Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Sezgin, Nurzen" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hepatit C virüs infeksiyonu bulunan hastaların lenfositlerinde glutatyon peroksidaz ve nitrik oksit aktiviteleri
    (Flora İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Dergisi, 2001) Karabulut, Bay Aysun; Bayındır, Yaşar; Öztürk, Çetin; Sönmez, Emine; Sezgin, Nurzen; Gözükara, Engin
    Öz: Hepatit C virüsü (HCV) İnfeksiyonu bulunan hastaların lenfositlerinde glutatyon peroksidaz (GSH-Px) ve nitrik oksit düzeyini araştırdık. Bu amaçla Turgut Özal Tıp Merkezi'ne gelen 10 sağlıklı, gönüllü birey kontrol grubu (grup I), akut HCV İnfeksiyonu bulunan 10 hasta (grup II), tedavi almamış kronik HCV'li 10 hasta (grup III) ve 6 aylık Interferon tedavisini (3 milyon U x 3/hafta) tamamlamış kronik HCV'li 10 hasta (grup IV) olmak üzere toplam 40 kişide lenfosit içi GSH-Px ve total nitrit düzeyini (nitrik oksit metaboliti= NO) ölçtük. Lenfosit GSH-Px aktivitelerinin ortalama değerleri; grup l'de 548.5 ± 46.96 U/mg; grup ll'de 382.65 ± 42.2 U/mg, grup lll'de 736.01 ± 57.47 U/mg, grup IV'te 592.03 ± 56.74 U/mg idi. Gruplar arasındaki fark anlamlıydı (p< 0.0001). Lenfosit içi nitrik oksit değerlerini ise şöyle bulduk: Grup l'de 25 ?mol/dL, grup ll'de 23 ?mol/dL, grup lll' te 13 ?mol/dL, grup IV'te 23 ?mol/dL. Kontrol grubu (grup I), akut HCV grubu (grup II), tedavi gören kronik HCV grubu (grup IV)'nda nitrik oksit düzeyleri birbirine yakın iken tedavi almamış kronik HCV grubu (grup lll)'nda nitrik oksit düzeyi diğerlerine göre düşük seviyede bulundu (p< 0.0001). Sonuç olarak, lenfosit içi GSH-Px akut HCV infeksiyonlarında, nitrik oksit metabolitleri ise tedavi görmemiş kronik HCV'lilerde düşük düzeydedir. Her 2 antioksidan seviyesi Interferon tedavisi alan grupta (grup IV) normale yakın bulunmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Identifying risk factors in a mostly overweight patient population with coronary artery disease
    (Angiology, 2003) Yoloğlu, Saim; Sezgin, Alpay Turan; Özdemir, Ramazan; Sezgin, Nurzen; Çolak, Cemil; Topal, Ergül; Barutçu, İrfan
    Overweight/obesity is a complex multifactorial chronic disorder, and the American Heart Association (AHA) has recently classified as a modifiable risk factor for coronary heart disease (CAD). This study (1) evaluates the association between CAD in a patient population mostly overweight (MOP) and conventional and novel coronary risk factors by using univariate and multivariate logistic regression analysis and (2) seeks to find the best model by comparing univariate and multivariate logistic regression analysis algorithms, which were systematically applied to risk factors by using Hosmer-Lemeshow statistic test. In univariate analysis, there were significant associations between CAD in MOP and conventional and novel risk factors. However, the model’s sensitivity, specificity, and accuracy levels were weak. In multivariate analysis, although some risk factors were not found as predictors of coronary artery disease, the model showed good fit to data and had high sensitivity, specificity, and accuracy levels. This was also confirmed by using the Hosmer-Lemeshow goodness of fit test, more specifically.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Identifying risk factors in a mostly overweight patient population with coronary artery disease
    (Angiology, 2003) Yoloğlu, Saim; Sezgin, Alpay Turan; Özdemir, Ramazan; Sezgin, Nurzen; Çolak, Cemil; Topal, Ergül; Barutçu, İrfan
    Overweight/obesity is a complex multifactorial chronic disorder, and the American Heart Association (AHA) has recently classified as a modifiable risk factor for coronary heart disease (CAD). This study (1) evaluates the association between CAD in a patient population mostly overweight (MOP) and conventional and novel coronary risk factors by using univariate and multivariate logistic regression analysis and (2) seeks to find the best model by comparing univariate and multivariate logistic regression analysis algorithms, which were systematically applied to risk factors by using Hosmer-Lemeshow statistic test. In univariate analysis, there were significant associations between CAD in MOP and conventional and novel risk factors. However, the model’s sensitivity, specificity, and accuracy levels were weak. In multivariate analysis, although some risk factors were not found as predictors of coronary artery disease, the model showed good fit to data and had high sensitivity, specificity, and accuracy levels. This was also confirmed by using the Hosmer-Lemeshow goodness of fit test, more specifically.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İntratekal bupivakaine fentanil veya meperidin eklenmesinin hemodinami, postoperatif analjezik gereksinimi, histamin, IgE, bazofil ve eozinofil seviyelerine etkisi
    (Anestezi Dergisi, 2003) Köroğlu, Ahmet; Erdem, Sami; Çiçek, Müslüm; Doğan, Zafer; Sezgin, Nurzen; Ersoy, M. Özcan
    Öz: Çalışmamızda, spinal anestezide bupivakainle birlikte uygulanan fentanil ve meperidinin hemodinami, postoperatif analjezik gereksinimi, histamin, IgE, bazofil, eozinofil seviyelerine etkilerini ve komplikasyonları karşılaştırmayı, kaşıntı ile eozinofil, bazofil seviyesi arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık. Çalışmaya alınan 45 olgunun kalp atım hızı, ortalama arter basıncı, SpO2 değeri, solunum sayısı spinal anestezi öncesi ve sonrası kaydedildi. Intratekal 10 mg bupivakaine ilave olarak Grup B'ye 0,5 mL %0.9 NaCI, Grup F'ye 25 mug fentanil, Grup M'ye 25 mg meperidin uygulandı. Histamin, IgE, bazofil, eozinofil seviyeleri için spinal anesteziden 30 dk önce, 8 ve 60 dk sonra kan örnekleri alındı. Postoperatif 24. saate kadar VAS ve analjezik gereksinimi değerlendirildi. Histamin ve bazofil seviyeleri Grup M ve F'de spinal anestezi sonrası 8. ve 60. dk'da anlamlı anmakla birlikte, histamin seviyesi spinal anestezi sonrası 8. dk'da Grup M'de diğer gruplara oranla anlamlı olarak yüksekti. Geç postoperatif dönemde VAS skoru, analjezik gereksinimi Grup M'de anlamlı olarak düşüktü. Kaşıntı ve kusma Grup F'de daha fazlaydı, kaşıntı ile eozinofil, bazofil seviyesi arasında ilişki yoktu. Sonuç olarak, intratekal fentanil ve meperidinin hemodinamiyi etkilemediği, meperidinin geç postoperatif dönemde daha iyi analjezi sağladığı saptandı. Meperidin ile daha fazla olmasına rağmen iki opiyoidin de histamin salıverilmesini artırdığı, fentanilin daha fazla kusma ve kaşıntıya neden olduğu, kaşıntı ile eozinofil, bazofil seviyesi arasında ilişki olmadığı kanısına varıldı.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Koroner arter baypas ameliyatında akut normovolemik hemodilüsyon. Enflamatuar yanıta etkisi
    (2003) Durmuş, Mahmut; Karaaslan, Kazım; But, A. Kadir; Doğan, Zafer; Sezgin, Nurzen; Ersoy, M. Özcan
    Öz: Akut normovolemik hemodilüsyon anestezi indüksiyonundan hemen önce veya sonra olgudan kanın alınarak, eş zamanlı olarak kolloid ya da kristalloid gibi hücre içermeyen solüsyonlarla replase edilmesi ve gerekli olduğunda hastaya geri verilmesidir. Bu çalışmada akut normovolemik hemodilüsyonun koroner arter bypass ameliyatı geçirecek olgularda enflamatuar yanıta etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Etik Kurul onayı alındıktan sonra koroner arter by-pass ameliyatı geçirecek 40 olgu rasgele iki gruba ayrıldı. Anestezi indüksiyonundan sonra Grup I (n=20)'den hematokrit < % 35 oluncaya kadar bir veya iki ünite kan alındı. Alınan kan periferik venden eş zamanlı eşit miktarda kolloid sıvı ile replase edildi. Grup II (n=20)'ye ek işlem yapılmadı. Alanin transaminaz, aspartat transaminaz, laktat dehidrogenaz, kreatin kinaz MB, kreatin fosfokinaz, g-glutamil transferaz, kompleman 3a, kompleman 4a, ferritin, transferrin, nitrik oksit, C-reaktif protein, haptoglobulin seviyeleri preoperatif, ameliyat sonu, postoperatif 6. ve 24. saatlerde ölçüldü. Transfüze edilen allojenik kan miktarı Grup I'de Grup II'ye göre daha düşüktü (p<0.05). Kompleman sisteminin her iki grupta uyarılmadığı; istatistiksel olarak postoperatif 6. saatte laktat dehidrogenaz, kreatin kinaz MB ve nitrik oksit'in Grup II'de, ferritinin ise Grup I'de postoperatif 24. saatte yüksek olduğu saptandı (p<0,05). Akut normovolemik hemodilüsyonun kompleman sistemine etkisinin kontrol grubundan farklı olmadığı, erken postoperatif dönemde laktat dehidrogenaz, kreatin kinaz MB ve nitrik oksit düzeyinin düşük oluşunun organ fonksiyonlarının akut normovolemik hemodilüsyon ile daha iyi korunduğunu gösterebileceği kanısına varıldı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Koroner by-pass cerrahisinde akut normovolemik hemodilüsyonun koagülasyon parametrelerine etkisi
    (Anestezi Dergisi, 2003) Durmuş, Mahmut; Karaaslan, Kazım; But, A. Kadir; Erdem, Tuba B.; Sezgin, Nurzen; Ersoy, M. Özcan
    Öz: Akut normovolemik hemodilüsyon operasyon sırasında allojenik kan transfüzyonu gereksinimini azaltır. Akut normovolemik hemodilüsyonun kardiyopulmoner by-pass sonrası hemostaza etkilerini, rutin koagülasyon testleri, trombin-antitrombin III kompleksi, fibrinojen, D-dimer, protein C ve S düzeylerini karşılaştırarak değerlendirmeyi amaçladık. Etik Kurul onayından sonra koroner arter by-pass operasyonu uygulanacak 40 olgu rasgele iki gruba ayrıldı. Anestezi indüksiyonundan sonra Grup l (n=20)'den hematokrit < %35 oluncaya kadar bir veya iki ünite kan alındı. Aynı zamanda, periferik venden eşit miktarda kolloid sıvı verilerek volüm replasmanı sağlandı. Grup H (n=20)'ye ek işlem yapılmadı. Tüm koagülasyon testleri indüksiyondan önce, operasyon sonunda, postoperatif 6. ve 24. saatlerde; fibrinojen, trombin-antitrombin III kompleksi ve D-dimer ise bu ölçüm periyotlarına ek olarak kardiyopulmoner by-passtan önce ölçüldü. Transfüze edilen allojenik kan miktarı Grup l'de Grup II'ye göre daha düşüktü (p<0.05). Rutin koagülasyon testleri iki grupta da normal sınırlarda kaldı. Kardiyopulmoner by-pass öncesi Grup l'de fibrinojen, trombin-antitrombin III kompleksi ve D-dimer düzeyleri Grup II'ye göre istatistiksel olarak yüksekti (p<0.05). Grup l'de protein C seviyesi operasyon sonunda düşüktü (p<0.05). Fragmantasyon oranı Grup l'de Grup ll'ye göre daha düşük saptandı (p<0.01). Akut normovolemik hemodilüsyonun, koroner arter by-pass operasyonu geçirecek olgularda allojenik kan transfüzyonu gereksinimini ve fragmantasyon oranını düşürmesine rağmen, koagülasyonu uyarabileceği kanısına varıldı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Miyokard disfonksiyonu olan hastalarda disfonksiyonun derecesi ile sitokin, nitrik oksit ve süperoksit dismutaz düzeylerinin karşılaştırılması
    (İnönü Üniversitesi, 2000) Sezgin, Nurzen
    Kalp yetmezliği; kalbin bir pompa görevi olarak yeterli kam, kalbe dönen kan miktarı normal olmasına rağmen pompalayamaması sonucu vücudun metabolitik ihtiyaçlarını karşılayamamasıdır ve klinik bir sendromdur6'11. Bununla birlikte;bu sendrom, sadece bozulmuş pompa fonksiyonu nedeniyle dolaşım yetmezliği olarak karşımıza çıkmaz, birçok sistemi etkiler ve semptomlar hafif olsa dahi çok kötü bir prognoza sahiptir12.Kalp yetmezliği gelişiminde sitokinler tarafından oluşturulan immünolojik yanıtın, patogenezde önemli bir rol oynadığına dair artan sayıda ipuçları bulunmaya başlanmıştır2. Yaklaşık on yıl önce başlayan ilk çalışmalarda yüksek sitokin seviyelerinin ve kalp yetmezliğinin bir arada olduğu gösterilmiş fakat bu fenomenin sebebi veya etkilerinin olup olmadığı tespit edilememiştir. înflamatuar sitokinler, inflamasyona erken cevabın düzenlenmesine katılırlar ve süperoksit üretimi ile indüklenebilir nitrik oksid sentazın iyi bilinen indüktörleridir. Ancak süperoksit anyonunun, sitokinlerin oluşturduğu in vivo hücre hasarındaki rolünün tam olarak anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Sol ventrikülün sistolik perfermonsım kantitatif olarak değerlendirmek için sol ventrikül boşalma fraksiyonu veya ejeksiyon fraksiyonu kullanılır. Biz de çalışmamızda miyokard disfonksiyon derecesinin göstergesi olarak EF düzeylerini esas aldık ve EF<%35 ve EF=%35-50 olmak üzere iki hasta grubu üzerinde çalıştık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Preeklampside Serum Lipit, Lipoprotein Ve Lp(a) Düzeyleri
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Turan, Fahri; Sezgin, Nurzen; Özerol, Elif; Karabulut, Aysun Bay; Kafkaslı, Ayşe; Akbaşak, Bülbin Sunar
    Yüzyıldan fazla süren yoğun araştırmalara rağmen preeklampsi ve eklampsinin nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır. Muhtemelen plasental ve maternal doku arasındaki etkileşimler primer sebep olmasına karşın, normal gebelikten farkının gerçek sebepleri halen açıklanamamıştır. Hamileliğe bağlı olarak lipit metabolizmasında önemli değişimler ortaya çıktığı için, bu çalışmada preeklampside serum lipit ve Lp(a) değişimlerini araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Proteinüri ve yüksek kan basıncı (>140 / 90) değerlerine göre preeklampsili 35 hastayı kapsayan çalışma grubu, kontrol grubu olarak 35 normal hamile kadın ile karşılaştırıldı. Her iki grup lipit parametrelerine ilaveten anne yaşları, hamilelik süreçleri, kan basınçları ve vücut kitle indeksi (BMI) yönünden de karşılaştırıldı. Serum HDL-C, total kolesterol ve trigliserit düzeyleri Olympus AU 600 cihazında enzimatikkolorometrik yöntemle, Lp(a) seviyeleri Lp (a), apo A-I ve apo B düzeyleri Boehring nephelometer-100 analizör’de nefolometrik yöntemle çalışıldı. Bulgular: Grupların lipoprotein profillerine göre preeklampside serum HDL-C, total kolesterol ve trigliserit düzeyleri (sırasıyla 58 ± 10; 254 ± 47 ve 259 ± 66), normal hamile değerleriyle (46 ± 8; 219 ± 57 ve 198 ± 49) kıyaslandığında önemli biçimde yüksek bulundu (p<0,05). Lp(a) seviyeleri de kontrole oranla preeklamptik hamilelerde üç kat daha yüksekti (p<0.0001). Apo B düzeyleri preeklamptik gebelerde (115±22 mg/dL) kontrol grubuna (97±15) göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur.(p< 0.0001) Apo A düzeyleri kontrole göre istatistiki olarak anlamlı bulunmadı. Tartışma:Preeklampside bulunan anormal yüksek lipit profilleri, uterus spiral arteriolleri gibi predispose damarlarda patolojik lipit birikiminden sorumlu olabileceği için, bu sonuçlar önem arzedebilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Preeklampside serum lipit, lipoprotein ve Lp(a) düzeyleri
    (2002) Kafkaslı, Ayşe; Özerol, Elif; Akbaşak, Sunar Bülbin; Karabulut, Bay Aysun; Sezgin, Nurzen; Turan, Fahri
    Amaç:Yüzyıldan fazla süren yoğun araştırmalara rağmen preeklampsi ve eklampsinin nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır. Muhtemelen plasental ve maternal doku arasındaki etkileşimler primer sebep olmasına karsın, normal gebelikten farkının gerçek sebepleri halen açıklanamamıştır. Hamileliğe bağlı olarak lipit metabolizmasında önemli değişimler ortaya çıktığı için, bu çalışmada preeklampside serum lipit ve Lp(a) değişimlerini araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Proteinüri v.e yüksek kan basıncı (>140 / 90) değerlerine göre preeklampsili 35 hastayı kapsayan çalışma grubu, kontrol grubu olarak 35 normal hamile kadın ile karşılaştırıldı. Her iki grup lipit parametrelerine ilaveten anne yaşları, hamilelik süreçleri, kan basınçları ve vücut kitle indeksi (BMI) yönünden de karşılaştırıldı. Serum HDL-C, total kolesterol ve trigliserit düzeyleri Olympus AU 600 cihazında enzimatik-kolorometrik yöntemle, Lp(a) seviyeleri Lp (a), apo A-I ve apo B düzeyleri Boehring nephelometer-100 analizör'de nefolometrik yöntemle çalışıldı. Bulgular: Grupların lipoprotein profillerine göre preeklampside serum HDL-C, total kolesterol ve trigliserit düzeyleri (sırasıyla 58 ± 10; 254 ± 47 ve 259 ± 66), normal hamile değerleriyle (46 ± 8; 219 ± 57 ve 198 ± 49) kıyaslandığında önemli biçimde yüksek bulundu (p<0,05). 'Lp(a) seviyeleri de kontrole oranla preeklamptik hamilelerde üç kat daha yüksekti (p<0.0001). Apo B düzeyleri preeklamptik gebelerde (115+22 mgl'dL) kontrol grubuna (97±15) göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur.(p< 0.0001) Apo A düzeyleri kontrole göre istatistik olarak anlamlı bulunmadı. TartışmaıPreeklampside bulunan anormal yüksek lipit profilleri, uterus spiral arteriolleri gibi predispose damarlarda patolojik lipit birikiminden sorumlu olabileceği için, bu sonuçlar önem arzedebilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Preeklamptik Gebe Kadınlarda ve Bebeklerinin Kordon Kanında, Nitrik Oksit Metabolitleri Olan Nitrit Ve Nitratın Plazma Düzeylerinin Araştırılması
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Karabulut, Aysun Bay; Oztürk, İ. Çetin; Sezgin, Nurzen; Hasçalık, Şeyma; Kafkaslı, Ayşe
    Nitrik oksit damarlarda duvar tonusu üstünde belirgin gevşetici etkisi olan damar duvar endoteli kaynaklı bir vazodilatatördür. Preeklamptik gebelerde, disfonksiyonel endotel hücrelerinde, düşük düzeyde nitrik oksit üretiminin fizyopatolojide rolü olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada preeklamptik gebelerde ve bebeklerinde plazma nitrik oksit metabolitleri olan nitrik ve nitrat düzeyleri ölçülerek nitrik oksit üretimi konusunda fikir sahibi olunması amaçlandı. Bu amaçla hasta grubu olarak 14 preeklamptik gebe (PG) (n=14), kontrol grubu olarak 14 normal gebe kadın (KG) ve kord kanında çalışmak üzere preeklamptik gebelerin bebekleri (PB) (n=14) ve normal gebelerin bebekleri (KB) (n=14) seçildi. Nitrit ve nitrat tayin metodu olarak Griess (kinetik kadmiyum redüksiyonu) yöntemi kullanıldı. Bulgularda, PG nitrat düzeyleri (49.01 + 8.65 —mol/L; ortalama±SD ), KG nitrat düzeylerine göre anlamlı derecede yüksek bulundu (41.86+8.57 —mol/L)(p<0.05). Diğer parametrelerde kontrole göre anlamlı bir fark tesbit edilmedi. Bu sonuçlar azalmış endoteliyal hücre nitrik oksit üretiminin, preeklampsi fizyopatolojisinde etken olduğu hipotezini desteklememektedir. Tersine PG’lerdeki yüksek nitrat düzeyleri, bilinmeyen bir kaynaktan artmış nitrik oksit üretimini ya da idrar yolu ile itrah edilmesinde belirgin bir azalmayı düşündürmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Vascular endothelial function in patients with slow coronary flow
    (Coron Artery Dis, 2003) Sığırcı, Ahmet; Barutçu, İrfan; Topal, Ergün; Sezgin, Nurzen; Özdemir,Ramazan; Yetkin, Ertan; Tandoğan, İzzet; Koşar, Feridun; Ermiş, Necip; Yoloğlu, Saim; Barskaner, Emrah; Çehreli, Şengül; Sezgin, Alpay Turan
    Background: Slow coronary flow (SCF) in a normal coronary angiogram is a well-recognized clinical entity, but its etiopathogenesis remains unclear. Design: The aim of the study was to determine endothelial function in patients with SCF using a flow-mediated dilatation (FMD) technique in the brachial artery. Methods: Coronary flow was quantified using the corrected thrombosis in myocardial infarction (TIMI) frame count (CTFC) method. Endothelial function was studied in 27 patients with SCF (23 men, four women, mean age 47.6±8.7 years) and in 30 people with normal coronary flow (NCF) (22 men and eight women, mean age 47.5±7.4 years). Results: The flow-mediated diameter increase in the SCF group was significantly smaller than that in the NCF group (3.48±0.10% compared with 9.11±0.10%, P < 0.001). The percentage of nitroglycerine (NTG)-induced dilatation was not significantly different between patients with SCF and people with NCF (16.8±1.1% compared with 17.1±1.1%, P = 0.87). Simple regression analysis showed that mean CTFC (CTFCm) was strongly and inversely related to the percentage of FMD (r = –0.29, P < 0.01) in all participants. When the patients with SCF were excluded, CTFCm was still inversely related to the percentage of FMD (r = –0.36, P < 0.05). CTFCm was also inversely related to NTG-induced dilatation in the 57 participants (r = –0.23, P < 0.05). Multiple regression analysis showed that CTFCm was inversely related to the percentage of FMD only (r = –0.37, P < 0.05). Conclusions: These findings suggest that endothelial function is impaired in people with SCF and that CTFC correlates well with endothelial dysfunction.

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim