Karaciğer Enstitüsü Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 11 / 11
  • Öğe
    Karaciğer nakil hastalarının ağrı inançları ile ağrı şiddeti arasındaki ilişki
    (İnönü Üniversitesi, 2021) Bağcı, Nazlıcan; Doğan, Üyesı? Runı?da
    Amaç: Bu araştırma karaciğer nakil hastalarının ağrı inançları ile ameliyat sonrası ağrı şiddeti arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla tanımlayıcı ve ilişkisel olarak yapıldı. Materyal ve Metot: Araştırmanın evrenini; Turgut Özal Tıp Merkezi Karaciğer Nakil Enstitüsü'nde karaciğer nakli olan tüm hastalar, örneklemini ise bu hastalar arasından araştırmaya alınma kriterlerine uyan 118 hasta oluşturdu. Ocak 2020 – Haziran 2021 tarihleri arasında yürütülen araştırmada veriler Kişisel Bilgi Formu, Ağrı İnançları Ölçeği ve Sayısal Derecelendirme Ölçeği ile toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 25 paket programı kullanıldı. Bulgular: Araştırma sonucunda hastaların ağrı şiddeti puan ortalamasının 2.91 ± 1.50, organik inanç puan ortalamasının 3.39 ± 0.85, psikolojik inanç puan ortalamasının 3.86 ± 1.28, ağrı inancı toplam puanı ortalamasının ise 7.25 ± 1.80 olduğu belirlendi. Hastaların ağrı şiddeti puan ortalaması ile ağrı inancı toplam ve alt boyut puan ortalamaları arasında orta düzeyde pozitif yönlü ilişki olduğu belirlendi (p<0.05). Geliri giderden yüksek olan, cerrahi bölge + cerrahi dışı bölgede ağrı yaşayan ve nonopioid + adjuvan grubu ilaç alan hastaların psikolojik ağrı inanç puanlarının, ameliyat öncesi dönemde ağrısı olan hastaların ise hem organik hem psikolojik ağrı inanç puanlarının önemli düzeyde yüksek olduğu belirlendi (p<0.05). Ağrı şiddeti üzerinde psikolojik inançların organik inançlara göre daha fazla etkili olduğu bulundu. Sonuç: Hastaların ağrı şiddeti puan ortalamasının düşük, psikolojik inanç puan ortalamasının organik inanç puan ortalamasından yüksek olduğu belirlendi. Ağrı şiddeti arttıkça organik ve psikolojik inanç puanlarının arttığı saptandı. Araştırma sonucu ağrı inançlarının belirlenmesinin ağrı kontrolünün sağlanmasında önemli yeri olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Ağrı, Ağrı İnançları, Ağrı Şiddeti, Hemşire, Karaciğer Nakli
  • Öğe
    İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin xenotransplantasyona bakış açısı
    (İnönü Üniversitesi, 2022) Denı?z, Murat; Başkıran, Adı?l
    Yapılacak anket çalışması ile ilahiyat fakültesi öğrencilerinin organ nakli türleri konusunda bilgi düzeylerinin ve xenotransplantasyon hakkındaki düşüncelerinin öğrenilmesi amaçlanmaktadır. İleri dönemde mezun olup görev alan ilahiyat öğrencileri için bu konu hakkında daha detaylı ders ve ya konferans şeklinde sunumların sağlanıp topluma yansıtılması amaçlanmaktadır. Halktan bu konu hakkında kendilerine yöneltilen sorulara uygun ve yeterli cevap verebilecek düzeye gelmeleri ve toplumun organ nakli ve xenotransplantasyona bakış açısının biraz daha pozitif yöne eğilmesini sağlamaktır. Eğitim alıp alamadıklarını ölçmek ve sorulara verilen cevaplar öğrenilmek istenmektedir. Elde edilecek verilerle türler arası organ nakline olan ilginin arttırılması ve geleceğin din adamlarından destek alınması amaçlanmıştır
  • Öğe
    Karaciğer nakli yapılmış hastalarda müziğin uyku kalitesine etkisi
    (İnönü Üniversitesi, 2018) Sarıtaş, Hasan; Özkan, Meral
    Karaciğer Nakli Yapılmış Hastalarda Müziğin Uyku Kalitesine Etkisi Amaç: Bu araştırma müziğin karaciğer nakli yapılmış hastaların uyku kalitesi üzerindeki etkisini incelemek amacıyla yapıldı. Materyal ve Metot: Araştırma ön test-son test kontrol gruplu yarı deneme modeline göre Mayıs 2017–Ocak 2018 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsü'nde yürütüldü. Araştırmanın evrenini karaciğer nakli olan tüm yetişkin hastalar oluşturdu. Araştırmanın örneklemini ise; olasılıksız gelişigüzel örnekleme yöntemiyle seçilen 88 hasta (44 deney, 44 kontrol) oluşturdu. Veri toplama aracı olarak Hasta Tanıtım Formu ve Richard Campbell Uyku Kalitesi Ölçeği (RCUÖ) kullanıldı. Deney grubunun verileri toplanırken önce Hasta Tanıtım Formu ve RCUÖ uygulandı ardından 4 gün boyunca