Yazar "Toprak, Hüseyin İlksen" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 38
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The 2 stage liver transplant 3 clinical scenarios(Experimental and Clinical Transplantation, 2015) Gedik, Ender; Bıçakçıoğlu, Murat; Otan, Emrah; Toprak, Hüseyin İlksen; Işık, Burak; Aydın, Cemalettin; Kayaalp, Cüneyt; Yılmaz, SezaiThe main goal of 2-stage liver transplant is to provide time to obtain a new liver source. We describe our experience of 3 patients with 3 different clinical conditions. A 57-year-old man was retransplanted successfully with this technique due to hepatic artery thrombosis. However, a 38-yearold woman with fulminant toxic hepatitis and a 5-year-old-boy with abdominal trauma had poor outcome. This technique could serve as a rescue therapy for liver transplant patients who have toxic liver syndrome or abdominal trauma. These patients required intensive support during long anhepatic states. The transplant team should decide early whether to use this technique before irreversible conditions develop.Öğe Adrenal yetmezlik ve hipotiroidi tanısıyla hormon replasman tedavisi alan olguda anestezi uygulaması(2002) Gülhaş, Nurçin; Toğal, Türkan; Toprak, Hüseyin İlksen; Sızanlı, Ebru; Sağır, Özlem; Ersoy, M. ÖzcanMultipl Endokrin Neoplazi II (MEN II) nedeniyle yapılan sürrenalektomi ve tiroidektomiyi takiben adrenal yetmezlik ve hipotiroidi gelişebilir. Oysa cerrahiye stres yanıtta gerek kortizol gerekse tiroid hormonları ana unsurlar olup; replasmanları gerekmektedir. Herhangi bir nedenle bu tür vakalara anestezi uygulaması gerektiğinde cerrahiye metabolik ve endokrin yanıtı azalttığı bilinen rejyonal bloklar daha uygun olacaktır. Bu nedenle vajinal histerektomi geçirecek olan, öncelikle epidural anestezi planladığımız ancak uygulama zorluğu nedeniyle genel anestezi vermek zorunda kaldığımız, adrenal yetmezlik ve hipotiroidi replasman tedavisi alan bir olguyu sunmayı amaçladık.Öğe Adrenal Yetmezlik Ve Hipotiroidi Tanısıyla Hormon Replasman Tedavisi Alan Olguda Anestezi Uygulaması(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Gülhaş, Nurçin; Toğal, Türkan; Toprak, Hüseyin İlksen; Sızanlı, Ebru; Sağır, Özlem; Ersoy, M. ÖzcanMultipl Endokrin Neoplazi II (MEN II) nedeniyle yapılan sürrenalektomi ve tiroidektomiyi takiben adrenal yetmezlik ve hipotiroidi gelişebilir. Oysa cerrahiye stres yanıtta gerek kortizol gerekse tiroid hormonları ana unsurlar olup; replasmanları gerekmektedir. Herhangi bir nedenle bu tür vakalara anestezi uygulaması gerektiğinde cerrahiye metabolik ve endokrin yanıtı azalttığı bilinen rejyonal bloklar daha uygun olacaktır. Bu nedenle vajinal histerektomi geçirecek olan, öncelikle epidural anestezi planladığımız ancak uygulama zorluğu nedeniyle genel anestezi vermek zorunda kaldığımız, adrenal yetmezlik ve hipotiroidi replasman tedavisi alan bir olguyu sunmayı amaçladık.Öğe Alkalinize bupivakain ve ropivakainin antibakteriyel etkinliği(Türk Anestezi ve Reanimasyon Dergisi, 2007) Begeç, Zekine; Gülhaş, Nurçin; Toprak, Hüseyin İlksen; Erdil, Feray; Yetkin, Gülay; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Amaç: Çalışmamızda, alkalinize bupivakain ve ropivakainin Escherichia coli, Staphylococcus aureus ve Pseudomonas aeruginosa üzerine antibakteriyel etkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmada % 0.5 bupivakain, % 0.2 ropivakain, % 0.5 bupivakain+NaHCO3, % 0.2 ropivakain+NaHCO3 solüsyonları ile E. coli, S. aureus ve P. aeruginosa bakteri kültürleri kullanıldı. Bakteriler standart kanlı agarda üretildi. Bakteri kültürleri % 0.9 serum fizyolojik içerisinde 0.5 McFarlands yoğunluğunda (108 cfu mL-1) hazırlanarak her bir bakteri solüsyonu Mueller-Hinton'da dilüe edilip standart inokulum sağlandı (105 cfu mL-1). Test solüsyonları ve kontrolleri (serum fizyolojik) 2 mL olacak şekilde hazırlanarak üzerlerine 2 mL bakteri inokulumu eklendi. Karışımlar vortekslenerek steril polystyrene spektrofotometre küvetlerine 3 mL aktarıldı ve 37°C'de enkübe edildi. Optik dansite 0., 3. ve 6. sa.'te 540 nm'de spektrofotometre ile ölçüldü. Bulgular: Bupivakain S. aureus ve E. coli üremesini tüm ölçüm zamanlarında inhibe ederken, P. aeruginosayı sadece 6. sa.'te inhibe etti (p<0.05). Alkalinize bupivakain S. aureus üremesini 0. sa.'te E. coliyi ise, 0. ve 6. sa.'te inhibe etti (p<0.05). Bupivakainin E. coli üzerine antibakteriyel etkinliği 6. sa.'te alkalinize bupivakainden anlamlı yüksekti (p< 0.05). Ropivakain S. aureus üremesini 0. ve 3. sa.'te alkalinize ropivakainden daha fazla inhibe ederken, alkalinize ropivakain kontrole göre daha az inhibisyon yaptı (p<0.05). Ropivakain ve alkalinize ropivakain E. coli üremesini 3 ve 6. sa.'te inhibe ederken 0.sa.'te sadece ropivakain inhibe etti (p<0.05). Ropivakain ve alkalinize ropivakain P. aeruginosa üremesini 3.sa.'te inhibe etti (p<0.05). Sonuç: Bupivakainin antibakteriyel etkisinin mevcut olduğu ve alkalinizasyonun bunu değiştirmediği, ropivakainin zayıf antibakteriyel etkisi olduğu ve bunun alkalinizasyon ile daha da azaldığı saptandı.Öğe Arterial myocardial revascularization using bilateral radial artery 17years after right pneumonectomy(Texas Heart Instıtute Journal, 2004) Erdil, Nevzat; Nisanoğlu, Vedat; Toprak, Hüseyin İlksen; Erdil, Feray Akgül; Kuzucu, Akın; Battaloğlu, Bektaşfter coronary artery bypass grafting (CABG), patients with a previous pneumonectomy are predisposed to a substantial risk of cardiopulmonary complications. The best surgical strategy for performing CABG on After patient with a single lung is unclear from the literature;1 few such cases have been reported.1-4 To our knowledge, this is the 1st report of arterial myocardial revascularization with use of bilateral radial arteries and fast-track anesthesia in a patient with a previous pneumonectomyÖğe Böbrek transplantasyonu yapılan hastalarda anestezi yönetimi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Aydoğan, Mustafa Said; Çolak, Yusuf Ziya; Pişkin, Turgut; Ünal, Bülent; Toprak, Hüseyin İlksen; Durmuş, MahmutAmaç: Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalarda yaşam kalitesini olumlu yönde arttıran en seçkin tedavi yöntemi böbrek transplantasyonudur. Bu araştırmanın amacı, böbrek transplantasyonunun anestezi yönetimi ve sonuçları ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktaları sunmaktır. Gereç ve Yöntemler: 2012 yılında son dönem böbrek yetmezliği nedeni ile Turgut Özal Tıp Merkezinde böbrek transplantasyonu yapılan 33 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların özellikleri, bulguları, takip kayıtları hastanemizin elektornik veri sisteminden ve anestezi takip formundan incelendi. Bulgular: Böbrek tarnsplantasyonu yapılan terminal dönem böbrek yetmelizkli hastaların ortalama yaşı 33,6±14,4 yıl idi. Nakil yapılan böbreklerin 9’u (%27) kadavradan, 24’ü (%73) canlı donörden elde edildi. Hastaların ikisinde (%6) entübasyon güçlüğü gözlendi. Anestezi süresi ortalama 216±64 dakika olup, organların sıcak iskemi süresi 158±110 saniye, total iskemi süresi ortlama 450±178 dakika olarak bulundu. Anestezi idamesinde hastaların 15’inde (%45) desfluran ve 18'inde (%55) izofluran kullanıldı. Hastaların 23’üne (%70) santral kateter ve ikisine (%6) diyaliz kateteri uygulandı. İntraoperatif dönemde 125±20 mg mannitol ve 87±68 mg furosemid verildi. Ameliyat sırasında dört hastaya eritrosit süspansiyonu verildi. Hastalarımızda intraoperatif anestezi ile ilişkili herhangi bir komplikasyon gelişmedi .Hastane kalış süresi ortalama 6,6±3,8 gün bulundu. Bir hasta nakil dışı bir komplikasyon nedeni ile kaybedildi. Sonuç: Böbrek transplantasyonu yapılan hastalarda detaylı preoperatif hazırlık, uygun perioperatif sıvı yönetimi ve hedefe yönelik hemodinamik uygulama gereklidir.Öğe Böbrek Transplantasyonu Yapılan Hastalarda Anestezi Yönetimi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Aydoğan, Mustafa Said; Çolak, Yusuf Ziya; Pişkin, Turgut; Ünal, Bülent; Toprak, Hüseyin İlksen; Durmuş, MahmutAmaç: Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalarda yaşam kalitesini olumlu yönde arttıran en seçkin tedavi yöntemi böbrek transplantasyonudur. Bu araştırmanın amacı, böbrek transplantasyonunun anestezi yönetimi ve sonuçları ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktaları sunmaktır. Gereç ve Yöntemler: 2012 yılında son dönem böbrek yetmezliği nedeni ile Turgut Özal Tıp Merkezinde böbrek transplantasyonu yapılan 33 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların özellikleri, bulguları, takip kayıtları hastanemizin elektornik veri sisteminden ve anestezi takip formundan incelendi. Bulgular: Böbrek tarnsplantasyonu yapılan terminal dönem böbrek yetmelizkli hastaların ortalama yaşı 33,6±14,4 yıl idi. Nakil yapılan böbreklerin 9’u (%27) kadavradan, 24’ü (%73) canlı donörden elde edildi. Hastaların ikisinde (%6) entübasyon güçlüğü gözlendi. Anestezi süresi ortalama 216±64 dakika olup, organların sıcak iskemi süresi 158±110 saniye, total iskemi süresi ortlama 450±178 dakika olarak bulundu. Anestezi idamesinde hastaların 15’inde (%45) desfluran ve 18'inde (%55) izofluran kullanıldı. Hastaların 23’üne (%70) santral kateter ve ikisine (%6) diyaliz kateteri uygulandı. İntraoperatif dönemde 125±20 mg mannitol ve 87±68 mg furosemid verildi. Ameliyat sırasında dört hastaya eritrosit süspansiyonu verildi. Hastalarımızda intraoperatif anestezi ile ilişkili herhangi bir komplikasyon gelişmedi .Hastane kalış süresi ortalama 6,6±3,8 gün bulundu. Bir hasta nakil dışı bir komplikasyon nedeni ile kaybedildi. Sonuç: Böbrek transplantasyonu yapılan hastalarda detaylı preoperatif hazırlık, uygun perioperatif sıvı yönetimi ve hedefe yönelik hemodinamik uygulama gereklidir.Öğe Bulantı-kusma profilaksisinde kullanılan farklı deksametazon dozlarının serum kortizol düzeyine etkisi(2006) Erdem, Tuba Berra; Toprak, Hüseyin İlksen; Durmuş, Mahmut; Borazan, Hale; Ersoy, Mehmet ÖzcanÖz: Amaç: Deksametazon postoperatif bulantı ve kusmanın önlenmesi amacıyla kullanılmaktadır. Steroid kullanımının en önemli yan etkisi adrenal supresyondur. Bu çalışmada 2, 4, 8 mg intravenöz tek doz olarak kullanılan deksametazonun postoperatif bulantı ve kusmayı önleme (POBK) ve serum kortizol seviyesine bakarak adrenal bez üzerine etkisini izlemek amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Genel anestezi altında total nazal rekonstrüksiyon planlanan 40 olgu çalışmaya alındı. Olgular randomize ve çift kör olarak 4 gruba ayrıldı, indüksiyondan hemen önce toplam 2 mL olacak şekilde, grup S'e intravenöz serum fizyolojik, grup D2'ye 2 mg deksametazon, grup D4'e 4 mg deksametazon, grup D8'e 8 mg deksametazon yapıldı. Olgulardan bazal değer için operasyondan bir gün önce preope-ratif vizit sırasında (t0), indüksiyondan ve deksametazon enjeksiyonundan hemen önce (t,), indüksi-yon sonrası 2. (t2), 6. (t3), 9. (t4), 12. (t5), 18. (t6), 24. (t7) ve 72. (t8) saatlerde serum kortizol düzeyleri için kan alındı. Bulgular: Demografik özellikler; anestezi ve cerrahi süreler açısından gruplar benzerdi. POBK açısından 4 mg ve 8 mg deksametazon, kontrol ve 2 mg'a göre daha etkili bulundu. Dört ve 8 mg verilen gruplarda serum kortizol düzeyinde yükselmeler görülmedi. 8 mg verilen grupta indüksiyonun 9.-24. saatleri arasında serum kortizol düzeyi belirgin baskılandı. Sonuç: Deksametazonun 4 ve 8 mglık dozları POBK profilaksisinde etkilidir. Ancak 8 mg, kortizol düzeylerinde baskı-lanmaya yol açtığı için 4 mg'lık dozun daha güvenilir olduğu kanısındayız.