Bertrand Russell, 1917 ve 1921 yıllarında yazdığı kitaplarda, uluslararası düzeyde eşitsizliği, şiddeti ve uluslararası hukukun etkisizliğini ortadan kaldırmak için öneriler sunmuş; işaret ettiği sorunlara, idealist çözümler aramıştır. Russell’a göre, dünya coğrafyasına eşit dağılmamış hammadde ve kaynakların, uluslararası düzeyde eşitsizlik ve şiddet yaratmadan, devletlerin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ancak uluslar üstü organizasyonlar tarafından sağlanabilir. Devletler, ortak savunma ve kaynak politikaları geliştirmek üzere, egemenliklerini uluslar üstü organizasyona devretmeli; böylece dünya, kendine yetecek bloklara ayrılmalı; bloklar, diğeri için tehdit yaratmayacak güç ve dengede olmalıdır. Böylece çatışmaların ekonomik nedenleri ortadan kalkacak, uluslararası ilişkilere/hukuka duyulan ihtiyaç son bulacaktır. Anılan tezin günümüz anayasa hukuku paradigmasındaki karşılığının, ortak kaynak ve savunma konularında yasama ve yürütme egemenlik yetkilerinin güvenceli bir sistemle devredildiği “federal devlet” yapılanması olduğu ifade edilebilir. Çalışmada Russell’ın, dünyanın Amerika, Asya, Avrupa olmak üzere üç büyük bloka ayrılacağı öngörüsü incelenmiş; günümüzde NAFTA, USMCA, FTAA, AB, ŞİÖ, ASEAN gibi birliklerden oluşan blokların güç ve kaynak dengesinde oynadıkları rol üzerinde durulmuştur. Russell’ın tezlerinin organik ve fonksiyonel yönlerden günümüzde bulduğu karşılığın, uluslararası hukukun etkisizliğini ortadan kaldırmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

dc.contributor.authorŞAHİN-ŞENGÜL, Eda
dc.contributor.authorÇELT, Damla Özden
dc.date.accessioned2022-01-03T15:18:09Z
dc.date.available2022-01-03T15:18:09Z
dc.date.issued2021
dc.departmentİnönü Üniversitesien_US
dc.description.abstractKarşılıklı evlenme vaadi ile kurulan nişan akdinin bozulmasına, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.120, 121 ve 122. maddelerinde bazı sonuçlar bağlanmıştır. Bunlar sırasıyla maddi tazminat, manevi tazminat ve hediyelerin geri verilmesi istemleridir. Nişanın hangi sebeple veya kimin kusuru ile sona erdiği önemli olmaksızın, tarafların birbirlerine veya ana baba ya da onlar gibi davrananların nişanlılara verdikleri alışılmışın dışındaki hediyelerin geri istenmesi mümkündür. Maddi ve manevi tazminat istemleri ise hediyelerin geri verilmesinden farklı düzenlenmiştir. Tazminat talep edilebilmesi için öncelikle nişanın bozma yoluyla sona erdirilmiş olması gerekir. Nişan bozma dışında bir yolla sona ererse tazminat talep edilemez. Ayrıca nişanın haklı bir sebep olmaksızın bozulması veya karşı tarafın kusurunun nişanın bozulmasına sebep olması aranır. Her ne kadar doktrinde davacının kusursuz mu olması gerektiği yoksa davalıya göre daha az kusurlu olmasının yeterli mi olduğu tartışılmaktaysa da Kanunda açıkça davalının kusurlu olması gerektiği belirtilmiştir. Tüm bu koşulların yanı sıra manevi tazminat talep edilebilmesi için davacının nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğramış olmalıdır. Bu kapsamda çalışmamız Yargıtay kararları ışığında nişanın bozulmasında istenebilecek manevi tazminatın koşullarını ve kapsamını incelemeyi amaçlamaktadır.en_US
dc.identifier.citationŞahin-şengül, E. & Çelt, D. Ö. (2021). YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA NİŞANIN BOZULMASINDA MANEVİ TAZMİNAT . İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 12 (2) , 520-538 . DOI: 10.21492/inuhfd.935346en_US
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11616/44881
dc.language.isotren_US
dc.relation.ispartofİnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisien_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.titleBertrand Russell, 1917 ve 1921 yıllarında yazdığı kitaplarda, uluslararası düzeyde eşitsizliği, şiddeti ve uluslararası hukukun etkisizliğini ortadan kaldırmak için öneriler sunmuş; işaret ettiği sorunlara, idealist çözümler aramıştır. Russell’a göre, dünya coğrafyasına eşit dağılmamış hammadde ve kaynakların, uluslararası düzeyde eşitsizlik ve şiddet yaratmadan, devletlerin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ancak uluslar üstü organizasyonlar tarafından sağlanabilir. Devletler, ortak savunma ve kaynak politikaları geliştirmek üzere, egemenliklerini uluslar üstü organizasyona devretmeli; böylece dünya, kendine yetecek bloklara ayrılmalı; bloklar, diğeri için tehdit yaratmayacak güç ve dengede olmalıdır. Böylece çatışmaların ekonomik nedenleri ortadan kalkacak, uluslararası ilişkilere/hukuka duyulan ihtiyaç son bulacaktır. Anılan tezin günümüz anayasa hukuku paradigmasındaki karşılığının, ortak kaynak ve savunma konularında yasama ve yürütme egemenlik yetkilerinin güvenceli bir sistemle devredildiği “federal devlet” yapılanması olduğu ifade edilebilir. Çalışmada Russell’ın, dünyanın Amerika, Asya, Avrupa olmak üzere üç büyük bloka ayrılacağı öngörüsü incelenmiş; günümüzde NAFTA, USMCA, FTAA, AB, ŞİÖ, ASEAN gibi birliklerden oluşan blokların güç ve kaynak dengesinde oynadıkları rol üzerinde durulmuştur. Russell’ın tezlerinin organik ve fonksiyonel yönlerden günümüzde bulduğu karşılığın, uluslararası hukukun etkisizliğini ortadan kaldırmadığı sonucuna ulaşılmıştır.en_US
dc.typeArticleen_US

Dosyalar

Orijinal paket
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Yükleniyor...
Küçük Resim
İsim:
10.21492-inuhfd.935346-1761032.pdf
Boyut:
1.13 MB
Biçim:
Adobe Portable Document Format
Açıklama:
Lisans paketi
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Küçük Resim Yok
İsim:
license.txt
Boyut:
1.71 KB
Biçim:
Item-specific license agreed upon to submission
Açıklama: