Yazar "Elbe, Hülya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ameliorative effects of aminoguanidine on rat aorta in Streptozotocin induced diabetes and evaluation of SMA expression(Anadolu Kardiyoloji Dergisi/The Anatolian Journal of Cardiology, 2014) Elbe, Hülya; Vardı, Nigar; Orman, Doğan; Taşlıdere, Elif; Yıldız, AzibeObjective: Diabetes mellitus is one of the chronic metabolic diseases which is characterized by microvascular and macrovascular complications. This study was designed to investigate the improving the effects of amnioguanidine on aortic damage in a streptozotocin (STZ) induced diabetic rat model. Methods: Thirty-two male Sprague-Dawley rats divided into four groups as follows: Control, Aminoguanidine, Diabetes, and Diabetes+Aminoguanidine. Experimental diabetes was induced by single dose STZ (45 mg/kg) intraperitoneally. After administration of STZ, the DM+AMG group began to receive AMG (1 g/L) was prepared by dissolving in tap water during 10 weeks. At the end of the study, blood glucose levels were determined and rats were sacrified by ketamine anesthesia. Following routine tissue process, aortas were embedded in paraffin. Histochemical (H-E and Orcein) and immunohistochemical α-smooth muscle actin (α-SMA) stains were applied and the sections examined by light microscope. Statistical analysis was carried out using the SPSS 13.0 statistical program. Results: The rats in diabetes group had significantly higher blood glucose levels than the rats of control. The main histological alterations were detected in tunica media such as extensive thickening (414.32±9.62 μm), irregular of elastic fibers and intensive α-SMA staining in diabetic rats. The thickness of tunica media was statistically increased in DM group, when compared with the control group (p<0.001). On the other hand, AMG prevented disorganization of elastic fibers and overexpression of α-SMA. The mean thickness of tunica media was decreased significantly in DM+AMG (319.16±6.53 μm) compared with the DM group (p<0.001). Conclusion: Our results demonstrate that AMG treatment may protect the impairment of aort structure at histological level.Öğe Anti-Apoptotic Effects of Aminoguanidine Against Liver Damage on Experimental Diabetes in Rats(2014) Taşlıdere, Elif; Vardı, Nigar; Orman, Dogan; Elbe, HülyaAmaç:Bu çalışma, streptozotosin (STZ) ile oluşturulan diyabetik sıçan modelinde, karaciğerde ortaya çıkan histolojik değişiklikler üzerine aminoguanidinin antiapoptotik ve iyileştirici etkilerinin araştırılması amacıyla planlandı. Gereç ve Yöntemler: Çalışmada 32 adet Sprague Dawley erkek sıçan kullanıldı. Sıçanlar her biri 8 adetten oluşan 4 gruba ayrıldı. Kontrol, aminoguanidin (AMG), Streptozosin (STZ), Streptozosin+AMG (STZ+AMG). Deneysel diyabet STZ ve STZ+AMG gruplarında tek doz STZ'nin (45 mg/kg) intraperitoneal (i.p.) uygulanması ile oluşturuldu. Alınan dokular, rutin doku takip işlemlerinden geçirilerek parafine gömüldü. Parafin bloklardan alınan kesitlere histokimyasal (Mayer's Hemotoksilen-Eozin, PAS) ve immunohistokimyasal (kaspaz-3) boyama yöntemleri uygulandı. Boyanan kesitler ve Leica DFC-280 ışık mikroskobunda incelendi. Bulgular: Kontrol ve AMG grubu normal histolojik görünümdeydi. Bununla birlikte STZ grubunda parankima içerisinde inflamatuvar hücre içeren multifokal nodüller izlendi. Ayrıca sağlam hepatositler arasında yerleşmiş asidofil sitoplazmalı ve heterokromatik nükleuslu nekrotik hücrelere ve hemorajik alanlara rastlandı. Lobülün periferinde yer alan hepatositlerde glikojen kaybı gözlendi. Ayrıca kaspaz-3 boyama metodu uygulanan kesitlerde kaspaz-3 (+) boyanan hücre sayılarının STZ grubunda, kontrol grubuna göre anlamlı derecede arttığı tespit edildi. STZ uygulanan sıçanlara AMG verilmesiyle karaciğerde izlenen histolojik hasarın düzeldiği izlendi. Ayrıca kaspaz-3 (+) hücre sayılarının azaldığı tespit edildi. Sonuç: Kronik aminoguanidin uygulaması, STZ ile sıçanlarda oluşturulan diyabetin neden olduğu karaciğer hasarını azalttı. Sonuç olarak aminoguanidinin diyabetik karaciğer hasarının gelişimini önleyeceğini düşünmekteyizÖğe Clara Hücresi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Elbe, Hülya; Eşrefoğlu, Mukaddesİlk kez 1881 yılında Kolliker tarafından farklı bir hücre tipi olarak tanımlanan Clara hücreleri küçük hava yollarında bulunan, sil içermeyen, sekretuar hücrelerdir. Diğer epitel hücreleri arasında kubbe biçimli morfolojileri ve bol sekretuar granülleri ile kolay tanınırlar. Clara hücrelerinin respiratuar sistemdeki dağılımı türe özgü farklılıklar gösterir. Bu hücreler akciğeri koruyucu çeşitli fonksiyonlara sahiptir. Temel olarak akciğer homeostazının sağlanmasında görev alan Clara hücreleri, ksenobiyotik metabolizmasında ve immun sistemin regülasyonununda da rol alırlar. İnsanlarda akciğer kanserinin pek çok formu Clara hücrelerinden kaynaklanmaktadır. Bu derlemenin amacı; Clara hücrelerinin morfolojik ve fonksiyonal özellikleri hakkında bilgi vermektir.Öğe Deneysel diyabet oluşturulan sıçanlarda meydana gelen karaciğer hasarına karşı aminoguanidinin antiapoptotik etkileri(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Vardı, Nigar; Orman, Doğan; Elbe, Hülya; Taşlıdere, ElifAmaç: Bu çalışma, streptozotosin (STZ) ile oluşturulan diyabetik sıçan modelinde, karaciğerde ortaya çıkan histolojik değişiklikler üzerine aminoguanidinin antiapoptotik ve iyileştirici etkilerinin araştırılması amacıyla planlandı. Gereç ve Yöntemler: Çalışmada 32 adet Sprague Dawley erkek sıçan kullanıldı. Sıçanlar her biri 8 adetten oluşan 4 gruba ayrıldı. Kontrol, aminoguanidin (AMG), Streptozosin (STZ), Streptozosin+AMG (STZ+AMG). Deneysel diyabet STZ ve STZ+AMG gruplarında tek doz STZ’nin (45 mg/kg) intraperitoneal (i.p.) uygulanması ile oluşturuldu. Alınan dokular, rutin doku takip işlemlerinden geçirilerek parafine gömüldü. Parafin bloklardan alınan kesitlere histokimyasal (Mayer’s Hemotoksilen-Eozin, PAS) ve immunohistokimyasal (kaspaz-3) boyama yöntemleri uygulandı. Boyanan kesitler ve Leica DFC-280 ışık mikroskobunda incelendi. Bulgular: Kontrol ve AMG grubu normal histolojik görünümdeydi. Bununla birlikte STZ grubunda parankima içerisinde inflamatuvar hücre içeren multifokal nodüller izlendi. Ayrıca sağlam hepatositler arasında yerleşmiş asidofil sitoplazmalı ve heterokromatik nükleuslu nekrotik hücrelere ve hemorajik alanlara rastlandı. Lobülün periferinde yer alan hepatositlerde glikojen kaybı gözlendi. Ayrıca kaspaz-3 boyama metodu uygulanan kesitlerde kaspaz-3 (+) boyanan hücre sayılarının STZ grubunda, kontrol grubuna göre anlamlı derecede arttığı tespit edildi. STZ uygulanan sıçanlara AMG verilmesiyle karaciğerde izlenen histolojik hasarın düzeldiği izlendi. Ayrıca kaspaz-3 (+) hücre sayılarının azaldığı tespit edildi. Sonuç: Kronik aminoguanidin uygulaması, STZ ile sıçanlarda oluşturulan diyabetin neden olduğu karaciğer hasarını azalttı. Sonuç olarak aminoguanidinin diyabetik karaciğer hasarının gelişimini önleyeceğini düşünmekteyiz.Öğe Histological and biochemical effects of dexmedetomidine on liver during an inflammatory bowel isease(Ultrastructural Pathology, 2015) Gül, Mehmet; Kayhan, Başak; Elbe, Hülya; Doğan, Zümrüt; Otlu, AliInflammation in the liver is an extraintestinal manifestation that is frequently seen during inflammatory bowel diseases (IBD). The authors investigated histopathologycal, ultrastructural and antioxidant effects of dexmedetomidine (Dex) on liver during trinitrobenzene sulfonic acid (TNBS)-induced inflammatory bowel disease. Thirty-two BALB/c mice were divided (n = 8) as follows: control; Dex (dexmedetomidine) (30 mg/kg) for 6 days; TNBS 150 mL, TNBS þ ethanol (50% w/v) intrarectally; TNBS þ Dex. The histopathological and ultrastructural changes were evaluated. The levels of malondialdehyde (MDA), activity of antioxidant enzymes (GPx and SOD) were measured in liver tissue. Induction of colitis induced histopathological and ultrastructural changes of damage in liver. Those changes were markedly reduced in the TNBS þ Dex group and that reduction was even significant in comparison to the TNBS group. MDA levels were significantly higher in the TNBS group and dexmedetomidine significantly elevated SOD levels in the TNBS þ Dex group. These results suggest that the administration of dexmedetomidine reduces the histopathological and ultrastructural damage and increases the defense capacity against oxidative damage on liver in this IBD mice model.Öğe Melatonin is effective in reducing stress-induced organ damage in Wistar albino rats(Turkish Journal of Biology, 2014) Eşrefoğlu, Mukaddes; Akıncı, Ayşin; Elbe, Hülya; Taşlıdere, Elif; Taşlıdere, Elif; Çetin, Aslı; Ateş, BurhanAbstract: In the present study, we tried to investigate the effects of melatonin, a novel antioxidant and a potent free radical scavenger, in stress-induced cerebral, cerebellar, cardiac, and hepatic oxidative damage using microscopic and biochemical analysis. A total of 32 male Wistar albino rats were divided into control, stress, stress + saline, and stress + melatonin groups. The rats from the stress groups were exposed to high stress conditions of starvation, immobilization, and cold exposure. The rats from the stress + melatonin group received melatonin daily at 20 mg/kg body weight intraperitoneally for 7 days. At the end of the experiment, the brain, cerebellum, heart, and liver were rapidly removed. The main histopathological damage scores (MHDSs) of the stress and stress + saline groups were higher than those of control group for all of the organs. The MHDSs of melatonin-administered group were lower than those of stress and stress + saline groups. The main tissue superoxide dismutase activities of the stress + melatonin group were even higher than those of the control group in the cerebellum and liver, and main tissue catalase activities of the stress + melatonin group were even higher than those of control group in all of the organs. As a conclusion, we found melatonin very effective in reducing stress-induced organ damage by inhibiting lipid peroxidation and supporting the cellular antioxidant defense system.Öğe Protective effects of prunus armeniaca l (apricot) on low dose radiation-ınduced kidney damage in rats(Türk Nefroloji Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi, 2014) Kurus, Meltem; Elbe, Hülya; Otlu, Ali; Taslıdere, Elif; Uğraş, MuratÖz: AMAÇ: Bu çalışmada amacımız, antioksidan etkiye sahip Prunus armeniaca L (kayısı) nın böbrek dokusu üzerine radyoprotektif etkisinin histopatolojik yöntemlerle araştırılmasıdır. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Çalışmamızda 10 ar adet Sprague Dawley cinsi sıçanlardan oluşan 6 grup kullanılmıştır. Kontrol (normal diyet) grubu: 28 hafta normal diyetle beslenen grup. Normal diyet+rad grubu: 20 hafta boyunca normal diyet alıp son 8 hafta normal diyet+ radyasyon alan grup. Kayısı diyeti alan grup: 28 hafta boyunca kayısı diyeti ile beslenen grup. Kayısı diyeti+Rad grubu: 20 hafta boyunca kayısı diyeti alıp son 8 hafta kayısı diyeti+radyasyon alan grup. Kayısı diyeti+normal diyet alan grup: 20 hafta boyunca kayısı diyeti alıp devam eden 8 hafta boyunca normal diyet alan grup. Rad+Kayısı diyeti alan grup: 20 hafta boyunca kayısı diyeti alıp devam eden 8 hafta boyunca normal diyet+ radyasyon alan grup. BULGULAR: Çalışmamızda, kontrol gruplarında normal histolojik yapı mevcutken, radyasyon grubunda glomerüler hasar, hemoraji, intertisyel fibrozis ve infiltrasyon gibi histopatolojik değişikliklere rastlanmıştır. Diğer taraftan, Kayısı diyeti+Rad grubu ve Rad+Kayısı diyeti alan gruplarda bu dejenerasyonların azaldığı tespit edilmiştir. SONUÇ: Sonuç olarak yaptığımız çalışmada radyasyona maruz kalındığında kayısı katkılı beslenmenin böbrek üzerine radyasyonun verdiği hasarı azalttığı tespit edilmiştir.Öğe Siklofosfamid ile İndüklenen Karaciğer Hasarında Resveratrolün İyileştirici Etkileri(2022) Bostancıeri, Nuray; Elbe, Hülya; Taşdemir, Aslı; Taşlıdere, Elif; Oğlu, Gonca Ozan Kocamu FtuAmaç: Kemoprofilaktik bir ajan olan siklofosfamid (CYP) ile hasar oluşturulmuş sıçan karaciğerindeki histopatolojik ve biyokimyasal değişimlerin üzerine güçlü bir antioksidan olan resveratrol’ün (RSV) koruyucu etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 28 adet Wistar albino cinsi erkek sıçanlar kullanıldı. Sıçanlar Grup 1 (Kontrol), Grup 2 (CYP), Grup 3 (RSV), Grup 4 (CYP+RSV) olarak gruplara ayrıldı. CYP 150 mg/kg/ip/tek doz, RSV 10 mg/kg/ip/7 gün uygulandı. Yedi günlük deney süresi sonunda sıçanlar sakrifiye edilerek karaciğer dokuları, histolojik ve biyokimyasal yöntemlerle incelendi. Kesitlere Hematoksilen-Eozin ve Periyodik Asit Schiff boyamaları yapıldı. Kesitler histopatolojik bulgularına göre değerlendirildi. Hasar derecesine göre 0 (yok), 1 (hafif), 2 (orta), 3 (şiddetli) olarak skorlandı. Kesitler Leica Q Win Image Analiz Sistemi ve Leica 280 ışık mikroskobu ile incelendi. Ayrıca karaciğer dokusu Malondialdehit (MDA) düzeyleri ve Katalaz (CAT) aktiviteleri spektrofotometrik yöntemlerle ölçüldü. Bulgular: Kontrol grubuna (Grup 1) ait karaciğer dokuları normal histolojik görünümde izlendi. CYP grubunun (Grup 2) karaciğer dokularında ise portal alanda daha belirgin olmak üzere mononükleer hücre infiltrasyonu ve konjesyon, santral ven çevresinde görülen yaygın fokal nekroz alanları, hepatositlerde diffüz şişme ve sinuzoidal aralıkta daralma izlendi. PAS boyama yöntemi ile hepatositlerde glikojen kaybı ile perivasküler fibrozis tespit edildi. Grup 3 bulguları kontrol grubuna benzerdi. 4. grupta ise resveratrolün hücre infiltrasyonunu, konjesyonu, nekrozu ve sinuzoidal daralmayı anlamlı derecede iyileştirdiği gözlendi. Kontrol grubuna göre CYP grubunda karaciğer MDA düzeylerinin arttığı ve katalaz aktivitesinin azaldığı belirlendi. CYP+RSV grubunda, CYP grubuna göre karaciğer MDA düzeylerin azaldığı ve Katalaz aktivitesinin arttığı belirlendi. Sonuç: CYP ile indüklenen sıçan karaciğer hasarında RSV’ün 10 mg/kg dozunda ve 7 gün süreyle uygulanmasında histopatolojik ve biyokimyasal olarak koruyucu etkileri olduğu gözlendi.Öğe Sıçan İleumunda Meydana Gelen Yaşa Bağlı Değişimlerin Mikroskopik Olarak İncelenmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Elbe, Hülya; Kuruş, Meltem; Kazancı, Alper; Otlu, AliBu çalışmada, sıçan ileumunda yaşa bağlı olarak değiştiği düşünülen villusların sayısını, yüksekliğini, genişliğini ve goblet hücre sayısını incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Bu amaçla 24 adet dişi Sprague Dawley cinsi sıçanlar her grupta 8’er sıçandan oluşan 3 gruba ayrıldılar. Sıçanlar 21 günlük, 60 günlük ve 19 aylık olduklarında ileum dokuları çıkarıldı. Kesitler hematoksilen-eosin (H-E) ve periodic acid Schiff (PAS) ile boyandı. Leica Q Win görüntü analiz sistemi kullanılarak ortalama villus sayısı, villus yüksekliği, villus genişliği ve villuslardaki ortalama goblet hücre sayısı belirlendi. Bulgular: Bu çalışmada, ortalama villus sayısını 21 günlük grupta 9.50±0.20, 60 günlük grupta 7.50±0.16 ve 19 aylık grupta 7.07±0.18 olarak tespit ettik. 21 günlük grup ile 60 günlük grup ve 21 günlük grup ile 19 aylık grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0.0001). Villus yüksekliğini 21 günlük grupta 320.73±3.80 ?m, 60 günlük grupta 509.34±4.20 ?m ve 19 aylık grupta 381.09±3.52 ?m olarak tespit ettik. Grupları birbirleriyle karşılaştırdığımızda villus yüksekliği açısından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0.0001). Villus genişliğini 21 günlük sıçanlarda 86.75±1.66 ?m, 60 günlük sıçanlarda 110.08±1.33 ?m ve 19 aylık sıçanlarda 100.51±2.14 ?m olarak tespit ettik. Grupları birbirleriyle karşılaştırdığımızda villus genişliği açısından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0.0001). Her villustaki ortalama goblet hücre sayısını 21 günlük grupta 14.83±0.18, 60 günlük grupta 24.42±0.23 ve 19 aylık grupta 18.70±0.24 olarak tespit ettik. Grupları birbirleriyle karşılaştırdığımızda aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0.0001). Sonuç: Elde edilen veriler sindirim sistemi ile ilgili çalışmalara referans oluşturacaktır.Öğe Sıçanlarda karbon tetraklorür ile indüklenen kardiyak hasar üzerine melatonin ve quercetin'in tedavi edici etkileri(2016) Elbe, Hülya; Eşrefoğlu, Mukaddes; Taslidere, Asli; Taşlıdere, Elif; Ateş, BurhanÖz: Amaç: Karbontetraklorür (CCl4) potent, lipidde çözülebilir toksik bir ajandır ve çoğu dokuda peroksidatif değişikliklere neden olur. Bu çalışmada, CCl4 ile indüklenen kalp hasarında melatonin ve quercetinin antioksidatif etkileri histolojik ve biyokimyasal yöntemler yoluyla incelendi. Gereç ve Yöntem: 35 adet sıçan eşit olarak 5 gruba ayrıldı. Kontrol, zeytinyağı, CCl4, CCl4+Melatonin ve CCl4+Quercetin. Deney sonunda kalp dokuları rutin histolojik ve biyokimyasal prosedürlerden geçirildi. Bulgular: Kontrol ve zeytinyağı gruplarının histolojik görüntüsü normaldi. CCl4 grubunda ise; kardiyositlerde vakuolizasyon ve nekroz, vasküler konjesyon, hemoraji, infiltrasyon ve fibrozis gibi histopatolojik bulgular gözlendi. Kontrol ve zeytinyağı gruplarıyla karşılaştırıldığında, CCl4 grubunun histopatolojik skorunda anlamlı bir artış tespit edildi. Diğer yandan, histopatolojik değişiklikler CCl4+Melatonin ve CCl4+Quercetin gruplarında önemli ölçüde geriledi. CCl4 grubunun doku MDA düzeyleri kontrol ve zeytinyağı grupları ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede artmıştı. Tedavi gruplarının MDA düzeyleri CCl4 grubundan anlamlı derecede düşüktü. Kontrol ve zeytinyağı grupları ile karşılaştırıldığında doku GSH düzeyleri ve SOD aktivitesi anlamlı derecede azalmıştı. Melatonin ve quercetin uygulamaları GSH düzeylerinde ve SOD aktivitesinde anlamlı artışlarla sonuçlandı. Sonuç: CCl4 toksisitesinde oluşan kalp hasarının, antioksidatif özellikleri vasıtasıyla melatonin ve quercetin uygulamaları ile önlenebileceğini düşünmekteyiz.Öğe Therapeutic effects of melatonin and quercetin on carbon tetrachloride-induced cardiac damage in rats(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2016) Elbe, Hülya; Eşrefoğlu, Mukaddes; Taşlıdere, Aslı; Ateş, BurhanAbstract Aim: Carbon tetrachloride (CCl4) is a potent, lipid-soluble toxic agent and produces peroxidative degeneration in many tissues. In this study, antioxidative effects of melatonin and quercetin were evaluated by histological and biochemical methods in CCl4-induced cardiac damage. Materials and Method: 35 rats were divided into equally 5 groups: control, olive oil, CCl4, CCl4+Melatonin, and CCl4+Quercetin. At the end of the study hearts tissues were processed by routin histological and biochemical procedures. Results:The histological appearance of control and olive oil groups were normal. However, histopathological alterations such as vacuolization and necrosis of cardiocytes, vascular congestion, hemorrhage, infiltration and fibrosis were observed in the CCl4 group. Significant increase in histopathological scoring was detected in CCl4 group when compared with the control and olive oil groups. Furthermore, histopathological changes were markedly reduced in CCl4+Melatonin, and CCl4+Quercetin. The tissue MDA levels of CCl4 group were significantly increased in comparison with the control and olive oil groups. In treatment groups, MDA levels were significantly lower than that of the CCl4 group. The tissue GSH levels and SOD activities were significantly decreased when compared with the control and olive oil groups. Melatonin and quercetin administrations resulted in significant increases in GSH levels and SOD activities. Conclusion: We concluded that cardiac damage induced by CCl4 toxicity is prevented by melatonin and quercetin administrations via antioxidative properties. Keywords: Carbon Tetrachloride; Cardiac Damage; Melatonin; Quercetin.Öğe Wıstar albıno sıçanlarda streptozotocın ile oluşturulan diyabetik nefropatinin tedavisinde melatonin, quercetın ve resveratrol'ün etkilerinin araştırılması(İnönü Üniversitesi, 2012) Elbe, HülyaBöbrek hasarının patogenezinde, oksijen radikallerinin rol aldıkları bilinmektedir. Diyabet'in reaktif oksijen ürünlerinin (ROS) oluşumunu hızlandırdığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Bu çalışmanın amacı, sıçanlarda streptozotocin (STZ) ile oluşturulan diyabetin neden olduğu böbrek hasarının giderilmesinde antioksidan özellikleri bilinen melatonin, quercetin ve resveratrol'ün etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemektir. Bu çalışmada, İnönü Üniversitesi Deney Hayvanları Araştırma Laboratuvarından temin edilen toplam 47 adet, 300-360 gram, erkek Wistar albino cinsi sıçanlar kullanıldı. Denekler rastgele seçilerek 5 gruba ayrıldı. Grup 1 (n=7): Kontrol, Grup 2 (n=10): Diyabet (STZ 45 mg/kg/tek doz/ip), Grup 3 (n=10): Diyabet + Melatonin (10 mg/kg/30 gün/ip), Grup 4 (n=10): Diyabet + Quercetin (25 mg/kg/30 gün/ip), Grup 5 (n=10): Diyabet + Resveratrol (10 mg/kg/30 gün/ip). Sıçanların deney başında, ortasında ve sonunda açlık kan glukoz değerleri ile vücut ağırlıkları ölçüldü. 30 günlük deney sonunda ketamin anestezisi altında sıçanlar sakrifiye edildi. Pankreas ve böbrek dokuları çıkartıldı. Sol böbrekler ve pankreas histolojik, sağ böbrekler biyokimyasal değerlendirmede kullanıldı. Doku örnekleri %10'luk nötral formalinde fikse edildikten sonra parafine gömüldü. 5 ?m kalınlığında alınan kesitlere Hematoksilen-Eozin, Periyodik Asid Schiff, Toluidin mavisi boyama metodları ile TGF-ß1 immün boyaması uygulandı ve Leica DFC 280 ışık mikroskobunda değerlendirildi. Diyabet grubunda, kontrol grubuna göre açlık kan glikoz seviyelerinde artış ile vücut ağırlıklarında azalma saptandı. Böbrek tubullerinde ve glomerüllerinde histopatolojik değişiklikler gözlendi. Tubullerde epitelyal dökülme, hücre şişmesi, intrasitoplazmik vakuolizasyon, mikrovillus kaybı ve peritubuler infiltrasyon tespit edildi. Glomerüllerde kapiller bazal membran kalınlaşması ve sklerotik değişiklikler izlendi. Bu grupta TGF-ß1 boyanan hücreler belirgindi. Biyokimyasal analizlerde, diyabet grubunda kontrol grubuna göre MDA seviyesi artmış, SOD ve CAT aktiviteleri azalmıştı. Diyabetik sıçanlara melatonin, quercetin ve resveratrol verilmesi böbrek hasarını önemli derecede azalttı. Bu gruplardaki açlık kan glikoz düzeyleri diyabet grubuna göre belirgin olarak azalmıştı. Tubuler ve glomerüler değişiklikler diyabet grubuna göre anlamlı derecede hafifledi. Ayrıca biyokimyasal analizlerde, diyabet grubuna göre MDA seviyesinde azalma gözlenirken, SOD ve CAT aktivitelerinde belirgin bir artış saptandı. Bu çalışmada, sıçanlarda diyabetin neden olduğu böbrek hasarında oksidatif stresin rol oynadığı, diğer yandan melatonin, quercetin ve resveratrol uygulamalarının oksidatif stresi azaltmada etkili olduğu gösterilmiştir. Sonuç olarak, uyguladığımız tüm tedavi edici ajanların diyabete bağlı olarak ortaya çıkan böbrek hasarının giderilmesinde, antioksidan savunma sistemini destekleyerek yararlı olduğu düşüncesindeyiz.