2023 Şubat Depremi sonrası Malatya ilinde yaşayan kişilerde gelişen anksiyete, post travmatik stres bozukluğu ve uyku bozukluğu sıklığının değerlendirilmesi

Küçük Resim Yok

Tarih

2024

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

İnönü Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Giriş ve Amaç: Doğal afetler insanlık tarihi boyunca hayatımızda çok önemli bir yere sahip olmuştur. Doğal afetler içinde depremler ise büyük hasarlara, yıkımlara ve ölümlere neden olan öngörülemeyen ani olaylardır. Can ve mal kayıpları, yaşanılan bölgeden yer değişikliği, yaşam değişiklikleri gibi birçok sosyal hayata etkilerinin yanında ruhsal sıkıntılara da neden olabilir. Özellikle büyük yıkımlara ve binlerce ölüme neden olan depremler, psikiyatrik hastalıkların yaygınlığını artırmaktadır. Posttravmatik stres bozukluğu bu psikiyatrik hastalıklar içinde en yaygın görülenlerden biridir. Bununla birlikte yaygın anksiyete bozukluğu ve uyku bozukluğu da görülebilir. Sunduğumuz tez çalışmasında; 2023 Şubat depremi sonrası Malatya ilinde yaşayan kişilerde gelişen anksiyete, post travmatik stres bozukluğu ve uyku bozukluğu sıklığının değerlendirilmesi yapılmıştır. Literatür taradığımızda PTSB öncelikli olarak diğer psikiyatrik bozukluklar da araştırılmış olup çalışmamızda PTSB tanısının varlığı ile demografik verilerin ve depremle ilgili değişkenlerin arasındaki ilişkiyi incelemek yine aynı değişkenlerle uyku bozukluğu ve anksiyetenin düzeylerinin ilişkisini incelemek çalışmamızdaki ana amacını oluşturmaktadır. Bu değişkenlerden bazıları ise; cinsiyet, medeni hal, yerleşim alanı, sosyoekonomik düzey gibi demografik veriler ve depremde yakın kaybı, depremde göçük altında kalma gibi deprem anı ve psikososyal destek, mal kaybı ve ev hasar durumu gibi deprem sonrası değişkenleridir. Gereç ve Yöntem: Çalışma kesitsel tipte analitik bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Çalışma evrenini şubat ayında depremi Malatya'da yaşamış olup bu süreçte şehir dışına çıkmamış olanlar veya en fazla 1 hafta şehir dışına çıkmış olanlar, tanılı psikiyatrik hastalığı olmayanlar ve 18 yaş üstü olanlar bireyler değerlendirilmiştir. Örneklem sayımızı 384 kişi oluşturmaktadır. Sosyo-Demografik Veri formu yanında Beck-Anksiyete, Klinisyen Tarafından Uygulanan TSSB Ölçeği (TSSB-Ö/ CAPS), Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği (PUKİ) ve Deprem Sonrası Travma Düzeyini Belirleme Ölçeği (DSTDBÖ) kullandığımız ölçeklerdir. Çalışmada kullanılan değişkenlerden sayısal (nicel) olanlar aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ile özetlenmiştir. Nitel (kategorik) tipindeki değişkenler ise sayı (yüzde) ile özetlenmiştir. Sayısal değişkenlerin normal dağılıma uygunlukları Shapiro-Wilk testi ile kontrol edilmiştir. Gruplar arasında sayısal değişkenler açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunup bulunmadığı bağımsız örneklemlerde t-testi (Student's t-test) ile incelenmiştir. Nitel değişkenler açısından ilgili gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık incelemesinde ise Pearson ki-kare, Yates düzeltmeli ki-kare ve Fisher kesin testlerinden uygun olanları kullanılmıştır. Sayısal değişkenler arasındaki ilişki, Pearson korelasyon analizi ile incelenmiştir. p?0.05 istatistiksel anlamlılık düzeyi olarak kabul edilmiştir. Analizlerde IBM SPSS Statistics 27.0 paket programı kullanılmıştır. Bulgular: Çalışma sonunda, depremzedeler içinde %40.89 oranında PTSB yaygınlığı saptanmıştır. Katılımcıların Beck-Anksiyete ölçeğine göre %45,05 oranında orta-ağır anksiyete puanları ve Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği (PUKİ)'ne göre ise %62,76 oranında kötü uyku ve uzun dönem uyku rahatsızlığı puanları elde edilmiştir. Kadın olmak, ailede psikiyatrik hastalık öyküsü, intihar girişimi, sigara kullanım bozukluğu, depremde birinin yaralandığına şahit olmak, depremde yakın kaybı, maddi kayıp, hasarlı evde oturmak ve sosyal desteklerden faydalanmamak ile PTSB gelişme oranları yüksek bulunmuştur. PUKİ ölçeği ve Beck-Anksiyete ölçeği skorları göre de sigara kullanımı ortak değişken olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Mal kaybı ve sosyoekonomik destek değişkenleri aynı zamanda PUKİ ölçeği ile de anlamlı düzeyde ilişkilendirilmiştir. PTSB'den farklı olarak ek tıbbi hastalığın varlığı, depremde göçük altında kalmak ve deprem sonrası konteyner-prefabrik yerleşimin olması ile anksiyete ölçekleri arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Sonuç: Yapmış olduğumuz çalışmadan çıkan sonuçları göz önüne aldığımız zaman öncelikli olarak depremler gibi en yıkıcı ve en tahmin edilemeyen afetlerde bireyler bedensel ve ruhsal açıdan etkilenebiliyor. Bu bağlamda bu olumsuz etkilerin önüne geçmek amaçlı yapılarla ilgili olarak hasarlı yapıların önceden tespit edilmesi, depreme dayanıklılığının araştırılması, belli aralıklarla kontrollerin yapılması gerekirken, deprem sonrası oluşabilecek kötü ruh sağlığı açısından da savunmasız gruplar arasında etkili tarama ve olumlu başa çıkma stratejilerinin teşvik edilmesi ihtiyacını ortaya koymaktadır. Erken tanı ile başta PTSB olmak üzere psikolojik semptomların gelişmesi riski altında olan kişiler müdahale için hedeflenebilir. Artan psikolojik ve sosyal destek, destek grupları ve etkilenen insanlar için istihdam fırsatlarının yaratılması semptomların azaltılmasında rol oynar. Sadece PTSB'nin değil, aynı zamanda diğer önemli psikiyatrik komorbiditelerin gelişiminin önlenmesinde de önemli bir rol oynayabilir. Semptomların erken tespiti, erken müdahale ve tedaviye yanıtın izlenmesi ile iyileşme hızının artırılması ve zihinsel sağlığın sağlanması açısından kullanılabilecek uzun vadeli önleyici tedbirlerden bazılarıdır. Anahtar Kelimeler: Deprem, posttravmatik stres bozukluğu, anksiyete, uyku bozukluğu
Introduction and Aim: Natural disasters have had a very important place in our lives throughout human history. Among natural disasters, earthquakes are unpredictable sudden events that cause great damage, destruction and death. In addition to many effects on social life such as loss of life and property, displacement from the region of residence, life changes, it can also cause mental distress. Especially earthquakes, which cause great destruction and thousands of deaths, increase the prevalence of psychiatric disorders. Posttraumatic stress disorder is one of the most common psychiatric disorders. In addition, generalized anxiety disorder and sleep disorders may also be seen. In this thesis, we evaluated the prevalence of anxiety, posttraumatic stress disorder and sleep disorder in people living in Malatya province after the February 2023 earthquake. When we reviewed the literature, PTSD was primarily investigated in other psychiatric disorders, and the main purpose of our study was to examine the relationship between the presence of PTSD diagnosis and demographic data and earthquake-related variables, and to examine the relationship between the same variables and the levels of sleep disturbance and anxiety. Some of these variables are demographic data such as gender, marital status, residential area, socioeconomic level, and post-earthquake variables such as loss of relatives in the earthquake, loss of property and house damage. Materials and Methods: The study was designed as a cross-sectional analytical study. The study population consisted of individuals who experienced the earthquake in Malatya in February and did not travel out of the city during this period or traveled out of the city for a maximum of 1 week, did not have a diagnosed psychiatric illness and were over the age of 18. The sample size was 384 people. In addition to the Socio-Demographic Data form, we used the Back-Anxiety, Clinician Administered PTSD Scale (PTSD-Ö/ CAPS), Pittsburgh Sleep Quality Scale (PSQQS) and the Post-Earthquake Trauma Level Determination Scale (PSTDBÖ). The quantitative variables used in the study were summarized with arithmetic mean and standard deviation values. Qualitative (categorical) variables were summarized by number (percentage). The compatibility of the numerical variables with normal distribution was checked by Shapiro-Wilk test. Whether there was a statistically significant difference between the groups in terms of numerical variables was examined with Student's t-test in independent samples. Pearson chi-square, Yates corrected chi-square and Fisher's exact tests were used to examine statistically significant differences between the groups in terms of qualitative variables. The relationship between numerical variables was analyzed by Pearson correlation analysis. p?0.05 was accepted as the statistical significance level. IBM SPSS Statistics 27.0 package program was used in the analyses. Results: At the end of the study, 40.89% of the earthquake survivors had PTSD prevalence. According to the Beck-Anxiety scale, 45.05% of the participants had moderate to severe anxiety scores and 62.76% had poor sleep and long-term sleep disturbance scores according to the Pittsburgh Sleep Quality Inventory (PSQI). Being female, family history of psychiatric illness, suicide attempt, smoking disorder, witnessing someone being injured in the earthquake, loss of relatives in the earthquake, financial loss, living in a damaged house and not benefiting from social support were found to have higher rates of PTSD development. According to PDQI scale and Beck-Anxiety scale scores, smoking was found to be significantly higher as a covariate. Property loss and socioeconomic support variables were also significantly associated with the PDQI scale. Unlike PTSD, the presence of additional medical illness, being under the collapse in the earthquake and having a container-prefabricated settlement after the earthquake were found to be significantly associated with anxiety scales. Conclusion: When we consider the results of our study, first of all, individuals can be affected physically and mentally in the most destructive and unpredictable disasters such as earthquakes. In this context, in order to prevent these negative effects, damaged structures should be identified in advance, earthquake resistance should be investigated, periodic controls should be carried out, and effective screening and positive coping strategies should be encouraged among vulnerable groups in terms of poor mental health that may occur after the earthquake. With early diagnosis, people at risk of developing psychological symptoms, especially PTSD, can be targeted for intervention. Increased psychological and social support, support groups and the creation of employment opportunities for affected people play a role in symptom reduction. It can also play an important role in preventing the development of not only PTSD but also other important psychiatric comorbidities. Early detection of symptoms, early intervention and monitoring of response to treatment are some of the long-term preventive measures that can be used to increase the speed of recovery and ensure mental health. Keywords: Earthquake, posttraumatic stress disorder, anxiety, sleep disorder

Açıklama

Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

Anahtar Kelimeler

Aile Hekimliği, Family Medicine

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye