Yazar "Güneş, Gülsen" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 85
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 30 yaş ve üzerindeki kadınlarda DSM-IV tanı kriterine göre premenstrual sendrom prevalansı ve bazı risk faktörleri(Medical Network Klinik Bilimler ve Doktor, 2000) Güneş, Gülsen; Özer, Fatma; Pehlivan, Erkan; Genç, Metin; Karaoğlu, Leyla; Özcan, YarkınÖz: AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, 30 yaş ve üzerindeki kadınlarda premenstrual sendrom prevalansını ve etkileyen faktörleri bulmaktı. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışma, Tarsus 'da 358 kadına uygulanan kesitsel bir araştırmadır.Premenstrual sendrom, DSM-IV'ün premenstrual disforik Bozukluk tanı kriteri kullanılarak tanımlanmıştır. BULGULAR: PMS prevalansı kadınlar arasında % 26.8 bulunmuştur.Düzensiz adetleri olan, annesinde de ayni şikayetler olduğunu söyleyen, çalışan ve adete karşı olumsuz tutumları olan kadınlarda daha yüksek saptanmıştır. SONUÇ: PMS 30 yaş ve üzeri kadınlarda yüksek saptanmıştır. Klinisyenler bu konuya önem vermeli, insidansınm azalması ve özellikle risk faktörlerini taşıyan kadınlarda yaşam kalitesinin geliştirilmesi amacıyla kapsamlı önlemler almalıdırlar.Öğe Aerobik yürüme egzersizin depresif belirtilere etkisi(2011) Aylaz, Rukuye; Güllü, Esin; Güneş, GülsenÖz: Giriş: Depresyon, içinde bulunduğumuz yüzyılda en yaygın, yüksek kronikleşme ve yineleme oranı, önemli intihar riski ve iş gücü kaybı oluşturması nedeniyle ciddi bireysel ve toplumsal bir sağlık sorunudur. Amaç: Bu araştırmada, yürüme egzersizin depresif belirtilere etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırma, bireylere programlı aerobik yürüme egzersiz yapılması şeklinde ön test-son test ve kontrol gruplu müdahale çalışması olarak yapılmıştır. İnönü Üniversitesi’nde idari kadroda çalışan kadın personel ile yapılan bu araştırma çalışma grubu ve kontrol grubunun her birisi 24 kadını kapsayan toplam 48 bireyden oluşmuştur. Araştırma 10 hafta sürmüş, 15 Mart – 1 Haziran 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara, Beck Depresyon Ölçeği egzersiz programının öncesi ve sonrasında uygulanmıştır. Bulgular: Son test Beck Depresyon Ölçeğine göre; çalışma grubunun %29.2’si ve kontrol grubunun ise %37.5’i 17 ve üzerinde puan almışlardır. Aerobik egzersiz sonrası Beck Depresyon Ölçeği puanlarına göre, çalışma ve kontrol grubu arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Sonuç: Çalışma gurubuna uygulanan aerobik egzersizlerin depresyon puanlarının azalmasında etkili olduğu belirlenmiştir. Bu bulgular, daha iyi bir ruh sağlığına ulaşmada bireylerin aerobik egzersiz yapmaya özendirilmesi konusunda bir temel oluşturabilir. Benzer konu farklı egzersiz yöntemleri kullanılarak tasarlanabilir.Öğe Arapgir Devlet Hastanesine başvuran gebelerin doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlanma durumları ve etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi (Haziran 2004-2005)(Fırat Tıp Dergisi, 2009) Omaç, Mehtap; Güneş, Gülsen; Karaoğlu, Leyla; Pehlivan, ErkanÖz: Amaç: Malatya Arapgir ilçesi devlet hastanesine başvuran gebelerin DÖB hizmetlerinden yararlanma durumlarını değerlendirmek ve bunları etkileyen faktörleri incelemek amacıyla yapılmıştır Gereç ve Yöntem: Araştıma kesitseldir. Haziran 2004-2005 tarihleri arasında hastaneye başvuran üçüncü trimesterde bulunan 104 gebeye sos-yodemografik özellikleriyle birlikte aldıkları DÖB Hizmetleriyle ilgili soruları içeren anket formu yüz-yüze uygulanmıştır. Veriler DÖB hizmetinin niteliğinin "yeterli veya yetersiz"ve DÖB hizmetinin niceliği ile ilgili elde edilmiştir. Araştırmanın verileri SPSS 11.0 istatistik paket programında değerlendirilmiş Ki-kare analizi kullanılmıştır. Bulgular: Gebelerin %48.1'i yeterli DÖB hizmeti almıştır. DÖB nitelik puanını etkileyen faktörler olarak; yaş, aile tipi, eşin eğitimi, sosyal güvence tespit edilmiştir (P<0.005). DÖB nicelik puanına göre DÖB hizmeti alan gebelerin % 6.7'si 1-2 puan, % 15.4'ü 3-4 puan, % 75'i 5-6 puan almıştır. DÖB nicelik puanını etkileyen faktörler olarak; aile tipi, annenin eğitimi, eşin eğitimi tespit edilmiştir. Sonuç: DÖB hizmetlerini olumsuz etkileyen faktörler dikkate alınarak daha az yararlandığı tespit edilen kırsal kesimde yaşayan, sosyal güvencesi olmayan ve eğitim düzeyi düşük olan kadınlara "yeterli ve nicelikli"doğum öncesi bakım hizmetlerinin ulaştırılabilmesi için sağlık personelinin daha duyarlı olması gerekmektedirÖğe Assessment of awareness, knowledge levels and consumer perception of students of health high school towards functional foods(2018) Kendilci, Esma Aksoy; Kendilci, Kenan; Güneş, GülsenThis study was designed to evaluate consumer perception of students, who were studying in Bitlis Eren University School of Health, regarding functional foods. Study population consisted of 480 students who were attending to Bitlis Eren University School of Health. Of these 74.6% (n = 358) were participated to the study. A Likert-type scale, which was developed by Kopuz (2011) regarding the consumer perception on functional foods, consists of 18 items and is scored between 1-5, was used. 72.1% of the students had no knowledge about functional foods and 69.3% wanted to be informed about functional foods. 30.3% of the students consumed functional food. When the mean score and standard deviations of the 4 subscales for functional foods were examined, the perception regarding the effect on health was 3.204± 0.651, consumption perception was 3.365± 0.643, necessity of use and product prestige perception was 2.600± 0.634, physical quality perception was 3.616±0.644. While the participants’ physical quality perception on functional products was observed as “I agree”, their perceptions on the effect on health, consumption and necessity of use and product prestige perception were observed as “Undecided” or in other words neither positive nor negative. According to the results of this study, it was observed that the necessity of use and product prestige perception status of the students studying in the school of health about the functional foods was at undecided level.Öğe BATTALGAZİ’DE POSTPARTUM DEPRESYON RİSKİ VE ETKİLİ FAKTÖRLER(2014) Sarıbıyık, Meryem; Güneş, Gülsen; MEHMETOĞLU KARAKAŞ, NeşeÖz Bu çalışma Malatya ili Battalgaziilçesinde son bir yıl içinde doğum yapan kadınlarda postnatal depresyon görülme sıklığını saptamak ve postnatal depresyonun ortaya çıkmasında etkili olabilecek risk faktörlerinibelirlemek amacıyla yapılmış kesitsel nitelikte bir çalışmadır. Araştırmaya, Malatya ili Battalgazi ilçesi Battalgazi Sağlık Ocağı’na bağlı son bir yıl içinde doğum yapmış ve sağlık ocağı ebeleri tarafından izlenen 272 anne katılmıştır. Annelere doğum sonrası demografik bilgi formu ve Edinburgh Doğum Sonrası DepresyonÖlçeği (EDSDÖ)niiçeren biranketformuuygulanmıştır.Öğe Battalgazi’de postpartum depresyon riski ve etkili faktörler(2014) Mehmetoğlu Karakaş, Neşe; Güneş, Gülsen; Sarıbıyık, MeryemBu çalışma Malatya ili Battalgaziilçesinde son bir yıl içinde doğum yapan kadınlarda postnatal depresyon görülme sıklığını saptamak ve postnatal depresyonun ortaya çıkmasında etkili olabilecek risk faktörlerinibelirlemek amacıyla yapılmış kesitsel nitelikte bir çalışmadır. Araştırmaya, Malatya ili Battalgazi ilçesi Battalgazi Sağlık Ocağı’na bağlı son bir yıl içinde doğum yapmış ve sağlık ocağı ebeleri tarafından izlenen 272 anne katılmıştır. Annelere doğum sonrası demografik bilgi formu ve Edinburgh Doğum Sonrası DepresyonÖlçeği (EDSDÖ)niiçeren biranketformuuygulanmıştır.Öğe Bebeklerimizi Nasıl Büyütüyoruz?(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1998) Genç, Metin; Güneş, Gülsen; Pehlivan, ErkanBu araştırma, Malatya Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi' ne başvuran annelerin bebek beslenmesi ve bakımı hakkındaki bilgi ve uygulamalarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmacılar, Haziran ve Temmuz 1996' da merkeze başvuran ve 3 yaş ve daha küçük çocuğu olan 250 anneyle yüzyüze görüşerek anket uygulamış ve anket sonunda annelere eğitim vermişlerdir. Annelerin ortanca yaşı 26 olup, %90.8' si en az okuryazardır. Son çocuklarını büyütürken %67.8' i kendi bilgilerine göre davranmışlardır. İlk emzirme süresi ortanca 2 saatir. Bir yaşını tamamlamış 153 bebeğe diğer gıdalarla birlikte ortanca olarak 9 ay anne sütü verilmiştir. İlk 6 ayda su bile verilmeksizin sadece anne sütü alan bebek oranı %3. 2'dir. Yaşını tamamlamış 153 bebeğini lk 12 ayda yaklaşık 0%80' ine kundak yapılmış, °%6.5' i ise toprağa sarılmıştır. İshal ve yüksek ateşle ilgiii bilgileri ölçmek amacıyla dört soru sorulmuştur. Soruların tümüne doğru cevap veren annelerin oranı %67 . 6'dır. Dünya Sağlık Örgütü' nün önerileri doğrultusunda; bebeklerin doğar doğmaz emzirmeye başlanması, ilk 7-6 ayda yalnızca anne sütü verilmesi ve emzirmeye 12 ay devam edilmesi için anneler teşvik edilmelidir. Kundak ve toprak uygulamasının zararları ile diğer bebek bakımı konularında yapılacak eğitimlerin her ortamda gerçekleştirilmesi, sağlıklı kuşaklar yetiştirmede sağlık personeline düşen önemli bir görevdir.Öğe Bebeklerimizi nasıl büyütüyoruz?(1998) Genç, Metin Fikret; Güneş, Gülsen; Pehlivan, ErkanÖz:Bu araştırma, Malatya Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi' ne başvuran annelerin bebek beslenmesi ve bakımı hakkındaki bilgi ve uygulamalarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmacılar, Haziran ve Temmuz 1996' da merkeze başvuran ve 3 yaş ve daha küçük çocuğu olan 250 anneyle yüzyüze görüşerek anket uygulamış ve anket sonunda annelere eğitim vermişlerdir. Annelerin ortanca yaşı 26 olup, %90.8' si en az okuryazardır. Son çocuklarını büyütürken %64.8' i kendi bilgilerine göre davranmışlardır. İlk emzirme süresi ortanca 2 saat/r. Bir yaşını tamamlamış 153 bebeğe diğer gıdalarla birlikte ortanca olarak 9 ay anne sütü verilmiştir. İlk 6 ayda su bile verilmeksizin sadece anne sütü alan bebek oranı %3.2'dir. Yaşını tamamlamış 153 bebeğini Ik 12 ayda yaklaşık %80' ine kundak yapılmış, %6.5' i ise toprağa sarılmıştır. İshal ve yüksek ateşle ilgili bilgileri ölçmek amacıyla dört soru sorulmuştur. Soruların tümüne doğru cevap veren anne/erin oranı %67.6'dır. Dünya Sağlık Örgütü' nün öneri/eri doğrultusunda; bebeklerin doğar doğmaz emzirmeye başlanması, ilk 4-6 ayda yalnızca anne sütü verilmesi ve emzirmeye 12 ay devam edilmesi için anneler teşvik edilmelidir. Kundak ve toprak uygulamasının zararları ile diğer bebek bakımı konularında yapılacak eğitimlerin her ortamda gerçekleştirilmesi, sağlıklı kuşaklar yetiştirmede sağlık personeline düşen önem/i bir görevdir.Öğe Çiftçilerin tarım ilaçlamasında kullandığı koruyucu sağlık önlemleri(2015) Önen, Cihan; Avci, Seyfullah; Güneş, GülsenÖz: Amaç: Adıyaman Çelikhan ilçesindeki çiftçilerin tarım ilaçlamaları sürecinde kullandıkları koruyucu önlemleri belirlemektir. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki araştırmanın evrenini, Adıyaman Çelikhan İlçesindeki Ziraat Odasına kayıtlı 900 aktif çiftçi oluşturmaktadır. Örnekleme alınan 381 kişiyle, Ocak-Şubat 2014 tarihleri arasında yüz-yüze görüşülerek veri toplanmıştır. İstatistiksel değerlendirmede Ki-Kare (Fisher's exact test) testi kullanılmıştır. Bulgular: Çiftçilerin 363'ü (%95.3) tütün yetiştirmektedir ve 358'i (%94'ü) pestisit kullanmaktadır. İlaçlama sırasında çiftçilerin % 78.8'i pestisit yüz maskesi, %73.2'si eldiven, %29.6'sı koruyucu giyisi, %16.8'i koruyucu gözlük, %15.6'sı çizme kullanırken; %4.7'si herhangi bir koruyucu kullanmamaktadır. Çevresel önlemler açısından bakıldığında, çiftçilerin %72.3'ü pestisiti uygun doz ve nitelikte kullandığını, %70.7'si rüzgarlı havada uygulamadığını, %66.2'si uygulama sırasında sahadan insanları uzaklaştırdığını, %55.6'sı uygun depoda sakladığını ve %17.6'sı uyarıcı levha kullandığını belirtmiştir. Öğrenim düzeyi ile ilaç atıklarının güvenli imhası, ilaç kutularının rastgele çevreye atılmaması ve ilacın vücuda zarar verdiğinin bilinmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0.05). Sonuç: Çiftçiler kişisel koruyuculardan en çok pestisit yüz maskesini ve eldiveni kullanmakta, çoğunluğu ilaçlama sırasında yeme/içme yapmamakta ve yarısı kadarı ilaç malzemelerini güvenli biçimde ortadan kaldırmaktadır. Koruyucu ekipmanların önemi ve atık ilaç malzemelerinin güvenli imhası konusunda çiftçlerin sağlık eğitim ihtiyacı giderilmelidir. Çiftçilerde ilgi uyandırılarak, kişisel ve çevresel bilinç oluşturulmalıdırÖğe Çıraklık Eğitim Merkezi Öğrecileri İçin Verilen İlk Yardım Programının Etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2009) Aylaz, Rukiye; Gözüm, Sebahat; Yılmaz, Ulviye; Bakış, Ezgi; Güneş, Gülsen; Aylaz, AhmetBu araştırma; Malatya Çıraklık ve Mesleki Eğitim merkezindeki öğrencilerin ilk yardım bilgi düzeylerini ölçmek ve verilen eğitimin etkililiğini değerlendirmek için uygulanmıştır. Method:Bu çalışma Malatya Çıraklık ve Mesleki Eğitim Merkezi öğrencilerine programlı eğitim verilmesi ile deneysel çalışma ön test, son test; kontrol grup çalışması olarak planlanmıştır. Çalışmamız 100 deney ve 100 kontrol grubu olmak üzere 200 öğrenciden oluşmuştur. Soru formunda, ilk bölümde öğrencilere sosyo-demografik özellikleriyle ilgili sorular sorulmuştur, diğer sorular ise öğrencilerin ilk yardım ile ilgili önceki deneyimleriyle ilgilidir. Öğrencilere daha sonra ilk yardım bilgi düzeylerini ölçmek için çoktan seçmeli sorular sorulmuştur. Bulgular: Deney grubu öğrencilerinin bilgi skoru ortalamaları, eğitim öncesi 29.32±11.04 ve eğitim sonrası 59.12±19.72 (p< 0.05), kontrol grubu öğrencilerinin bilgi skoru ortalamaları ön test için 32.57±10.85 ve son test için 33.74±10.05 (p> 0.05) olarak belirlenmiştir, paired-samples t test analizi kullanılarak, deney grubu arasındaki bilgi skoru ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Sonuç: Öğrencilere verilen interaktif ilk yardım eğitiminde deney grubunun ilk yardım bilgisinin arttığı saptanmıştır. Bu sonuca göre eğitim programlarında bilgi düzeylerini artırmak için düzenli aralarla tekrarların yapılmasını öneririz.Öğe Ebeveynlerin korosif madde alımı konusundaki yaklaşımları bu kazalardan korunmada hala en önemli faktör mü?(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1996) Gürsoy, M. Harun; Demircan, Mehmet; Genç, Metin; Güneş, Gülsen; Uğuralp, Sema; Pehlivan, ErkanKorozif ösofagus yanıkları çocukluk çağında birçok somatik, ruhsal ve sosyal problemler yaratabilir. Majör komplikasyonlardan birisi de eğer işler kötü giderse çocuğun ösofagusunu kaybetmesidir. Bu gibi kazalarda en iyi yöntem korunmaktır prensibinden hareketle anket şeklinde bir epidemiyolojik araştırma düzenledik. Birinci bölümde ebeveynlerin davranışlarını analiz ettik. İkinci bölümde ilkyardım konusundaki yaklaşımları değerlendirdik. Üçüncü bölümde ise kanunlara karşı duyarlılığı ölçtük. Bulgularımız ebeveynlerin çocuklarını ilaçlar vs. konusunda korumaya çalıştıklarını gösterdi. Ayrıca %70 gibi bir oranda ilk müdahalenin yapılması için ya bir doktor muayenehanesi ya da bir sağlık kuruluşu arayışını tespit ettik. Ancak kanunların bilinmesi çok az bir oranda idi ve ebeveynlerin ancak %50’si bu gibi kazalarda kendilerini suçlu görmekteydiler. Birey olarak ebeveynler yanlış davranışlara pek rağbet etmemektedirler ancak, alınan sonuçlar hem eğitimin hem de çok merkezli olarak araştırmaların yapılmasının mutlaka gerekli olduğunu göstermektedirler.Öğe The effect of the first aid training program for apprenticeship students(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2009) Aylaz, Rukiye; Gözüm, Sebahat; Yılmaz, Ulviye; Bakış, Ezgi; Güneş, Gülsen; Aylaz, AhmetObjective : This research was performed to assess the efficacy of training offered to students in the Apprenticeship and Vocational Training Center in Malatya, Turkey on their level of first aid knowledge. Methods: This study was planned as an interventional research project pretest, posttest; control group design which offers a training program to the students of Apprenticeship and Vocational Training Center in Malatya. We included 200 students in our study 100 as part of the experiment group and the other 100 in the control group. In the first part of the question form, students were asked questions about their socio-demographic characteristics and another questionnaire about their previous experiences with regard to first aid. They were then asked multiple-choice questions to measure their level of knowledge of first aid. Results: Mean knowledge score of the experiment group students was measured as 29.32±11.04 before training and 59.12±19.72 after training (p<0.05), while mean knowledge score of the control group subjects was 32.57±10.85 in pretest and 33.74±10.05 in posttest (p>0.05). Utilizing paired-samples t-test analysis, the difference between experiment group regard to their mean knowledge score from posttest was found to be statistically significant. Conclusions: It was found that interactive first aid training offered to students indeed enhanced the first aid knowledge of the experiment group. We, therefore, suggest that these training programs should be repeated at regular intervals in order to increase the knowledge levels.Öğe Effects of micronised purified flavonoid fraction on pain spermiogram and scrotal color doppler parameters in patients with painful varicocele(Urol Int, 2005) Kılıç, Süleyman; Güneş, Ali; İpek, Deniz; Dusak, Abdurrahim; Güneş, Gülsen; Balbay, Derya Mevlana; Baydinç, CanPurpose: Micronised purifi ed fl avonoid fraction (MPFF) is a phlebotropic drug improving venous tone, elasticity and lymphatic drainage, decreasing venous distensibility, venous emptying times, refl ux time of venous blood and capillary hyperpermeability, and having antioxidant activities. Since varicocele is a venous pathology, we evaluated the effects of MPFF on pain, spermiogram and color Doppler parameters in patients with painful varicocele. Material and Methods: Semen analyses and Doppler sonography were performed in 16 patients (aged 20–62 years, mean 31.2 8 10.9) before and after 1,000 mg/day MPFF treatment. Pain change was assessed with visual analogue scale scored between 0 and 10. Patient satisfaction with outcome and side effects were recorded. Results: Mean pain scores at 1, 3, and 6 months were 1.25 8 1.34, 0.25 8 0.68, and 0.12 8 0.34, respectively, all being signifi cantly lower (p ! 0.001 for each) than baseline (4.93 8 1.77). Mean score at 12 months (0.93 8 1.06) was still lower than baseline (p ! 0.001) but higher than at 6 months (p = 0.019). Respectively, 14 (87.5%) and 2 (12.5%) patients reported complete and very signifi cant resolution of pain at the 6th month. All patients were very satisfi ed with the outcome. While semen volume, total sperm count, sperm concentration and morphology did not change signifi cantly, motility increased signifi cantly (p = 0.009) due to decrease of grade 0 sperms (p = 0.006) and increase of grade 3 + 4 sperms (p ! 0.001). Refl ux time of left spermatic vein during the Valsalva maneuver decreased signifi cantly (p = 0.003). No signifi cant change occurred in refl ux time of the right spermatic vein. No side effect was recorded. Conclusions: Results of this preliminary study suggest the safety and effi cacy of MPFF in the treatment of varicocele-associated pain. However, no recommendation for the use of MPFF in the treatment of pain associated with varicocele can be made before these preliminary results are confi rmed by a randomized pla cebocontrolled trial.Öğe The efficacy of the first aid training program for apprenticeship students(2009) Aylaz, Rukuye; Gözüm, Sebahat; Yılmaz, Ulviye; Bakış, Ezgi; Güneş, Gülsen; Aylaz, AhmetAbstract: Amaç: Bu araştırma; Malatya Çıraklık ve Mesleki Eğitim merkezindeki öğrencilerin ilk yardım bilgi düzeylerini ölçmek ve verilen eğitimin etkililiğini değerlendirmek için uygulanmıştır. Method: Bu çalışma Malatya Çıraklık ve Mesleki Eğitim Merkezi öğrencilerine programlı eğitim verilmesi ile deneysel çalışma ön test, son test; kontrol grup çalışması olarak planlanmıştır. Çalışmamız 100 deney ve 100 kontrol grubu olmak üzere 200 öğrenciden oluşmuştur. Soru formunda, ilk bölümde öğrencilere sosyo-demografik özellikleriyle ilgili sorular sorulmuştur, diğer sorular ise öğrencilerin ilk yardım ile ilgili önceki deneyimleriyle ilgilidir. Öğrencilere daha sonra ilk yardım bilgi düzeylerini ölçmek için çoktan seçmeli sorular sorulmuştur. Bulgular: Deney grubu öğrencilerinin bilgi skoru ortalamaları, eğitim öncesi 29.32±11.04 ve eğitim sonrası 59.12±19.72 (p< 0.05), kontrol grubu öğrencilerinin bilgi skoru ortalamaları ön test için 32.57±10.85 ve son test için 33.74±10.05 (p> 0.05) olarak belirlenmiştir, paired-samples t test analizi kullanılarak, deney grubu arasındaki bilgi skoru ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Sonuç: Öğrencilere verilen interaktif ilk yardım eğitiminde deney grubunun ilk yardım bilgisinin arttığı saptanmıştır. Bu sonuca göre eğitim programlarında bilgi düzeylerini artırmak için düzenli aralarla tekrarların yapılmasını öneririz.Öğe Elazığ Merkez Bölgesinde Kadınların Çevresel Sigara Dumanına Maruziyeti ve Bu Konudaki Bilgi ve Tutumları(İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2009) Battal, Semra; Güneş, Gülsen; Açık, YaseminSigara sağlık üzerinde negatif etkileri yanında sigara içmeyen pasif sigara içicilerinde de önemli sağlık problemlerine neden olmaktadır. Bu çalışmada kadınların pasif sigara içiciliği ile ilgili bilgi, tutumlarını değerlendirmek,sigara içmeyen kadınların çevresel sigara dumanına maruziyet durumlarının belirlenmesi ve çevresel sigara dumanına maruziyet durumları ile bazı sosyodemografik özelliklerinin ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel nitelikteki bu çalışmaya Elazığ il Merkezi bölgesinde 21 aile hekimliği merkezlerine başvuran 15-49 yas 610 kadın katılmıştır. Sigara içmeyen 227 kadının pasif sigara maruziyet durumları incelenmiştir. Pasif sigara maruziyeti toplam 10 puan üzerinden değerlendirilmiştir. Bulgular: Pasif maruziyet toplam puanına göre hiç maruz kalmayan %15.4 (0 puan),çok fazla maruz kalan %5.7’dir (9-10 puan). Kadınların %84.6’sı pasif sigaraya maruz kalmaktadır,%65.6’sı evde, %64.7’si ev dışında maruz kalmakta, %64.6’sının esi sigara içmektedir. Araştırmaya katılan sigara içmeyen kadınların %35.7’ si evlerinde sigara içilmesine asla izin vermemekte, %52.4’ü yalnız belli bir odada sigara içilmesine izin vermekte, %11.9’u evinde sigara içilmesine izin vermektedir. Sonuç: Bu çalışmada sigara dumanına en fazla genç, ev hanımı, evli, gelir durumu ve eğitim seviyesi düşük, çok çocuklu kadınlar maruz kalmaktadır. Eğitimler bu gruplara yönelik yapılmalıdır. Ekonomik önlemler ve yasaklar dışında eğitimin önemi büyüktür. Sağlık personeli rutin kontrollerle ev ziyaretleri sırasında pasif sigara konusuyla ilgili bilgi aktarmaya daha fazla önem vermelidir.Öğe Elazığ merkez bölgesinde kadınların çevresel sigara dumanına maruziyeti ve bu konudaki bilgi ve tutumları(2009) Battal, Semra; Güneş, Gülsen; Açık, YaseminSigara sağlık üzerinde negatif etkileri yanında sigara içmeyen pasif sigara içicilerinde de önemli sağlık problemlerine neden olmaktadır. Bu çalışmada kadınların pasif sigara içiciliği ile ilgili bilgi, tutumlarını değerlendirmek,sigara içmeyen kadınların çevresel sigara dumanına maruziyet durumlarının belirlenmesi ve çevresel sigara dumanına maruziyet durumları ile bazı sosyodemografik özelliklerinin ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel nitelikteki bu çalışmaya Elazığ il Merkezi bölgesinde 21 aile hekimliği merkezlerine başvuran 15-49 yas 610 kadın katılmıştır. Sigara içmeyen 227 kadının pasif sigara maruziyet durumları incelenmiştir. Pasif sigara maruziyeti toplam 10 puan üzerinden değerlendirilmiştir. Bulgular: Pasif maruziyet toplam puanına göre hiç maruz kalmayan %15.4 (0 puan),çok fazla maruz kalan %5.7’dir (9-10 puan). Kadınların %84.6’sı pasif sigaraya maruz kalmaktadır,%65.6’sı evde, %64.7’si ev dışında maruz kalmakta, %64.6’sının esi sigara içmektedir. Araştırmaya katılan sigara içmeyen kadınların %35.7’ si evlerinde sigara içilmesine asla izin vermemekte, %52.4’ü yalnız belli bir odada sigara içilmesine izin vermekte, %11.9’u evinde sigara içilmesine izin vermektedir. Sonuç: Bu çalışmada sigara dumanına en fazla genç, ev hanımı, evli, gelir durumu ve eğitim seviyesi düşük, çok çocuklu kadınlar maruz kalmaktadır. Eğitimler bu gruplara yönelik yapılmalıdır. Ekonomik önlemler ve yasaklar dışında eğitimin önemi büyüktür. Sağlık personeli rutin kontrollerle ev ziyaretleri sırasında pasif sigara konusuyla ilgili bilgi aktarmaya daha fazla önem vermelidir.Öğe The epidemiology and factors associated with nocturnal enuresis among boarding and daytime school children in southeast of Turkey a cross sectional study(BMC Public Health, 2009) Güneş, Ali; Güneş, Gülsen; Açık, Yasemin; Akıllı, AdemNocturnal enuresis can be defined as the involuntary passage of urine during sleep beyond the age of anticipated nightime bladder control, after 4-6 y of age [1,2]. It is well known that nocturnal enuresis is a common, genetically complex and heterogeneous disorder among children [3]. According to International Children's Continence Society (ICCS),intermittent incontinence is urine leakage in discrete amounts. It can occur during the day and/or at night, and it is applicable to children who are at least 5 years old. Enuresis means intermittent incontinence while sleeping. In contrast to the previous terminology, the terms (intermittent) nocturnal incontinence and enuresis are now synonymous[4]. Enuresis can be further categorized into primary nocturnal enuresis or secondary nocturnal enuresis. Primary nocturnal enuresis is therefore bedwetting in a child aged 5 years or more who has never been dry for extended periods, while secondary nocturnal enuresis is the onset of wetting after a continuous dry period of more than 6-12 months[5].Öğe HEMŞİRELERDE GECE BESLENME ALIŞKANLIĞI VE UYKU KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ; BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ ÖRNEĞİ(2021) Basatemur, Meryem; Güneş, GülsenHemşirelerde gece beslenme alışkanlığı ve uyku kalitesi arasındaki ilişkiyi saptamak, gece beslenme alışkanlığı ileuyku kalitesine etki eden faktörleri belirlemek amacıyla yapılan, kesitsel tipteki bu çalışma, Temmuz 2018-Ocak 2019tarihleri arasında bir üniversite hastanesinde çalışmakta olan 241 hemşire üzerinde yapılmıştır. Verilerin toplanmasındakişisel bilgi formu, Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi ve Gece Yeme Anketi kullanılmıştır. Verilerin istatikseldeğerlendirilmesinde frekans, yüzde, bağımsız gruplarda t testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ve LojistikRegresyon Analizi kullanılmıştır. Anlamlılık değeri p<0,05 olarak kabul edilmiştir. Araştırmaya katılan kişilerin %75,1’ikadın, %24,9’u erkektir. Katılımcıların yaş ortalaması 32,68±7,22’dir. Çalışmadaki hemşirelerin % 60,6’sı PUKİ’ denuyku kalitesinin kötü olduğunu gösteren 5 ve daha yüksek puan almış ve %9,1’inde gece yeme alışkanlığı olduğubulunmuştur. PUKİ ortalama puanı 6,68±3,03 bulunmuştur. Gece yeme alışkanlığı ile uyku kalitesi arasında ilişki olduğubelirlenmiştir (r=0,486, p<0,05). Gece yeme alışkanlığının 33-40 yaş arası bireylerde en fazla, 40 yaş üzeri bireyler ileevli bireylerde en az olduğu saptanmıştır (p<0,05). Gece nöbeti tutma, sürekli gece veya vardiyalı çalışma, meslekteçalışma süresi (5-15 yıl), alkol kullanımı faktörleri ile gece yeme alışkanlığının arttığı tespit edilmiştir (p<0,05). Gecenöbeti tutma, sürekli gece veya vardiyalı çalışma, alkol kullanımı ve çay tüketiminin artması gibi durumların uykukalitesini olumsuz etkilediği bulunmuştur (p<0,05). Sonuç olarak çalışmamızdaki hemşirelerin gece yeme alışkanlığı ileuyku kalitesi arasında ilişki olduğu bulunmuştur. Gece yeme alışkanlığını azaltmak ve uyku kalitesini arttırmak içinçalışma saatleri ve koşulları düzenlenebilirÖğe Hemşirelerin Ölüme Karşı Tutumları ve İlişkili Faktörler: Farklı İki Hastane Örneği(2021) Alıcılar, Halit Emin; Aylaz, Rukuye; Güneş, Gülsen; Çöl, MeltemÖz: Amaç: Bu araştırma, hemşirelerin ölüme karşı tutumları ve bazı ilişkili faktörlerin incelenmesi ile elde edilen bulgular ışığında hemşirelerin bu konudaki eğitim gereksinimlerinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipteki araştırmanın evrenini Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Cebeci Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde ve İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde çalışmakta olan toplam 1430 hemşire oluşturmuştur. Örneklem büyüklüğü 303 olarak belirlenmiştir. Her bir hastaneden 131 olmak üzere toplam 262 hemşireye ulaşılmıştır. Veriler yüz yüze görüşme yöntemi ile kişisel bilgi formu ve ölüme karşı tutum ölçeği (ÖKTÖ) kullanılarak toplanmıştır. Ölçekten alınan toplam puan yükseldikçe ölüme karşı negatif tutum geliştiği (kötü) yönünde değerlendirilmektedir. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalaması 33,49±7,46 yıl idi ve %79,4’ü kadın olup çoğu lisans mezunu idi. %55,2’si ölüm konusunda bir eğitim aldıklarını ifade etmişlerdir. ÖKTÖ puanları kadınlarda 136,39, erkeklerde 127,86 olarak bulunmuştur (p=0,009). Ankara Üniversitesi’nde çalışan hemşirelerde 136,46, İnönü Üniversitesi’nde çalışan hemşirelerde ise 133,50 idi (p=0,294). Çekirdek aile olarak yaşayanlarda 134,37, yalnız yaşayanlarda 156,66 idi (p=0,072). ÖKTÖ puanları en düşük olan hemşireler fiziksel tıp ve rehabilitasyon, gastroenteroloji, psikiyatri bölümlerinde çalışanlar; en yüksek puan alanlar ise yoğun bakım ve acil bölümünde çalışan hemşirelerdi. Ölçeğin ölüm korkusu alt boyutundan alınan puan çalışılan bölümlere göre anlamlı olarak farklı çıkmıştır. Acil ve yoğun bakım bölümlerinde çalışan hemşirelerde ölüm korkusu puanı en yüksek bulunmuştur. Sonuç: Araştırmada kadın hemşirelerde, yalnız yaşayanlarda, yoğun bakımda ve acilde çalışan hemşirelerde ölüme karşı daha olumsuz bir tutum saptanmıştır. Acil ve yoğun bakım bölümlerinde çalışan hemşirelerde ölüm korkusu puanı en yüksek bulunmuştur. Özellikle acil ve yoğun bakımlarda, ölüme yönelik eğitimlerin verilmesi önerilmektedir.Öğe HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN ÜSTBİLİŞ DÜZEYLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ(2014) Nazik, Feyza; Sönmez, Mehtap; Güneş, GülsenAmaç: Hemşirelik öğrencilerinin algıladıkları üst biliş düzeylerini ve üst biliş düzeylerini etkileyen faktörleri belirlemek amacı ile yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini 2011-2012 öğretim yılı güz döneminde Bitlis Eren Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümünde eğitimlerine devam eden 220 öğrenci oluşturmaktadır. Anketin yapıldığı tarihte derse devam eden ve anketi doldurmayı kabul eden 137 öğrenci ise örneklem kapsamına alınmıştır. Araştırmanın verileri sosyo-demografik özellikleri içeren anket formu ve Üst Biliş-30 Ölçeği ile elde edilmiştir. Bulgular: Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin yaş ortalamaları 22.6±2.1’dir. Öğrencilerin % 58.4’ü erkek, % 42.3’ü üçüncü sınıfta okumaktadır. Öğrencilerin üstbiliş ölçeği toplam puan ortalamaları 77.3±10.6’dır. Kız öğrencilerin üstbiliş ölçeği puan ortalaması 75.0±11.4, erkek öğrencilerin 79.0±9.7’dir (p<0.05). Öğrencilerin annelerinin eğitim düzeylerine göre incelendiğinde, üstbiliş ölçeğinin kontrol edilemezlik alt boyutunda anne eğitimi lise ve üzeri olanların puan ortalamaları anlamlı olarak düşüktür. Sınıf ve başarı durumu değişkenine göre ölçek ve alt grupları arasında anlamlılık bulunamamıştır. Sonuçlar: Hemşirelik öğrencilerinin üst biliş becerilerinin geliştirilmesi, öğretim elemanlarının derslerinde bu beceriyi arttıracak etkinliklere yönelmesi gerekmektedir.