Yazar "Yağmur, Yurdagül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Desire to have a child during the COVID-19 pandemic: A case of Southeastern Anatolia Region(2023) Gül, Sidar; Yağmur, YurdagülAim: The aim of this study was to determine the desire of married couples have children during the COVID-19 pandemic and identify the factors affecting this desire. Methods: A descriptive cross-sectional survey study design was used. Married men and women aged 18 to 49 in a province located in the Southeastern Anatolia Region participated this study. Data were collected using a Personal Information Form and the COVID-19 Fear Scale via online. Results: Of the participants 44.1% wanted to have children before the pandemic, 50.2% of these participants postponed this desire during the pandemic. 40.7% of these participants were not using any contraceptive method, and partner's refusal (51.6%) was the most reason on this topic. The factors that influenced decisions to limit the number of children were advanced age, being unemployed, the sole decision-maker status of family elders regarding fertility-related preferences, less frequent sexual activity during the pandemic period, and fear of COVID-19. Conclusion: The results showed that the negative effects of the pandemic, and sociodemographic disadvantages significantly affected the desire to have a child.Öğe DOĞUM SONU DÖNEMDEKI KADINLARIN AiLE PLANLAMASI YÖNTEMI KULLANIMI VE SAĞLIK ALGISININ İNCELENMESi(2019) Yağmur, Yurdagül; KESKİN, FatmaBu araştırma doğum sonu dönemdeki kadınların aile planlaması yöntemlerini kullanımı ve sağlık algısının incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Kesitsel tipteki bu araştırma Temmuz 2017 – Ocak 2018 tarihleri arasında 7 Aile Sağlık Merkez’inde (ASM) yapılmıştır. Veriler doğum sonrası 40 gün ile 8.ay arasında olan 401 kadından toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak anket formu ve sağlık algısı ölçeği kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzde, ortalama, bağımsız gruplarda t testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Katılımcı kadınların %56.6’sının 27-35 yaş aralığında olduğu, %63.8’inin lise ve üstü eğitimli olduğu, %83.3’ünün çalışmadığı belirlenmiştir. Kadınların %68.6’sının doğum sonu dönemde aile planlamasına yönelik danışmanlık hizmeti almadığı, %58.1’inin aile planlama yönteminden herhangi birini kullandığı saptanmıştır. Kadınların eğitim ve ekonomik düzeyleri yükseldikçe ve çalışma durumlarında artış oldukça sağlık algı puanlarının arttığı ve aralarındaki farkın anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.05). Kadınların yaşı, gebeliğinin planlı olma durumu ve aile planlaması danışmanlığı alma durumu ile sağlık algı puanları arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır (p>0.05).Kadınların eğitim ve ekonomik düzeylerinin artması, yaşayan çocuk sayılarının azalması, sağlık algılarının artmasına neden olmaktadır. Sağlık algı düzeyinin bilinmesi, doğum sonu dönemde kadınların sağlıkla ilgili konuları, anlama ve kavrama düzeylerinin tanımlanmasını sağlayacak ayrıca kadınlara verilecek olan aile planlama hizmetlerinin ve sağlık eğitiminin etkinliğini artıracaktır.Öğe DOĞUM SONU DÖNEMDEKİ KADINLARIN AİLE PLANLAMASI YÖNTEMİ KULLANIMI VE SAĞLIK ALGISININ İNCELENMESİ(2019) Yağmur, Yurdagül; Keskin, FatmaÖz: Bu araştırma doğum sonu dönemdeki kadınların aile planlaması yöntemlerini kullanımı ve sağlık algısınınincelenmesi amacıyla yapılmıştır. Kesitsel tipteki bu araştırma Temmuz 2017 – Ocak 2018 tarihleri arasında 7Aile Sağlık Merkez’inde (ASM) yapılmıştır. Veriler doğum sonrası 40 gün ile 8.ay arasında olan 401 kadındantoplanmıştır. Veri toplama aracı olarak anket formu ve sağlık algısı ölçeği kullanılmıştır. Verilerindeğerlendirilmesinde yüzde, ortalama, bağımsız gruplarda t testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır.Katılımcı kadınların %56.6’sının 27-35 yaş aralığında olduğu, %63.8’inin lise ve üstü eğitimli olduğu,%83.3’ünün çalışmadığı belirlenmiştir. Kadınların %68.6’sının doğum sonu dönemde aile planlamasına yönelikdanışmanlık hizmeti almadığı, %58.1’inin aile planlama yönteminden herhangi birini kullandığı saptanmıştır.Kadınların eğitim ve ekonomik düzeyleri yükseldikçe ve çalışma durumlarında artış oldukça sağlık algıpuanlarının arttığı ve aralarındaki farkın anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.05). Kadınların yaşı, gebeliğinin planlıolma durumu ve aile planlaması danışmanlığı alma durumu ile sağlık algı puanları arasında anlamlı ilişkibulunmamıştır (p>0.05).Kadınların eğitim ve ekonomik düzeylerinin artması, yaşayan çocuk sayılarınınazalması, sağlık algılarının artmasına neden olmaktadır. Sağlık algı düzeyinin bilinmesi, doğum sonu dönemdekadınların sağlıkla ilgili konuları, anlama ve kavrama düzeylerinin tanımlanmasını sağlayacak ayrıca kadınlaraverilecek olan aile planlama hizmetlerinin ve sağlık eğitiminin etkinliğini artıracaktır.Öğe Gebe kadınların genital hijyen uygulamalarının değerlendirilmesi(İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2009) Yağmur, Yurdagül; Ulukoca, NeşeÖz: Amaç: Bu çalışma, gebe kadınların genital hijyen uygulamalarını değerlendirmek ve genital yol enfeksiyonları ile ilişkisini tanımlamak amacıyla gerçekleştirildi. Yöntem: Tanımlayıcı nitelikteki bu çalışma 914 gebe kadınla Malatyada gerçekleştirildi. Soru formu gebe kadınlara evlerinde uygulandı. Veriler SPSS 12.0 programında değerlendirildi. Bulgular: Örneklemdeki 914 kadının yaş ortalaması 27.48±6.02 yaş ve yaş aralığı 17-50 arasındaydı. Gebelerin %37.9’u ilk okul mezunu, %85.6’sı çalışmıyor, %71.2’sinin ekonomik durumu ortaydı. Kadınların %57.2’si iki günde bir duş alıyordu, %48.1’i iç çamaşırını iki günde bir değiştiriyordu ve %19.9’u vajinal duş yapıyordu. Gebelerin %17.4’ü genital yol enfeksiyon tanısına sahipti. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçlarına göre gebe kadınların hijyen alışkanlıkları yetersizdi ve eğitimle desteklenmesi gerekmektedir. Başlık (İngilizce): Evaluation of applications regarding the genital hygiene of pregnant women Öz (İngilizce): Purpose: The aim of this study was to define the pregnant women’ applications on genital hygiene and its relation with reproductive tract infections. Method: This descriptive study has been based on 914 pregnant women’ in Malatya. The pregnant women were asked questions from a questionnaire form in their houses. The data were evaluated by the SPSS for Windows version 12.0 pro- gram. Results: Among the total sample size of 914 women, the mean age was 27.48±6.02 years and ranged between 17-50. Of the 37.9% females included in this study are graduated from the primary school, 85.6% of females are unemployed, the economic situation of 71.2% them is average. Of the women 57.2% have a shower in two days, 48.1% of them change their underwear in two days, and 19.9% have a vajinal douche. In addition, 17.4% of the females are being diagnosed reproductive tract infections. Conclusion: According to the results of this study, the pregnant women do not pay attention to genital hygiene and there- fore that they require educational support.Öğe Genç kadınlara uygulanan osteoporozdan korunmaya yönelik sağlığı geliştirme programının etkinliğinin değerlendirilmesi(2006) Yağmur, YurdagülAmaç: Bu çalışmada, genç kadınlara osteoporozdan korunma ve sağlığı geliştirme davranışlarını kazandırmak amacıyla hazırlanan Sağlığı Geliştirme Programı'nın etkinliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma yarı deneysel olarak planlanmış olup 15-34 yaş grubu kadınlar üzerinde yürütülmüştür. Bilgilendirilmiş onayları alınarak seçilmiş 25 kadın müdahale, 25 kadın kontrol grubu olmak üzere toplam 50 kişi deney populasyonunu oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında kadınların tanıtıcı bilgilerini içeren 7 soruluk bir "Tanıtıcı Bilgi Formu", literatürler doğrultusunda hazırlanan 18 soruluk "Osteoporoz Bilgi Formu", "Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği'nin (SYBDÖ)= (Health Promotion Life-Style Profile-HPLP) beslenme ve egzersiz alt test formu", "Haftalık Kalsiyum Alım İzlem Formu" ve "Haftalık Egzersiz İzlem Formu" kullanıldı. Müdahale grubu kadınlara ayrıca osteoporoza ilişkin literatür ve genç kadınların genel özellikleri göz önüne alınarak "Sağlığı Geliştirme Programı" hazırlanmış ve osteoporoz ve korunma yollarına ilişkin iki oturumluk eğitim yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesi, bilgisayarda SPSS 10.0 for Windows istatistik programında yapılmıştır. Veri analizinde ki-kare (X²) ve iki eş arasındaki farkın önemlilik testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmada deney ve kontrol grubu kadınların tanımlayıcı özellikleri normal dağılım göstermiştir. Müdahale grubunun osteoporoz bilgi puanı, egzersiz puanı ve egzersiz süresindeki artış anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Kontrol grubundaki kadınların ise yapılan izlemde beslenme ve egzersiz puanı, osteoporoz bilgi puanı, kalsiyum alımı ve egzersiz süresinde anlamlı bir değişiklik saptanmamıştır. Sonuç: Genç kadınlara uygulanan Sağlığı Geliştirme Programı; osteoporoz bilgi puanında, egzersiz ölçek puanında ve egzersiz sürelerinde istatistiksel olarak anlamlı artış sağlamış, beslenme ölçek puanı ve kalsiyum alımında ise bir değişiklik oluşturmamıştır.Öğe Genç Kadınlara Uygulanan Osteoporozdan Korunmaya Yönelik Sağlığı Geliştirme Programının Etkinliğinin Değerlendirilmesi+(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Yağmur, YurdagülBu çalışmada, genç kadınlara osteoporozdan korunma ve sağlığı geliştirme davranışlarını kazandırmak amacıyla hazırlanan Sağlığı Geliştirme Programı’nın etkinliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma yarı deneysel olarak planlanmış olup 15-34 yaş grubu kadınlar üzerinde yürütülmüştür. Bilgilendirilmiş onayları alınarak seçilmiş 25 kadın müdahale, 25 kadın kontrol grubu olmak üzere toplam 50 kişi deney populasyonunu oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında kadınların tanıtıcı bilgilerini içeren 7 soruluk bir ‘’Tanıtıcı Bilgi Formu”, literatürler doğrultusunda hazırlanan 18 soruluk ‘’Osteoporoz Bilgi Formu’’, ‘’Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği’nin (SYBDÖ)= (Health Promotion Life-Style Profile-HPLP) beslenme ve egzersiz alt test formu’’, ‘Haftalık Kalsiyum Alım İzlem Formu’’ ve ‘’Haftalık Egzersiz İzlem Formu’’ kullanıldı. Müdahale grubu kadınlara ayrıca osteoporoza ilişkin literatür ve genç kadınların genel özellikleri göz önüne alınarak ‘’Sağlığı Geliştirme Programı” hazırlanmış ve osteoporoz ve korunma yollarına ilişkin iki oturumluk eğitim yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesi, bilgisayarda SPSS 10.0 for Windows istatistik programında yapılmıştır. Veri analizinde ki-kare (χ²) ve iki eş arasındaki farkın önemlilik testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmada deney ve kontrol grubu kadınların tanımlayıcı özellikleri normal dağılım göstermiştir. Müdahale grubunun osteoporoz bilgi puanı, egzersiz puanı ve egzersiz süresindeki artış anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Kontrol grubundaki kadınların ise yapılan izlemde beslenme ve egzersiz puanı, osteoporoz bilgi puanı, kalsiyum alımı ve egzersiz süresinde anlamlı bir değişiklik saptanmamıştır. Sonuç: Genç kadınlara uygulanan Sağlığı Geliştirme Programı; osteoporoz bilgi puanında, egzersiz ölçek puanında ve egzersiz sürelerinde istatistiksel olarak anlamlı artış sağlamış, beslenme ölçek puanı ve kalsiyum alımında ise bir değişiklik oluşturmamıştır.Öğe İntrauterin Dönemde Fetal Cinsiyetin Annelerin Mutluluk Düzeyine Etkisi(Acıbadem Sağlık Bilimleri Dergisi, 2019) Yağmur, Yurdagül; Oltuluoğlu, Hatice; Ergin, İlksen OrhanÖz: Amaç: Bu çalışmanın amacı, intrauterin dönemde fetal cinsiyetin annelerin mutluluk düzeyine etkisini incelemekti. Yöntem: Kesitsel tipteki araştırmanın evrenini, bir devlet hastanesinin kadın doğum polikliniğine bir yılda başvuran 6000 gebe kadın oluşturdu. Örnekleme 638 gebe kadın olasılıksız rastlantısal örnekleme yöntemiyle alındı. Veriler, veri toplama formu ve Oxford Mutluluk Ölçeği kullanılarak Nisan-Haziran 2016 tarihleri arasında toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde; sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, t testi ve ANOVA testi kullanıldı. Bulgular: Gebelerin yaş ortalaması 27.55±5.33, Oxford Mutluluk Ölçeği puan ortalaması 122.54±17.18 bulundu. Çalışmada gebelerin yaşı, öğrenim düzeyi ve eşin istediği bebek cinsiyetine göre mutluluk puanları arasında önemli fark saptandı. Sonuç: Gebelerin mutluluk düzeyi orta olarak saptandı. Gebe kadınların yaşının genç olması, yüksek eğitimli olması ve eşinin bebek cinsiyeti konusunda tercihte bulunmaması mutluluk düzeyini artırmaktaydı. Cinsiyet eşitliği konusunda sağlık personeli tüm toplumu bilinçlendirmelidir. Başlık (İngilizce): HOW DOES FETAL GENDER AFFECT MOTHERS’ LEVELS OF HAPPINESS DURING PREGNANCY Öz (İngilizce): Objective: The aim of this study was to examine the effect of intrauterine fetal gender on mothers’ level of happiness. Method: This cross-sectional study consisted of 6000 pregnant women who enrolled at the obstetric polyclinic of a state hospital. 638 pregnant women were selected using a random sampling method. The data were collected between April and June 2016 using a data collection form and the Oxford Happiness Scale. In evaluating the data absolute number, percentage, mean, standard deviation, T-test and ANOVA test were employed. Findings: The mean age for the pregnant women was 27.55 ± 5.33 and the mean score on the Oxford Happiness Scale was 122.54 ± 17.18. In this study, there were significant differences observed in age during pregnancy, education level and the gender of child desired by the womens’ partners and consequent happiness scores. Result: The pregnant women were found to be moderately happy on average. Young age of the pregnant woman, being highly educated, and the partner having expressed no choice in the sex of the child was associated with an increase in the level of women’s happiness. Healthcare staff have a duty to educate society about gender equality.Öğe Kadınların diyet yapma alışkanlıkları üzerine sosyal medyanın etkisi(2022) Töre, Fatma Keskin; Yağmur, YurdagülAmaç: Bu araştırma kadınların diyet yapma alışkanlıkları üzerine sosyal medyanın etkisini incelemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu araştırma Mayıs 2018-Ocak 2019 tarihleri arasında üç farklı Aile Sağlığı Merkez’inde yapıldı. Veriler 18-65 yaş arası 541 kadından anket formuyla toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiklerin (sayı, yüzde, ortalama, standart sapma) yanı sıra Ki Kare testi, Kruskal Wallis, tek Yönlü ANOVA ve t-testi analizi kullanıldı. Bulgular: Kadınların yaş, öğrenim düzeyi, çalışma durumu, ekonomik durumu ve medeni durumunun beden kitle indeksini (BKİ) etkilediği belirlendi (p < .001). Diyet yapmak için sosyal medyayı kullanan bireylerin daha yüksek BKİ’ye sahip olduğu bulundu. Sosyal medyayı diyetle ilgili kaynaklara ulaşmak için kullanma ve araştırma yapma durumu ile kendini tanımlama arasında istatiksel olarak anlamlı ilişki bulundu (p < .001). Sonuçlar: Araştırmada özellikle kendini hafif şişman ve üstü olarak tanımlayan kadınların sosyal medyayı diyetle ilgili bilgi kaynaklarına ulaşmak ve araştırma yapmak için kullandığı sonucuna ulaşıldı. Kadınların çoğunluğunun sosyal medyada yer alan diyet bilgileri ve bu diyetlerin kullanımı konusunda olumlu düşünmedikleri belirlendi.Öğe Kadınların doğum şekli tercihlerine sağlık eğitiminin etkisi(İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2017) Yağmur, Yurdagül; Çubuk, Medine MutluAmaç: Daha önce doğum yapmamış gebelerin doğum tercihlerine sağlık eğitiminin etkisini belirlemekti. Yöntem: Araştırma deneme öncesi (pre-experimental) tek grup son test modeli kullanılarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Malatya ilinde 8 ASM’ye kayıtlı daha önce hiç doğum yapmamış ve gebeliğinin 7. ayı ve üzerinde olan 200 gebe oluşturdu. Sezaryen doğum isteyen veya doğum şekli konusunda kararsız olarak belirlenen 58 gebe eğitim grubuna alındı. Evrenin tamamı örnekleme alındığı için herhangi bir örnekleme yöntemi kullanılmadı. Veriler Anket Formu kullanılarak toplandı. Sezaryen isteyen ve doğum şekli konusunda kararsız olan, her kadına Eğitim Broşürü kullanılarak 15 dakikalık eğitim verildi. Elde edilen verilerin istatistik değerlendirilmesinde; yüzdelik dağılım ve Fisher Exact testi kullanıldı. Bulgular: Gerçekleşen doğum şekli ile kadının eşinin çalışması, gebeliğin takip edildiği yer, doğumun yapıldığı yer ve planlanan doğum şekli arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p<0.05). Sonuç: Bu araştırmanın sonuçları, sezaryen doğum oranının yüksek olduğunu ve geç dönemde verilen bireysel eğitimin sezaryen oranını azaltmadığını gösterdi. Vajinal doğum oranlarını arttırmak için; birinci basamak sağlık kurumlarında çalışan hemşireler-ebeler tarafından kadınların antenatal dönemde vajinal doğum yapmaları konusunda cesaretlendirilmesi, eğitim verilmesi ve eğitimin sürekliliği önerilebilir. Anahtar Sözcükler: Sezaryen Doğum, Normal Doğum, Sağlık Eğitimi, Doğum Şekli Tercihi.Öğe Malatya ili fırat sağlık ocağı bölgesinde yaşayan 15-49 yaş kadınların genital hijyen davranışları(İnönü Üniversitesi, Sağlık Yüksek Okulu, Malatya, Türkiye, 2007) Yağmur, YurdagülÖz: Özet: Yanlış ve yetersiz genital hijyen uygulamalarının vajinal florayı bozduğu ve pek çok sağlık sorununa neden olduğu bilinmektedir. Bu araştırmada Malatya ili Fırat Sağlık Ocağı bölgesinde yaşayan kadınların genital hijyen davranışlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Tanımlayıcı nitelikteki bu araştırmaU,U Fırat Sağlık Ocağı bölgesinde olasılıksız örnekleme yöntemi kullanılarak 15-49 yaş arası 400 kadınla gerçekleştirilmiştir. Kadınlara anket formu evlerinde uygulanmıştır. Veriler SPSS for Windows version 10.0 programında değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan kadınların %37’sinin ilkokul mezunu, %69,1’inin evli, %87,8’inin çalışmadığı, %54’ünün ekonomik durumunun orta olduğu saptanmıştır. Kadınların %71’inin 2-3 günde bir banyo yapmakta olduğu, %38’ inin adet döneminde hiç banyo yapmadığı, %6’sının iç çamaşırını 2-3 günde bir değiştirdiği, %23,5’ inin adet döneminde yıkanabilir bez kullandığı ve %46,5’ inin günde 1-2 ped değiştirdiği, %43’ ünün vajinal duş yaptığı belirlenmiştir. Ayrıca kadınların % 27’ sinin önceden yada şu anda genital yol enfeksiyonu tanısı almış oldukları saptanmıştır. Araştırma sonucunda, kadınların bazı hijyen alışkanlıklarında yetersizlik ve yanlışlıklar olduğu bulunmuştur. Bu durumda, kadınların eğitim ve sosyo ekonomik durumunu da dikkate alarak, sağlığı koruma ve geliştirmeye yönelik eğitimler yapılması gerekmektedir. Birinci basamak sağlık hizmetleri kapsamında hemşire ve ebelerin ev ziyaretlerinde, kadınların genital hijyen davranışlarını sorgulayarak doğru bilgilendirme yapmaları da yararlı olacaktır.Öğe MENOPOZAL DÖNEMDE SAĞLIKLI YAŞAM BİÇİMİ DAVRANIŞLARI, YAŞAM KALİTESİ VE MOTİVASYONEL GÖRÜŞMELER(2020) Orhan, İlksen; Yağmur, YurdagülÖz: Kadın yaşamının önemli dönüm noktalarından biri olan menopoz; overlerde östrojen üretiminin belirgin azalmasıyla ovaryal fonksiyonların yitirilmesi sonucunda menstruasyonun kalıcı olarak kesilmesidir. Menopozal dönemdeki kadınların hormonal değişiklikler sonucu ortaya çıkan semptomlardan en az birini yaşadığı bilinmektedir. Menopozal dönemdeki kadınlara, özel eğitim almış sağlık profesyonelleri tarafından menopoza ilişkin bilgi verilmesi, kadının temel gereksinimlerini karşılama konusunda sağlık eğitimi ve danışmanlık yapılması kadınların sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını geliştirmede ve bunun sonucunda yaşam kalitelerini arttırmada katkı sağlayacaktır. Motivasyonel görüşmeler menopozal yakınmalar ile baş etmede, menopoza yönelik sağlıklı yaşam tarzı geliştirerek yaşam kalitesini arttırmada kullanılabilecek alternatif bir iletişim tekniğidir. Hemşirelerin eğitici, danışman, araştırmacı, uygulayıcı ve destekleyici rollerini kullanarak menopozal dönemdeki kadınların sorunlarının çözümünde alternatif iletişim tekniklerini kullanmaları oldukça önemlidir. Bu nedenle, bu derlemede sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve yaşam kalitesini desteklemede motivasyonel görüşmelere ilişkin kavramsal çerçeve literatür doğrultusunda incelenmiştir.Öğe MENOPOZAL DÖNEMDE SAĞLIKLI YAŞAM BİÇİMİ DAVRANIŞLARI, YAŞAM KALİTESİ VE MOTİVASYONEL GÖRÜŞMELER(2020) ORHAN, İlksen; Yağmur, YurdagülKadın yaşamının önemli dönüm noktalarından biri olan menopoz; overlerde östrojen üretiminin belirgin azalmasıyla ovaryal fonksiyonların yitirilmesi sonucunda menstruasyonun kalıcı olarak kesilmesidir. Menopozal dönemdeki kadınların hormonal değişiklikler sonucu ortaya çıkan semptomlardan en az birini yaşadığı bilinmektedir. Menopozal dönemdeki kadınlara, özel eğitim almış sağlık profesyonelleri tarafından menopoza ilişkin bilgi verilmesi, kadının temel gereksinimlerini karşılama konusunda sağlık eğitimi ve danışmanlık yapılması kadınların sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını geliştirmede ve bunun sonucunda yaşam kalitelerini arttırmada katkı sağlayacaktır. Motivasyonel görüşmeler menopozal yakınmalar ile baş etmede, menopoza yönelik sağlıklı yaşam tarzı geliştirerek yaşam kalitesini arttırmada kullanılabilecek alternatif bir iletişim tekniğidir. Hemşirelerin eğitici, danışman, araştırmacı, uygulayıcı ve destekleyici rollerini kullanarak menopozal dönemdeki kadınların sorunlarının çözümünde alternatif iletişim tekniklerini kullanmaları oldukça önemlidir. Bu nedenle, bu derlemede sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve yaşam kalitesini desteklemede motivasyonel görüşmelere ilişkin kavramsal çerçeve literatür doğrultusunda incelenmiştir.