İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 144
  • Öğe
    DÜZELTME: İŞGÜCÜNE KATILMA DURUMUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN KATEGORİK REGRESYON İLE ÇÖZÜMLENMESİ
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Saklıyan, Sarp; Kıvrak, Mehmet; Güldoğan, Emek; Aarslan, Ahmet Kadir; Çolak, Cemil
    İşgücüne katılma durumunu etkileyen bağımsız değişkenler; göç, cinsiyet, yaş, hanehalkı büyüklüğü, maaş, eğitim, çalışma durumu, çalıştığı sektör, enflasyon ve işgücü endeksleri olarak belirlenmiştir. Belirlenen değişkenlerin optimum ölçeklendirme ile bağımlı değişken üzerindeki beklenen varyansı açıklama oranını görerek, değişkenlerin kısmi katkılarını ve istatistiksel anlamlılıklarını incelemek amaçlanmıştır. Analizler, TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu) Hanehalkı İşgücü verilerinin 2016 yılına ait son altı aylık verileri üzerinden 2463 hane verisine kategorik regresyon (CATREG) uygulanmıştır. Çözümleme, IBM SPSS Statistics 20 programında yapılmıştır. Veri yapısına uygun ölçeklendirme ile çözümleme yapıldığında, 𝑅� 2 değeri model anlamlı çıkmasına rağmen yüksek seviyede çıkmamıştır. Optimum ölçeklendirme ile değişkenler tekrardan belli bir kısıt dahilinde ölçeklendirildiğinde, modelin anlamlı ve 𝑅� 2 değerinin belirgin şekilde arttığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda optimal ölçeklemenin bu konuda kuvvetli olduğunu savunabiliriz. Optimum ölçeklendirme ile bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkendeki varyansı açıklama oranındaki değişimler görülmüştür. Elde edilen optimum model sonrası 𝑅� 2 değerinin düşük seviyede kalması ve anlamlı beklenen değişkenlerin anlamsız çıkması ise analize sokulan verilerin tutarlılığının sağlanamamasından kaynaklanmaktadır.
  • Öğe
    METAL SEKTÖRÜNDE MEYDANA GELEN İŞ KAZALARINDA CİNSİYET FAKTÖRÜ
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Bozkurt, Yahya
    İş kazalarının %80’i çalışan, %18’i fiziksel ve mekanik çevre şartları, %2’si ise beklenmedik olaylar kaynaklıdır. Bu yüzdesel dağılım göz önünde bulundurulduğunda, açıkça görülmektedir ki insan faktörü, yüzdesi en yüksek iş kazası faktörüdür. İş kazalarının oluşmasında rol oynayan insan faktörü kaynaklı sebepler denildiğinde ilk akla gelen etmenlerden biri ise cinsiyet faktörüdür. Cinsiyete dayalı mesleki ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet rolleri işgücü piyasasındaki mesleki seçim ve rolleri belirlemekte, burada meydana gelen iş kazalarındaki kadın-erkek işçi sayısını değiştirmektedir. Ülke ekonomisine katkı sağlayan en önemli sektörlerden biri olan metal sanayisinde meydana gelen iş kazaları da toplumsal cinsiyet faktöründen oldukça etkilenmektedir. Erkek egemen ve çalışma şartları zor olan metal sektöründe, toplumsal baskıların bu mesleğin tercih edilebilirliği yönünde kadınları etkilediği, dolayısıyla sektörde meydana gelen iş kazası sayılarının bu faktörler göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu çalışmada, 2016-2019 yılları arasında metal sektöründe meydana gelen iş kazalarında cinsiyet faktörünün rolü incelenmiştir.
  • Öğe
    THE RUSSIAN FEDERATION AND THE EUROPEAN UNION RELATIONS
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Branıtskıy, Andrey
    An analysis of the European Union and the Russian Federation relations in 1991-2021 is given in the article. The author divides the epoch into two main periods: the path to strategic partnership (1991-2013) and the collapse of links (2014-2021). The reasons for the degradation of the RF and the EU relations are investigated. The author reveals the cardinal contradictions between the attempts to build the Greater Europe and to restore the role of Russia as a Great Power after the Cold War.
  • Öğe
    MENA ÜLKELERİNDE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ: PANEL NEDENSELLİK ANALİZİ YAKLAŞIMI
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Demez, Selim
    Küreselleşen kapitalizmin hakim olduğu neredeyse tüm dünya ekonomilerinde dış ticaret büyümenin dinamiği olarak görülmektedir. Bilindiği gibi ülkelerin hedeflerinin başında sürdürülebilir büyüme ve kalkınma gelir. Bu nedenle iktisat literatüründe oldukça fazla çalışılan bir konudur. Bu çalışmada Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) ülke grubundaki 14 ülke için 2001 – 2017 yılları arasında dış ticaret ve ekonomik büyüme ilişkisi Dumitrescu ve Hurlin (2012) panel nedensellik analizi ile incelenmiştir. Analiz sonuçlarına göre ihracattan büyümeye tek yönlü, büyüme ile ithalat arasında ise çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Sonuçların ışığında MENA ülkelerinde ithalata ya da ihracata dayalı bir büyüme stratejisinin etkin olduğunu söylemek güçtür.
  • Öğe
    ULUSLARARASI İLİŞKİLER DİSİPLİNİNDE FEMİNİST GÜVENLİK VE YAPISAL ŞİDDET
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Tatar, Hatice
    Feminist bakış açısından yola çıkılarak hazırlanan bu çalışmada amaç, uluslararası ilişkiler disiplininin erkek bakış açısıyla oluşturulan evrensel kavramlarını ve antrosentrik sistemin eleştirisini yapmak, feminist güvenlik yaklaşımının alana yönelik savunularını ve dönüşümün ne şekilde gerçekleşebileceğini ele almaktır. Bu bağlamda uluslararası ilişkiler alanının hâkim kavram ve yaklaşımları, feminist bakış açısıyla ele alınmıştır. Çalışmada öncelikle feminist uluslararası ilişkiler yaklaşımı hakkında bilgi verilmiş ardından disiplinin temel kavramlarına yönelik eleştirilerden bahsedilmiştir. Daha sonra feminist güvenlik kavramı ele alınmış ve yapısal şiddet teorisi ile bağlantı kurularak kadınların uluslararası ilişkiler alanındaki konumuna dair çıkarımlarda bulunulmuştur. Çalışmada, uluslararası ilişkiler alanında kadınların var olmalarıyla maskülen söylemin etkisini azaltarak güvenlik sorununa çok boyutlu çözümler getirileceği, betimsel araştırma yöntemi kullanılarak tartışılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre uluslararası ilişkiler disiplini içerisinde erkeklere göre cinsiyetlerinden dolayı daha az yer alan kadınların uluslararası alan içerisinde daha fazla görünür olmalarıyla güvenlik sorunlarının çözüleceğini dair doğrudan ilişki kurulamamıştır.
  • Öğe
    KÜRESEL PAZARLARDA TÜRKİYE DERİ SANAYİSİNİN ROLÜ VE LOJİSTİK SEKTÖRÜ İLİŞKİSİ
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Akçacı, Taner; Kartal, Murat; Çınaroğlu, Mehmet Serkan
    Deri sanayisi son yıllarda küresel pazarlarda giderek artan bir öneme sahip olmaya başlamıştır. Türkiye, deri sanayisinde yıllardan beri süregelen tecrübesi, kalifiye işçisi ve modern OSB merkezlerindeki kurulu tesisleri ile küresel pazarlarda önemli üretici ve ihracatçı ülkelerden biri olmuştur. Bu nedenle Türkiye deri sanayisinde sahip olduğu yetkinlik, rekabet gücü ve üretim kapasitesi ile bir yandan ülke ekonomisine önemli döviz girdisi sağlarken, diğer yandan da küresel pazarlardaki en büyük üretici ve ihracatçı ülkelerden biri olmayı başarabilmiştir. Bu çalışmada, Türkiye’nin önemli sanayi kollarından biri olan deri sanayisi genel hatlarıyla ele alınmış, küresel pazarlardaki mevcut durumu tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, Türkiye’nin deri sanayisindeki mevcut ihracat pazarları ve ihracatı yapılan başlıca deri mamulleri analiz edilmiştir. Çalışmada ayrıca sektörel gelişmeye paralel olarak ortaya çıkan taşıma, dağıtım vb. işlemler kapsamında deri sanayisinin lojistik sektörü ile olan ilişkisi incelenmiştir.
  • Öğe
    İŞ GÜVENLİĞİ İLE MOTİVASYON, İŞ DOYUMU VE İŞTEN AYRILMA İLİŞKİLERİNİN ULUSLARARASI LOJİSTİK FİRMASI ÇALIŞANLARI ÜZERİN ETKİSİ
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Eyitmiş, Ahmet Melih; Kaplan, Songül
    Dünyada ve ülkemizde lojistik giderek daha önemli hale gelmektedir. Özellikle küreselleşmenin yaygın etkileri neticesinde uluslararası firmaların dünya ticaretinde daha fazla söz sahibi olmaları bu etkiyi arttırmaktadır. Bununla birlikte iletişim kanallarının yaygınlaşması küçük firmaların da uluslararası ya da ulusal çapta satış yapmalarına olanak sağlamaktadır. Bu da lojistiğin önemini daha da arttırmaktadır. Tüm bu gelişmelere paralel ülkemizin uluslararası standartlara ulaşma çabası neticesinde iş sağlığı ve iş güvenliği alanlarında yaptığı düzenlemeler Lojistik firmalarını ve çalışanlarını doğrudan etkilemektedir. Uzun mesafe yolculuktan kaynaklı ortaya çıkabilecek problemlerin yanı sıra motivasyon ve iş doyumunda meydana gelebilecek değişimler çalışanlar için önem arz etmektedir. İş güvenliği konusunda alınan önlemlerin yeterli olup olmaması da çalışanın işten ayrılma düşüncesini etkileyebileceği düşünülmektedir. Çalışmanın önem noktası, İş güvenliği farkındalığının belirlenmesi, iş doyumu, işten ayrılma ve motivasyon arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Araştırmada veriler anket yöntemi kullanılarak toplanmıştır. İş güvenliği ile motivasyon, iş doyumu ve işten ayrılma arasındaki ilişkiler istatistiki analiz yöntemleri kullanılarak hipotezler test edilmiştir. Araştırmada iş güvenliğini iş doyumu ve işten ayrılma değişkenlerinin etkilediği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    EKONOMİK BÜYÜME-FİNANSAL GELİŞME İLİŞKİSİNİN EK DEĞİŞKENLERLE ANALİZİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Güzel, İhsan; Oluç, İhsan
    Bu çalışmada ekonomik büyüme-finansal gelişme ilişkisi incelenmiştir. Çalışma 1970-2015 dönemine ait Türkiye verileri ile yapılmıştır. Finansal gelişmenin haricinde çalışmaya ticari açıklık ile alternatif ve nükleer enerji tüketimi değişkenleri de dahil edilerek Analiz yapılmıştır. Çalışmanın ampirik analizi Johansen eş bütünleşme ve hata düzeltme modeline dayalı Granger nedensellik testleri ile yapılmıştır. Analiz neticesinde değişkenler arasında eş bütünleşme ilişkisi bulunmuştur. Eş bütünleşme sonrasında hata düzeltme modelinin çalışıp çalışmadığı araştırılmıştır. Netice olarak hata düzeltme katsayısı negatif işaretli ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Daha sonra yapılan Granger nedensellik testi sonuçlarına göre ise ekonomik büyüme ile finansal gelişme arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi mevcut iken finansal gelişmeden ticari açıklığa doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında ise yansızlık hipotezi geçerlidir yani granger anlamda herhangi bir nedensel ilişki söz konusu değildir. Ticari açıklık değişkeni ile ekonomik büyüme arasında da herhangi bir nedensellik bulgusuna rastlanmamıştır.
  • Öğe
    SOSYAL YENİLİKÇİLİK VE REKABET GÜCÜ İLİŞKİSİ: ELAZIĞ İLİ KAMU ÇALIŞANLARI ÖRNEKLEMİ
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Karahan, Mehmet; Patır, Sait; Şahin, Celal
    Sosyal yenilikçilik, dünyada sürdürülebilir bir yaşam sağlamak üzere; kültür, ekonomi, çevre gibi sosyal konulara odaklanan ve bunlarla ilgili sorunlara toplumsal çıkarları gözeterek yenilikçi çözümler üretmektir. Sosyal yenilikçilik, sosyal sorunların çözülmesinde ve toplumdaki her bireyin ihtiyaçlarının karşılanmasında, yeni fikirlerin yaşama geçirilmesi ile öncelikle bireyler ve grupların yaşamlarında bir fark oluşturmayı, daha geniş anlamda toplumsal değişimi gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Yaşanan hızlı değişimlere ayak uydurmak, rakiplere karşı rekabet avantajı kazanmak ve bu avantajı sürdürebilmek için yeni yollar aranmaktadır. Günümüzde bu avantajı sağlayan araçlardan birisi olarak kabul edilen sosyal yenilikçilik kapasitesi, rekabet gücünü artırmada kullanılmaktadır. Bu bağlamda yapılan çalışmada, bölgesel kalkınmanın önemli dinamiklerinden birisi olan sosyal yenilikçilik düzeyini artırarak rekabet üstünlüğü elde edebilmek amaçlanmıştır. Çalışmaya bilgi sağlamak üzere Elazığ ilinde görev yapmakta olan kamu personelinden seçilen 360 kişilik örneklem gruba yüz yüze bir anket uygulanması yapılmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre; kamu personelinin sosyal yenilikçilik seviyesi beş üzerinden ortalama 3,94 puan olarak hesaplanmış, bu ortalamayla kamu personelinin sosyal yenilikçilik düzeyinin oldukça iyi olduğu ve buna bağlı olarak da ilin komşularına göre rekabet üstünlüğüne sahip olduğu değerlendirmesi yapılmıştır.
  • Öğe
    X VE Y KUŞAĞI TÜKETİCİLERİN ETİK İDEOLOJİ ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Fettahlıoğlu, Hatice Seçil; Çildir, Çetin; Birdisli, Nurefşan
    İnsanlık tarihi bilişsel, tarımsal ve bilimsel devrimler olmak üzere üç farklı dönemden meydana gelmiştir. İkinci Dünya Savaşına kadar bu dönemlerde yer alan kuşaklar, tarihsel dönemler şeklinde var olmuştur ancak teknolojinin gelişmesi gibi önemli olayların, bu olaylara denk gelen kuşakların düşünce ve davranışlarını etkilemesiyle sosyolojik olarak tanımlanmıştır. Aynı dönemde yaşayan kuşaklarda yer alan her bireyin, ahlaki inançlarının, tutumlarının ve değerlerinin, kişisel etik sistemini oluşturduğu varsayılmıştır. Bu sistem etik ikilemler, ahlaki kararlar ve durumlarda bireylerin eylemleri için çözümler sunmuştur. Bu çözümler temelinde çalışmada değişkenlerin analizinde kullanılacak demografik özelliklerin, kuşaklara ayrılarak incelenmesi yapılırken, tüketicilerin etik ideolojik görüşlerinin analizi ve kuşaklar arasında farklılık olup olmadığı incelenmektedir. İlk olarak kavramsal çerçeveye uygun bir şekilde çalışmayı oluşturan kavramlar ve özelliklerinden bahsedilmiştir. Çalışmanın sonraki kısmını araştırma metodolojisi başlığı altında yer alan yöntem ve süreç oluşturmaktadır. Son bölümde ise araştırma sonucu elde edilen verilerin analizi ve değerlendirmeler yer almaktadır.
  • Öğe
    N-11 ÜLKELERİNDE POLİTİK İSTİKRARIN ÇEVRESEL BOZULMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2021) Cengiz, Orhan
    Politik istikrar günümüzde ekonomik gelişmenin ayrılmaz unsurlarından birisidir. Demokratik sistemlerde karar alma sürecinde özel çıkar gruplarının varlığı politik istikrarı yakından etkileyerek kaynak dağılımını ve kamusal politikaların verimliliğini etkilemektedir. Kamusal politikaların etkilediği alanların başında çevre düzenlemeleri gelmektedir. Bunun yanında gelişme sürecinde toplumların yaşam standardının iyileştirilmesi bağlamında çevre kalitesinin artırılmasına yönelik talepleri de artış göstermektedir. Bu noktada çevresel kaliteyle kurumsal kalite göstergelerinden politik istikrar ilişkisi ayrı bir önem kazanmaktadır. Bu çalışmada 2000-2015 dönemi verileri kullanılarak N-11 ülkelerinde (Bangladeş, Mısır, Endonezya, Iran, Güney Kore, Meksika, Nijerya, Pakistan, Filipinler, Türkiye ve Vietnam) politik istikrarın çevresel bozulmaya etkisi incelenmiştir. Elde edilen bulgular, politik istikrar arttıkça çevresel bozulmanın azaldığını göstermektedir. Buna göre politik istikrar çevre kalitesini iyileştirmektedir. Ayrıca ekonomik büyüme, çevresel bozulmayı olumlu etkilerken yenilebilir enerji tüketimi, çevresel bozulmayı olumsuz etkilemektedir.
  • Öğe
    TÜRKİYE’DE ETİK YÖNETİM ANLAYIŞINA YÖNELİK ÇERÇEVE ARAYIŞI: KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU ÜZERİNDEN BİR İNCELEME
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2020) Usta, Sefa; Arslan, Şadiye
    Kamu yönetiminde meydana gelen değişimin önemli ayaklarından birisi etik yönetim anlayışının hayata geçirilmesidir. Kamuda güvenin tesis edilmesi, hesap verebilir ve şeffaf bir yönetim anlayışının şekillenmesi için etiğe yönelik yasal ve kurumsal altyapının oluşturulması önemli bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası kuruluşların da etkisiyle son yıllarda birçok ülkede kamu yönetiminde yaşanan yozlaşmanın önüne geçilmesinde, yolsuzluğun ve etik dışı davranışların azaltılmasında etik yönetime ilişkin yasal ve kurumsal altyapılar oluşturulmaya başlanmıştır. Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde reform çalışmaları kapsamında Türkiye’de etik yönetim anlayışına yönelik yasal ve kurumsal çerçeve uygulamaya konulmuştur. Bu bağlamda atılan en önemli adım Türkiye’de kamu yönetiminde etik kültürü yerleşik hale getirebilmek adına Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun kurulmasıdır. Buradan hareketle hazırlanan çalışmanın temel amacı Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun işlevseliğinin irdelenek, etik yönetim anlayışına ilişkin sorun alanların tespit edilmesi ve çözüm önerilerinde bulunulmasıdır. Betimsel araştırma yönteminden yararlanılan çalışma kapsamında öncelikle, etik konusu genel hatlarıyla irdelenmekte, kamu yönetiminde etik ilke ve değerler, etik davranış kuralları ele alınmaktadır. Çalışmada daha sonra, Türkiye’de etik kamu yönetiminin yasal ve kurumsal altyapısı değerlendirilerek, etik yönetim anlayışına yönelik sorun alanları ve çözüm önerileri tartışılmaktadır.
  • Öğe
    COVID-19’UN İŞLETMELER VE ÇALIŞANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: ALMANYA, AMERİKA VE BELÇİKA’DAN ÖRNEKLER
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2020) Işık Erol, Sevgi
    Covid-19 salgını hızla yayılmaya devam ederken, virüsün kontrol altına alındığına dair net bir gelişme yaşanmamıştır. Covid-19’un neden olduğu endişe ve belirsizlik tüm dünyada devam etmektedir. Sosyo-ekonomik olarak işletmeler ve çalışanları bu durumdan önemli ölçüde etkilenmektedir. Günümüzde ikinci dalga yaşanırken birçok ülke Covid-19’u kontrol altına almak için ardı ardına yeni kısıtlamalar uygulamaya başlamıştır. Bu kapsamda çalışanların olabildiğince esnek çalışmaları teşvik edilmekte, seyahat ve turizm kısıtlamaları getirilmekte, alışveriş merkezleri, restoran ve kafeler kapatılmaktadır. Alınan karantina önlemleri mal ve hizmet taleplerini belirsizleştirmekte, tedarik zincirlerini bozmakta, işletmelerin nakit ve sermaye gereksinimlerini artırmaktadır. Bu durum başta Mikro, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri (MKOBİ) olmak üzere birçok işletmeyi etkilemekte ve krizin belirsizliği süreci daha da zorlaştırmaktadır. Bu süreçte gerekli önlemler alınmazsa iflas ve işten çıkarmaların arka arkaya gelmesi çok olasıdır.
  • Öğe
    ÇOCUK HAKLARININ KORUNMASINDA ÇOCUK OMBUDSMANLIĞININ ÖNEMİ: NORVEÇ VE TÜRKİYE ÇOCUK OMBUDSMANLIĞI KARŞILAŞTIRMASI
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2020) Kahraman, Nilgün
    Kamu yönetiminde yaşanan dönüşümlerle birlikte yeni kamu yönetimi anlayışı ile gelen saydam, katılımcı, performansa dayalı, vatandaş odaklı yönetim beraberinde halkın hesap sorma beklentisini arttırarak denetimin önemine vurgu yapmıştır. Bu sebeple de kullanılan klasik denetim yollarına alternatifler aranmış ve halkın hesap sorma isteğinin güçlenmesi ile de ombudsmanlık ya da dilimizdeki adı ile kamu denetçiliği kurumu kurulmuştur. Zaman içinde ombudsmanlık kurumu farklı konularla ilgilenmek amacıyla alt bölümlere ayrılmıştır. Çocuk ombudsmanlığı da bu bölümlerden birisi olmuştur. Bu ombudsmanlık ile çocukların haklarını aramasına aracılık edilmektedir. Bu çalışmada da öncelikle ombudsmanlık kurumundan tarihi gelişiminden bahsedilmiştir. Daha sonra ise ombudsmanlığın özel çalışma alanı olan çocuk ombudsmanlığı üzerinde durulmuştur. Çocuk ombudsmanlığı önce Norveç daha sonra Türkiye ülkelerinde olan uygulamalar üzerinden değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, Türkiye çocuk ombudsmanlığı kurumunda eksiklikler olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    ENTELEKTÜEL SERMAYEYİ İŞLETME BAZINDA ÖLÇEN YÖNTEMLER VE HESAPLANMIŞ MADDİ OLMAYAN DEĞER YÖNTEMİYLE TURİZM SEKTÖRÜNDE BİR UYGULAMA
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2020) Uyrun, Abdulkadir; Sanalan Bilici, Nilgün
    Entelektüel sermaye, işletmeye değer katan soyut varlıklar olarak bilinmektedir. Bu varlıklar entelektüel sermayeyi oluşturan bilgi, deneyim, tecrübe, iletişim gibi unsurları ifade etmektedir. Bilgiye dayalı ekonomilerde işletmelerin devamlılığı ve rekabet gücü açısından entelektüel sermayenin varlığı ve yönetimi büyük önem arz etmektedir. Entelektüel sermayeyi işletme bazında ölçmek üzere piyasa değeri ve defter değeri oranı, piyasa değeri ile defter değeri arasındaki fark, Tobin’in Q oranı ve hesaplanmış maddi olmayan değer yöntemi kullanılmaktadır. Çalışma, turizm işletmelerinin entelektüel sermayelerini hesaplamayı amaçlamaktadır. Böylece Borsa İstanbul (BİST)'da kayıtlı turizm işletmelerine ait finansal tablolarda yer almayan maddi olmayan varlıkları ile ilgili parasal değerleri ortaya konmaktadır. Araştırmada BİST'e kayıtlı on iki (12) Turizm işletmesinin Kamu Aydınlatma Platformuna beyan ettikleri resmi finansal tablolarındaki veriler kullanılmıştır. Elde edilen veriler hesaplanmış maddi olmayan değer yöntemi yardımıyla analiz edilmiştir. Analiz sonucunda en yüksek entelektüel sermaye değerinin Flap A.Ş.’ye en düşük değerin ise Ulaş işletmesine ait olduğu belirlenmiştir. Ayrıca maddi varlıkları düşük olan firmalarda entelektüel sermayenin, maddi varlıkları yüksek olan işletmelerden daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    KENTLEŞME VE GÖÇ İLİŞKİSİ: TÜRKİYE’DE DÜZEY 1 BÖLGELERİ İÇİN BİR UYGULAMA
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2020) Evin, Hakan; Sancar, Canan; Akbaş, Yusuf Ekrem
    Bu çalışmada, Türkiye’nin Düzey 1 sınıflandırmasına göre oluşturulmuş 12 bölgesinde kentleşme ile göç arasında nasıl bir ilişki olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, ilk olarak kentleşme oranı değişkenini temsilen kullanılan kilometrekare başına düşen kişi sayısı değişkeni ile net göç oranı değişkenine ait serilere sırasıyla birim kök ve eş bütünleşme testi uygulanmıştır. Daha sonra bu iki testin sonucuna göre kentleşme ile göç arasındaki ilişki tahmin edilmiştir. Tahmin için uygulanan testin sonucunda, Güneydoğu Anadolu, İstanbul, Batı Marmara, Doğu Marmara, Batı Anadolu, Akdeniz, Batı Karadeniz ve Doğu Karadeniz Düzey 1 bölgelerinde kentleşme ile göç arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif ilişki tespit edilmiştir. Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu, Ege ve Orta Anadolu Düzey 1 bölgelerinde ise kentleşme ile göç arasındaki ilişki anlamsız bulunmuştur.
  • Öğe
    FAİZ ORANI ve DÖVİZ KURU İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ: 2000 SONRASI TÜRKİYE İÇİN AMPİRİK BİR ANALİZ
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2020) Çelik, Süleyman; Künç, Soner
    Faiz, parasal otoritelerin para piyasalarında istikrarı sağlamada kullandıkları önemli araçlardan biridir. Faizin döviz kuru üzerindeki nedensel etkisi iktisat politikalarının etkinliğini belirleyebilmektedir. Dolayısıyla faiz-döviz kuru ilişkisinin araştırılması önem arz etmektedir. Bu çalışmada Türkiye ekonomisinin Haziran 2000-Eylül 2020 döneminde faiz oranları ile döviz kuru arasındaki dinamik ilişkisi incelenmektedir. Bu amaçla ADF birim kök testi, Granger nedensellik testi ve ARDL sınır testi uygulanmıştır. Bulgular neticesinde, faiz oranından döviz kuruna doğru nedenselliğin olduğu fakat tersi durumda nedenselliğin geçerli olmadığı tespit edilmiştir. ARDL sınır testi sonuçlarına göre ise değişkenler arasında uzun dönem eşbütünleşme ilişkisi görülmektedir.
  • Öğe
    TÜRKİYE’DE KAMU HARCAMALARI VE ÖZEL YATIRIM İLİŞKİSİ AÇISINDAN DIŞLAMA ETKİSİNİN ANALİZİ
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2020) Gültekin Tarla, Esma
    Bu çalışma ile Türkiye için dışlama etkisinin geçerliliği incelenmektedir. Kamu harcamalarının özel yatırımlar üzerinde tamamlayıcı ya da ikame edici olmak üzere iki farklı etkisi bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde yüksek düzeylerde olan ve borçlanma yoluyla finanse edilen kamu harcamaları; faiz oranlarını artırıcı yönde baskı oluşturmaktadır. Faiz oranlarında meydana gelecek artışlar ise özel yatırımları azaltıcı yönde etki oluşturmaktadır. Dolayısıyla kamu harcamalarında meydana gelen artış, özel yatırım harcamalarındaki düşüşle birlikte milli gelir üzerinde herhangi bir artış yaratmamaktadır. Literatürde “dışlama etkisi” olarak adlandırılan bu durum; kamu kesiminin ekonomi içerisindeki payının yüksekliği dikkate alındığında, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için büyük önem arz etmektedir. Kamu harcamaları, özel yatırımlar ve faiz oranları arasındaki ilişkinin analiz edilmesi ve bu değişkenlerin milli gelir üzerindeki etkilerinin incelenmesi, iktisat politikalarının belirlenmesi ve uygulanması açısından oldukça önemlidir. Çalışmada 1975-2016 yılları arasında Türkiye ekonomisine ait özel sektör sabit sermaye yatırımları, kamu sabit sermaye yatırımları, reel kişi başı GSYİH ve yıllık faiz oranı değişkenleri kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda elde edilen bulgular; incelenen dönemde kamu sabit sermaye yatırımlarının özel sektör sabit sermaye yatırımlarını dışlayıcı etkisinin olmadığını göstermektedir. Kamu harcamalarının özel yatırımları tamamlayıcılık etkisi bulunmaktadır.
  • Öğe
    YAPAY ZEKÂ YÖNTEMLERİYLE SINIFLANDIRMA VE FİNANS SEKTÖRÜNDE BİR UYGULAMA
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2020) Korkmaz, Gökhan
    Bu çalışmada, sınıflandırma yöntemlerinden, yapay zekâ tabanlı, yapay sinir ağları (YSA) ve destek vektör makineleri (DVM) geleneksel yöntemlerden ise lojistik regresyon (LR) bir bankadan alınan kurumsal müşteri veri kümesine, iki farklı şekilde, uygulanmıştır. 893 tanesi “kusurlu”, 7896 tanesi “kusursuz” toplam 8789 adet kurumsal müşteri verisinin yer aldığı “kurumsal veri” kümesine ve ikincil olarak da 893 tanesi kusurlu, 893 tanesi kusursuz toplam 1786 adet müşteri verisinin yer aldığı “dengeli kurumsal veri” kümesine uygulanmıştır. Her iki veri kümesinde YSA en yüksek doğruluk oranını (sırasıyla %96 ve %93), DVM ise kurumsal veride yine en yüksek doğruluk oranını (%96), LR ise yapay zekâ tabanlı uygulamalara kıyasla daha düşük bir doğruluk oranı (%89) vermiştir. Kurumsal veriden, dengeli kurumsal veriye geçildiğinde, verideki yaklaşık %80’lik kayıptan, YSA ve LR %3 oranında etkilenirken DVM ise %5 oranında etkilenmiştir. DVM, modeller arasında, en küçük standart sapmaya sahip yöntem olmuştur. Çalışma, yapay zekâ tabanlı YSA ve DVM yöntemlerinin, LR gibi geleneksel yöntemlere kıyasla, daha iyi sonuçlar verdiğini, diğer bir deyişle daha iyi sınıflandırma yaptığını, göstermiştir.
  • Öğe
    Covid-19 Salgın Hastalığının Borsaya Etkisi: Turizm ve Ulaştırma Endeksleri Üzerine bir Uygulama
    (İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2020) Hacıevliyagil, Nuri; Gümüş, Arif
    Dünyada yakın zamanda birçok kriz yaşanmış, ancak bunların hiçbiri Covid-19 kadar küresel olmamış ekonomileri, insanların yaşamlarını ve alışkanlıklarını etkilememiştir. Milyonlarca kişiye kısa sürede bulaşan Covid-19 virüsü yüzbinlerce insanın ölümüne yol açmıştır. Devletlerin bir kısmı salgına karşı sınırları kapatmak, sokağa çıkma yasağı uygulamak, insanların toplanabileceği alanları kapatmak gibi sert önlemler alırken, bir kısım devletler ise bu konuda daha yumuşak davranmıştır. Önlem alan ülkelerde nüfusa oranla vaka sayıları düşük kalırken daha rahat davranan ülkelerde bu sayı artmıştır. Salgın süresince birçok işyeri zarardan dolayı kapanırken binlerce kişi de işsiz kalmıştır. Bu durum ekonomik bir durgunluk yaşanacağı beklentisini yükseltmiştir. Covid-19 Salgını, sağlık, gıda gibi bazı sektörlerin önemini arttırırken turizm, ulaşım gibi sektörlerin de değerini düşürmüştür. Turizm sektörü savaş, terör, doğal afet, salgın hastalık ve ekonomik kriz dönemlerinde insanlar için zorunlu bir tüketim olmaması sebebiyle en çok etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Ulaştırma sektörü ise insanların sokağa çıkma yasağı uygulamalarından veya ülkelerarası ve şehirlerarası seyahat kısıtlamalarından dolayı en çok etkilenen diğer bir sektör olmuştur. Bu çalışmada Covid-19’un ölüm ve vaka sayıları ile salgının en fazla etkilediği turizm ve ulaştırma sektörleri özelinde borsa endeksleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmanın ekonometrik uygulama kısmında, uzun dönemli ilişkiyi test etmek için önce birinci nesil ve ikinci nesil birim kök testleri uygulanmış ardından da ARDL Sınır Testi yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda salgının vaka sayıları ile endeks serileri arasında anlamlı bir ilişki tespit edilemezken, salgındaki ölüm sayıları ile %5 anlamlılık düzeyinde bağımsız değişkenlerin uzun dönemde eşbütünleşik olarak birlikte ters yönde hareket ettiği bulunmuştur. Kısa dönemde ise meydana gelen sapmaların yüzde 0.0004’ünün bir sonraki dönemde düzeltilerek uzun dönem dengesine çok düşük bir hızla ulaştığı tespit edilmiştir.