Yazar "Sögüt, Sadık" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Baş-boyun epidermoid kanserinde dokudaki katalaz ve süperoksit dismutaz aktiviteleri ve malondialdehit düzeyleri(2001) Solmaz, Fevzi; Aktaş, Davut; Kızılay, Ahmet; Çokkeser, Yaşar; Öncel, Semih; Özturan, Orhan; Özyurt, Hüseyin; Sögüt, SadıkÖz: Amaç: Baş-boyun epidermoid kanserlerinde antioksidan enzim aktivitelerinin araştırılması. Hastalar ve Yöntemler: Baş-boyun epidermoid kanserli 32 olguda (26 erkek, 6 kadın; ort. yaş 57.5) tümöral dokudan ve ameliyat bölgesinde tümöre uzak normal dokudan örnekler alındı. Tümöral doku ve normal dokuda katalaz (CAT), süperoksit dismutaz (SOD) enzim aktiviteleri ve malondialdehit (MDA) düzeyleri ölçülerek değerlendirildi. Bulgular: Tümöral dokuda CAT, SOD enzim aktivitelerinin ve MDA düzeylerinin düşük olduğu, fakat bu durumun istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptandı. Yaş ve cinsiyet yönünden fark izlenmedi. Tümöral dokuda CAT ve SOD enzim aktivitelerinin evre ilerledikçe giderek azaldığı, MDA düzeyinin ise giderek arttığı saptandı. Ancak bu değerler istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Sonuç: Serbest radikaller epidermoid kanser dokusunda metabolik hasara sebep olabilir. Antioksidan enzimlerin kanser tedavisindeki rollerinin gösterilmesi için yeni araştırmalara gereksinim vardır.Öğe The effects of caffeic acid phenethyl ester on DNA-turnover rates and nitric oxide level in doxorubicin-induced myocardial injury(2003) Sögüt, Sadık; Erdoğan, Hasan; Fadıllıoğlu, Ersin; Kuku, İrfanAmaç: Kansere karşı etkili bir kemoterapötik ajan olan doksorubisin ciddi kardiyotoksik etkilere sahiptir. Bu çalışma, doksorubisinin indüklediği kardiyotoksisitenin oluşmasında pürin katabolizması, nitrik oksit (NO) sistemi ve kollajen oluşmasında, değişikliklerin olup olmadığı ve kafeik asit fenetil esterin (CAPE) kardiyotoksisiteyi engelleyip engellemediğini saptamak üzere planlandı. Materyel ve Metod: Erkek Sprague-Dawley sıçanlar (60 günlük) üç gruba ayrıldı. Birinci gruba tedavi verilmedi ve diğerleri sırasıyla doksorubisin ve doksorubisin+CAPE ile tedavi edildiler. Doksorubisin (20 mg/kg) tek doz i.p. olarak uygulandı. CAPE i.p. olarak 10 µmol/kg/gün dozunda doksorubisin tedavisinden iki gün önce başlanarak 12 gün uygulandı. Myokardiyal dokuda hidroksiprolin (OH-P) oluşumu belirlendi. Pürin katabolizmasında ve NO sistemindeki değişiklikler sırasıyla kalp dokusu ksantin oksidaz (XO) ve adenozin deaminaz (ADA) aktiviteleri ile NO seviyesi ölçümleriyle tespit edildi. Bulgular: CAPE olmadan doksorubisin tedavisi myokardiyal dokuda belirgin OH-P artışına yol açtı. XO ve ADA aktiviteleri doksorubisin uygulanan grupta kontrol ve doksuribisin+CAPE uygulanan gruplara göre anlamlı arttı. Doksorubisin tedavisi myokardiumda doku NO seviyesini arttırdı ve CAPE bu artışı engelledi. Kontrol ve doksorubisin+CAPE uygulanan sıçanlarda NO seviyesi açısından anlamlı bir fark yoktu. Sonuç: Doksorubisinin indüklediği myokardiyal hasara karşı CAPE'nin kalp dokusunu koruması sıçanlara CAPE uygulanmasıyla azalan OH-P seviyesiyle gösterildi. Doksorubisin toksisitesinden dolayı kalp dokusunda artan XO ve ADA aktiviteleri DNA turn over hızının arttığının belirtisi olabilir. CAPE doksorubisinin indüklediği artmış DNA turn over hızını azaltabilir ve myokardiyal dokuyu hasardan koruyabilir. Bir serbest radikal gibi artan NO seviyesi doksorubisinin yol açtığı myokardiyal hasarın bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ayrıca, CAPE aşırı NO üretimini durdurarak ve NO'nun pro-enflamatuvar etkilerini engelleyebilir ve bu şekilde literatürde de belirtildiği gibi enflamatuvar reaksiyondan dolayı olan ikincil hasardan dokuyu korumuş olabilir.Öğe İntratrakeal bleomisin uygulanmış sıçan akciğer dokusunda metabolik enzim aktiviteleri üzerine E vitamini ve erdosteinin etkisi(2004) Sögüt, Sadık; Songür, Ahmet; Yılmaz, H. Ramazan; Iraz, Mustafa; Özyurt, HüseyinÖz: Bu yazıda mağdurun hakları ve güvenliği konusunda eksik olan yasal düzenlemeler sebebiyle cerrahi uygulamalar sonrasında karşılaşılan güncel uygulamalardaki eksiklikler konu edilmiştir. Yasal düzenlemelerdeki boşluk sebebiyle, kaybedilen hayatlar, emek, zaman ve para bir olgu bazında ele alınarak; uygulamadaki sorunların giderilmesi ve acil ve adli vakalarla uğraşan cerrahların daha huzurlu olabilecekleri ortamların oluşturulması için gerekli yasal düzenlemeleri içeren önerilerde bulunulmuştur.Öğe Sisplatinin böbrek metabolizması üzerine etkileri: Gingko biloba ekstraktının koruyuculuğu(2004) Yılmaz, H. Ramazan; Işık, Bünyamin; Güleç, Mukaddes; Sögüt, Sadık; Akyol, ÖmerÖz: Bu çalışmada, etkili bir antitümör ajan olan sisplatinin sıçanlarda böbrek metabolizmasının bozulmasına neden olup olmadığı ve Ginkgo biloba ekstraktı (GBE) ile bu bozukluğun önlenip önlenemeyeceğinin araştırılması amaçlandı. Deney grupları; kontrol grubu, Sisplatin grubu ve Sisplatin+Ginkgo biloba ekstraktı (Sisplatin+GBE) grubu şeklinde düzenlendi. Sisplatin ve Sisplatin+GBE grubundaki sıçanlara çalışmanın 4. gününde bir defa 7 mg/kg sisplatin intraperitoneal (i.p.) olarak verildi. Sisplatin+GBE grubunda, sisplatin verilmeden üç gün önce ve 7 gün sonra, GBE 100 mg/kg dozunda disposibl enjektör ucuna takılan kanül yardımıyla doğrudan mideye verildi. Kontrol grubundaki sıçanlara salin solusyonu verildi. Sisplatin uygulamasından 7 gün sonra böbrek dokuları alınarak supernatanda hekzokinaz (HK), glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD), laktat dehidrogenaz (LDH) ve malat dehidrogenaz (MDH) enzim aktiviteleri ölçüldü. Kontrol grubu ile sisplatin grubu karşılaştırıldığında HK, G6PD, LDH ve MDH aktivitelerinde anlamlı bir artma gözlendi. Sisplatin+GBE grubunda kontrol ve sisplatin gruplarına göre G6PD aktivitelerinde anlamlı bir artma gözlendi. Sisplatin+GBE grubunda sisplatin grubuna göre LDH aktivitesinde anlamlı bir azalma gözlendi. Kontrol grubu ile Sisplatin+GBE grubu karşılaştırıldığında HK aktivitesinde anlamlı bir artma bulundu. Sisplatinin böbrek hücrelerinin metabolizmasını değiştirerek hasarı hızlandırabileceği, GBE'nın ise bu hasara karşı koruyucu etki gösterebileceği sonucuna varıldı.