Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Gündoğdu, Cemal" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 26
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Atletizm Sporcularının Doping Türleri ve Dopingle Mücadele Hakkındaki Görüşlerinin Belirlenmesi
    (2017) Çelebi, Evrim; Beyazçiçek, Ersin; Özmerdivenli, Recep; Gündoğdu, Cemal
    Öz: Amaç: Bu araştırma atletizm milli takım sporcularının, sporda kullanılan doping türleriyle ilgili bilgi düzeylerinin ve dopingle mücadele konusundaki görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı 7 türdeki araştırma, Türkiye Atletizm Federasyonu'nun faaliyet programında yer alan Süper Lig Final yarışmaları ve Gençler Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası yarışmalarına katılan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 73 sporcu ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Veriler sayı ve yüzde olarak ifade edilmiş, analizde ki kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Sporcuların %79.5'i sporda en çok uyarıcıların kullanıldığını belirtmiştir. Bunu %68.5 ile anabolik androjenik steroidler, %65.8 ile anti-östrojenik ajanlar izlemiştir. Sporcuların yaklaşık üçte ikisi dopingin sporcular, antrenörler ve idareciler tarafından yeterince bilindiğini (%64.4), kendilerinin de bu konuda bilgi sahibi olduğunu (%64.4) ve dopingle ilgili yayınlar okuduğunu (%65.8) ifade etmiştir. Sporcular, dopingle mücadele konusunda başta devlet (%76.7), federasyon (%82.2) ve kulüpler (%63.0) olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşların faaliyetlerini yeterli bulmaktadır. Sonuç: Sonuç olarak araştırmaya katılan sporcular arasında en çok fikir sahibi olunan doping türlerinin başında uyarıcıların ve anabolik-androjenik steroidlerin yer aldığı, sporcuların yaklaşık üçte ikisinin, dopingin sporcular, antrenörler ve idareciler tarafından yeterince bilindiği ve kendilerinin de bu konuda bilgi sahibi olduklarını düşündüğü, sporcuların yarıdan fazlasının, dopingle mücadele konusunda ilgili kurum ve kuruluşların faaliyetlerini yeterli buldukları belirlenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencilerinin serbest zaman (Rekrasyon) aktivitelerine katılımlarının belirlenerek incelenmesi (İnönü Üniversitesi Örneği)
    (Spor ve Performans Araştırmaları Dergisi, 2014) Hacıcaferoğlu, Serkan; Yücel, Ali Serdar; Gündoğdu, Cemal; Hacıcaferoğlu, Burhanettin
    Öz: Bu çalışmanın amacı Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) öğrencilerinin, serbest zaman aktivitelerine katılım düzeyleri ile ilgili görüşlerini belirlemektir. Araştırmanın örneklemini BESYO nun farklı sınıf ve bölümlerinde okuyan tesadüfî yöntemle seçilmiş 233 katılımcı oluşturmuştur. Araştırmada Balcı ve İlhan (2006) tarafından geliştirilen ve örneklemin rekreasyon faaliyetlerine katılım düzeyini belirleyen 13 soruluk bir anket kullanılmıştır. Anketin güvenirlik katsayısı (Cronbach s Alpha) tarafımızdan 0,76 olarak tespit edilmiştir. Anketlerden elde edilen verilerin çözümlenmesi için SPSS 15,0 paket programı kullanılarak frekans (f) ve yüzde (%) hesaplamaları yapılmıştır. Dağılımlardan elde edilen sonuçlar tablolar halinde gösterilip bulgular yorumlanarak çözüm önerileri getirilmiştir. Katılımcıların genel olarak serbest zaman aktivitelerindeki tercihlerinin oransal dağılımı sırayla; futbol (% 43,8), voleybol (% 26,2), basketbol (% 16,3), tenis (% 11,2) ve hentbol (% 10,7) olarak belirlenmiştir. Çalışmada yer alan öğrencilerin serbest zaman aktivitelerine katılım süreleri ay, hafta, gün ve saat olarak incelendiğinde; katılımın en çok yılda 2 ve 4 ay, haftada 2 ve 3 gün, günde ise 2 ve 3 saat seçeneklerinde yoğunlaştığı ve bu faaliyetlere bireysel girişimler neticesinde iştirak ettikleri görülmektedir. Katılımcıların çoğunlukla kendi spor dallarını daha iyi konuma getirebilmek için sosyal ve kültürel aktivitelerden çok sportif serbest zaman aktivitelerine yöneldikleri görülmüştür. Ayrıca üniversite yöneticilerinin, bireylerin kişisel gelişiminde ve sosyalleşmesinde önemli bir yeri olan serbest zaman etkinliklerini düzenleme ve öğrencileri yönlendirmede yetersiz kaldıkları sonucuna ulaşılmıştır. Başlık (İngilizce): A study on the particapiton of sudents of school of physical education and sports in spare time (recration) activites (İNÖNÜ UNİVERSİTY AS A SAMPLE) Öz (İngilizce): The purpose of this study is to determine the level of students of School of Physical Education and Sports to join the recreation activities. 233 participants receiving education in School of Physical Education and Sports in different classes and departments constituted the sample group of the research. A survey consisting of thirteen questions, which were created by Balcı and İlhan (2006) and aiming to specify participation level of participants to the recreation activities, was used. Reliability coefficient of the survey (Cronbach s Alpha) was determined as 0.76. SPSS 15.0 package program was used for the analysis of data obtained from the survey, and frequency (f) and percentage (%) calculations were made. Results obtained from the distributions are shown in the form of tables and solutions are offered by interpreting the findings. It is determined that in general participants have preferred football branchthe ratio of 43.8%, volleyball branch in the rate of 26.2%, basketball branch in the rate of 16.3%, tennis branch in the rate of 11.2% and handball branch in the rate of 10.7% as their leisure time activities. When participation times of participants are examined, it is also established that participation was two monthsa year in the ratio of 22.3%, and 4 months in the ratio of 16.7%, two days in a week in the ratio of 27.0%, three days in a week in the ratio of 25.3%, and two hours in a day in the ratio of 24.0%, and three hoursa day in the ratio of 23.2%, and that participants joined these activities individualistically. It is observed that participants preferred sportive recreation activities instead of social and cultural activities in order to improve their own sports branches. It is also concluded that university administrators remained incapable of organizing and governing the leisure time activities for the students which have a significant place in the personal development and socialization of the individuals.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Boosting Tree as a Stronger Approach in Classification: An Application of Carpal Tunnel Syndrome+
    (2012) Çoban, Bilal; Gündoğdu, Cemal; Mutlutürk, Nevzat; Yavuz, Galip; Bingöl, Şükrü
    Abstract:Bu çalışmada Beden Eğitimi öğretmenliği programı 4.smıf öğrencilerinin program dâhilinde sunulan hizmetler, bölüm ve anabilim dalına ilişkin görüşler, anabilim dalmda görev yapan öğretim elemanlarına ilişkin sunulan hizmetlerin memnuniyet düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ça-- lışmaya Fırat Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi ve Kırık-- kale Üniversitesinde öğrenimlerini sürdüren toplam 167 öğretmen adayı katılmıştır. Araştırma tara-- ma modelinde olup anket yöntemi kullanılarak gerçekleşmiştir. Araştırmada, ölçme aracı olarak ha-- zırlanan anketten "Sınıf Öğretmeni Adayları Memnuniyet Anketi'inden yararlanılmıştır. Bu anket, Erdoğan ve Uşak (2005) tarafından geliştirilen"Fen Bilgisi Öğretmen Adayları Memnuniyet Anketi (PSTSO)'nden uyarlanmıştır. Anketin cronbach alpha güvenirlik katsayısı 95 olarak bulunmuştur. Anket yoluyla elde edilen verilerin aritmetik ortalama, frekans ve yüzde değerleri hesaplanmıştır. Sonuç Olarak Beden Eğitimi Öğretmenlerinin takım üyesi olma becerileri ve arkadaşlık ilişkilerinin, yüksek (%82,6) olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sonuçlar 95 güven aralığında, anlamlılık p<0,05 düzeyinde çift yönlü olarak değerlendirilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Comparıson Of Rısk Assessment Levels Of Handball Coaches In Turkısh Super League Wıth Certaın Demographıcal Varıables
    (İnönü Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı, 2014) Karataş, Özgür; Gündoğdu, Cemal
    Öz: Risk, insan zihninde tehlikeye işaret eden endişe, korku içeren bir kavram olarak yer edinmekte ve ileride ortaya çıkması beklenilen, kesinlik taşımasa bile gerçekleşmesi muhtemel olayları belirtmektedir. Dolayısıyla risk, arzulanmayan bir olayın meydana gelebilmesinin yanı sıra hem oluşma biçimi hem de sonuçları ile olaylara ait belirsizlik olarak açıklanmaktadır (Willet, 1971). Risk değerlendirme süreci ise belirlenen risklerin nasıl yönetilmeleri gereğinin belirlenmesi için temel oluşturmak üzere riskler değerlendirilir ve analiz edilir. Değerlendirme ve analiz sürecinde riskin hem olma ihtimali hem de etkisi dikkate alınmaktadır (Küçükyılmaz, 2007).Bu araştırma Türkiye Hentbol Süper Ligi kulüplerindeki antrenörlerin risk değerlendirme düzeylerinin bazı demografik değişkenlerle karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Araştırmada betimsel tarama yöntemlerinden biri olan genel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Türkiye Hentbol Süper Ligi takımlarında görev yapan 49 antrenör oluştururken, örneklemini ise; rastgele ve tesadüfî yöntemle seçilmiş farklı kulüplerde antrenörlük yapan 45 antrenör oluşturmaktadır. Araştırmada veri aracı olarak Gök (2006) ve Çobanoğlu (2008) nun sporda risk değerlendirme ölçeği kullanılmıştır. Risk değerlendirme ölçeği madde havuzunda yer alan (1,11,12,14,15,16,17,18,19,20,21,2 2,25,26,28,29,30,31) maddeler Gök (2006) ün geliştirdiği ölçme aracından, madde havuzunda yer alan (2 ,3,4,5,6,7,8,9,10,13,23,24,27) maddeler ise Çobanoğlu (2008) nun geliştirdiği ölçme aracından alınmıştır. Elde edilen veriler üzerinde yapılan faktör analizi sonucunda düşük faktör yükü olan ya da birden fazla faktörden yüksek yük değeri alan (8,9,10,12,18,23,26,27) maddeler ölçekten çıkarılmıştır. Tekrarlanan faktör analizi sonucunda ölçekte yer alan 23 maddenin toplam varyansın % 51,64 ünü açıkladığı görülmüştür. Bu değer ölçeğin bu haliyle yapı geçerliliğini sağladığını göstermektedir. Ölçeğin güvenirliliğine ilişkin Cronbach alpha iç tutarlılık katsayısı .921 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar ölçekten elde edilen puanların güvenilir olduğunu kanıtlamaktadır. Veriler istatistik paket programı yardımıyla analiz edilmiştir. Elde edilen sayısal değerler p.05 anlamlılık düzeyine göre değerlendirilmiştir. Antrenörlerin risk değerlendirme ölçeğine verdikleri cevaplar risk derecelendirme matrisine yerleştirilerek riskler derecelendirilmiştir. Risk derecelendirme matrisi; bir program için en kritik olan risklerin tanımlanması, öncelikle dirilmesi ve etkilerinin yönetilmesine imkân sağlar (10). Verilerin sağlıklı yorumlanabilmesi için ölçeğin beşli derecelendirme aralıkları; çok az düzeyde riskli (1.00-1.80), az riskli (1.81-2.60), orta düzeyde riskli (2.61-3.40), çok riskli (3.41-4.20), çok fazla riskli (4.21-5.00) şeklinde belirlenmiştir. Araştırmaya katılan antrenörlerin risk değerlendirme düzeyleri cinsiyet değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Risk değerlendirme ölçeği puanları cinsiyet değişkenine göre anlamlı bulunması ile erkek antrenörlerin risk değerlendirme düzeyleri ortalamaları kadın antrenörlere göre daha yüksek çıkmasının nedeninin hentbol süper ligindeki kadın antrenörlerin yardımcı antrenör statüsünde bulunmasından kadın antrenörlerin erkek antrenörlerde göre daha az risk almaları bu sonucun çıkmasında etkili olduğu düşünülmektedir. Araştırmaya katılan antrenörlerin risk değerlendirme düzeyleri yaş değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Çalışmamız sonucunda genç antrenörlerin riskleri üstlenmeye hazır olmadıkları, antrenörlerin yaşı ilerledikçe risk faktörlerini algılama düzeylerinde de artış olduğu, 55 yaş ve üstü antrenörlerin tecrübelerinden dolayı hentbolun yarışma ortamının getirdiği yüksek düzeydeki kaygı, stres ve riski genç antrenörlere göre daha yüksek düzeyde algılamalarından dolayı risk değerlendirme ölçeği puanlarının yaş değişkenine göre anlamlı çıkmasına neden olduğu düşünülmektedir. Araştırmaya katılan antrenörlerin risk değerlendirme düzeyleri eğitim durumu değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Çalışmamız sonuçlarına göre lisans düzeyinde eğitimine sahip olan antrenörlerin, lisansüstü düzeyinde eğitime sahip olan antrenörlere göre riskleri değerlendirirken daha kaygılı oldukları, riskleri daha yüksek düzeyde algıladıkları ve eğitim seviyesi değişkeninin riskleri değerlendirmede etkili olduğu söylenebilir.Araştırmaya katılan antrenörlerin risk değerlendirme düzeyleri medeni durum ve antrenörlük süresi değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0,05). Başlık (İngilizce): TÜRKİYE HENTBOL SÜPER LİGİ ANTRENÖRLERİNİN RİSK DEĞERLENDİRME DÜZEYLERİNİN BAZI DEMOGRAFİK DEĞİŞKENLERLE KARŞILAŞTIRILMASI Öz (İngilizce): This study is performed with the aim to compare risk assessment levels of handball coaches in Turkish Super League with certain demographical variables. General survey method is utilized in the study as one of the descriptive survey method. 49 coaches, who worked for the teams in Turkish Handball Super league, constituted population of the study; and 45 coaches that were selected randomly and working in different clubs constituted the sample group. Risk assessment scale of Gök (2006) and Çobanoğlu (2008) is used as data tool in the study. Significant differences among the risk assessment levels of coaches attending the study are found according to the variables of gender, age, education background (p<0,05). On the other hand, no significant difference is specified according to the variables of marital status and coaching duration (p>0,05)
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Down sendromlu çocuklarda sportif etkinliklere katılma durumuna göre sosyal uyum ve beceri düzeyinin incelenmesi
    (İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Iıkım, Mehmet; Kalaycı, Metin Can; Güleroğlu, Ferhat; Gündoğdu, Cemal
    The aim of this study was to compare social adaptation and skill levels of children with Down syndrome who participated in and did not participate in sportive activities. For the stated purpose; the research was done according to the causal comparison model. Down syndrome children in Turkey are the universe of the study and the sample of the study consisted of 86 children with Down' syndrome whose ages ranged between 8 and 12 (43 children: 21 males and 22 females) participating in sportive activities and 43 children (22 males and 21 females) not participating in sports activities. In order to measure social adaptation and skill level of children with Down syndrome, social adaptation and Skill Scale consisting of 3 items likert type, 59 items and 7 subscales (Impulsivity, Frustration Threshold, Attention and Mobility, Social Relationship, Emotional Situation, Need for Approval and Introversion) developed by Sezgin and Akman (2014) was used. Analysis of the data was done in the GNU PSPP 0.10.1 statistical package program. Differences between groups were determined by independent sample t-test. Significance was accepted as p <0.01. According to statistical analysis results; there was a significant difference in general social adjustment and skill levels among the children with Down's syndrome who participated in and did not participate in sports activities and in all sub-dimensions (p <0.01). This difference stems from the fact that children with Down syndrome participating in sports activities have better social adaptation and skills than children with Down syndrome who do not participate in sports activities. In terms of gender, there was also a significant difference between the general social adjustment and skill levels of the children with Down syndrome who participated in and did not participate in sports activities and among all the sub-dimensions (p <0.01). This difference stems from the fact that boys and girls with Down syndrome participating in sports activities have better social adaptation and skills than girls and boys with Down syndrome who do not participate in sports activities. As a result; it can be said that sportive activities can positively affect the social adaptation and skills of children with Down's syndrome regardless of gender. Key Words: Down Syndrome, Sports, Social Adaptation and Skill.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The effect of impulse noise on the epithelial cells of the choroid plexus
    (Turkish Neurosurg, 2011) Aydın, Mehmet Dumlu; Üngören, Mehmet Kaan; Aydın, Nazan; Halıcı, Zekai; Önder, Arif; Gündoğdu, Cemal; İzci, Yusuf
    The aim of this study was to investigate the effects of impulse noise on the epithelial cells of the choroid plexus. MaterIal and Methods: Forty Sprague Dawley rats were used and divided into the 2 groups as control and study groups. In the control group, the rats did not suffer noise injury. The rats were exposed to impulse noise at 20 minute durations at 10 times each day for one month in study group. Then, the rats were sacrificed and the choroid plexuses were examined histologically. The number of cells was counted and the cells were analyzed. Results: There were clear signs of nuclear condensation and cell body shrinkage, suggesting the presence of apoptosis. Severe desquamation of villus and the cell loss were observed in the study group. The numbers of the normal cells decreased, and the number of apoptotic cells increased significantly (p<0.05). ConclusIon: Impulse noise causes apoptotic death of epithelial cells in the choroid plexus, decrease the normal cells and increase the apoptotic cells.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Gençlik merkezlerine üye olan gençlerin atılganlık düzeylerinin incelenmesi
    (İnönü Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 2016) Gündoğdu, Cemal; Tüfekçi, Şakir; Çelebi, Evrim
    Bu araştırma Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’ne bağlı hizmet veren Gençlik Merkezlerine üye olan gençlerin atılganlık düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı türdeki araştırmanın evrenini Elazığ ve Malatya Gençlik Merkezlerinin aktif üyesi olan 1877 kişi oluştururken, örneklemi araştırmaya katılmayı kabul eden 297 kişi oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak anket formu ile A.S.Rathus (1977) tarafından geliştirilen Acar (1980) tarafından Türkçe uyarlaması yapılan Rathus Atılganlık Envanteri (RAE) kullanılmıştır. Veriler istatistik paket programında değerlendirilmiştir. Araştırmanın analizinde bağımsız gruplarda t testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Araştırmada gençlik merkezlerine üye olan gençlerin atılganlıklarının orta düzeyde (110.6±12.39) olduğu belirlenmiştir (Min. 76-Maks. 141). Analizler sonucunda Elazığ ve Malatya gençlik merkezlerine üye olan gençlerin atılganlık düzeylerinin yaşa göre anlamlı farklılık oluşturduğu belirlenmiş, 14-17 yaş grubunda yer alan gençlerin atılganlık düzeyinin diğer yaş gruplarındaki gençlerden daha düşük, eğitim düzeyine göre bakıldığında ise lisede okuyan gençlerin atılganlık düzeyinin üniversite okuyan gençlerden düşük olduğu görülmüştür. Araştırmaya katılan gençlerin cinsiyetlerine, gençlik merkezlerine gelme süreleri ve sıklığına, spor yapıp yapmama durumlarına göre atılganlık düzeyleri benzer dağılım göstermiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İntramedüller epidermoid kist olgu bildirisi
    (Türk Nöroşirurji Dergisi, 1993) Önder, Arif; Kadıoğlu, Hakan Hadi; Takçı, Erhan; Kayaoğlu, Çetin Refik; Tüzün, Yusuf; Gündoğdu, Cemal; Aydın, İsmail Hakkı
    Bumakalede 5 ayhk bir surede torakal intramedUller epidermoid kistin neden oldugu ilerieyid paraparezisi olan S yaşında bir erkek çocuk olgusu sunulmuştur. Kistin cerrahi olarak Qkanlmasmdan soma giderek luzli bir duzelme izlendi. Tum literaWr tarandliP-nda bu olgumuzun. bir çocukta tamamiyle intramedUller yerie~imli be~ind epidermoid kist olgusu oldugu tespit edildi. intrameduller epidermoid kistlerin slkhiP-,epidemiyolojisi. etiyolojisi. patolojisi ve cerrahi tedavisi tartışılmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Kalvarial Soliter Plazmositoma Olgu Bildirisi
    (Türk Nöroşirurji Dergisi, 1993) Önder, Arif; Kadıoğlu, Hakan Hadi; Kayaoğlu, Çetin Refik; Tüzün, Yusuf; Takçı, Erhan; Gündoğdu, Cemal
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Mechanism of cerebral fat embolism in subarachnoid hemorrhage An experimental study
    (Neuropathology, 2006) Aydın, Mehmet Dumlu; Dündar, Dilcan Kotan; Aydın, Nazan; Gündoğdu, Cemal; Önder, Arif; Akçay, Fatih
    Subarachnoid hemorrhage (SAH) may cause neurogenic pulmonary edema (NPE), and chylomicron metabolism may be destroyed in injured lungs. We aimed to investigate the effect of neurogenic pulmonary edema (NPE), if present, on the development of cerebral fat embolism. This study has been conducted on 20 rabbits. Experimental SAH has been applied to half of the animals by injecting homologous blood into the cisterna magna, and the remaining half was applied only isotonic saline solution in the same manner under general anesthesia. After 20 days, all animals were killed. Their lungs and brains were examined histopathologically. Six animals died of SAH between 16 and 20 days, and foamy hemorrhagic parenchymal lesions and intra-alveolar hemorrhage were observed in their lungs. Fat globules were abundantly found in cerebral arteries of six of all the non-surviving animals. But, minimal histopathological changes were found in the lungs and brains of the surviving animals. Cerebral fat embolism was detected in only one animal that was given isotonic solution. SAH may cause NPE and result in lung tissue destruction. Chylomicron metabolism may be disordered in the destructed lungs and leakage of chylomicrons into systemic circulation may be facilitated via destroyed lung barrier. These pathologic processes may lead to cerebral fat embolism.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Pilomatriksomanın morfolojik özellikleri : 17 olgunun retrospektif analizi
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1995) Gündoğdu, Cemal; Çiftçioğlu, M.Akif; Erim, Adnan; Nalbantoğlu, Nesrin
    Pilomatriksoma kıl follıkiiliini'ın korteks hücrelerinden kaynaklanan bir tümördür. Bu çalışmamızda ocak IW6 - aralık 1993 tarihleri arasında morfolojik ve histokimyasa/ olarak pilomatriksoma tanısı almış 1~ olgunun ayırıcı tanı kriterleri araştırıldı. Solit subkutan nodül olarak görülen pilomatriksomanın ayırıcı tanısı bazofılik hücrelerin periferde palizatik dizilmemesi. gölge hücrelerinde parçalanmış nükleus yerine geçen merkezi boyasız sahaların bulunması ve kalsifıkasyonun görülmesiyle yapılabildiği vurgulandı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Protective effect of posterior cerebral circulation on carotid body ischemia experimental research
    (Acta Neurochir, 2002) Aydın, Mehmet Dumlu; Özkan, Ümit; Gündoğdu, Cemal; Önder, Arif
    Background and Purpose. Carotid Bodies (CB) are fed mainly by External Carotid Artery (ECA) and rarely by Internal Carotid Artery (ICA). We aimed to investigate the e¤ect of Bilateral Common Carotid Artery ligation and BCCAL plus bilateral external carotid artery ligation on CB. Methods. This study has been conducted on 30 hybrid male rabbits. Normal CB analyses were made in six of these animals and others divided into two groups. BCCAL has been applied to the 1st group, and the 2nd group has undergone bilateral ECA ligation in addition to BCCAL. After sacrificing the animals, both sides CB were histopathologically observed. Normal and ischemic cells were counted. Findings. Bilateral Common Carotid Artery ligation did not cause total atrophy in CB. Partial reversible atrophy of CB was seen in group I, but that atrophy was found to be irreversible and all animals died within one week after ligation in group II. Interpretation. Retrograde blood flow mechanisms and collateral circulation impede the oligemic CB atrophy after BCCAL. But bilateral ECA ligation, in addition to BCCAL, causes both sides irreversible CB atrophy and death of animals within one week of ligation. Abstract. The CB are parasympathetic paraganglia. They are chemoreceptors and located at the bifurcation zone of common carotid arteries. They are fed mainly by ECA or by its branches and rarely by ICA. As a consequence of this, BCCAL and/or ligation of external branches of common carotid artery may lead to an ischemic impairment of CB. In order to analyse the e¤ect of carotid stenosis on CB, CB were directly examined in 6 of 30 hybrid rabbits. BCCAL was applied to twelve rabbits (group I ) with ligation of both ECA in addition to BCCAL were made to the others (group II ). Animals were followed up four months in group I; but all of the animals in group II died within one week. From both sides the CB were taken including the carotid bifurcation and histopathological changes were evaluated. As a result, it has been observed that incomplete ischemic lesions have developed in the CB because of retrograde blood flow from posterior circulation to the ECA providing blood for the CB. But in the second group these changes were irreversible and on both sides CB complete atrophy developed in those whose ECA were also ligated bilaterally.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The relationship between the neuron density of the trigeminal ganglion and the posterior communicating artery vasospasm in subarachnoid hemorrhage an experimental study
    (Neurosurgery Quarterly, 2012) Aydın, Mehmet Dumlu; Serarslan, Yurdal; Gündoğdu, Cemal; Aydın, Nazan; Aygül, Recep; Dündar, Dilcan Kotan; Hızır, Ulvi; Önder, Arif; Kanat, Ayhan
    Objective: Cerebral arteries innervated by several systems contribute to the control of cerebral blood flow. Sensory fibers of the trigeminal nerve have a vasodilatory effect on the basilar artery. Subarachnoid hemorrhage (SAH) causes severe cerebral vasospasm by various neurochemical mechanisms. We examined possible relationships between the neuron density of the trigeminal ganglion and the severity of basilar artery vasospasm in SAH. Methods: In this study, 28 rabbits were used. The animals were randomly divided into 3 groups: SAH (n=18), serum physiologic (n=5) and control (n=5) groups. Experimental SAH was induced by injecting homologous blood into the cisterna magna. After 20 days, the basilar arteries and trigeminal ganglions were examined histopathologically. Basilar artery volumes and the neuron density of the ophthalmic divisions of the trigeminal ganglions were estimated stereologically, and the results were statistically analyzed. Results: The mean basilar artery volume was 4.15±0.19 mm3 and the mean neuronal density of the trigeminal ganglion was 6500±750/mm3 for the control group. These values were 4.05±0.29 mm3 and 6400±584/mm3 for the serum physiologic group, 3.80±0.35 mm3 and 4600±300/mm3 for living animals in the SAH group, and 2.26±0.29 mm3 and 2950±618/mm3 for dead animals in SAH group, respectively. A linear relationship was found between the neuronal density of the trigeminal ganglion and basilar artery volumes. Conclusions: The neuron density of the trigeminal ganglion may be an important factor in the regulation of basilar artery volume and for the continuation of cerebral blood flow. The low neuron density of the trigeminal ganglion may be involved in the pathogenesis of severe basilar artery vasospasm induced by SAH. The Role of Trigeminal Ganglion Neuron Density in the Prevention of Subarachnoid Hemorrhage-induced Basilar Artery Vasospasm: An Experimental Study. Available from: https://www.researchgate.net/publication/232176472_The_Role_of_Trigeminal_Ganglion_Neuron_Density_in_the_Prevention_of_Subarachnoid_Hemorrhage-induced_Basilar_Artery_Vasospasm_An_Experimental_Study [accessed Jul 7, 2017].
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    RESEARCHIN THE SATISFACTION LEVEL OF THE PROSPECTIVE PYSICAL EDUCATION STUDENTS ON THE SERVICES WHICH WERE PROVIDED WITHIN THE PHYSICAL EDUCATION PROGRAM AND PROGRAM
    (2012) Gündoğdu, Cemal; Bingöl, Şükrü; Bingöl, Hülya; Çoban, Bilal; Zekioğlu, Aylin; Mutlutürk, Navzat; Yavuz, Galip
    Bu çalışmada Beden Eğitimi öğretmenliği programı 4.smıf öğrencilerinin program dâhilinde sunulan hizmetler, bölüm ve anabilim dalına ilişkin görüşler, anabilim dalmda görev yapan öğretim elemanlarına ilişkin sunulan hizmetlerin memnuniyet düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ça-- lışmaya Fırat Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi ve Kırık-- kale Üniversitesinde öğrenimlerini sürdüren toplam 167 öğretmen adayı katılmıştır. Araştırma tara-- ma modelinde olup anket yöntemi kullanılarak gerçekleşmiştir. Araştırmada, ölçme aracı olarak ha-- zırlanan anketten "Sınıf Öğretmeni Adayları Memnuniyet Anketi'inden yararlanılmıştır. Bu anket, Erdoğan ve Uşak (2005) tarafından geliştirilen"Fen Bilgisi Öğretmen Adayları Memnuniyet Anketi (PSTSO)'nden uyarlanmıştır. Anketin cronbach alpha güvenirlik katsayısı 95 olarak bulunmuştur. Anket yoluyla elde edilen verilerin aritmetik ortalama, frekans ve yüzde değerleri hesaplanmıştır. Sonuç Olarak Beden Eğitimi Öğretmenlerinin takım üyesi olma becerileri ve arkadaşlık ilişkilerinin, yüksek (%82,6) olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sonuçlar 95 güven aralığında, anlamlılık p<0,05 düzeyinde çift yönlü olarak değerlendirilmiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The role of trigeminal ganglion neuron density in the preventive of subarachnoid hemorrhage induced basilar artery vasospasm an experimental study
    (Neurosurgery Quarterly, 2009) Aydın, Mehmet Dumlu; Üngören, Mehmet Kaan; Aydın, Nazan; Halıcı, Zekai; Önder, Arif; Gündoğdu, Cemal; İzci, Yusuf
    Objective: Cerebral arteries innervated by several systems contribute to the control of cerebral blood flow. Sensory fibers of the trigeminal nerve have a vasodilatory effect on the basilar artery. Subarachnoid hemorrhage (SAH) causes severe cerebral vasospasm by various neurochemical mechanisms. We examined possible relationships between the neuron density of the trigeminal ganglion and the severity of basilar artery vasospasm in SAH. Methods: In this study, 28 rabbits were used. The animals were randomly divided into 3 groups: SAH (n=18), serum physiologic (n=5) and control (n=5) groups. Experimental SAH was induced by injecting homologous blood into the cisterna magna. After 20 days, the basilar arteries and trigeminal ganglions were examined histopathologically. Basilar artery volumes and the neuron density of the ophthalmic divisions of the trigeminal ganglions were estimated stereologically, and the results were statistically analyzed. Results: The mean basilar artery volume was 4.15±0.19 mm3 and the mean neuronal density of the trigeminal ganglion was 6500±750/mm3 for the control group. These values were 4.05±0.29 mm3 and 6400±584/mm3 for the serum physiologic group, 3.80±0.35 mm3 and 4600±300/mm3 for living animals in the SAH group, and 2.26±0.29 mm3 and 2950±618/mm3 for dead animals in SAH group, respectively. A linear relationship was found between the neuronal density of the trigeminal ganglion and basilar artery volumes. Conclusions: The neuron density of the trigeminal ganglion may be an important factor in the regulation of basilar artery volume and for the continuation of cerebral blood flow. The low neuron density of the trigeminal ganglion may be involved in the pathogenesis of severe basilar artery vasospasm induced by SAH. The Role of Trigeminal Ganglion Neuron Density in the Prevention of Subarachnoid Hemorrhage-induced Basilar Artery Vasospasm: An Experimental Study. Available from: https://www.researchgate.net/publication/232176472_The_Role_of_Trigeminal_Ganglion_Neuron_Density_in_the_Prevention_of_Subarachnoid_Hemorrhage-induced_Basilar_Artery_Vasospasm_An_Experimental_Study [accessed Jul 7, 2017].
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Splenogonadal füzyon: olgu sunumu
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Şipal, Sare; Demirci, Elif; Çalık, Muhammet; Gündoğdu, Betül; Turan, Zafer; Gündoğdu, Cemal
    Splenogonadal füzyon, dalak ve gonadal yapıların intrauterin dönemde füzyonu ile karekterize nadir görülen konjenital bir anomalidir. İlk kez 1883 yılında Boestrom tarafından tarif edilmiştir. Embriyolojik gelişimin 5-8. haftalarında dalak ve gonadal dokunun birleşmesi ile ortaya çıkar. Bu anomali sıklıkla erkeklerde gözlenir ve hemen daima sol taraftadır. Çoğunlukla skrotal kitle şeklinde kendini gösterir ve nadiren ameliyat öncesi teşhis konulur. Bu tip olgularda ameliyat öncesi teşhis ile invaziv işlemler ve gereksiz orşiektomi önlenebilir. Splenogonadal füzyon semptom vermediği sürece sağaltım gerekmediğinden özellikle sol taraf skrotal kitlelerin ayırıcı tanısında göz önünde bulundurulmalıdır. Sol skrotal kitle ile başvuran, malignite düşünülerek yapılan orşiektomi sonrasında splenogonadal füzyon tanısı konan 33 yaşındaki erkek hasta olgusu nadir görülmesi nedeniyle sunulmuştur.Splenogonadal füzyon, dalak ve gonadal yapıların intrauterin dönemde füzyonu ile karekterize nadir görülen konjenital bir anomalidir. İlk kez 1883 yılında Boestrom tarafından tarif edilmiştir. Embriyolojik gelişimin 5-8. haftalarında dalak ve gonadal dokunun birleşmesi ile ortaya çıkar. Bu anomali sıklıkla erkeklerde gözlenir ve hemen daima sol taraftadır. Çoğunlukla skrotal kitle şeklinde kendini gösterir ve nadiren ameliyat öncesi teşhis konulur. Bu tip olgularda ameliyat öncesi teşhis ile invaziv işlemler ve gereksiz orşiektomi önlenebilir. Splenogonadal füzyon semptom vermediği sürece sağaltım gerekmediğinden özellikle sol taraf skrotal kitlelerin ayırıcı tanısında göz önünde bulundurulmalıdır. Sol skrotal kitle ile başvuran, malignite düşünülerek yapılan orşiektomi sonrasında splenogonadal füzyon tanısı konan 33 yaşındaki erkek hasta olgusu nadir görülmesi nedeniyle sunulmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Splenogonadal Füzyon: Olgu Sunumu
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Şipal, Sare; Demirci, Elif; Çalık, Muhammet; Gündoğdu, Betül; Turan, Zafer; Gündoğdu, Cemal
    Splenogonadal füzyon, dalak ve gonadal yapıların intrauterin dönemde füzyonu ile karekterize nadir görülen konjenital bir anomalidir. İlk kez 1883 yılında Boestrom tarafından tarif edilmiştir. Embriyolojik gelişimin 5-8. haftalarında dalak ve gonadal dokunun birleşmesi ile ortaya çıkar. Bu anomali sıklıkla erkeklerde gözlenir ve hemen daima sol taraftadır. Çoğunlukla skrotal kitle şeklinde kendini gösterir ve nadiren ameliyat öncesi teşhis konulur. Bu tip olgularda ameliyat öncesi teşhis ile invaziv işlemler ve gereksiz orşiektomi önlenebilir. Splenogonadal füzyon semptom vermediği sürece sağaltım gerekmediğinden özellikle sol taraf skrotal kitlelerin ayırıcı tanısında göz önünde bulundurulmalıdır. Sol skrotal kitle ile başvuran, malignite düşünülerek yapılan orşiektomi sonrasında splenogonadal füzyon tanısı konan 33 yaşındaki erkek hasta olgusu nadir görülmesi nedeniyle sunulmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    SPOR EĞİTİMİ VEREN KADIN AKADEMİSYENLERİN KARİYER ENGELLERİNDE DEMOGRAFİK VE MESLEKİ ÖZELLİKLERİN ETKİSİ
    (İnönü Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 2021) Bingöl, Hülya; Gündoğdu, Cemal
    Bu araştırma spor eğitimi veren kadın akademisyenlerin kariyer engellerinin demografik ve mesleki göre incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı türdeki araştırmanın evreni Türkiye’de BESYO ve Spor Bilimleri Fakültelerinde görev yapan 371 kadın öğretim elemanı oluşturmuştur. Örneklem seçimine gidilmeden evrenin tamamına ulaşılmaya çalışılmış ve 310 kişi ile araştırma tamamlanmıştır. Araştırmanın kapsayıcılık oranı %83.8’dir. Veri toplama aracı olarak kişisel bilgi formu ile Kadın Akademisyenlerin Kariyer Engelleri Ölçeği (2015) kullanılmıştır. Veriler sayı, yüzde ve ortalama olarak ifade edilmiş, analizde bağımsız gruplarda t testi ve ANOVA kullanılmıştır. Kadın akademisyenlerin kariyer engelleri algıları yaşa, medeni durum, çocuk durumu, mesleki unvan ve idari görev durumuna göre incelenmiş; yaşın, unvanın ve idari görevin ölçeğin tüm alt boyutlarında anlamlı farklılık oluşturduğu görülmüştür (p<0.05). Medeni durum ve çocuk durumu ölçeğin örgütsel koşullar ve kalıplaşmış önyargılar alt boyutlarında etkili olmakla birlikte, çocuğu olan ve bekar olan akademisyenlerin kariyer engeli algıları daha yüksek bulunmuştur (p<0.05).
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    SPOR EĞİTİMİ VEREN KADIN AKADEMİSYENLERİN KARİYER ENGELLERİNİN MOBBİNGE MARUZİYET, ÖRGÜTSEL BAĞLILIK VE İŞ TATMİNİ DEĞİŞKENLERİNE GÖRE İNCELENMESİ
    (2020) Bingöl, Hülya; Gündoğdu, Cemal
    Öz: Bu çalışmanın amacı; spor eğitimi veren kadın akademisyenlerin kariyer engellerinin mobbinge maruziyet, örgütsel bağlılık ve iş tatmini değişkenlerine göre incelenmesidir. Tanımlayıcı türdeki araştırmanın evrenini Türkiye’de BESYO ve Spor Bilimleri Fakültelerinde görev yapan 371 kadın akademisyen oluşturmuştur. Örneklem seçimine gidilmeden evrenin tamamı araştırma kapsamına alınmış ve 310 kadın akademisyen ile araştırma tamamlanmıştır. Araştırmanın kapsayıcılık oranı %83.8’dir. Araştırmanın veri toplama aracı iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kadın akademisyenlere mobbinge maruziyet, iş tatmini ve örgütsel bağlılığa ilişkin sorular yöneltilmiştir. İkinci bölümde Alaçam ve Altuntaş (2015) tarafından geliştirilen Kadın Akademisyenlerin Kariyer Engelleri Ölçeği kullanılmıştır. Veriler SPSS paket programında değerlendirilmiş ve sayı, yüzde, ortalama olarak ifade edilmiştir. Analizde bağımsız gruplarda t testi ve ANOVA kullanılmıştır. Mobbing eylemine maruz kalan kadın akademisyenlerin kariyer engeli algıları, mobbing eylemine maruz kalmayan kadın akademisyenlere göre daha yüksek bulunmuştur. Kadın akademisyenlerde iş tatmini ve örgütsel bağlılık algısı yükseldikçe kariyer engelleri algısı da düşmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sporcu Sosyal Medya Kullanım Davranışları Ölçeği: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması
    (2024) Akarsu, Mehmet; İlbak, İsmail; Gündoğdu, Cemal
    Literatürde Türk toplumuna uyarlanarak geliştirilen sosyal medya ile ilgili ölçek çalışmaları incelendiğinde araştırmacıların genellikle sosyal medya bağımlılığı üzerine odaklandıkları görülmektedir. Sosyal medya kullanımı ile ilgili ise çok az sayıda araştırma bulunmakla birlikte sporcuların sosyal medya kullanım davranışları ile ilgi herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu bağlamda bu araştırmada sporcuların sosyal medya kullanım davranışlarını incelemede kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracının geliştirilmesi amaçlanmıştır. Tarama modelinden faydalanarak tasarlanan bu araştırma 19- 35 yaş aralığında hem aktif olarak spor yapan hem de en az bir sosyal medya aracı kullanan toplam 487 bireyin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Ölçek maddeleri, literatür taraması ve alan uzmanları görüşleri alınarak hazırlanmıştır. Yapılan açımlayıcı faktör analizleri sonucuna göre 15 madde ve 3 alt boyuttan (içerik üretme, kullanım sıklığı ve sosyal medya bağımlılığı) oluşan bir ölçme yapısı elde edilmiştir. Bu yapı doğrulayıcı faktör analizi ile test edilmiş ve mevcut yapının geçerliği teyit edilmiştir. Ölçeğin güvenirliği, test-tekrar test yöntemi ve iç tutarlılık analizi ile incelenmiştir. Analizler, ölçeğin Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısının tüm alt boyutlarda 0,70 üzerinde değere sahip olduğunu göstermiştir. Bu bağlamda bu araştırmada geliştirilen ölçeğin güvenilir olduğu ve geçerli bir ölçüm aracı olarak kullanılabileceği söylenebilir.
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim