Yazar "Aydoğdu, İsmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 42
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Activities of adenosine deaminase, xanthine oxidase and superoxide dismutase enzymes in sera and cerebrospinal fluids from patients with acute lymphocytic leukemia(Turkish Journal of Cancer, 1996) Büyükberber, Süleyman; Akyol, Ömer; Kavutçu, Mustafa; Durak, İlker; Aydoğdu, İsmetAbstract: In this study, adenosine deaminase, xanthine oxidase and total superoxide dismutase activities were measured in sera and cerebrospinal fluids from 19 patients with acute lymphocytic leukemia and from 10 control subjects. Superoxide Dismutase activities were higher in sera and cerebrospinal fluids of patients than those of control subjects. However, no difference was found between adenosine deaminase activities in sera and cerebrospinal fluids from general acute lymphocytic leukemia patients and control subjects. Significant differences were observed between enzyme activities in sera from B-cell acute lymphocytic leukemia and T-ceIl acute lymphocytic leukemia patients but we found no differences between enzyme activities in cerebrospinal fluids from B-cell acute lymphocytic leukemia and T-cell acute lymphocytic leukemia patients. In the intra and intercorrelation analysis carried out between enzyme activities in sera and cerebrospinal fluids, significant differences were established in control and patient groups. In general, adenosine deaminase, xanthine oxidase and superoxide dismutase activities were found to be higher in sera of the T-cell acute lymphocytic leukemia group when compared to those of control and B-cell acute lyphocytic leukemia groups. Furthermore, superoxide dismutase activity was higher in the sera of cALLA(+) B-cell acute lymphocytic group than those of cALLA(-) B-cell acute lymphocytic leukemia group. These results suggest that xanthine oxidase and superoxide dismutase activities in the serum and cerebrospinal fluid might become a useful index in diagnosis of acute lymphocytic leukemia and xanthine oxidase, superoxide dismutase and adenosine deaminase activities in the serum might become additional markers in the differentiation of T-cell acute lymphocytic leukemia and B-cell acute lymphocytic leukemias. In addition, it has been found that serum adenosine deaminase and superoxide dismutase activities could be used in the subtyping of cALLA (+) and cALLA (-) B-cell acute lymphocytic leukemias.Öğe Antrasiklin grubu antibiyotiklerin sol ventrikül fonksiyonları, ventriküler De-repolarizasyon parametreleri ve dispersiyonları üzerine etkileri(Türk Hematoloji Onkoloji Dergisi, 1998) Tuncer, Cemal; Büyükberber, Süleyman; Aydoğdu, İsmet; Özdemir, Ramazan; Güven, Aytekin; Pekdemir, Hasan; Seçkin, Yüksel; Sezgin, Alpay; Komsuoğlu, BakiÖz: Antrasiklin grubu antibiyotiklerin kümülattf dozu 400 mg/m2'nin altında olduğu zaman semptomatik kardiyotoksisite gelişmesi nadirdir. Bununla birlikte subklinik kardiyak hasar gelişmesi son derece sık-tır. Buna rağmen literatürde antrasiklin kemoterapisinin ventriküler de-repolarizasyon intervallerine ve dispersiyonlan üzerine etkisi ve bu parametrelerin geç kardiyotoksisiteyi kestirebilmelerine dair çalışma-lara rastlanmamıştır. Çalışmamızda antrasiklin grubu değişik ilaçlar alan maligniteli 13 erkek ve 7 ka-dın toplam 20 hastada, başlangıçtaki, intermediate kümülatif dozdaki ve total kümülatif dozdaki EKG parametreleri ve ekokardiyografi parametreleri birlikte değerlendirilmiştir. Ejeksiy on fraksiyonu (EF) to-tal doz alanlarda (%42.86+11.52), başlangıç (%54.5+-12.12) ve intermediate doz alanlara göre (%52.89±14.72) anlamlı olarak azaldı (p<0.05). Fraksiyonel kısalma (FS) ise total doz alanlarda (%21.86+10.06) sadece başlangıçtaki değere göre (%32.5±6.56) anlamlı olarak azaldı. Total doz alan-lardaki E velosite değeri (54.71±13-9 cm/sn), başlangıçtaki (69.5+17.3 cm/sn) ve intermediate doz alanlardaki (71.22+20.47 cm/sn) değerlere göre anlamlı olarak azaldı (p<0.05). A velosite değeri hem intermediate doz alanlarda (70.67+1833 cm/sn) hem de total doz alanlarda (62.14+13.11 cm/sn), başlangıçtaki (43.7+12.8 cm/sn) değere göre arttı (p<0.05). E/A oranı ise başlangıca (1.54+0.58) göre, intermediate (1.05+0.32) ve total (0.88+0.28) doz alanlarda anlamlı olarak azaldı (p<0.05). Ayrıca to-tal doz alanlardaki E/A oranı, intermediate doz alanlara göre de anlamlı olarak daha az bulundu (p<0.05). EKG parametreleri ile ilgili tüm değerler arasında istatistiksel bîr fark bulunamadı (p>0.05). Sonuç olarak ucuz ve tekrarlanabilir bir metod olan EKG'nin oluşabilecek malign ventriküler aritmiler ve geç kardiyak toksisite için erken birprediktör olamayacağı düşünüldü.Öğe Atypical presentation of herpes zoster infection following fludarabine treatment for chronic lymphocytic leukemia: a case report(2011) Demircioğlu, Sinan; Aydoğdu, İsmet; Kaya, Emin; Kuku, İrfanAbstract: Herpes zoster (zona), varisella zoster virüsünün neden olduğu akut veziküler erüpsiyon ile seyreden bir infeksiyondur. Dermatomal dağılımla sınırlı, tek taraflı ve ağrılı döküntülerle karakterizedir. 49 yaşında, Kafkasyalı, erkek hastada kronik lenfositik lösemi nedeni ile fludarabin tedavisi alırken karının sağ tarafında ağrılı veziküller oluştu. Nötropenik olan hastaya anamnez ve izik muayene ile zona tanısı kondu ve asiklovir tedavisi başlandı. Tedavinin 3. gününde hastanın yüz ve kafa derisi dahil tüm vücüdunda yaygın eritematöz veziküller gelişti. Tzanck testi ile varisella zoster olduğu gösterildi. Asiklovir tedavisine rağmen hastanın akciğerinde diffüz infiltrasyon izlendi, hipertermi ve dispne meydana geldi. Toraks tomoğrafisi pnömoni ile uyumlu idi. Hastanın hipertermisi teikoplanin, meronepem ve intravenöz immünglobuline cevap vermedi. Hasta öldü.Öğe C 121 inutasyon ve pernisiyöz anemi birlikteliği (Olgu sunumu)(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1996) Büyükberber, Süleyman; Aydoğdu, İsmet; Uysal, AkınBu olgu sunumunda bir vaka nedeniyle li 121 mutasyonlar ile ilgili son literatür gözden geçirilmiş ve il 121 mutasyon ve pernisiyöz anemi birlikteliği ilkkez bildirilmiştir.Öğe Demir eksiklği anemisinde serum nitrik oksit, malondialdehit ve süperoksit dismutaz düzeylerinin araştırılması(Medical Network Klinik Bilimler ve Doktor, 2002) Mehmet, Nihayet; Ateş, Fehmi; Tevfik, Mehmet; Aydoğdu, İsmetÖz: AMAÇ: Demir eksikliği anemisinde, serbest radikaller ve lipid peroksidasyonu önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada demir eksikliği anemisi olan hastalarda serum nitrik oksit, malondialdehit ve süperoksit dismutaz düzeylerini incelemek amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmada 30 erkek, 35 kadın toplam 65 demir eksikliği anemisi olan hasta incelendi. Kontrol grubu ise tamamen sağlıklı 28 kadın, 27 erkek toplam 55 kişiden oluşturuldu. Kan örneklerinde, serum nitrik oksit (NO), malondialdehit (MDA) ve süperoksit dismutaz (SOD) seviyeleri ölçüldü ve istatistiksel anlamlılık değerleri hesaplandı. BULGULAR: Demir eksikliği anemisi olan hastalar kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, serum NO, MDA ve SOD değerlerinde anlamlı bir artış (sırasıyla p<0.002, p<0.001, p<0.001) olduğu görüldü. SONUÇ: Bu veriler sonucunda demir eksikliği anemisi olan hastalarda, serum nitrik oksit, malondialdehit ve süperoksit dismutaz düzeylerinde ki artış gösterilerek, demir eksikliği anemisi gelişimindeki önemi ortaya konmuştur.Öğe Erişkin İmmun Trombositopeni ve Tedavisi: Derleme(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Erkurt, Mehmet Ali; Kaya, Emin; Kuku, İrfan; Köroğlu, Mustafa; Aydoğdu, İsmetİmmün trombositopeni (İTP) diğer trombositopeni yapan nedenlerin olmaması ve izole trombositopeni ile seyreden edinilmiş otoimmün hastalıktır. İTP’nın patofizyolojisi 50 yıldan daha uzun süredir bilinmesine rağmen tedavi empirik olarak kalmıştır. İTP kılavuzu 15 yıl önce Amerikan Hematoloji Derneği(2011 de güncellenmiştir) ve 8 yıl önce de Hematoloji Standartları İngiliz Komitesi tarafından yayınlanmıştır. Tedavinin başlıca amacı normal platelet sayısına ulaşıncaya kadar ciddi kanamayı engellemektir. Günümüzde İTP’de yeni ilaçlarla tedavi stratejileri değişti. Bu derlemede erişkin İTP’de tedavi kriterlerini, tedavi yaklaşımlarını, splenektominin rolünü, yan etkileri ile birlikte diğer tedavi seçeneklerini ve gebelikteki İTP’nın tedavisini tartıştık.Öğe Febril nötropenik hastalarda piperasilin - tazobaktam-amikasin ve meropenem-amikasin etkinliklerinin karşılaştırılması(2002) Kuku, İrfan; Kaya, Emin; Arı, Fahri; Dikilitaş, Mustafa; Baydar, Mustafa; Keskin, Lezzan; Aydoğdu, İsmetFebril nötrepeni (FN) hastalarında ateşin varlığı aksi ispat edilinceye kadar enfeksiyon kaynaklı olduğu kabul edilip ampirik antibiyotik tedavisine hemen başlanılması gerekmektedir. Bu çalışma, FN hastalarında ampirik piperasilin-tazobaktam+amikasin ile meropenem+amikasin tedavisinin etkinliklerinin karşılaştırmak amacıyla planlanmıştır. Çalışmaya kliniğimizde takip edilen 51 hasta ve bu hastalarda gelişen 76 FN atağı değerlendirmeye alındı. FN atağı gelişen 40 hastaya ampirik meropenem+amikasin kombinasyonu, 36 hastaya tazobaktam+amikasin kombinasyonu verildi. Çalışma sonucunda her iki kombinasyon eşit etkinlikte bulunmuştur.Öğe Febril Nötropenik Hastalarda Piperasilin-Tazobaktam-Amikasin Ve Meropenem-Amikasin Etkinliklerinin Karşılaştırılması(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Kuku, İrfan; Kaya, Emin; Arı, Fahri; Dikilitaş, Mustafa; Baydar, Mustafa; Keskin, Lezzan; Aydoğdu, İsmetFebril nötrepeni (FN) hastalarında ateşin varlığı aksi ispat edilinceye kadar enfeksiyon kaynaklı olduğu kabul edilip ampirik antibiyotik tedavisine hemen başlanılması gerekmektedir. Bu çalışma, FN hastalarında ampirik piperasilintazobaktam+ amikasin ile meropenem+amikasin tedavisinin etkinliklerinin karşılaştırmak amacıyla planlanmıştır. Çalışmaya kliniğimizde takip edilen 51 hasta ve bu hastalarda gelişen 76 FN atağı değerlendirmeye alındı. FN atağı gelişen 40 hastaya ampirik meropenem+amikasin kombinasyonu, 36 hastaya tazobaktam+amikasin kombinasyonu verildi. Çalışma sonucunda her iki kombinasyon eşit etkinlikte bulunmuştur.Öğe Febril Nötropenili Hastalarda Ampirik Antibiyotik Rejimlerinin Etkinliklerinin Karşılaştırılması(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Sarı, Ramazan; Aydoğdu, İsmet; Şavlı, Haluk; Bayraktar, Mehmet; Sevinç, AlperTurgut Özal Tıp Merkezi erişkin Hematoloji kliniğindeki febril nötropenik hastalarda ampirik tedavi rejimlerinin etkinliklerinin karşılaştırılması. Materyal ve metot: Dört farklı antibiyotik rejimi, Seftazidim+Amikasin (n=19), İmipenem+ Amikasin (n=14), Sefepim+Amikasin (n=20), Sulbaktam/Sefoperazon+Amikasin (n=20) karşı-laştırıldı. Kırk üç hastada gelişen toplam 73 febril nötropenik atak değerlendirildi. Bulgular: Dört farklı antibiyotik rejimi alan gruplar arasında etkinlik ve toksite açısından fark yoktu (p>0.05). Sonuç: Her dört rejim de toksisite ve etkinlik açısından febril nötropenik hastalarda başlangıç tedavisinde kullanılabileceği görüşüne varıldı.Öğe Fulminant progression of peripheral T-cell lymphoma with skin involvement mimicking zona zoster: Letter to editor(2012) Demircioğlu, Sinan; Aydoğdu, İsmet; Erkurt, Mehmet Ali; Gürses, İclal; Kuku, İrfan; Kaya, Emin; Ozhan, OnurAbstract: Burada periferik T hücreli lenfomalı bir erkek hasta sunduk. Hasta remisyona girdikten iki ay sonra nüks etti. Kurtarma tedavisi sırasında vefat etti. Periferik T hücreli lenfomalar kötü prognoza sahiptir ve agresif seyir gösterirler. Hastalar hızlı değerlendirilmelidir. Çünkü kemoterapinin başarı şansı düşüktür. Tedavi için kemik iliği nakli akılda tutulmalıdır.Öğe Gaucher hastalığı: İki olgu sunumu(Türkiye Tıp Dergisi Dahili Tıp Bilimleri, 2002) Kuku, İrfan; Kaya, Emin; Yıldız, Ramazan; Harputluoğlu, Hakan; Aydoğdu, İsmet; Gürakan, FigenÖz: Gaucher hastalığı, en sık görülen lipid depo hastalığıdır. Hastalık, otozomal resesif geçer ve lizozomal bir enzim olan ß-glikoserebrosidazi kodlayan genlerdeki mutasyonlar sonucunda ortaya çıkar. Glikoserebrosidaz eksikliği, glikoserebrosidin (glikoseramid) monosit-makrofaj sistemi hücrelerinde birikmesine neden olur. Hastalık, açıklanamayan splenomegali, pansitopeni, kemik ağrılarının ve patolojik kırıkların ayırıcı tanısında düşünülmelidir. Gaucher hastalığının Türkiye'de sıklığı bilinmemektedir. Bu makalede Tip l Gaucher hastalığı tanısı konulan 2 olgu sunuldu ve konu ile ilgili literatür gözden geçirildi.Öğe Hematolojik malignitesi olan hastalarda pnömoni (26 olgu)(Toraks Dergisi, 2002) Kızkın, Özkan; Kaya, Emin; Türker, Gamze; Kuku, İrfan; Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Günen, Hakan; Aydoğdu, İsmetÖz: İmmünsüprese hastalarda pnömoni sık görülür ve mortalitesi yüksektir. Bu çalışma, hematolojik malignitesi (HM) olan hastalarda gelişen pnömoni insidansını, tanısını ve ampirik tedavi sonuçlarını değerlendirmek üzere planlanmıştır. Hematoloji kliniğinde 1997-2000 yillari arasinda izlenen 342 hastanin (83 NHL, 66 HL, 54 AML, 23 KML, 23 ALL, 51 KLL, 42 MM) dosyalari geriye dönük olarak incelendi. Bunlardan pnömoni gelişen 26'si (%7,6) çalışmaya alındı. Olgularin yaş ortalamasi 41.23±19.35 yıl olup, hastalık süreleri ortalama 19.40±24.30 aydi. En sık pnömoni ALL'li hastalarda saptandı (%39,1). Hastaların 11'i (%42) toplum kökenli pnömoni (TKP) ve 15'i (%58) hastane kökenli pnömoni (HKP) olarak değerlendirildi. Nötropenili 9 hastanın (%34.6) nötrofil sayısı ortalama 262.50±15.59/mm3 olarak bulundu. HKP'li olgularin 8'inde nötropeni varken, TKP'li olguların yalnızca 1'i nötropenikti. En sık radyolojik görünüm 26 olgunun 16'sinda (%61.5) görülen lober tutulumdu. Hastalarin balgam ve kan kültürlerinden, 4 hastada koagülaz (-) stafilokok, 2 hastada A grubu beta hemolitik streptokok, 1 hastada Klebsiella pneumoniae izole edildi. TKP'lerde en sik ampisilin-sulbaktam, HKP'lerde karbapenem grubu bir antibiyotik ve aminoglikozid kombinasyonu, nötropeninin eşlik ettiği HKP'lerde ise karbapenem grubu antibiyotik, aminoglikozid, glikopeptit grubu antibiyotik ile bir antifungal ajan kombinasyonu uygulandi. Antibiyotik kullanim süresi ortalama 18.88±18.48 gün olarak bulundu. Febril nötropenili 3, toplam 5 hasta (%19.2) yaşamını yitirdi. Bu hastalarin hepsi HKP'li olgulardı. Çalışmamızın sonuçlarına göre, başta ALL olmak üzere HM olan hastalarda pnömoni sık görülür ve mortalitesi yüksektir. Bu nedenle ampirik tedavinin erken ve geniş spektrumlu başlanması uygun olur kanısındayız.Öğe Hepatosplenik Candidiasis: Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2004) Kaya, Emin; Kuku, İrfan; Doğan, İbrahim; Aydoğdu, İsmetHepatosplenik candidiasis (HSC) özellikle karaciğer ve dalağı tutan dissemine kandida enfeksiyonudur. Hematolojik malignitelerde özellikle akut lösemilerde uygulanan kemoterapi sonrası nötropeni gelişen hastalarda giderek artan sıklıkta tespit edilmektedir. Kültür sonuçları genellikle negatif olmakla beraber, tanı etkenin kültürde veya biyopsi ile gösterilmesiyle konur. Tedavisinde temel yaklaşım parenteral amfoterisin-B uygulamasıdır. Bu yazıda klinik ve radyolojik görüntüleme bulguları ile HSC tanısı konulmuş bir olgu sunulmuştur.Öğe Hiperlökositozlu lösemi hastalarımızda terapötik ve proflaktik lökoferez deneyimlerimiz(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2004) Kuku, İrfan; Kaya, Emin; Erkurt, M. Ali; Uzer, Elmas; Özgül, Mustafa; Dikilitaş, Mustafa; Orhan, Mesut; Görgel, Ahmet; Aydoğdu, İsmetÖz: Akut lösemi hastalarında artmış blastlar, lökostaz yada tümör liziz sendromu gibi ciddi klinik problemlere neden olabilir. Bunların tedavisinde ve/veya önlenmesinde, lökoferez etkili ve hızlı bir tedavi seçeneğidir. Bu çalışmada kliniğimizde artmış lökosit sayıları nedeniyle lökoferez uygulanan 22 hastanın sonuçlan, işlemin etkinliği ve klinik seyrine etkisi açısından değerlendirildi. Lökoferez işlemi, 11 hastaya lökostaz tablosu nedeni terapötik olarak, diğer 11 hastaya ise proflaktik amaçlı uygulandı. Her ild grupta da lökoferez ile ortalama %42'lik lökosit azalması sağlandı. Ancak etkili lökosit azalması sağlanmasına rağmen, terapötik lökoferez uygulanan hastalardan 7'si lökostaz nedeni ile öldü. Sonuçta blast sayısı artmış lösemi hastalarının tanı sırasında proflaktik lökoferezin erken dönemde yapılmasının faydalı olabileceğini düşünüyoruz.Öğe Hiperlökositozlu Lösemi Hastalarımızda Terapötik ve Proflaktik Lökoferez Deneyimlerimiz(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2004) Kuku, İrfan; Kaya, Emin; Erkurt, M.Ali; Uzer, Elmas; Özgül, Mustafa; Dikilitaş, Mustafa; Orhan, Mesut; Görgel, Ahmet; Aydoğdu, İsmetExcessive blasts in patients with acute leukeamia may cause serious problems such as tumour lysis syndrome or luekostasis. Leukapheresis is effective in prevention and/or treatment of these problems. In this study we evaluated the results of 22 patients having hyperleukocytosis and underwent leukapheresis in order to evaluate the effectiveness of the procedure and its influence on clinical course. While therapeutic leukapheresis was performed to 11 patients, in the remainder prophylactic leukapheresis was performed. An average of 42% leucocyte depletion was obtained in both groups. However, despite the significant leucocyte depletion, 7 of the 11 patients who underwent therapotic leukapheresis have died due to leukostasis. We suggest that prophylactic luekapheresis performed early during the diagnosis may be effective in acute leukeamia patients with hyperleukocytosis.Öğe Holotranskobalamin II'in ria ile ölçümünün megaloblastik anemi tanısındaki değeri ve diğer tanı parametreleri ile karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Şerefhanoğlu, Songül; Aydoğdu, İsmet; Kekili, Ersoy; Kuku, İrfanÖz: Kobalamin eksikliğine bağlı megaloblastik aneminin değişken klinik belirti ve laboratuvar bulgularının olması tanıda zorluklara neden olmaktadır. Serum holotranskobalamin II (holoTC II) düzeyinin azalmasının kobalamin eksikliğinin tanısında erken bir markır olduğu belirtilmekle birlikte, klinik kullanıma uygun bir metot geliştirilmemiştir. Bu çalışmada, kobalamin eksikliğini belirlemede yeni bir ticari test olan holoTC II RIA (Radyoimmüno assay)'nın etkinliği ve diğer laboratuvar bulguları ile karşılaştırılması amaçlandı. Başvuru anında, 20 hastanın 14'ünde (%70) anemi ve makrositoz, dokuzunda (%45) trombositopeni, yedisinde (%35) nötropeni, 10'unda (%50) serum kobalamin düzeyleri (<100 pg/mL) ve 19'unda (%95) holoTC II düzeyi düşük (<37 pmol/L) bulundu. On gün 1 mg/gün siyanokobalamin tedavisi sonrası hemoglobin, hematokrit, trombosit, serum kobalamin ve serum holoTC II değerlerinde tedavi öncesi ile mukayese edildiğinde istatistiksel olarak anlamlı derecede artış oldu (P<0.05). MCV, LDH ve indirekt bilirübin değerlerinde ise azalma oldu (P<0.05). Plazma holoTC II düzeyinin ölçümünün kobalamin eksikliğini belirlemede daha yüksek özgüllük ve duyarlılığa sahip olduğu bulundu.Öğe Hydatid disease with rare localizations a case report(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Altınok, Tayfun; Kılıç, Süleyman; Sığırcı, Ahmet; Alkan, Alpay; Kutlu, Ramazan; Baysal, Tamer; Aydoğdu, İsmetIntroduction: When the disease is in rare localization and especially has not a typical appearance of hydatid cyst, incorrect definitive diagnosis may be defined mistakenly, since the disease may be easily missed unless being careful. Case Report: We present a patient affected by echinococcosis with rare localizations such as thyroid, abdominal wall and kidney. Discussion: Especially in endemic and sporadic echinococcosis areas, hydatid disease must be always considered wherever cysts are established.Öğe Hydatid disease with rate localizations: A case report(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Altınok, M. Tayfun; Kılıç, Süleyman; Sığırcı, Ahmet; Kutlu, Ramazan; Baysal, Tamer; Aydoğdu, İsmetÖz: Giriş: Hidatik kist, nadir yerleşim yerinde olduğunda ve özellikle tipik görünümde olmadığında, akılda tutulmadığı takdirde kolaylıkla atlanabileceğinden hatalı kesin tanı yanlışlıkla konulabilir. Olgu Sunumu: Tiroid, karın duvarı ve böbrek gibi nadir yerleşim yerleri ile ekinokokkozisten etkilenmiş bir olguyu sunduk. Sonuç: Özellikle endemik ve sporadik ekinokokkozis bölgelerinde, kistler her nerede saptanırsa saptansın, hidatik kist her zaman düşünülmelidir. Başlık (İngilizce): Nadir yerleşimli kist hidatik: Olgu sunumu Öz (İngilizce): Introduction: When the disease is in rare localization and especially has not a typical appearance of hydatid cyst, incorrect definitive diagnosis may be defined mistakenly, since the disease may be easily missed unless being careful. Case Report: We present a patient affected by echinococcosis with rare localizations such as thyroid, abdominal wall and kidney. Discussion: Especially in endemic and sporadic echinococcosis areas, hydatid disease must be always considered wherever cysts arc established.Öğe Idyopatik trombositopenik purpurada klinik seyir : 62 hastalık bir seri(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1996) Aydoğdu, İsmet; Tayfun, Egemen; Akan, Hamdi; Koç, Haluk; Beksaç, Meral; İlhan, Osman; Konuk, Nahide; Uysa, Akınİdyopatik trombositopenik purpura, özellikle büyüklerde, kronik seyirli bir hastalıktır. Retrospektif olarak yapılan bu çalışmada idyopatik trombositopenik purpuralı 62 hastanın klinik seyirleri ve tedavi sonuçları incelenmiştir. Sonuçlar son yayınlanan Amerikan Hematoloji Derneğinin kuralları ışığında değerlendirilmiştir.Öğe İdyopatik trombositopenik purpurada klinik seyir: 62 hastalık seri sonuçları(1997) Aydoğdu, İsmet; Tayfun, Egemen; Akan, Hamdi; Koç, Haluk; Beksaç, Meral; İlhan, Osman; Konuk, Nahideİdyopatik trombositopenik purpura, özellikle büyüklerde, kronik seyidi bir hastalıktır. Retros¬pektif olarak yapılan bu çalışmada idyopatik trombositopenik purpurah 62 hastanın klinik se¬yirleri ve tedavi sonuçları incelenmiştir. Sonuçlar son yayınlanan Amerikan Hematoloji Derne¬ğinin kuralları ışığında değerlendirilmiştir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »