Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Alat, İlker" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Acute abdominal aorta embolism caused by rupture of a cardiac hydatid cyst
    (Annals of Vascular Surgery, 2004) Nisanoğlu, Vedat; Erdil, Nevzat; Işık, Burak; Battaloğlu, Bektaş; Alat, İlker
    We report a case of an abdominal aortic embolism due to rupture of a cardiac hydatid cyst. This report emphasizes the diagnostic, preventative, and treatment options for hydatid cyst embolism of abdominal aorta. Echocardiography should be routinely performed in all patients with hydatid disease for possible involvement of the heart. This enables early diagnosis and treatment of cardiac echinococcus before life-threatening complications occur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Acute abdominal aorta embolism caused by rupture of a cardiac hydatid cyst
    (Annals of Vascular Surgery, 2004) Nisanoğlu, Vedat; Erdil, Nevzat; Işık, Burak; Battaloğlu, Bektaş; Alat, İlker
    We report a case of an abdominal aortic embolism due to rupture of a cardiac hydatid cyst. This report emphasizes the diagnostic, preventative, and treatment options for hydatid cyst embolism of abdominal aorta. Echocardiography should be routinely performed in all patients with hydatid disease for possible involvement of the heart. This enables early diagnosis and treatment of cardiac echinococcus before life-threatening complications occur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Arteriyovenöz fistüllü hemodiyaliz hastasının yaşam kalitesinde multidisipliner yaklaşımın önemi
    (Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi, 2006) Alat, İlker; Akpınar, Mehmet Beşir; Bahçeci, Funda; Taşkapan, Hülya; Kutlu, Ramazan; Saraç, Kaya; Battaloğlu, Bektaş; Nisanoğlu, Vedat
    Öz: Arteriyovenöz fistüllerin, uzun dönem başarısını etkileyen faktörler beş olguda hemodiyaliz amaçlı olarak incelendi. Arteriyovenöz fistüllerin oluşturulmasında kalp ve damar cerrahı için "dolaşım yeterliliğinin tespiti" önemlidir. Hastanın ameliyata girmeden önce geçirdiği aşamalar da ameliyatın stratejisini değiştirecektir. Ameliyattan sonraki dönemde fistülün başarısına etki eden en önemli faktör ise hemodiyaliz personelinin eğitimidir. Kalp ve damar cerrahının fistülde başarı elde edebilmesinde en büyük yardımcıları aynı zamanda invaziv radyologlardır. Arteriyovenöz fistül cerrahisinin hastaya bir hayat sunduğu unutulmamalıdır. Bu konuda başarılı olmada multidisipliner yaklaşımın önemi vurgulandı.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Bir cerrahın gözyaşları
    (2004) Alat, İlker
    Öz: Bu yazıda mağdurun hakları ve güvenliği konusunda eksik olan yasal düzenlemeler sebebiyle cerrahi uygulamalar sonrasında karşılaşılan güncel uygulamalardaki eksiklikler konu edilmiştir. Yasal düzenlemelerdeki boşluk sebebiyle, kaybedilen hayatlar, emek, zaman ve para bir olgu bazında ele alınarak; uygulamadaki sorunların giderilmesi ve acil ve adli vakalarla uğraşan cerrahların daha huzurlu olabilecekleri ortamların oluşturulması için gerekli yasal düzenlemeleri içeren önerilerde bulunulmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Cerrahi olarak tedavi ettiğimiz sol ventrikül anevrizmalı hastaların erken dönem sonuçları
    (2003) Erdil, Nevzat; Nisanoğlu, Vedat; Cihan, Hasan Berat; Gülcan, Öner; Ege, Erdal; Alat, İlker
    Öz: Amaç: Sol ventrikül anevrizması olan hastalarda anevrizmanın onarımı, yaşam süresi ve kalitesini iyileştiren önemli girişimlerden biridir. Bu çalışmada sol ventrikül anevrizması nedeniyle cerrahi olarak tedavi ettiğimiz olguların erken dönem sonuçlarını sunmaktayız. Materyal ve Metod: Ocak 2001 ile Kasım 2002 tarihleri arasında postiskemik sol ventrikül anevrizması olan 51 hasta cerrahi olarak tedavi edildi. Olguların 45'i erkek (%88.2) olup, yaş ortalaması 58.53 ± 10.78 yıl idi. Hastaların 31'inde (%60.8) yama endoanevrizmorafi, 20'sinde (%39.2) lineer anevrizektomi gerçekleştirildi. Tüm olgulara ek olarak tam koroner revaskülarizasyon yapıldı. Bulgular: Erken dönemde iki hasta (%3.9) kaybedildi. Postoperatif dönemde 2 hastada düşük kalp debisi nedeniyle intraaortik balon pompası ihtiyacı oldu. Hastaların 10'unda (%19.6) atriyal fibrillasyon gelişti ve tümü antiaritmik ajanlarla sinüs ritmine döndürüldü. Hasta başına ortalama 2.59 pm1.04 distal anastomoz yapıldı. Ortalama yoğun bakım ve hastanede kalış süresi sırasıyla 2.83 pm 1.29 ve 7.74 ± 2.14 gün idi. Fonksiyonel kapasitelerin tüm hastalarda belirgin olarak düzeldiği gözlendi. Sonuç: Kullanılan metoda bakılmaksızın tam koroner revaskülarizasyonla kombine edilen sol ventrikül anevrizma onarımları, survi ve fonksiyonel kapasitede düzelme sağlanmakta olup, güvenle uygulanabilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Deneysel modelde periferik anjiyografik yaklaşımlar: Retroperitoneal aortik yaklaşımın üstünlüğü
    (Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi, 2005) Alat, İlker; İnan, Muharrem; Bostan, Hacı; Germen, Burak; Keskin, Ahmet
    Öz: Amaç: Deneysel modelde gerçekleştirilecek vasküler çalışmalarda kullanılacak olan anjiyografik yaklaşımlar ele alınmış, farklı bölgelerden gerçekleştirilebilecek anjiyografik işlemlerin olumlu ve olumsuz yönleri irdelenmiştir. Materyal ve Metod: Otuzdört adet tavşanda değişik anjiyografik girişim yerleri değerlendirildi. 1-Perkütan femoral arter yaklaşımı, 2-Cerrahi olarak femoral arter yaklaşımı, 3-Perkütan abdominal aortik yaklaşım, 4-Transperitoneal aortik yaklaşım, 5-Retroperitoneal aortik yaklaşım, 6-Torakal aortik yaklaşımla alt ekstremitelerin anjiyografik değerlendirmesi yapıldı. Bulgular: Her bir yaklaşımın etkinlik ve uygulanabilirliği değerlendirildi. Femoral bölgeden yapılan uygulamaların tek taraflı olması ve damar yapısının ince olması nedeniyle zorluk içerdiği görülmüştür. Torakal bölgeden ve transperitoneal olarak abdominal bölgeden yapılan işlemlerin daha invaziv olduğu saptanmıştır. Perkütan yaklaşımların deneysel model için riskli olduğu ispatlanmıştır. Sonuç: Bilateral periferik anjiografik değerlendirmenin yapılacağı çalışmalarda, retroperitoneal aortik yaklaşımın, en az invazyonla en iyi sonuçlara sahip olduğu gözlendi.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Doku ve organ naklinde hasta ve yakınlarının görüşleri
    (Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2007) Alat, İlker; Akpınar, Beşir.M; Eğri, Mücahit; Aydın, Nihat; Aydemir, İ.Koray; Aldemir, Mustafa; Eroğlu, Tamer; Özgür, Bülent; Erbaş, Fulya; Nisanoğlu, Vedat
    Amerika Birleflik Devletleri’nde y›lda 500 bin konjestif kalp yetersizli¤i (KKY) teflhisi konulmaktad›r. Kalp nakli (KN) sonras› 5 y›ll›k sa¤kal›m oran›n›n %60’›n üzerinde, NYHA s›n›f - IV hastalarda t›bbi tedaviyle 3 y›ll›k sa¤kal›m›n %18 oldu¤u belirtilmifltir. Ventriküler yard›m ayg›tlar›n›n mortalitesiyse %40’d›r (1). Yani nakil tedavide önemli bir unsurdur. Ancak bekleyen al›c› listesi sürekli artmaktad›r, ABD’de bu oran y›lda %16’d›r (1). Amerikan Kalp Cemiyeti; y›lda 400 binin üzerinde yeni KKY vakas›n›n teflhis edildi¤ini, y›lda 34 milyar dolar üzerinde paran›n tedavi amac›yla harcand›¤›n› bildirmifltir (2). Bununla birlikte, 1980’lerde artan nakil say›s› 1990’larda plato yapm›fl, donör k›s›tl›l›¤›na ba¤l› olarak 2000’lerde düflüfle rastlanm›flt›r (3, 4). Bu nedenlerle donör listeleri sorgulanmaya bafllanm›fl, “marjinal donör” tan›m› gelifltirilmifl (2, 5, 6), buysa beraberinde etik sorunlar› getirmifltir
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Early postoperative candida colonization in alimentary canal in patients undergoing open heart surgery
    (J Cardiovasc Surg (Torino), 2005) Alat, İlker; Kuzucu, Akın; Battaloğlu, Bektaş
    AIM: To examine the frequency and factors predisposing to candidiasis in the digestive tract in the early postoperative period after open heart surgery. METHODS: One hundred patients undergoing open heart surgery were enrolled in this study. Patients were divided into 2 groups in regard to Candida spp. colonization. Group A means increased Candida spp. colonization after open heart surgery (31/100). Group B indicates unchanged Candida spp. colonization after open heart surgery (69/100). Samples were obtained from both oral and anal mucosa in 3 different periods of operation: 1) preoperatively (stage 1), 2) at the end of the first hour in the intensive care unit (stage 2), 3) 24 hours after operation (stage 3). Findings were compared with both preoperative and intraoperative parameters. For fungal isolation Sabourauds dextrose agar and blood agar were used. RESULTS: In Group A (31), there was a significant relationship between the samples in stage 1 and 2 (p=0.031), and also a significance between stage 1 and 3 (p=0.048). Comparison between Candida positive and negative groups (Group A and B) did not reflect any statistical significance (p>0.05). CONCLUSIONS: Candida colonization in the alimentary canal in the early postoperative period after open heart surgery is due to individual preoperative features. However, early postoperative Candida colonization in the digestive tract is not a risk factor for sepsis unless the patient has an additional risk factor leading to prolongation of length of stay in the intensive care unit.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kalp ve damar hastalıklarında kök hücre çalışmaları üzerine yeni bir felsefe: polen toplamak/arı yetiştirmek
    (Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2005) Alat, İlker
    Kalp ve damar hastalıklarında kök hücre çalışmaları üzerine yeni bir felsefe: polen toplamak/arı yetiştirmek Öz:
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Kardiyopulmoner bypassa engel olan yöresel bir sorun
    (2004) Alat, İlker; Battaloğlu, Bektaş; Atambay, Metin; Nisanoğlu, Vedat; Erdil, Nevzat; Gülcan, Öner; Cihan, Hasan Berat
    Amaç:İmmün sistem üzerindeki negatif etkileri iyi bilinen kardiyopulmoner bypassın parazitozlarla ilişkisi pek değerlendirilmiş değildir. Bir olgu ile bu konu değerlendirilmiştir. Olgu:Elektif şartlarda, açık kalp cerrahisi yöntemiyle koroner bypass ameliyatı planlanan ve Taneia saginata açısından şikayeti olmayan olgu operasyon masasına alındı. Anestezi indüksiyon aşamasında, anüsten spontan olarak dökülen parazitler sebebiyle operasyon ertelendi. Parazitolojik bakıda, parazitin T. saginata olduğu anlaşıldı. Sonuç:Kardiyopulmoner bypassa girecek olguda, mevcut enfeksiyon nasıl bir kontrendikasyonsa, parazitozlar da benzeri şekildeki yan etkileri sebebiyle kontrendikasyon teşkil etmelidirler. Bu nedenle, özellikle bölgemizde olmak üzere, tüm ülkemiz insanının yemek kültürü tekrar değerlendirilmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kardiyopulmoner Bypassa Engel Olan Yöresel Bir Sorun
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2004) Alat, İlker; Battaloğlu, Bektaş; Atambay, Metin; Nisanoğlu, Vedat; Erdil, Nevzat; Gülcan, Öner; Cihan, Hasan Berat; Ege, Erdal
    İmmün sistem üzerindeki negatif etkileri iyi bilinen kardiyopulmoner bypassın parazitozlarla ilişkisi pek değerlendirilmiş değildir. Bir olgu ile bu konu değerlendirilmiştir. Olgu:Elektif şartlarda, açık kalp cerrahisi yöntemiyle koroner bypass ameliyatı planlanan ve Taneia saginata açısından şikayeti olmayan olgu operasyon masasına alındı. Anestezi indüksiyon aşamasında, anüsten spontan olarak dökülen parazitler sebebiyle operasyon ertelendi. Parazitolojik bakıda, parazitin T. saginata olduğu anlaşıldı. Sonuç:Kardiyopulmoner bypassa girecek olguda, mevcut enfeksiyon nasıl bir kontrendikasyonsa, parazitozlar da benzeri şekildeki yan etkileri sebebiyle kontrendikasyon teşkil etmelidirler. Bu nedenle, özellikle bölgemizde olmak üzere, tüm ülkemiz insanının yemek kültürü tekrar değerlendirilmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Köpekte koroner arter sistemi
    (Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2005) Alat, İlker; Erdem, Gülnur; Akpınar, Mehmet Beşir
    Yıl: 2005Cilt: 5Sayı: 1ISSN: 1302-8723Sayfa Aralığı: 66 - 67 Metin Dili: Türkçe Öz: Başlık ( ): Coronary artery system in a dog Öz ( ):
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Koroner cerrahisinde radial arter kullanılarak tam arteriyel myokardiyal revaskülarizasyon
    (2002) Battaloğlu, Bektaş; Erdil, Nevzat; Nisanoğlu, Vedat; Alat, İlker; Koşar, Feridun; Aydemir, Koray
    Öz: Daha az ve yavaş ateroskleroz gelişimi ile sonuçlanan biyolojik özelliklerinden dolayı arteryel greftlerin açıklık oranları venöz greftlerden daha yüksektir. Bu çalışmada radial arter kullanarak tam arteryel revaskülarizasyon deneyimimizi sunmaktayız. Eylül 2001 ile Nisan 2002 tarihleri arasında koroner greft olarak tek (25 hasta) veya bilateral (22 hasta) radial arter kullandığımız çok damar hastalığına sahip 47 olguya total arteryel myokardiyal revaskülarizasyon uyguladık. Tüm hastalarda sol ön inen arter revaskülarizasyonunda sol internal mammarian arter kullandık. Radial arter; olguların 37'sinde tek distal anastomoz için, 10'unde ise sequential olarak kullanıldı. Olguların 39'u erkek ve 8'i kadın olup ortalama yaş 54.09±11.4 (30 - 75) idi. Ortalama distal anastomoz sayısı 2.69±0.84 (2 - 5 ) olarak gerçekleştirildi. Operatif mortalite oranı %4.3 idi. Erken postoperatif dönem problemsizdi ve 1-6 aylık takipte olgularımız semptomsuz olarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Hiç bir hastada radial arter çıkarılmasına bağlı bir komplikasyon tespit edilmedi. Tek veya bilateral radial arter kullanılarak tam arteryel revaskülarizasyon basit ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilir ve böylece safen ven çıkarılmasına bağlı oluşabilecek potansiyel komplikasyonlardan kaçınılmış olmaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The mechanical or electrical induction of medullary angiogenesis will it improve sternal wound healing
    (Tex Heart Inst J, 2004) Alat, İlker; İnan, Muharrem; Gürses, İclal; Kekilli, Ersoy; Germen, Burak; Harma, Ahmet; Eskin, Ahmet; Ayın, Ömer Murat
    We induced angiogenesis in the tibial medulla and cortex of rabbits by electrical and mechanical stimulation, with the aim of future application to ischemic disease. Sixteen New Zealand rabbits were divided into 4 groups: in Group 1, a K wire was inserted into the medullary channel; in Group 2, a hole was drilled into the tibia; in Group 3, electrical stimulation was applied to the medullary channel; and in Group 4 (the control group), nothing was done. The interventions were applied during a 21-day period, after which all animals were evaluated scintigraphically and histopathologically. All 3 interventional groups were significantly superior to the control group in regard to medullary and cortical vascularity: the P values were 0.021 in all comparisons to control. However, the most fibrotic changes in the medulla occurred in the group that had been treated with electricity (P=0.008). Slight fibrotic changes occurred in the hole group (P=0.040), and none occurred in the K-wire group. In sum, all 3 interventions are capable of inducing medullary angiogenesis, but electricity is inferior in regard to fibrotic change. We believe that this present study can establish a baseline for further work that explores clinical applications to problematic ischemic conditions, including delayed sternal wound healing after cardiac surgery.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The mechanical or electrical induction of medullary angiogenesis will it improve sternal wound healing
    (Tex Heart Inst J, 2004) Alat, İlker; İnan, Muharrem; Gürses, İclal; Kekilli, Ersoy; Germen, Burak; Harma, Ahmet; Eskin, Ahmet; Aydın, Ömer Murat
    We induced angiogenesis in the tibial medulla and cortex of rabbits by electrical and mechanical stimulation, with the aim of future application to ischemic disease. Sixteen New Zealand rabbits were divided into 4 groups: in Group 1, a K wire was inserted into the medullary channel; in Group 2, a hole was drilled into the tibia; in Group 3, electrical stimulation was applied to the medullary channel; and in Group 4 (the control group), nothing was done. The interventions were applied during a 21-day period, after which all animals were evaluated scintigraphically and histopathologically. All 3 interventional groups were significantly superior to the control group in regard to medullary and cortical vascularity: the P values were 0.021 in all comparisons to control. However, the most fibrotic changes in the medulla occurred in the group that had been treated with electricity (P=0.008). Slight fibrotic changes occurred in the hole group (P=0.040), and none occurred in the K-wire group. In sum, all 3 interventions are capable of inducing medullary angiogenesis, but electricity is inferior in regard to fibrotic change. We believe that this present study can establish a baseline for further work that explores clinical applications to problematic ischemic conditions, including delayed sternal wound healing after cardiac surgery. (Tex Heart Inst J 2004;31:363-7)
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Successful treatment of buerger s disease with ıntramedullary k wire the results of the first 11 extremities
    (European Journal of Vascular and Endovascular Surgery, 2005) İnan, Muharrem; Alat, İlker; Kutlu, Ramazan; Harma, Ahmet; Germen, Burak
    Objective. This study describes a new technique for treatment of Buerger’s disease, developed to stimulate angiogenesis, using a Kirschner wire placed in the medullary canal of the tibia. The aim of the study was to evaluate clinical and radiological effects of this technique in patients where medical and surgical therapy had failed. Material and methods. Eleven extremities (six patients) with Buerger’s disease were treated with the intramedullary Kirschner wire technique. Inclusion criteria were chronic critical ischemia, Rutherford Grade II or III, with major arterial occlusion shown by Doppler examination and angiography; failure to respond to non-surgical and surgical treatment; and the need for strong analgesics. Results. The mean follow-up time was 19 months (range, 13–25 months). Satisfactory remission in each patient was obtained within 6 weeks of intervention. A significant improvement in clinical manifestations including reduced rest pain and increased claudication distance was observed. Foot ulcers completely healed after Kirschner wire intervention. Conclusion. Despite short-term follow-up and small patient series, the intramedullary Kirschner wire technique can be expected to achieve relief of pain and a decrease in major amputations in patients with Buerger’s disease in whom medical and surgical therapy had failed. However, comparative studies with longer follow-up should be done to confirm the benefits of this new treatment.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Takayasu ve dev hücreli (temporal) arterit: Saklı kalmış gerçekler
    (Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2004) Alat, İlker; Bahçeci, Funda; Taşkapan, Hülya; Saraç, Kaya
    Yıl: 2004Cilt: 4Sayı: 4ISSN: 1302-8723Sayfa Aralığı: 351 - 353 Metin Dili: Türkçe Öz: Başlık ( ): Takayasu and giant cell (temporal) arteritis: the concealed realities Öz ( ):

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim