TÜRKİYE’DE KİMLİK SİYASETİ OLARAK ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK

dc.contributor.authorBektaş, Ahmet
dc.date.accessioned2024-08-04T19:54:34Z
dc.date.available2024-08-04T19:54:34Z
dc.date.issued2024
dc.departmentİnönü Üniversitesien_US
dc.description.abstractKimlik kavramı, sosyal bilimlerde üzerinde en çok durulan ve tartışılan kavramların başında gelir. Tarihi çok eskilere dayanan kimlik kavramı, özellikle 2. yy.ın ortalarında sosyal bilimlerin tartışma konusu haline gelmiştir. Sosyal bilimler açısından kimliğin daha çok psikolojik ve sosyolojik boyutları üzerinde durulmuştur. Özellikle de konu bütünlüğü açısından sosyolojik boyut daha ön planda olmuştur. Kimlik, tartışması her ne kadarda benlik, kişilik kavramlarının önceliğini gösterse de toplumsal bütünleşme açısından sosyal boyutu daha önemli bir yere sahiptir. Kimlik siyaseti, özellikle 1960’lardan sonra önemli bir yere sahip olan yeni toplumsal hareketlere dayanır. Bu bağlamda, çalışmamızın özünü oluşturan kimlik siyaseti olgusu üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Kimlik siyaseti düşüncesi stratejik olarak ulus devlet karşısında konumlanmakta ve onu çok kültürlü sosyal sistemi tek-kültürlü homojen olan bir sisteme dönüştürme eğilimlerini beslemekle eleştirmektedir. Bu düşüncede ulus devlet, kabul edilebilir bir kategori değildir. Ulus devletlerde çok kültürlülüğün baskın olması ve değişikliğin devamlı vurgulanması, kutsanması, sosyal tümlüğün kendi özgüllüğünü kesinleştiren tikelliklere ayırmaktan başka bir işe yaramaz. Sosyal alanın ayrıştırılması ise, dışlayıcılığın ağır bastığı ve birleşme kapasitesi zayıflayan bir sosyal düzen demektir. Çağımızda siyasi topluluk hem kültürel hem de heterojen bir sistem üstüne oturmuştur. Modern toplumların kültürel heterojenliği yadsınamaz bir gerçektir. Ulus bakımından kimlik referansının ve onun çevresinde biçimlenmiş uyumlu sosyal örgütlenmenin hakiki yaşamda karşılığını bulmak zordur, fakat beraber, kimlik kargaşası içinde yaşayan toplumun kimlik siyasetinde aşırılığa kaçması da mümkündür. Çalışmamızı da oluşturan çok kültürlülük, bu siyasi kimliklerden sadece bir tanesidir. Çok kültürlülük, aslında post modern dönemin bir problemidir. Türkiye’de de bunun izleri çok açık şekilde görülmektedir. Çalışmamız da bu yönde hazırlanmıştır. Türkiye’deki çok kültürlülük meselesinin nasıl bir sorun olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır.en_US
dc.identifier.doi10.29228/Joh.71277
dc.identifier.endpage288en_US
dc.identifier.issn1308-5298
dc.identifier.issn2148-4260
dc.identifier.issue68en_US
dc.identifier.startpage268en_US
dc.identifier.trdizinid1242133en_US
dc.identifier.urihttps://doi.org/10.29228/Joh.71277
dc.identifier.urihttps://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/1242133
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11616/89943
dc.identifier.volume17en_US
dc.indekslendigikaynakTR-Dizinen_US
dc.language.isotren_US
dc.relation.ispartofTarih Okulu Dergisien_US
dc.relation.publicationcategoryMakale - Ulusal Hakemli Dergi - Kurum Öğretim Elemanıen_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.titleTÜRKİYE’DE KİMLİK SİYASETİ OLARAK ÇOK KÜLTÜRLÜLÜKen_US
dc.typeArticleen_US

Dosyalar