Yazar "Gökdeniz, Remzi" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bilateral serous retinal detachment in preeclampsia: Report of two cases(GORM:Gynecology Obstetrics & Reproductive Medicine, 2002) Çelik, Önder; Hasçalık, Şeyma; Gökdeniz, RemziAbstract: Retinal detachment is a rare complication of preeclampsia. İn this paper, two cases of retinal detachment associated with preeclampsia that were successfully managed with conservative treatment have been reported.Öğe Cerebriforn giant congenital nevus in a newborn prenatally showed scalp edema(2003) Gökdeniz, Remzi; Karadağ, Neşe; Hasçalık, Şeyma; Çelik, ÖnderKonjenital melanositik nevus, özelleşmiş nevus hücrelerinden oluşan ve yenidoğan infantların %1-2'sinde saptanan bir lezyondur. Konjenital nevuslar 1.5 cm'in üzerinde olup kazanılmış nevuslardan daha büyük bir çapa sahiptirler. Yirmi cm ve üzerindeki olgular dev konjenital melanositik nevus olarak adlandırılır. Konjenital nevusun özel bir formu olan serebriform konjenital nevus, saçlı deriyi tamamen kaplayan, renkli ve beyin giruslarını taklit eden bir yapıya sahiptir. Olgu 27 yaşında takipsiz, eyleminin başlaması üzerine polikliniğimize müracat etti. Yapılan USG'sinde skalp ödem dışında bir özellik saptanmadı, ve bu bulgu prenatal olarak yorumlanamadı. Sezaryen esnasında saçlı deriyi tamamen kaplayan ve girus benzeri kıvrımlar içeren lezyon saptandı. Lezyondan alınan biopsi serebriform nevus olarak rapor edildi. Literatür incelendiğinde serebriform nevusun prenatal tanısı ile ilgili bir bilgiye rastlanılmadı. Olgu prenatal tanısı ve doğum sonrası tedavisindeki yaklaşımın özellik arzetmesi nedeni ile sunuldu.Öğe Changes in cystometric parameters in healthy postmenopausal women treated with ERT(Medical Journal of Ege University, 1999) Gökdeniz, Remzi; Özbek, Emin; Soylu, MuratChanges in cystometric parameters in healthy postmenopausal women treated with ERTÖğe Decreased placental adrenomedullin may play role in preeclampsia(Turkish Journal of Medical Sciences, 2000) Gökdeniz, Remzi; Yürekli, Muhittin; Menekşe, Alanur; Bazoğlu, NurselÖz: Adrenomedullin (AdM) is a novel peptide that elicits a long-lasting vasorelaxant activity. It is expressed in several tissues, including adrenal medulla, heart, lung, kidneys, and cultured vascular smooth muscle cells. Also in large amounts, it is present in amniotic fluid and cord blood. The aim of this study was to assess placental AdM secretion in preeclampsia. Placental tissues were collected from seven preeclamptic patients and ten healthy gravidas. Tissue concentration of rat AdM was measured by using reverse-phase high performance liquid chromatography (Cecil 1100). Mann Whitney U test was used for statistical significance. Significance was set at p<0.05. AdM concentrations were 144.1±3.20 pmol/ml and 178.7±4.4 pmol/ml in preeclamptics and healthy gravidas respectively. This difference was significant (p<0.05). These data suggest that placental synthesis of AdM in preeclampsia is reduced, and low production of AdM may be responsible for placental pathology in preeclampsia.Öğe Effect of etidronate on urinary calcium / creatinin ratio in postmenopausal women: A prospective, randomized, placebo controlled study(1999) Küçük, Şenol; Gökdeniz, Remzi; Atmaca, Ruşen; Uryan, İsmail; Buhur , Ali; Taşkın, ÖmürAbstract: There are both histomorphometric and nonhistomorphometric studies confirming that etidronate reduces bone resorption. In this study, we have examined urinary Calcium/Creatinine ratio (uCA/Cr) as a biochemical marker of bone turnover to show the effectiveness of etidronate and whether it could be used as a follow-up parameter of treatment. Eighty-one postmenopausal women aged 40 to 65 included into the study to investigate the effects of etidronate on uCa/Cr in a prospective, randomised, placebo controlled clinical trial. All necessary criteria matched 81 women were divided into 3 groups at random, each group consisted of 27 patients. Prior to treatment, uCa/Cr was calculated from all subjects 3 hours after drinking 1 liter of water in the morning. Twenty seven (33.3%) women were randomised to oral doses of etidronate (400 mg/day for two weeks followed by drug free period of 10 weeks), twenty seven women to etidronate (400 mg/day for two weeks) plus calcium (1000 mg/day) for the following 10 weeks and twenty seven women to placebo (Fe, 50 mg/day) for 12 weeks. After 12 weeks of treatment, uCa/Cr declined significantly in the etidronate group from 0.118±0.064 to 0.053±0.021, in etidronate+calcium group from 0.08±0.03 to 0.06±0.015 ((p=0.004) and (p=0.005), respectively). In the placebo group no significant change was observed (p=0.03). In conclusion, etidronate is effective in postmenopausal women and the effectiveness of treatment may be followed up by measuring uCa/Cr which is a simple and cheap parameter of determining the effectivensess of etidronate in prevention of osteoporosis. However, since there are contradictory findings concerning uCa/Cr exist, larger clinical and prospective studies should be carried out.Öğe Elevated serum Beta-hCG levels in severe preeclampsia(Turkish Journal of Medical Sciences, 2000) Gökdeniz, Remzi; Arıgüloğlu, Erdal; Bazoğlu, Nursel; Balat, ÖzcanAbstract: Most current hypotheses regarding the pathophysiologic mechanisms of pregnancy-induced hypertention point to early placental abnormalities. Therefore, we attempted to determine whether serum human chorionic gonadotropin (hCG) levels reflect a different trophoblastic secretory response of preeclampsia. Thirteen pregnant women with severe preeclampsia were matched with twenty-one normotensive pregnant women with singleton pregnancies in the third trimester. Serum ?-hCG levels were found to be significantly higher in severe preeclampsia, compared with controls (p<0.05). This indicates that an abnormal secretory function of the placenta exists in patients with severe preeclampsia.Öğe Female varicocele: A rat model(1999) Gökdeniz, Remzi; Özbek, Emin; Mızrak, Bülent; Özen, SüleymanAbstract: Kadınlarda varikosel şu anda araştırma konusudur. Geliştirilecek bir hayvan modeli bu konuyla ilgili patolojileri ortaya koymak için uygun bir seçenek oluşturabilir. Bu amaçla virgin dişi Wistar raflarda ortahat laparatomi yapılarak sol renal ven bulunup çapı 0.85 mm olacak şekilde kısmi daraltma yapıldı. Bu darlık, metal bir prob ve renal ven etrafına konan 4-0 ipek bir sütür sonrası metal prob alınarak sağlandı. Makroskopik ve mikroskopik olarak modelimizi araştırdık. Sol ovarian vende ve intraovarian damarlarda belirgin dilatasyon gözlendi. Bu modelin kadın varikoseli patolojik değişikliklerini araştırmak için kolay ve ucuz bir yöntem olduğu sonucuna varıldı.Öğe Investigation of antioxidant enzyme levels in maternal and fetal erythrocytes in pregnants with preeclampsia(Selçuk Tıp Dergisi, 2000) Türköz, Yusuf; Çekmen, Mustafa; Gökdeniz, Remzi; Özuğurlu, FikretInvestigation of antioxidant enzyme levels in maternal and fetal erythrocytes in pregnants with preeclampsia ÖzÖğe Peripheral blood lymphocyte subpopulations (CD4+, CD8+, CD4+ / CD8+) of postmenopausal women with hormone replacement therapy(2003) Çelik, Önder; Hasçalık, Şeyma; Boz, Mehmet; Gökdeniz, RemziBu çalışma, hormon replasman tedavisi (HRT) alan sağlıklı postmenapozal hastaların T sitotoksik (CD8+), T helper (CD4+) ve immün regülatuar index (CD4+/CD8+) oranlarını saptamak için planlandı. HRT'nin sellüler immünite üzerine olan etkisi flow sitometrik yöntem kullanılarak araştırıldı. HRT alan 15 postmenapozal hasta ve HRT almayan 7 hasta çalışmaya dahil edildi. HRT alan grup ile kontrol grubu arasında CD8+, CD4+ ve CD4+/CD8+ oranlarını açısından anlamlı bir farklılık bulunamadı. Menapoz kadınlarda immün cevapta azalmaya yolaçar. HRT ile immün cevabın korunması veya devamı arasında kesin bir ilişki bulunmamakla birlikte, bozulmuş immün fonksiyonların bir kısmı HRT sonrası düzelebilir.Öğe Progesterone inhibits human myometrial contractions by its action on membrane receptors(Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Gökdeniz, Remzi; Ovayolu, Ali; Garfield, E. RobertÖz: Başlık (İngilizce): Öz (İngilizce): In this paper, a distributed-parameter state variable approach is used to calculate transients on transmission lines based on the concept of travelling waves. The method of characteristics for lossless line is used and the state equations are derived for the system. These equations are converted to a set of difference equations using the trapezoidal rule of integration and solved in time domain using LU decomposition. Single- and multi-phase transmission lines with various linear and non-linear terminations are considered in the illustrative examples. State-space modeling of transposed lines using modal decomposition is introduced and the effects caused by lumped parameter approximation of line losses are described. Comparisons with the results obtained by EMTP and conventional methods based on s-domain are given.Öğe Sezaryende visseral ve parietal periton kapatılmalı mı? ( Prospektif, randomize klinik bir çalışmanın ilk sonuçları )(Medical Network Klinik Bilimler ve Doktor, 1998) Balat, Özcan; Atmaca, Ruşen; Gökdeniz, Remzi; Sönmez, SühaÖz: Bugün için sezaryen, obstetrik ve jinekolojik operasyonlar içinde en sık yapılanıdır. Geleneksel olarak visserai ve parietal periton oluşacak adezyonları önlemek amacıyle kapatılmasına karşın, günümüzde yapılan birçok çalışma bu uygulamayı tartışılır hale getirmiştir. Sezaryen sırasında gelişmesi olası intraoperatif ve postoperatif komplikasyonları önlemek için visserai ve parietal peritonun açık bırakılmasını öneren çalışmalar vardır. Bu prospektif randomize çalışma, İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı tarafından peritonizasyonun gerekli olup olmadığını ortaya koymak ve daha önce yapılan çalışmaları konfirme etmek amacıyla 73 sezaryenli hastada yapıldı. Otuzsekiz hastada periton açık bırakılırken 35 hastada periton kapatıldı. Ameliyat süresi, postoperatif analjezi gereksinimi, postoperatif erken erken komplikasyonlar, hastanede kalma.süresi ve tedavi maliyetleri karşılaştırıldı."Peritonu açık bırakılan hastalarda bu parametreler anlamlı olarak düşük bulundu (p< 0.05). Sonuçlar daha geniş bir seri elde etmek için yapılan çalışmanın ilk sonuçlarıdır. Bu sonuçlara göre sezaryen yapılan hastalarda visserai ve parietal peritonların açık bırakılmasını öneriyoruz.Öğe Spinal anestezi ile sezaryen uygulamasında profilaktik intravenöz efedrinin yenidoğan laktik asit düzeyine etkisi(1999) Türköz, Ayda; Gökdeniz, Remzi; Toğal, Türkan; Toprak, Hüseyin İlksen; Ersoy, ÖzcanÇalışmamızda termde spinal anestezi ile elektif sezaryen uygulanacak 30 sağlıklı gebe rasgele iki gruba ayrıldı, Spinal anestezi sonrası duysal blok başlar başlamaz efedrin infüzyonu (yaklaşık 5mg/dk) uygulanan (grup I, n=15) veya annenin kan basıncı bazal değerden %20'den fazla azaldığında intravenöz bolus 10 mg efedrin verilenler (grup II, n=15) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Anne ve yenidoğanın kan basıncı ile kalp hızı kaydedildi. Bulantı ve kusma insidansı belirlendi. Anne ve bebeğin asit-baz durumu ve laktat düzeyleri karşılaştırıldı. Sistolik kan basıncı bolus grubunda infüzyon grubuna göre anlamlı olarak düşüktü (p<0.05). İnfüzyon grubunda bir hastada bulantı (%6) bolus grubunda 10 hastada bulantı ve kusma (%66) görüldü (p<0.05). Umbilikal arter pH'ı bolus grubunda belirgin olarak düşüktü (p<0.05), ancak her iki grup arasında yenidoğanın Apgar skoru ve kan laktik asit düzeyleri yönünden fark saptanmadı. Sonuç olarak, spinal anestezi ile sezaryen uygulanacak sağlıklı gebelerde hipotansiyon şiddetli olsa bile hipotansif kalma süresinin uzun olmaması yenidoğanı laktik asidozdan koruyan önemli bir faktördür.Öğe Spinal Anestezi İle Sezaryen Uygulamasında Profilaktik İntravenöz Efedrinin Yenidoğan Laktik Asit Düzeyine Etkisi +(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Türköz, Ayda; Gökdeniz, Remzi; Togal, Türkan; Toprak, Hüseyin İksen; Ersoy, ÖzcanÇalışmamızda termde spinal anestezi He elektif sezaryen uygulanacak 30 sağlıklı gebe rasgele iki gruba ayrıldı. Spinal anestezi sonrası duysal blok başlar başlamaz efedrin in füzyonu (yaklaşık 5mg/dk) uygulanan (grup I, n=15) veya annenin kan basıncı baza! değerden %20'den fazla azaldığında intravenöz boius 10 mg efedrin verilenler (grup II, n=15) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Anne ve yenidoğanrn kan basıncı He kalp hızı kaydedildi. Bulantı ve kusma insidansı belirlendi. Anne ve bebeğin asit-baz durumu ve laktat düzeyleri karşılaştırıldı. Sistolik kan basıncı bo/us grubunda infüzyon grubuna göre anlamlı olarak düşüktü (p<0.05). İnfüzyon grubunda bir hastada bulantı (0%6) bolus grubunda 10 hastada bulantı ve kusma (%66) görüldü (p<0.05). Umbilikal arter pH'ı boius grubunda belirgin olarak düşüktü (p<0.05), ancak her iki grup arasında yenidoğanrn Apgar skoru ve kan laktik asit düzeyleri yönünden fark saptanmadı. Sonuç olarak, spinal anestezi He sezaryen uygulanacak sağlıklı gebelerde hipotansiyon şiddetli olsa bile hipotansif kalma süresinin uzun olmaması yenidoğarn laktik asidozdan koruyan önemli bir faktördür.Öğe Suçiçeğine bağlı hemiparalizi: Bir vaka takdimi(Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 1998) Burak, Feza; Gökdeniz, Remzi; Balat, Özcan; Taşkın, ÖmürÖz: Bu çalışmada, geç dönemde başvuran ve hiçbir hormon replasman tedavisi veya kemik doku üzerine etkili antirezorptif ajan tedavisi almamış postmenopozal kadınlarda verilecek östrojen replasmanının etkileri araştırıldı. Hastalar 25'er kişilik 3 gruba ayrıldılar. Grup I'e HRT, Grup Il'ye alendronat sodyum + Ca++ , Grup III'e kemik doku üzerine etkisi olmayan bir placebo ilaç verildi. Hastalar; L2 , L3 , L4 vertebralar , femur , trokhanter ve Wards bölgelerinin dansitometrik ölçümleriyle, idrar Ca / Cre oranlarıyla ve kan lipid / lipoprotein seviyeleriyle izlendi. 6 aylık tedaviyi takiben; HRT alan grupta vertebralarda % 11 , Wards bölgesinde % 4.6'lık kemik kitle artışı, alendronat sodyum + Ca++alan grupta vertebralarda % 8 .Wards bölgesinde % 4.6 kemik kitle artışı, tespit edildi. İdrar Ca / Cre oranlarında ise Grup I'de % 37.8 azalma, Grup II'de %30.3 azalma, Grup III'de ise % 4.4 azalma saptandı. Total kolesteroldeki % 3.2'lik düşüş, HDL-C'deki %7.8'lik artış ve LDL-C'deki %10.4'lük düşüş de HRT ile kardiyovasküler hastalık riskinde azalma gerçekleştirildiğine işaret etmektedir. Sonuç olarak ; geç dönemde başvuran ve belirgin osteoporozu olan postmenopozal kadınlarda dahi tedaviye kontrendikasyon yoksa HRT ile başlanılması gerektiği ; bunun osteoporozu tedavi etmede veya en azından durdurmada etkili olduğu ve aynı zamanda kardiyoprotektif bir tedavi olduğu sonucuna varılmaktadır .Öğe Tekrarlayan insizyonel endometriozis: Cerrahide önemli olan nedir?(İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Gökdeniz, Remzi; Özen, Süleyman; Aydın, Abdullah; Gürsoy, NurtenÖz: Endometriozis ekstrapelvik alanlarda da gösterilmiştir ve değişik semptomlara ve tanı problemlerine neden olur. Burada cilt altı endometriozis nedeniyle tekrarlayan cerrahi girişime gereksinim duyulan bir olgu tanıtılmıştır. Ektopik endometriozis 5 yıl önce geçirilen sezaryen sonrası gelişmiştir. Ektopik odak iki kez eksize edilmiş olmasına rağmen hastada semptomlar kısa süre sonra tekrar başlamıştır. Bunun nedeni olarak yetersiz eksizyon düşünüldü. Bu olgu nedeniyle operasyona, endometriotik odağın tüm sınırlarında normal doku ile çevrili olduğu frozen'la gösterildikten sonra son verilmesi gerektiği sonucuna varıldı.Öğe Uzun süre tedavi almamış postmenapozal kadınlarda geç evrede başlanan östrojen replasman tedavisinin kemik mineral yoğunluğuna etkisi: ( Prospektif, randomize, placebo kontrollü çalışma )(İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Malatya, Türkiye, 1998) Burak, Feza; Gökdeniz, Remzi; Balat, Özcan; Taşkın, ÖmürÖz: Bu çalışmada, geç dönemde başvuran ve hiçbir hormon replasman tedavisi veya kemik doku üzerine etkili antirezorptif ajan tedavisi almamış postmenopozal kadınlarda verilecek östrojen replasmanının etkileri araştırıldı. Hastalar 25'er kişilik 3 gruba ayrıldılar. Grup I'e HRT, Grup Il'ye alendronat sodyum + Ca++ , Grup III'e kemik doku üzerine etkisi olmayan bir placebo ilaç verildi. Hastalar; L2 , L3 , L4 vertebralar , femur , trokhanter ve Wards bölgelerinin dansitometrik ölçümleriyle, idrar Ca / Cre oranlarıyla ve kan lipid / lipoprotein seviyeleriyle izlendi. 6 aylık tedaviyi takiben; HRT alan grupta vertebralarda % 11 , Wards bölgesinde % 4.6'lık kemik kitle artışı, alendronat sodyum + Ca++alan grupta vertebralarda % 8 .Wards bölgesinde % 4.6 kemik kitle artışı, tespit edildi. İdrar Ca / Cre oranlarında ise Grup I'de % 37.8 azalma, Grup II'de %30.3 azalma, Grup III'de ise % 4.4 azalma saptandı. Total kolesteroldeki % 3.2'lik düşüş, HDL-C'deki %7.8'lik artış ve LDL-C'deki %10.4'lük düşüş de HRT ile kardiyovasküler hastalık riskinde azalma gerçekleştirildiğine işaret etmektedir. Sonuç olarak ; geç dönemde başvuran ve belirgin osteoporozu olan postmenopozal kadınlarda dahi tedaviye kontrendikasyon yoksa HRT ile başlanılması gerektiği ; bunun osteoporozu tedavi etmede veya en azından durdurmada etkili olduğu ve aynı zamanda kardiyoprotektif bir tedavi olduğu sonucuna varılmaktadır .