SANATTA İNSAN DOĞASININ ELEŞTİRİSİ

dc.contributor.authorHAYKIR, Mustafa
dc.date.accessioned2022-01-31T10:46:18Z
dc.date.available2022-01-31T10:46:18Z
dc.date.issued2021
dc.departmentİnönü Üniversitesien_US
dc.description.abstractÖz Bu çalışmada; resim, performans, sinema ve edebiyat gibi farklı sanat disiplinlerinde üretim yapan sanatçıların, insan doğasına dair düşüncelerinin eserlerine yansımaları incelenerek değerlendirilmektedir. Bu makalenin temel savlarından biri, insanın hem topluma ihtiyaç duyan hem de ondan kaçan bir varlık olarak mahkûm olduğu “sosyal varoluş paradoksu”nun ruhsal sorunlara yol açtığıdır. Sosyal etkileşim sürecinde oluşan benlik zedelenmeleri, filogenetik şiddet eğilimi ve kültürel sürecin oluşturduğu yıkıcı eğilimler, insan doğasının eleştirisi olarak sosyal deneylere ve sanata konu olmuştur. Sanata son derece eleştirel olarak yansıyan insanın doğası, fırsat oluştuğunda kötü, bencil, sadist, şiddete meyilli, fırsatçı olarak yansıtılmaktadır. Normal koşullarda toplumun uyumlu olarak görülen bireyleri yargılanmadıkları koşullarda her türlü kötülüğü yapacak düzeye gelmekte, yargılandığında ise masum rolü oynamaktadır. Savaşla yetinmeyip ölümü daha acılı hale getirmek için korkunç yöntemlere başvuran ve işkenceyi seyirlik bir malzeme haline getiren insanı eleştiren Callot; direnişçileri öldürmekle yetinmeyip onurlarını kırmak için türlü yönteme başvuran ve işledikleri dehşetten zevk alan askerleri eleştiren Goya; gücün bodrumlarda yarattığı dehşetle bir şeytana dönüştürdüğü maskenin ardındaki insanı gösteren Max Beckmann; hiçbir nedenleri olmadığı halde istediklerini yapma fırsatı verildiğinde işkenceye başvuran sıradan insanların görüldüğü Abramovic’in Ritim-0 performansı; dünyaya barış ve güveni yaymak isterken korkunç bir şekilde hayatına mal olan ‘Barış Gelini’ performansıyla Pippa Bacca; Yusuf Atılgan’ın, günün birinde bastırılmış duyguları tetikleyen bir kıvılcımla ortaya çıkan katili işlediği Zebercet karakterine; güçsüz iken bir soytarı gibi davranan güç kazandığında ise acımasız bir insana dönüşen insanı ele alan Dostoyevski’nin Stepançikovo Köyü ve Sakinleri; her türlü ihtiyacını karşılayan ablasına karşı canavarlaşan saf ve sakat bir insanın, emek ve fedakarlık karşısında nasıl empati duygusunu kaybettiğini anlatan Emile Zola’nın Toprak romanına; sahip olduğu gücü fark ettikçe kötüleşen ve çaresiz bir kurbanı alabildiğine sömüren insanı sert bir şekilde eleştiren Lars von Trier’in ‘Dogville’ filmi ile güven ihtiyacından dolayı topluma ihtiyaç duyan ama o topluma güven sağlamak için hiçbir şey yapmayan bencil insanın iki yüzünü gösteren Ruben Östlund’ın ‘Kare’, filmine kısaca değinilmektedir. Bu çalışmanın amacı sanatçıların insan doğasına dair sanata yansıtmak istedikleri düşüncelerin incelenerek anlaşılmasını sağlamaktır. Çalışmanın önemi sanatçıların vermeye çalıştığı mesajları sanatsal boyutlarıyla açıklığa kavuşturup, sanatçıların ve sanat yapıtlarının anlaşılmasını ve bu anlamda sanat literatürüne katkı sağlamaktır. Bu çalışma literatür taramasına dayalı eser incelemeyi baz alan bir çalışmadır.en_US
dc.identifier.citationHaykır, M. (2021). SANATTA İNSAN DOĞASININ ELEŞTİRİSİ . İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi , 7 (2) , 25-48 . DOI: 10.22252/ijca.952080en_US
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11616/46645
dc.language.isotren_US
dc.relation.ispartofİnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisien_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.titleSANATTA İNSAN DOĞASININ ELEŞTİRİSİen_US
dc.typeArticleen_US

Dosyalar

Orijinal paket
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Yükleniyor...
Küçük Resim
İsim:
Makale Dosyası.pdf
Boyut:
452.15 KB
Biçim:
Adobe Portable Document Format
Açıklama:
Makale Doyası
Lisans paketi
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Küçük Resim Yok
İsim:
license.txt
Boyut:
1.71 KB
Biçim:
Item-specific license agreed upon to submission
Açıklama: