Bu araştırmanın amacı günah algısının dini literatürdeki anlamını ve liseli gençlerin günah algısını ve mezheplerin günah algısını çeşitli faktörler altında incelemektir. Özellikle liseli gençlerin günah algılarını tespit ederek, neleri günah kapsamına alıp neleri almadıklarını, bulundukları çevreden etkilenip etkilenmediklerini öğrenmektir. Yaradılış itibariyle günahsız yaşama müsait olan insan, kendisini çevreleyen her şeyle ilişki içinde olmakla beraber dışarıdan gelen etkilere şu veya bu şekilde tepki veren bir yapıya sahiptir. Gençlerin günah algısı; ebeveynlerinin günah algısına yaklaşımlarının, her gün karşılaştığı sayısız olay ve kişilerin, içinde bulunduğu toplumun, sosyo-ekonomik ve kültürel koşulların, yaş ve daha birçok etkenin tesirinde kalmaktadır. Dolayısıyla da gençlerin günahla ilgili algıları çeşitli değişkenlere bağlı olarak değişebilmektedir. Yapılan bu çalışma giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde konunun kapsamı, önemi ve uygulanan yöntemler ele alınmış, birinci bölümde günah kavramının lügat ve ıstılahi anlamları incelenmiştir. Kur'an'da günah manasına gelen kavramlar açıklanıp ayetler ve hadisler ışığında değerlendirilmiştir. İkinci bölümde Sahabe dönemindeki ihtilaflardan bahsedilerek, büyük günah meselesinin ortaya çıkışı ve büyük günah konusuna itikadi fırkaların yaklaşımları tespit edilmiştir. Çünkü büyük günah meselesinin itikadi fırkaların oluşumunda veya şekillenmesindeki etkisi büyüktür. Üçüncü bölümde ise yapılan anket çalışmasında ortaya çıkan veriler analiz edilmiş ve sonuç bölümünde yapılan tespitler ve varılan sonuçlara yer verilmiştir. Anket sonuçları liseli gençlerin günah algısının genel anlamda teorik olarak ortaya koyduğumuz bilgilere uygun olduğunu, dinen günah sayılanların liseli gençlerce de günah olarak kabul edildiğini göstermiştir Yine Liseli gençlerin günah algısında Ehl-i sünnet itikadının baskın bir şekilde kendisini gösterdiği gözlemlenmiştir.
The aim of this study is to examine the meaning of sin perception in religious literature and the sin perception of persons, groups and secty under different factors. By identifying the sin peception of particularly high schooll teenagers, it is to find out what is involved in the sin and what they didn't receive, whether they are affected by the environment. The human being, who is inclined to sinless life by natüre, has a structure that reacts to external effects in one way or another while he is in a relationship with everything that is related to him. Sin perception of the youth; The approach of the parents to the perception of sin remains under the influence of the numerous events and people they encounter every day, the society, socioeconomic and cultural conditions, age and many other factors. Therefore, their perception related to the sin may be changeable. This study consists of introduction and three sections. In the introdoction, the scope and the importance of subject, and applied methods are discussed, and in the first chapter, the meanings of the concept of sin and technical meanings of sin are examined. The concepts of sin in the Qur'an are explained and evaluated in the light of verses and hadiths. In the second part, the disputes in the period of the Companions are mentioned, the emergence of the big sin issue and the approaches of the theological sects to the subject of great sin have been identified. The reason fort his is that the problem of the big sin has a great effect on the formation or shaping of the theological groups. In the third section, the date obtained in the survey study been analysed and the findings and conclusions made in the conclusion section are handled. The results of the survey showed us that the peception of sin among high school teenagers is, in general sense, appropriate for the information we have presented in the theoretical sense, and that those concidered as sin religiouslt are considered as sin by high school teenagers as well. Again, in the perception of sin among high school teenagers, ıt was observed that the belief in the Ahl al-Sunnah (followers of Sunnah) showed themselves preponderantly.
