Yazar "Sincer, İsa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Elevated red blood cell distribution width in healthy smokers(Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi, 2013) Kurtoğlu, Ertuğrul; Aktürk, Erdal; Korkmaz, Hasan; Sincer, İsa; Yılmaz, Mücahid; Erdem, Kenan; Çelik, Ahmet; Özdemir, RamazanÖz: Amaç: Kırmızı kan hücreleri dağılım genişliğinin (KHDG) bazı kardiyovasküler ve pulmoner hastalıklarda morbidite ve mortalite için önemli bir risk faktörü olduğu bildirilmiştir. Biz bu çalışmada sigara içen sağlıklı bireylerde KHDG değerlerini araştırmayı hedefledik. Çalışma planı: Sigara kullanmakta olan 220 sağlıklı birey ile yaş ve cinsiyet uyumlu daha önce sigara kullanım öyküsü olmayan 230 sağlıklı birey çalışmaya alındı. Günlük içilen sigara sayısı, paket-yıl olarak hesaplanan sigara kullanım süresi kaydedildi. Tüm hastalarda tam kan sayımı, yüksek duyarlıklı C-reaktif protein (hs-CRP) ve lipit profilleri ölçümleri yapıldı. Bulgular: Ortalama KHDG değerleri sigara içenlerde içmeyenlere göre daha yüksekti (13.9±1.2 ve 13.1±0.8, p<0.0001). Ortalama beyaz küre sayısı, ortalama trombosit hacmi ve hs-CRP seviyeleri de sigara kullananlarda kullanmayanlara göre daha yüksekti (sırasıyla, 8440±1.750 ve 7090±1550, p<0.0001; 8.7±0.8 fL ve 8.3±0.6 fL, p<0.0001; 2.42±0.53 mg/L ve 1.46±0.52 mg/L, p<0.0001). Günlük tüketilen sigara sayısı ve sigara kullanım süresi ile KHDG arasında anlamlı pozitif bir ilişki saptandı (sırasıyla, r=0.565 ve r=0.305). Sonuç: Artmış KHDG sigara kullanımı ile ilişkilidir ve sigara içenlerde enflamatuvar aktivitenin bir belirteci olabilir.Öğe Koroner ektazisi olan hastalarda aortun elastik özellikleri ile serum c-reaktif protein arasındaki ilişkinin değerlendiirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2006) Sincer, İsaKoroner Ektazisi Olan Hastalarda Aortun Elastik Özellikleri İ le Serum C-Reaktif Protein Arası ndaki İ kinin Değ liş erlendirilmesi Amaç: Önceki çalı şmalar, kardiyovasküler hastalı ile aortik stifness ve C- klar reaktif protein (CRP) arası ndaki iliş göstermektedir. CRP ve arterial stiffness, kiyi ı kardiyovasküler hastalı klara bağ mortalitenin lı bağ z prediktörleri msı olarak ş düş ünülmektedir. Çalımamın amacıkoroner ektazisi (KAE) olan hastalarda aortik zı . stiffness ile inflamatuar markıolan CRP iliş r kisini araşrmaktı tı Yöntemler: Serum CRP seviyeleri ve aortik stiffness parametreleri, aynı ve yaş ı rı . cinsiyette 28 koroner ektazili hasta ve 25 kontrol grubu karş tıldıHigh-sensitif laş CRP seviyeleri, immunonefolometrik analiz yöntemiyle ölçüldü. Aortik gerilim (AG) ve aortik distensibilite (AD) sfingomanometre ile ölçülen kan bası nçları M-mode ve ekokardiyografi kullanı larak ölçülen aortik çaplardan hesaplandı . Bulgular: KAE grubunda serum CRP seviyeleri kontrol grubundan daha yüksekti (sı yla, 3.9±0.7 mg/l ve 2.2±0.3 mg/l, p<0.001). AG ve AD rası kontrol grubuna göre KAE'li hastalarda anlamlıolarak düş üktü (sı yla, p<0.001 ve rası p<0.001). ASI ve CRP arası pozitif korelasyon (r=0.852; p<0.001) ve AD (r=- nda 0.852; p<0.001) ve AS (r=-0.862; p<0.001) ile CRP arası negatif koralesyon vardı nda . Sonuç: Biz KAE`li hastalarda aortik stiffness ve serum CRP seviyeleri arası nda önemli korelasyon olduğ gösterdik. Bu bulgular koroner ektazide bozulmuş unu aortik stiffness patogenezinde CRP'nin önemli rolü olduğ göstermektedir. unu Anahtar kelimeler : Koroner arter ektazisi, C-reaktif protein, aortik stiffness, aortik distensibilite, aortik gerilim 40Öğe Koroner ektazisi olan hastalarda aortun elastik özellikleri ile serum yüksek duyarlılıklı C-reaktif protein arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi(Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2011) Sincer, İsa; Aktürk, Erdal; Açıkgöz, Nusret; Ermiş, Necip; Feridun, Mustafa KoşarÖz: Amaç: Daha önceki çalışmalar, kardiyovasküler hastalıklar ile arteryel sertlik ve yüksek duyarlı C-reaktif protein (hsCRP) arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Serum hsCRP ve arteryel sertlik, kardiyovasküler hastalıklara bağlı mortalitenin bağımsız prediktörleri olarak düşünülmektedir. Çalışmamızın amacı koroner ektazisi (KAE) olan hastalarda aortik sertlik ile enflamatuvar marker olan hsCRP arasındaki ilişkiyi araştırmaktı. Yöntemler: Çalışmamız enine kesitsel olarak dizayn edildi. Serum hsCRP seviyeleri ve aortik sertlik parametreleri, aynı yaş ve cinsiyette olan 28 koroner ektazili hasta ve 25 kontrol grubunda karşılaştırıldı. Serum hsCRP seviyeleri, immünonefelometrik analiz yöntemiyle ölçüldü. Aortik gerilim (AG) ve aortik distensibilite (AD) sfigmomanometre ile ölçülen kan basınçları ve M-mod ekokardiyografi kullanılarak ölçülen aortik çaplardan hesaplandı.İstatistiksel analizde bağımsız örneklem t-testi, Ki-kare testi ve Spearman korelasyon testi kullanıldı. Bulgular: Koroner arter ektazisi (KAE) grubunda serum hsCRP seviyeleri kontrol grubundan daha yüksekti (p<0.001). Aortik gerilim (AG) ve AD kontrol grubuna göre KAE’li hastalarda anlamlı olarak düşüktü (sırasıyla, p<0.001 ve p<0.001). Aortik sertlik indeks ve hsCRP arasında pozitif korelasyon (r=0.852; p<0.001) ve AD (r=-0.852; p<0.001) ve AS (r=-0.862; p<0.001) ile hsCRP arasında negatif korelasyon vardı. Sonuç: Biz koroner ektazili hastalarda aortik sertlik ve serum hsCRP seviyeleri arasında önemli korelasyon olduğunu gösterdik. Bu bulgular koroner ektazide bozulmuş aortik sertlik patogenezinde hsCRP’nin önemli rolü olduğunu göstermektedir.Öğe Yavaş Koroner Akımlı Hastalarda Dipridamol’ün Akım Aracılı Dilatasyon Üzerine Etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Ermiş, Necip; Aktürk, Erdal; Sincer, İsa; Özdemir, Ramazan; Çehreli, ŞengülYavaş koroner akım (YKA), anjiyografik olarak belirgin koroner arter hastalığı yokluğunda, Thrombolysis in Myocardial Infarction (TIMI)-2 akımın izlendiği farklı bir anjiyografik bulgu olup patofizyolojisi ile ilgili olarak endotel ve mikrovasküler disfonksiyon üzerinde durulmaktadır. Önceki çalışmalarda oral başlanan dipridamolün anjiyografik olarak YKA’ı düzelttiği gösterilmiştir. Bu çalışmanın amacı;fizyopatolojisinde endotel disfonksiyonunun düşünüldüğü YKA’da, dipridamolün endotel fonksiyonları üzerine olan etkisini değerlendirmektir. Gereç ve yöntem: Çalışmaya anjiyografik olarak bir veya daha fazla koroner arterinde yavaş akımın tespit edildiği, 28 hasta (ortalama yaşları 50 ± 8.0 olan 22 erkek 6 kadın) alındı. Çalışmaya katılan hastalarda endotel fonksiyonlarını etkileyebilecek olan ilaçlar 15 gün öncesinden kesildi. 15. gün sonunda bazal brakiyal arter Doppler incelemesi yapıldıktan sonra hastalara 1 ay süre ile 75 mg dipridamol günde 3 defa verildi ve 1. ay sonunda brakiyal arter Doppler incelemesi tekrarlandı. Bulgular: Hastaların dipridamol öncesi ve sonrası değerleri karşılaştırıldığında bazal akım aracılı vazodilatasyon (AAD) % değerine göre dipridamol sonrası bakılan % AAD değerinde anlamlı artış izlendi (AAD dipridamol öncesi: %2.7±1.9, AAD dipridamol sonrası: %3.1±1.8, p=0.001). Nitrogliserin (NTG), yani endotel bağımsız dilatasyonda dipridamol öncesi ve sonrası açısından farklılık tespit edilmedi (NTG dipiridamol öncesi: %13.1±3.3, NTG dipiridamol sonrası: %13.0±3.0, p=0.9). Ortalama düzeltilmiş TIMI frame sayısının bazal AAD yüzdesi ile güçlü fakat ters bir ilişki gösterdiği belirlendi. (r=-0.26, p<0.05) Sonuç: YKA’lı hastalarda dipridamol, endotel disfonksiyonuna bağlı olarak gelişen bozulmuş AAD üzerine olumlu etki gösterir.