Öğe Mikrobiyotanın Kadın ve Çocuk Sağlığına Etkisi(2020) Durğut, Seher; Yağmur, Yurdagülİnsan vücudunda virüs, bakteri ve mantar gibi mikrobiyal türlerden oluşan tüm mikroorganizmalar mikrobiyota olarak adlandırılır. İnsan mikrobiyomu sağlığın korunmasında rol oynar, fakat aynı zamanda mikrobiyal türlerdeki belirli değişimlerin anne-çocuk sağlığını olumsuz etkilediği düşünülmektedir. Mikrobiyota gelişimi uterin ortamda başlar ancak doğum şekli, vajinal ortam, gebelikte antibiyotik ve probiyotik kullanımı, yaşam tarzı gibi faktörlerin yeni doğan mikrobiyomunun ilk kolonizasyon sürecini etkilediği gösterilmiştir. Son yapılan çalışmalarla birlikte yaşamın ilk yıllarından itibaren oluşan mikrobiyal kolonizasyonun, kadın hayatının tüm dönemlerinde hastalık ve sağlık durumunu etkilediği düşünülmektedir. Bu derlemenin amacı mikrobiyotanın kadın ve çocuk sağlığı üzerine etkisini değerlendirmektir.Öğe Mülteci Kadınların Üreme Sağlığı Sorunları ve Çözüm Önerileri(Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Elektronik Dergisi, 2018) Yağmur, Yurdagül; Aytekin, SidarÖz: Giriş: Göç bugün uluslararası bir sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Göç edenlerin yaklaşık yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Göç eden kadınlar "mülteci" ve "kadın" olmanın güçlüklerini bir arada yaşarken yaşanan travma, barınma olanaklarının yetersizliği, ekonomik problemler ve eğitim yetersizliği gibi sağlıklarını olumsuz etkileyen pek çok durumla da karşılaşmaktadır. Mülteci kadınların üreme sağlığı psiko-sosyal, kültürel, ekonomik faktörler ve mültecilere yönelik tutumdan etkilenmektedir. Mülteci kadınların başlıca üreme sağlığı sorunları; gebelik ve doğum komplikasyonları, şiddet ve istismar, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, psikolojik sorunlar ve üreme sağlığı hizmetlerine erişim yetersizliğidir. Mülteci kadınlar, doğum öncesi bakım, aile planlaması hizmeti ve kadın sağlığını geliştiren, koruyucu hizmetlerden yararlanmaları için sağlık çalışanları tarafından bilgilendirilmelidir. Makale; Mülteci kadınların üreme sağlığı sorunları ve çözüm önerileri nelerdir? sorusuna yanıt oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu makalenin sağlık profesyonellerinin konu hakkındaki farkındalıklarını artırarak, mülteci kadınların üreme sağlığına yönelik daha etkin girişimlerde bulunulmasına katkı sağlayacağı düşünülmüştürÖğe Sağlık Yüksek Okulu öğrencilerinin HIV/AIDS’le ilgili bilgi ve tutumları(2007) Kaya, Mine; Aylaz, Rukuye; Yağmur, Yurdagül; Gülsen, GüneşÖz: İnönü Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu 1. ve 4. sınıf öğrencilerinin (n=190) HIV/AIDS hakkında tutumlarını ve bilgi düzeylerini saptamak amacıyla düzenlenmiş tanımlayıcı tipte bir araştırmadır. Araştırmacılar tarafından geliştirilen anket formu gözlem altında doldurulmuştur. Öğrencilerin HIV-AIDS hakkında en çok bilgilendikleri kaynak okul dersleridir. 4. sınıfların bilgi puan ortalaması 1. sınıflardan anlamlı düzeyde yüksektir. AIDS bilgi anketi korunma, bulaşma yolları ve genel bilgiler alt gruplarına göre, sağlık memurluğu öğrencileri hemşirelik ve ebelik öğrencilerinden genel bilgi açısından anlamlı düzeyde yüksek puan almıştır. Öğrenciler sınıflarına göre değerlendirildiğinde, hem korunma, hem de bulaşma yolları ile ilgili bilgi puan ortalamaları 4. sınıflarda anlamlı düzeyde yüksektir. Öğrencilerin yarısından fazlası AIDS’li olduğunu bildikleri kimselerden uzak durmayacağını, AIDS’li birinin kendisine dokunmasından rahatsız olmayacağını, AIDS’li kişilerden kaçınmayacağını ve AIDS’e yakalanmaktan korktuğunu, yarısına yakını AIDS’li biriyle aynı evi paylaşmayacağını ifade etmiştir. SYO öğrencilerinin bilgi puanı ortalaması ve başlıca sorulara verdikleri doğru yanıtlar genel olarak yüksektir. Ancak sağlık bilimleri öğrencileri olarak düşünüldüğünde, bilgi ve AIDS’li hastalara karşı tutumlarda olumsuz ve çelişkili ifadeler vardır. Sağlık ve sağlık hizmeti sunumu ile ilgili öğrenim veren okullarda özellikle HIV/AIDS’i önleme, korunma ve AIDS’li hastaların bakımları konusunda etkin eğitim stratejileri ve programları geliştirilmelidir.