yıl) tek gözüne lokal heparinoid krem, karşı gözüne ise herhangi bir uygulama yapmaksızın ameliyat sonrası bakım yapıldı. Bir buçuk santimetre kadar lokal heparinoid dokuz gün süreyle günde bir kez göz çevresine uygulandı. Hastaların karşı gözleri kontrol grubu olarak kullanıldı. Ek olarak tüm hastalara ameliyattan 30 dakika önce ve 24 saat sonra, deksametazon 8 mg i.v olarak uygulandı. Ameliyat sonrası 1, 3, 5. ve 9. günlerde çekilen her bir hastanın fotoğrafları iki uzman gözlemci tarafından çift kör şekilde değerlendirildi. Ödem ve ekimoz skalalarına uygun olarak skorlama yapıldı. Bulgular: Ödem ve ekimoz açısından lokal heparinoid tedavisi uygulanan ve uygulanmayan gözler arasında istatistiksel olarak fark bulunmadı. Sonuç: Bu hastaların hiçbirinde ilaca aşırı duyarlılık gelişmedi. Skorlar incelendiğinde lokal olarak kullanılan heparinoidin, rinoplasti sonrası periorbital ödem ve ekimozun önlenmesinde herhangi bir etkinliği olmadığı tespit edildi (p>0.05).