Öğe Catheter Malposition in Liver Transplantation Recipients(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2014) Şanlı, Mukadder; Toprak, Hüseyin İlksen; Özkan, Ahmet SelimYıl: 2014Cilt: 21Sayı: 2ISSN: 1300-1744Sayfa Aralığı: 162 - 163 Metin Dili: İngilizce Öz: Başlık ( ): Karaciğer Nakli Alıcısında Kateter Malpozisyonu Öz ( ):Öğe Çocuklarda kaudal blok: 2262 olgunun geriye dönük incelenmesi(Türk Anestezi ve Reanimasyon Dergisi, 2005) Begeç, Zekine; Durmuş, Mahmut; Toprak, Hüseyin İlksen; Köroğlu, Ahmet; Ülger, Hacer; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Amaç: Kaudal blok, infant ve çocuklarda sık kullanılan bölgesel anestezi yöntemlerinden biridir. Fakat komplikasyon oranları hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. Haziran 1995-Mayıs 2004 tarihleri arasında kliniğimizde kaudal blok uygulanan 2262 pediyatrik hastanın anestezi kayıtlarını inceleyerek, morbidite ve komplikasyonları araştırmayı amaçladık. Bulgular: Anestezi indüksiyonu hastaların 1.633'nde inhalasyon, 629'unda intravenöz ajanlarla yapılmıştır. Toplam volüm 1 mL kg-1 olacak şekilde hastaların 1.563'üne % 0.25 bupivakain, 400'üne % 0.25 bupivakain ve % 1 prilokain, 61'ine % 0,25 bupivakain ve 0.5 mg kg-1 ketamin, 106'sına % 0.25 bupivakain ve 1 µg kg-1 fentanil, 132'sine % 0.2 ropivakain verilmiştir. Komplikasyon oranları açısından 10 kg. ve altındaki hastalarla, 10 kg.'ın üstündeki hastalar arasında fark bulunmazken, toplam komplikasyon oranları ve ciltaltı infiltrasyon açısından 1-2 yıl asistanı-2-3 yıl asistanı, 1-2 yıl asistanı-3-4 yıl asistanı, 1-2 yıl asistanı ve uzman arasındaki fark anlamlıydı (p<0.05). Sonuç: Kaudal blok uygulaması umblikus altı cerrahi geçirecek pediyatrik hastalarda uygun bir anestezi yöntemidir. Komplikasyon oranı bir yıllık anestezi eğitiminden sonra azalmaktadır.Öğe Effect of preoperative iron deficiency in liver transplant recipients on length of intensive care ünit stay(Transplantation Proceedings, 2013) Aydoğan, Mustafa Said; Özgül, Ülkü; Erdoğan, Mehmet Ali; Yücel, Aytaç; Toprak, Hüseyin İlksen; Durmuş, Mahmut; Çolak, CemilLiver transplant (LT) recipients often display iron deficiency preoperatively, which significantly increases the quantity of blood that needs to be transfused intraoperatively, A risk factor for a prolonged intensive care unit (ICU) stay. The aim of this retrospective study was to determine whether there was a clinically significant association between iron deficiency and the length of ICU stay, among 153 patients scheduled for OLT from September 2011 to June 2012. Patients were divided into 2 groups according to their baseline iron status: iron- deficient (ID) and non-ID (normal iron profile) cohorts. Iron deficiency was assessed on the basis of several parameters; transferrin saturation as well as serum iron, ferritin, soluble transferrin receptor, and C-reactive protein levels. We retrospectively analyzed the data regarding demographic and clinical features, preoperative laboratory values, intraoperative transfusions, and length of ICU stay. Patient demographic features and preoperative values were similar between the groups. Preoperative iron deficiency, which was diagnosed in 72 patients (58.6%), was associated with a greater intraoperative use of fresh frozen plasma and red blood cell transfusions (P .0001). The median length of ICU stay after LT was longer among the ID versus the non-ID group (5 and 3 days per patient, respectively; P .0001). Therefore, we have suggested that preoperative iron deficiency may be a prognostic factor for the length of ICU stay after LT.Öğe Effects of different positive end expiratory pressure values on liver function and indocyanine green clearance test in liver transplantation donors a prospective randomized double blind study(Transplantation Proceedings, 2015) Bıçakçıoğlu, Murat; Aydoğan, Mustafa Said; Şayan, Hasan; Toprak, Hüseyin İlksen; Işık, Burak; Yılmaz, Sezai; Yoloğlu, SaimIntroduction. The aim of this study was demonstrate the influence of different positive end-expiratory pressure (PEEP) values on blood flow of the liver by indocyanine green (ICG) clearance test in donor patients. Methods. ICG clearance tests were conducted concurrently using a noninvasive monitor that tracks the plasma disappearance rate of ICG (PDR-ICG%/min) and 15-minute retention rate after administration of ICG (ICG-R15%). This study was performed in 40 patients who underwent right hepatectomy. Results. The positive end-expiratory pressure (PEEP) was 0 cm H20 in the first (control) group (group K) and 10 mm Hg in the second study group (group P). ICG clearance test values before general anesthesia (T0), after induction of general anesthesia (T1), after transection (T2), 24 hours postoperative (T3), and 72 hours postoperative (T4) were recorded. Simultaneously, hemoglobin (Hgb), hematocrit (Hct), platelet count, plasma levels of prothrombin (PT), International Normalized Ratio (INR), total bilirubin, direct bilirubin, albumin, aspartate aminotransferase, and alanine aminotransferase values were analyzed. In terms of the plasma disappearance rate and retention rate of ICG 15 minutes after administration, significant difference was not observed between groups. PT and INR values were different within comparisons groups (P < .05). There were significant differences in Hgb and Hct values compared with the baseline values (T0) within group (T1, T2, T3, T4) measurements and between group comparisons at T0 and T4 (P < .05). Systemic arterial pressure, mean arterial pressure, and central venous pressure were significantly different between the groups (P < .05). Conclusions. Given the small magnitude and limited clinical significance of these changes, we conclude that PEEP values between 0 and 10 cm H2O have no effect on global liver function and liver-related liabilities tests in patients undergoing elective liver donor surgeryÖğe Effects of thoracic epidural anesthesia on liver blood flow and indocyanine green clearance test in living donor liver transplantation a prospective randomized double blind study(Transplantation Proceedings, 2015) Şayan, Hasan; Aydoğan, Mustafa Said; Bıçakçıoğlu, Murat; Toprak, Hüseyin İlksen; Işık, Burak; Yılmaz, SezaiBackground. Donors are volunteers without any health problems. Therefore, the anesthetic management of donor safety is an important issue. Our aim in this study was to compare thoracic epidural anesthesia and general anesthesia effects on liver blood flow by means of liver function tests and indocyanine green and compared with living-donor liver transplantation. Methods. Subjects were divided into 2 equal groups: the control group (group I) and the epidural block group (group II, closed envelope method). In group II patients, the epidural catheter was inserted at the T6-8 level. In all patients, anesthesia was standardized with the use of lidocaine, fentanyl, and thiopental. Indocyanine green clearance test values before general anesthesia (T0), after induction of general anesthesia (T1), after transection (T2), and at postoperative 24 and 72 hours were recorded. Simultaneously, hemoglobin, hematocrit, platelet count, prothrombin time (PT), international normalized ratio (INR), total bilirubin, direct bilirubin, albumin, aspartate transaminase, and alanine transaminase values were analyzed. Results. Plasma disappearance rate (PDR) and retention at 15 minutes (R15) of indocyanine green were not statistically significant difference between groups (P > .05). Intragroup comparison of PDR and R15 values at times T1, T2, T3, and T4 showed that the values at T0 were statistically significant (P < .05). PT and INR values were significantly different for all times within each group (P < .05). It was concluded that the use of thoracic epidural anesthesia has no effect on global liver function and liver-related liability tests in patients undergoing elective liver donor surgery.Öğe Effects of thoracic epidural anesthesia on liver blood flow and ındocyanine green clearance test in living donor liver transplantation a prospective randomized double blind study(Transplantation Proceedings, 2015) Şayan, Hasan; Aydoğan, Mustafa Said; Bıçakçıoğlu, Murat; Toprak, Hüseyin İlksen; Işık, Burak; Yılmaz, SezaiObjectives. This study sought to evaluate the effect of liver transplantation on the neuropsychological manifestations of Wilson disease. Materials and Methods. Nine of 42 Wilson disease patients had neuropsychological symptoms before liver transplantation. They were 7 male and 2 female subjects with a median age of 19 years (range 10 to 25). They were analyzed for their preoperative and postoperative hepatic, neurological, and psychological scores described by the Unified Wilson Disease Rating Scale after a mean 36.6 months of follow-up. Results. Preoperative mean Model for End-Stage Liver Disease and Child-Pugh scores were 18.3 (range 15 to 26) and 8.9 (range 6 to 12), respectively. One patient had acute postoperative ischemic stroke unrelated to Wilson disease and was excluded from the statistical analysis. Preoperative and postoperative hepatic, neurological, and psychological scores of the remaining 8 patients were 7.4 2.3 vs 2.4 1.3 (P ¼ .0005), 17.7 11.7 vs 12.7 12.5 (P ¼ .055), and 9.0 1.7 vs 7.0 2.1 (P ¼ .033). Conclusions. Liver transplantation for Wilson disease can provide some improvement of the neuropsychological symptoms in addition to the hepatic recovery.Öğe Elektif gastrointestinal sistem operasyonu yapılan hastalarda malnütrisyonun total intravenöz anesteziye etkisi(2007) Çiçek, Müslüm; Turan Bozkurt, Yasemin; Toprak, Hüseyin İlksen; Köroğlu, Ahmet; Ersoy, Mehmet ÖzcanÖz: Amaç: Elektif gastrointestinal sistem operasyonu yapılan hastalarda malnütrisyonun anestezi indüksiyonu, hemodinami, uyanma kriterleri, propofol tüketimi ve komplikasyonlara etkisi araştırıldı. Gereç ve Yöntem: ASA I-III 50 erişkin hasta preanestezik vizit sonrası Subjektif Global Değerlendirme ile iyi beslenen (n=24) ve malnütrisyonlu (n=26) olarak ayrıldı. Anestezi indüksiyonunda; bütün hastalara remifentanil (1 µgr kg-1), % 1 propofol (şuur kaybı ve hastanın eline verilen cismin düştüğü ana kadar) ve sisatrakuryum (0.1 mg kg-1) verildikten 3 dk sonra entübasyon yapıldı. İdamede, remifentanil 0.15 µg kg-1 dk-1, propofol 75 µg kg-1 dk-1 ve sisatrakuryum 0.08 mg kg-1 sa-1 uygulandı. Hemodinamik değişikliklere göre propofol dozu ayarlandı. Yaş, son 6 ayda ağırlık kaybı, vücut ağırlığı, serum albumin düzeyi, entübasyon koşulları, ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, anesteziden uyanma kriterleri (spontan solunum başlama, göz açma ve ekstübasyon süreleri), kullanılan propofol miktarları ve komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Malnütrisyonlu grupta yaş ve ağırlık kaybı iyi beslenen gruba göre yüksek, vücut ağırlığı ve albumin düzeyi düşüktü (p<0.05). Ortalama arter basıncı operasyonun 20. ve 30. dk’da iyi beslenen grupta yüksekti (p<0.05). Kalp atım hızı entübasyonun 1. ve 5. dk. ile operasyonun 10. dk.’da iyi beslenen grupta düşüktü (p<0.05). Anestezi indüksiyonu sırasında, malnütrisyonlu grupta hipotansiyon görülme sıklığı daha fazla idi (p<0.05). İyi beslenen grupta spontan solunum geri dönme süresi daha kısa (p<0.05) olmasına rağmen göz açma ve ekstübasyon süreleri benzerdi. Sonuç: Malnütrisyon varlığının endotrakeal entübasyona yanıtı, propofol tüketimini ve uyanma kriterlerini etkilememekle birlikte anestezi indüksiyonu sırasında kan basıncını olumsuz etkileyebileceği kanaatine varıldı.Öğe Entübasyon Güçlüğü Beklenen Acil Bir Olguda Anestezi Uygulaması(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2003) Özpolat, Zekine; Gülhaş, Nurçin; Toğal, Türkan; Toprak, Hüseyin İlksen; Borazan, Hale; Ersoy, M. ÖzcanAnestezi uygulamalarındaki ölümlerin %30’u entübasyon sırasında görülmektedir. Entübasyon güçlüğü riski söz konusuysa, uyanık entübasyon veya derin anestezi altında spontan solunum korunarak entübasyon denenebilir. Propofol ve kısa etkili bir opioidin birlikte kullanılması, kas gevşetici kullanmaksızın laringoskopi ve trakeal entübasyon için yeterli şartları sağlar. Remifentanil spontan solunumun hızlı dönmesi ve kısa süreli opioid etkisi istendiği durumlarda ideal bir ajandır. Kas gevşetici kullanmaksızın yapılan indüksiyon invazif entübasyon yöntemlerden önce uygulanabilir. Bu nedenle tiroid leiomyosarkomu ve trakeal stenozu olan ventilasyon ve entübasyon güçlüğü beklediğimiz olguda yöntemimizi tartışmayı amaçladık.Öğe Epinefrinin oluşturduğu hemodinamik yanıtadeksmedetomidin ve midazolam sedasyonunun etkisi(Anestezi Dergisi, 2007) Erdil, Feray; But, A. Kadir; Toprak, Hüseyin İlksen; Öztürk, Erdoğan; Ersoy, M.ÖzcanÖz: Amaç: Septoplastilerde midazolam ve deksmedetomidin sedasyonunun; epinefrin içeren lokal anestezik (LA) infiltrasyonunun oluşturduğu hemodinamik yanıt ve postoperatif analjezik gereksinimi üzerine etkilerini incelemektir. Yöntem: Çalışmamız lokal anestezi ile septoplasti yapılacak 45 olguda gerçekleştirildi. Olgulara Ramsay sedasyon skoru 3-4 olacak şekilde deksmedetomidin (Grup D, n= 25) ve midazolam (Grup M, n=20) verildi. Olguların ortalama arter basıncı (OAB), kalp atım hızı (KAH), ve verbal ağrı skoru (VRS) operasyon öncesi, sedasyon ajanlarının uygulanması, epinefrinli LA infiltrasyonunu takiben ve operasyon sırasında kaydedildi. Postoperatif 1, 2, 4, 6, 12, ve 24. saatlerde O AB, KAH ve olguların ağrıları visual analog skala (VAS) ile değerlendirildi. İlk analjezik gereksinim zamanı ve total diklofenak tüketimleri kaydedildi. Bulgular: Grup D'de, O AB intraoperatif 10. dk'dan itibaren, KAH ise deksmedetomidin yükleme sonrası, intraoperatif20 ve 30. dk ile postoperatif 1. saatte giriş değerine göre anlamlı olarak azaldı (p<0.05). Grup M de, O AB yükleme sonrası ve postoperatif 2. saatten itibaren giriş değerlerine göre anlamlı düşükken, KAH yükleme sonrasından intraoperatif 30. dk'ya kadar anlamlı arttı (p<0.05). Gruplar arası değerlendirmede; Grup D'de O AB, intraoperatif 30 .dk' ya kadar ve postoperatif 1, 4, 24. saatte, KAH ise yükleme sonrasından intraoperatif 30. dk'ya kadar Grup M ye göre anlamlı düşüktü (p<0.05). Total diklofenak tüketimi Grup D' de M'ye göre anlamlı azdı ve ilk analjezik gereksinim zamanı daha uzundu (p<0.05). Postoperatif VAS değerleri Grup D'de M'ye göre anlamlı olarak düşüktü (p<0.05). Sonuç: Septoplasti ameliyatlarında, deksmedetomidin sedasyonunun epinefrinli LA infiltrasy onuna hemodinamik yanıtı daha iyi baskılaması ve postoperatif dönemde etkili analjezi sağlaması nedeniyle, midazolama kıyasla tercih edilebileceği kanısına varıldı.Öğe Gebelerde spinal anestezi: Mekanik faktörlerin hipotansiyondaki etkisi(Anestezi Dergisi, 2000) Türköz, Ayda; Toğal, Türkan; Toprak, Hüseyin İlksen; Durmuş, Mahmut; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Gebeliğe bağlı fizyolojik ve kolumna vertebralisteki anatomik değişiklikler nedeniyle spinal anestezide lokal anesteziklere yanıt gebe olmayanlara göre farklı olabilmektedir. Bu çalışma gebelerde mekanik faktörler ile hipotansiyon arasındaki ilişkiyi analiz etmek için planlandı. Olgular; gebe olup spinal anestezi ile sezaryen yapılacaklar (GS, n=14) ve gebe olmayıp spinal anestezi ile jinekolojik girişim (GJ, n=13) uygulanacaklar olmak üzere iki gruba ayrıldı. 2,5 ml % 0.5'lik hiperbarik bupivakainin L3-4 aralığından intratekal uygulanmasından hemen sonra her iki gruptaki tüm olgulara sol lateral-tilt pozisyonu verildi. Gruplardaki en yüksek duyu bloğu seviyesi ortalaması sırasıyla GS için; T3.5 (T1-T6) ve GJ için T6 (T3-T8) saptandı ve iki grup arasında fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p < 0.05). Duyusal blok en üst seviyeye ulaşana kadar geçen zaman GS 'te 5.1±1.6 dakika iken GJ'de 6.4±1.3 dakika idi. Jinekolojik girişim yapılan olgularda en yüksek duyu bloğu seviyesi T5-6 olan 9 olgu saptandı ve bu olguların hiçbirinde kan basıncı değişikliği gözlenmezken gebelerde bu seviyede kalan 5 olgunun 3’ünde hipotansiyon belirgindi (p < 0.05). Sonuç olarak gebeliğe bağlı hipotansiyonda mekanik faktörlerin dışındaki diğer nedenlerin araştırılması gerektiğini düşünmekteyiz.Öğe Günübirlik pediyatrik olgularda total intravenöz anestezi ve desfluran anestezisinin hemodinami ve derlenme özellikleri açısından karşılaştırılması(Türk Anestezi ve Reanimasyon Dergisi, 2005) Özpolat, Zekine; Toğal, Türkan; Toprak, Hüseyin İlksen; Öztürk, Erdoğan; Çiçek, Müslüm; Ülger, Hacer; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Amaç: Pediyatrik olgularda propofol ve remifentanilin kullanıldığı total intravenöz anestezinin (TİVA) hemodinamik ve derlenme özelliklerini desfluran ve N2O'dan oluşan inhalasyon anestezisi ile karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: ASA I, 4-12 yaşlarında tonsillektomi, adenoidektomi veya ventilasyon tüpü yerleştirilmesi planlanan 50 olguya oral midazolamla premedikasyon sonrası, 1 mg kg-1 lidokain, 1 µg kg-1 remifentanil, 3 mg kg-1 propofol ve 0.1 mg kg-1 vekuronyumla indüksiyon yapıldı. Olgular iki gruba ayrılarak, idamede I. gruba 0.5 µg kg-1 dk-1 remifentanil ve 50 µg kg-1 dk-1 propofol, II. gruba % 50 N2O içinde % 8.3 desfluran uygulandı. Nabız sayısı (NS), ortalama arter basıncı (OAB), SpO2, end-tidal CO2, vücut ısısı monitörize edildi. Uyanma ve derlenme süreleri, hipoksi, laringospazm, bulantı-kusma, ağrı, ajitasyon gibi yan etkiler kaydedildi. Bulgular: OAB bazal değere göre Grup I'de indüksiyon sonrası hariç diğer zamanlarda yüksekken, Grup II'de entübasyon sonrası ve cerrahi insizyon hariç diğer zamanlarda düşüktü. NS, bazal değere göre Grup I'de cerrahi insizyon, insizyon sonrası 10., 20. ve 30. dakikada, Grup II'de entübasyon sonrası ve cerrahi insizyon hariç diğer dönemlerde azaldı (p<0.05). OAB, Grup II'de Grup I'e göre düşükken, NS yüksekti. Grup II'de göz açma ve Aldrete skorunun >8 olma süresi Grup I'e göre uzundu. Spontan solunum dönüş ve ekstübasyon süresi, yan etkiler gruplar arasında benzerdi. İki grupta da derlenme döneminde ağrı ve ajitasyon oranı yüksekti. Sonuç: Günübirlik cerrahi girişim uygulanacak pediyatrik olgularda hem propofol ve remifentanilin kullanıldığı TİVA hem de desfluran ve N2O'dan oluşan inhalasyon anestezisi kısa derlenme periyoduyla uygun yöntemlerdir. Ancak, her iki yöntemde görülebilen hemodinamik instabilite, postoperatif ajitasyon ve ağrının çözülmesi gereken problemler olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Heparin direnci (Olgu sunumu)(2003) Toprak, Hüseyin İlksen; But, A. Kadir; Borazan, Hale; Ersoy, M. ÖzcanMekanizması tam olarak bilinmeyen heparin direnci, klinikte değişkenlik gösteren şiddetlerde karşımıza çıkmaktadır. Bu sunuda, intraoperatif dönemde normal antitrombin III düzeyi ve trombosit sayısına rağmen kardiyopulmoner bypass öncesinde yüksek doz heparin (15 mg/kg) verilen heparin direncine sahip bir olguyu sunmayı amaçladık.