Yazar "Uncu, Hasan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Açık kalp cerrahisi sırasında venöz rezervuarda kalan pompa kanı kullanımının transfüzyon üzerine etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Acıpayam, Mehmet; Uncu, Hasan; Halıcı, Ümit; Yıldız, Gür Deniz; Çakallıoğlu, Ahmet; Çakır, Habib; Özsöyler, İbrahimAmaç: Kardiyopulmoner “bypass’’ operasyonu yapılan hastalarda venöz rezervuarda kalan kan kullanımı konusunda klinikler arasında görüş birliği bulunmamaktadır. Bu prospektif çalışmamızda koroner bypass ameliyatı yapılan hastalarda, kardiyopulmoner bypass sonlandırıldıktan sonra venöz rezervuarda kalan pompa kanı kullanımının drenaj, kan ve kan ürünü ihtiyacı, postoperatif enfeksiyöz komplikasyonlar, yoğun bakım ve taburcu süreleri üzerine etkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Haziran 2011 ile Aralık 2011 tarihleri arasında koroner bypass operasyonu gerçekleştirilen 46 olgu prospektif olarak incelendi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Grup 1’deki intraoperatif olarak ekstrakorporeal dolaşım sonrası venöz rezervuarda kalan kan kullanılır iken; grup 2’de kullanılmadı. İki grupta operasyon sonrası mediastinal dren yoluyla kaybedilen kan (drenaj) miktarı, kan ve kan ürünü ihtiyacı, yoğun bakım kalış süresi, postoperatif enfeksiyoz komplikasyonlar ve taburcu süresi parametreleri karşılaştırıldı. Bulgular: Grup 1 ve Grup 2’nin sırasıyla mediastinal drenaj miktarları 521±263 ml/423±258 ml (p=0.211), kan ve kan ürünü ihtiyacı 0.8±1.0 ü/1.2±1.2’ü (p=0.228), yoğun bakımda kalış süreleri 22.9±1.5 saat/24.5±9.1 saat (p=0.378) ve taburcu süreleri 4.9±1.0 gün/5.5±1.8 gün (p=150) saptandı. Çalışmaya alınan hastalarda hastane mortalitesi ve hastane içi kan transfüzyonu ile ilişkili enfeksiyöz komplikasyon saptanmadı. Sonuç: Çalışmamızda kardiyopulmoner “bypass’’ sonrası venöz rezervuarda kalan kanın kullanılmasının düşünülenin aksine kanama miktarını artırmadığı ancak kan ve kan transfüzyonu ihtiyacı üzerinde de anlamlı bir azalmaya yol açmadığını saptanıldı.Öğe Açık Kalp Cerrahisi Sırasında Venöz Rezervuarda Kalan Pompa Kanı Kullanımının Transfüzyon Üzerine Etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Acıpayam, Mehmet; Uncu, Hasan; Halıcı, Ümit; Yıldız, Gür Deniz; Çakallıoğlu, Ahmet; Çakır, Habib; Özsöyler, İbrahimAmaç: Kardiyopulmoner “bypass’’ operasyonu yapılan hastalarda venöz rezervuarda kalan kan kullanımı konusunda klinikler arasında görüş birliği bulunmamaktadır. Bu prospektif çalışmamızda koroner bypass ameliyatı yapılan hastalarda, kardiyopulmoner bypass sonlandırıldıktan sonra venöz rezervuarda kalan pompa kanı kullanımının drenaj, kan ve kan ürünü ihtiyacı, postoperatif enfeksiyöz komplikasyonlar, yoğun bakım ve taburcu süreleri üzerine etkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Haziran 2011 ile Aralık 2011 tarihleri arasında koroner bypass operasyonu gerçekleştirilen 46 olgu prospektif olarak incelendi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Grup 1’deki intraoperatif olarak ekstrakorporeal dolaşım sonrası venöz rezervuarda kalan kan kullanılır iken; grup 2’de kullanılmadı. İki grupta operasyon sonrası mediastinal dren yoluyla kaybedilen kan (drenaj) miktarı, kan ve kan ürünü ihtiyacı, yoğun bakım kalış süresi, postoperatif enfeksiyoz komplikasyonlar ve taburcu süresi parametreleri karşılaştırıldı. Bulgular: Grup 1 ve Grup 2’nin sırasıyla mediastinal drenaj miktarları 521±263 ml/423±258 ml (p=0.211), kan ve kan ürünü ihtiyacı 0.8±1.0 ü/1.2±1.2’ü (p=0.228), yoğun bakımda kalış süreleri 22.9±1.5 saat/24.5±9.1 saat (p=0.378) ve taburcu süreleri 4.9±1.0 gün/5.5±1.8 gün (p=150) saptandı. Çalışmaya alınan hastalarda hastane mortalitesi ve hastane içi kan transfüzyonu ile ilişkili enfeksiyöz komplikasyon saptanmadı. Sonuç: Çalışmamızda kardiyopulmoner “bypass’’ sonrası venöz rezervuarda kalan kanın kullanılmasının düşünülenin aksine kanama miktarını artırmadığı ancak kan ve kan transfüzyonu ihtiyacı üzerinde de anlamlı bir azalmaya yol açmadığını saptanıldı.Öğe Atan kalpte bypass deneyimlerimiz(İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2013) Uncu, Hasan; Acıpayam, Mehmet; Badak, Tolga Onur; Çakır, Habib; Yıldız, Gür Deniz; Doğan, Pınar; Özsöyler, İbrahimSon yıllarda koroner arter hastalığının artmasına paralel koroner bypass operasyonlarında da artış olmuştur. Cerrahi uygulamalar çoğunlukla kardiyopulmoner bypass (CPB) altında yapılmasına karşın cerrahi deneyimin artması ile atan kalpte koroner arter bypass tekniği öncelikle yüksek riskli hastalarda olmak üzere günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yazımızda kliniğimizde gerçekleştirdiğimiz off pump koroner arter bypass (OPCAB) uygulamalarımızın sonuçlarını sunmaktayız. Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fatma Kemal Timuçin Kalp Merkezi’nde Ocak 2004 - Şubat 2012 tarihleri arasında OPCAB uygulanan 1057 hasta çalışmaya alındı. Assendan aortada yoğun kalsifikasyonu ve bozulmuş renal fonksiyonları olan olgular öncelikle OPCAB açısından değerlendirildiler. Hastalar seçilirken LAD damarının intramiyokardiyal olmaması, hedef koroner arterde yoğun kalsifikasyon olmaması ve çapın 1.5 mm’nin altında olması gibi anatomik faktörler göz önünde bulunduruldu. Bu kriterlere uygun olmayan hastalar, CPB’a girilerek koroner arter bypass greft (CABG) operasyonu uygulandığı için çalışmaya dahil edilmedi. Olguların yaş, cinsiyet, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonları, morbidite, mortaliteleri, yoğun bakımda kalış süreleri, kan transfüzyonu ihtiyaçları, hastanede kalış süreleri kaydedildi. Hastaların 724’ü erkek, 333’ü bayan idi. Olguların 334’ünde diyabetes mellitus (DM); 387’sinde hipertansiyon (HT); 118’inde kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) mevcuttu. Yaş ortalamaları 58.9±10.5; yoğun bakım ünitesinde kalış süresi ortalamaları 1.2±0.5 gün, kan transfüzyonu ihtiyacı ortalama 1,3±1.0 ünite olmuştur. Beş yüz doksan hastaya tek damar, 385 hastaya 2 damar, 82 hastaya 3 damar bypass uygulandı. Postoperatif erken dönemde 9 hastada mortalite gözlendi. OPCAB prosedürlerinin CPB altında yapılan koroner bypass operasyonlarına göre mortalite ve morbiditesi daha düşüktür. Ancak uygulanabilirliği için belli bir cerrahi deneyim ve uygun koroner anatomi gerektirmektedir. Seçilmiş hasta grubunda atan kalpte koroner arter bypass uygulamaları ile olguların kan transfüzyonu ihtiyacı, yoğun bakım ünitesinde ve hastanede kalma süreleri azalmaktadır. Kliniğimizde OPCAB prosedürleri düşük morbidite ve mortalite oranlarıyla yapılmaktadır.Öğe Median sternotomi ile gerçekleştirilen açık kalp cerrahisinde mediasten için çift dren gerekli mi?(İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2013) Acıpayam, Mehmet; Uncu, Hasan; Halıcı, Ümit; Taraktaş, Murat; Çakkallıoğlu, Ahmet; Karaca, Suat; Özsöyler, İbrahimKalp cerrahisi sırasında standart prosedürler uygulanmakla birlikte bazı uygulamalarda klinikler arası farklar bulunabilmektedir. Sadece mediastenin açıldığı vakalarda drenaj için kullanılan dren sayısı da bu farklılıklardan birisidir. Çalışmanın amacı koroner bypass cerrahisi sonrası sadece mediastenin açık olduğu durumlarda mediastene tek dren yerleştirilmesi ile çift dren yerleştirilmesinin etkinliğini ve sonuçlarını karşılaştırmaktır. Elektif şartlarda koroner bypass ameliyatı yapılan ve sadece mediastenin açıldığı 51 olgu çalışmaya dahil edildi. Olgular mediastene yerleştirilen dren sayısına göre iki gruba ayrıldı. Grup1 deki hastalarda postoperatif drenajın sağlanması ve takibi için mediastene tek dren (36 F), grup 2 hastalarda ise iki adet dren (36F) yerleştirildi. Mediastendeki mayi miktarı ekokardiyografi kullanılarak minimal, az, orta ve fazla olacak şekilde skorlandı. Hastalar taburcu edilmeden önce postoperatif 5. günde kontrol ekokardiyografi yapılarak mayi skorları kaydedildi. Gruplar arasında kaydedilen değerler arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığı araştırıldı. Grup 1 ve grup 2’deki olguların verileri incelendiğinde sırasıyla koroner bypass yapılan damar sayısı 2,81±0,94 / 2,96±0,79; X klemp süresi 34,42±12,32 dk / 38,16±10,19 dk; kardiyopulmoner bypass süresi 72,58±23,57 dk / 75,96±18,72 dk; drenaj miktarı 557,69±282,38 ml / 482±226,33 ml; yoğun bakımda kalış süreleri 1,19±0,4 gün /1,16±0,37 gün; taburcu süreleri 5 gün / 5 gün; atriyal fibrilasyon gelişen olgu sayısı 6 / 5 idi. Koroner bypass yapılan olgularda sadece mediasten açılmışsa çift dren uygulamasının maliyeti artıran, estetiği bozan gereksiz bir uygulama olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Varis Cerrahisi Erken Dönem Sonuçlarımız(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Çakır, Habib; Tuncel, Çağatay; Uncu, Hasan; Yıldız, Gürdeniz; Çetinoğlu, Mahmut; Özsöyler, İbrahimBiz bu çalışmamızda kliniğimizde alt ekstremite varis cerrahisi yaptığımız hastaların erken dönem sonuçlarını sunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde Nisan 2011-Eylül 2011 tarihinde alt ekstremite varis cerrahisi yaptığımız 36 hasta çalışmaya alındı. Tüm hastalara preoperatif bilateral alt ekstremite venöz doppler USG çekildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 39,6 (18-60) yıl idi. Hastaların 23’ü erkek 13’ü kadın idi. Tüm hastalar spinal anestezi altında operasyona alındı. 17 hastaya sağ alt ekstremite striping ve flebektomi, 1 hastaya sağ alt ekstremite flebektomi, 14 hastaya sol alt ekstremite striping ve flebektomi ve 4 hastaya da sol alt ekstremite flebektomi yapıldı. 18 hasta, klinik görünüm, etiyolojik faktör, anatomik dağılım ve patofizyolojik durum sınıflamasına göre (CEAP) evre 3, 16 hasta evre 4-5 ve 2 hasta evre 6 idi. Doppler USG’de 31 hasta da safen vende reflü saptandı. Bu hastaların tümüne striping işlemi uygulandı. Sonuçlar: Kliniğimizde CEAP evre 1-2 hastalarına endovenöz lazer ablasyon yöntemini, evre 3 ve üzeri hastalarda ise cerrahi tedaviyi tercih ediyoruz. Doppler USG’de safen vende reflü saptanan hastalarda, sadece yüksek ligasyon değil beraberinde striping işlemini uyguluyoruz.Öğe Venöz Ülser Tedavisinde Unna Bandajı Uygulaması: Otuz Hastanın Değerlendirmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Acıpayam, Mehmet; Zor, M. Hakan; Altınay, Levent; Uncu, Hasan; Halıcı, ÜmitAmaç: Bu prospektif çalışma ile kliniğimizdeki Unna bandajı uygulamalarımızda elde ettiğimiz verileri değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Nisan 2007 - Ağustos 2011 arasında venöz ülser şikayeti ile başvuran 1’i kadın, 29’u erkek toplam 30 hasta (23-56 yaşları arasında, ortalama 33,5) çalışmaya alındı. Tüm hastalara Unna bandajı uygulandı. Unna bandajı ile birlikte günde iki kez kalsiyum dobesilat 500 mg tablet verildi. Yara iyileşmesini takiben tedaviye diz altı orta basınçlı varis çorabı, kalsiyum dobesilat ile devam edildi. Bulgular: Ülserler 23 (%76) hastada medial malleol çevresinde, 2 (%0.06) hastada diz altında yaygın, 2 (%0.06) hastada tibia orta bölgesinde, 2 (%0.06) hastada tibia 1/3 distal ve medial malleol çevresine yayılmış ve 1 (%0.03) hastada lateral malleol proksimalindeydi. Hastaların ülserli geçirdiği süre 1,5 ile 168 (ortalama 25,2) aydı. Olgulara 1 ile 6 kür (ortalama 2,13) Unna bandajı uygulandı. Yedi olguda (%24) Unna bandajı uygulanan bölgede ciltte kuruluk ve kaşıntı ile seyreden dermatit görüldü. Ülser nüksü gözlenen 4 (%13) olgu Unna bandajı ile tedavi edildi. Hastaların takibi sırasında Unna bandajının erken dönemde çıkarılmasının gerektiği hasta olmadı. Sonuç: Kronik venöz ülser tedavisinde Unna bandajının, uygulanması ve temininin kolay, tedavi maliyetlerinin düşük, minimal komplikasyona sahip olması, arteriyel hastalığın da bulunduğu olgularda diğer kompresyon yöntemlerine göre daha güvenli olması ve diğer yöntemlerden etkinlik açısından bir farkının bulunmaması dolayısıyla akılda bulunması gereken bir yöntem olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Venöz ülser tedavisinde unna bandajı uygulaması: otuz hastanın değerlendirmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Acıpayam, Mehmet; Zor, M. Hakan; Altınay, Levent; Uncu, Hasan; Halıcı, ÜmitAmaç: Bu prospektif çalışma ile kliniğimizdeki Unna bandajı uygulamalarımızda elde ettiğimiz verileri değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Nisan 2007 - Ağustos 2011 arasında venöz ülser şikayeti ile başvuran 1’i kadın, 29’u erkek toplam 30 hasta (23-56 yaşları arasında, ortalama 33,5) çalışmaya alındı. Tüm hastalara Unna bandajı uygulandı. Unna bandajı ile birlikte günde iki kez kalsiyum dobesilat 500 mg tablet verildi. Yara iyileşmesini takiben tedaviye diz altı orta basınçlı varis çorabı, kalsiyum dobesilat ile devam edildi. Bulgular: Ülserler 23 (%76) hastada medial malleol çevresinde, 2 (%0.06) hastada diz altında yaygın, 2 (%0.06) hastada tibia orta bölgesinde, 2 (%0.06) hastada tibia 1/3 distal ve medial malleol çevresine yayılmış ve 1 (%0.03) hastada lateral malleol proksimalindeydi. Hastaların ülserli geçirdiği süre 1,5 ile 168 (ortalama 25,2) aydı. Olgulara 1 ile 6 kür (ortalama 2,13) Unna bandajı uygulandı. Yedi olguda (%24) Unna bandajı uygulanan bölgede ciltte kuruluk ve kaşıntı ile seyreden dermatit görüldü. Ülser nüksü gözlenen 4 (%13) olgu Unna bandajı ile tedavi edildi. Hastaların takibi sırasında Unna bandajının erken dönemde çıkarılmasının gerektiği hasta olmadı. Sonuç: Kronik venöz ülser tedavisinde Unna bandajının, uygulanması ve temininin kolay, tedavi maliyetlerinin düşük, minimal komplikasyona sahip olması, arteriyel hastalığın da bulunduğu olgularda diğer kompresyon yöntemlerine göre daha güvenli olması ve diğer yöntemlerden etkinlik açısından bir farkının bulunmaması dolayısıyla akılda bulunması gereken bir yöntem olduğunu düşünmekteyiz.