hastalar uyumadan önce araştırmacı tarafından müzik dinletildi. Son müzik uygulamasından 24 saat sonra hastalara tekrar RCUÖ uygulanarak uyku kaliteleri değerlendirildi. Kontrol grubuna ise önce Hasta Tanıtım Formu ve RCUÖ uygulandı. Herhangi bir uygulama yapılmadan 5 gün sonra RCUÖ tekrar uygulandı. Verilerin analizinde sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, ki-kare ve t testi kullanıldı. Bulgular: Araştırma kapsamına alınan deney grubundaki hastaların uyku kalitesi ön test puan ortalamasının 32.3±18.7 olduğu, müzik dinletisi sonrası ise 52.1±19.4'e yükseldiği belirlendi. Kontrol grubunda ise uyku kalitesi ön test puan ortalaması 41.9±20.4 iken son test puan ortalamasının 41.4±19.9 olduğu saptandı. Deney grubunun ön test-son test puanı arasında görülen farklılığın istatistiksel olarak önemli (p=0.000), kontrol grubunda görülen farklılığın ise önemli olmadığı belirlendi (p=0.420). Sonuç: Araştırma sonucunda elde edilen bulgular müziğin karaciğer nakli sonrası uyku kalitesini arttırdığını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Müzik, karaciğer nakli, hemşirelik, uyku
  • Öğe
    Karaciğer nakli hastalarının ameliyat sonrası bakım bağımlılığı düzeyinin belirlenmesi
    (İnönü Üniversitesi, 2019) Demı?r, Bı?lsev; Özkan, Meral
    Karaciğer Nakli Hastalarının Ameliyat Sonrası Bakım Bağımlılığı Düzeyinin Belirlenmesi Amaç: Araştırma karaciğer nakli hastalarının ameliyat sonrası bakım bağımlılığı düzeyini belirlemek amacıyla yapıldı. Materyal Metot: Tanımlayıcı nitelikte olan bu araştırma Ekim 2015-Temmuz 2019 tarihleri arasında, İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsü Karaciğer Nakli Klinikleri'nde yürütüldü. Araştırmanın evrenini, bu klinikte karaciğer nakli ameliyatı olan yetişkin hastalar oluşturdu. Örneklemi ise bu hastalar arasından olasılıksız gelişigüzel örnekleme yöntemiyle seçilen ve araştırmaya alınma kriterlerine uyan 141 hasta oluşturdu. Hastaların tanıtıcı özelliklerini belirlemek için Hasta Tanıtım Formu, bakım bağımlılığı durumlarını değerlendirmek için Bakım Bağımlılığı Ölçeği kullanıldı. Veriler ameliyattan bir ile dört hafta sonra yüz yüze görüşme yöntemi ile araştırmacı tarafından toplandı. Verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde ortalama, standart sapma, sayı, yüzdelik, veri özelliklerine göre t testi, Anova Varyans Analizi kullanıldı. Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların 1. ve 2. izlem sırasındaki bakım bağımlılıklarının orta düzeyde olduğu belirlendi. Hastaların Bakım Bağımlılığı Ölçeği alt maddelerinin 1.ve 2. izlem puan ortalamaları karşılaştırıldığında "Kurallara Uyma" alt maddesi dışındaki tüm maddeler arasında görülen fark istatistiksel olarak önemli bulundu (p<0.05). Hastaların alt maddelerden hareketlilik vücut temizliği, günlük aktiviteler, beden duruşu, giyinip soyunma, ibadet yapma aktivitelerinde ise daha çok bağımlı oldukları belirlendi. Sonuç: Karaciğer nakli hastalarında ameliyat sonrası hastaların zamanla bakım bağımlılık düzeyinin istatistiksel olarak önemli ölçüde azaldığı görüldü. Anahtar kelimeler: Hemşire, Karaciğer Nakli, Bakım Bağımlılığı
  • Öğe
    Karaciğer nakli hastalarının psikolojik sağlamlık düzeyi ile akılcı ilaç kullanımı arasındaki ilişki
    (İnönü Üniversitesi, 2021) Demı?r, Şı?rı?n Uruç; Doğan, Üyesı? Runı?da
    Amaç: Bu araştırma karaciğer nakli hastalarının psikolojik sağlamlık düzeyi ile akılcı ilaç kullanımı arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla ilişkisel tanımlayıcı olarak yapıldı. Materyal ve Metot: Araştırma Ocak 2020 ile Haziran 2021 tarihleri arasında Turgut Özal Tıp Merkezi Karaciğer Nakli Enstitüsünde yapıldı. Araştırmanın örneklemini 114 karaciğer nakli olmuş hasta oluşturdu. Verilerin toplanmasında Sosyodemografik Veri Formu, Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği ve Akılcı İlaç Kullanımı Ölçeği kullanıldı. Çalışmanın yapılması için gerekli kurum izni ve etik kurul izni alındı. Veriler yüz yüze görüşme yöntemiyle toplandı. Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların Akılcı İlaç Kullanımı Ölçeğinden aldıkları ortalama puan 80.0 ± 9.53 olarak (yüksek) hesaplandı. Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeğinden alınan ortalama puan 18.19 ± 5.69 olarak (normal) belirlendi. Psikolojik sağlamlık ölçeğinde; sigara kullanan hastaların ve ilaç kullanımı ile ilgili bilgiyi hekimden alan hastaların aldıkları puanlar istatistiksel olarak önemli düzeyde yüksek bulundu (p<0.05). Akılcı İlaç Kullanımı ölçeğinde; okur-yazar olan, özel sağlık sigortasına sahip olan ve nakil üzerinden 13-18 ay geçmiş olan hastaların aldıkları puan istatistiksel olarak önemli düzeyde yüksek bulundu (p<0.05). Akılcı ilaç kullanımı ve kısa psikolojik sağlamlık ölçekleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadı (p>005). Sonuç: Bu araştırmada katılımcıların akılcı ilaç kullanım düzeyi yüksek, psikolojik sağlamlık düzeyi ise normal bulundu. Akılcı ilaç kullanımı ve psikolojik sağlamlık ölçekleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadı. Bu sonuçlar doğrultusunda hemşireler; karaciğer nakli olmuş hastaların akılcı ilaç kullanımı ilkelerine uygun hareket edip etmediğini takip etmeli, taburculuk eğitiminde bu konuda eğitimler vermeli bununla birlikte hastaları psikolojik sağlamlık açısından değerlendirmeli ve rehberlik etmelidir.
  • Öğe
    Canlı vericili karaciğer naklinde organ vericilerinin kadeverik organ bağışına dair tutumları
    (İnönü Üniversitesi, 2019) Doğan, Ferhan; Otan, Emrah
    Amaç: Bu çalışmada canlı vericili karaciğer naklinde, organ donörlerinin kadaverik organ bağışı konusundaki ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası tutumlarını kıyaslamak amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsü'nde 26.11.2018- 24.04.2019 tarihleri arasında canlı vericili karaciğer naklinde gönüllü canlı donör olan 30 ardışık hasta çalışmaya dahil edildi. Veriler donörlere uygulanan preoperatif dönemde 24 sorudan, erken postoperatif dönemde 11 sorudan, postoperatif 3. aydan sonra 12 sorudan oluşan anket formu ile elde edilmiştir. Kontrol grubunu 4 Mart-4 Nisan 2019 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsü, Karaciğer Nakli Polikliniğinde hasta yakınlarından araştırmayı ardışık olarak kabul eden 30 kişiden oluşmaktadır. Veriler, 24 soruluk anket formu ile elde edilmiştir. İstatistiksel olarak tanımlayıcı analizlere ek olarak gruplar arasındaki farklar ki kare ve student-t testi kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Preoperatif donör adaylarının organ bağışı tutumlarına dair bulgular ile kontrol gurubunun organ bağışına dair tutum bulguları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark izlenmemiştir Donörlerin, preoperatif ve postoperatir 3. Ay organ bağışı tutumlarına dair bulgular arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Sonuç: Canlı vericili karaciğer naklinde donör hepatektomi, canlı donörün kadavra bağışı tutumunu etkilememiştir. Donörün alıcısı ile yaşadığı kişisel, sosyal, dinsel motivasyon faktörlerinin kadavra bağışındaki belirsizliği, donörü kadavra organ bağışı konusunda istekli olmaktan alıkoyan faktörlerden birisidir. Kadeverik organ nakli ile yaşamının akışı kökten değişen, sağlığına kavuşan alıcıların kişisel öykülerine organ bağış kampanyalarında daha çok yer verilmesi, topluma bu motivasyon faktörlerini sağlayıp kadeverik organ bağışını artırmaya yardımcı olacaktır. Anahtar Kelimeler: Canlı vericili karaciğer nakli, kadaverik organ bağışı, organ bağışı tutumu, canlı donör organ bağış tutumu.
  • Öğe
    Karaciğer naklinin yoğun olarak yapıldığı coğrafik bir bölgede organ nakline bakışın analizi (Malatya ili örneği).
    (İnönü Üniversitesi, 2018) Arslan, Mehmet Şükrü; Ünal, Bülent
    Amaç: Bu araştırma, karaciğer naklinin yoğun olarak yapıldığı Malatya ilinde, organ nakli yapılan hasta yoğunluğu farklı iki köyde yaşayan kişilerin, "Organ Nakli ve Bağışı" hakkındaki bilgi, tutum ve davranışlarını analiz etmek için planlanmıştır. Materyal ve Metot: Bu araştırma Şubat 2017-Kasım 2017 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırma, Parçikan köyünden 134, Çiftlik köyünde ise 136 gönüllü katılımcıya ulaşılarak toplam 270 kişi ile gerçekleştirilmiştir. Veriler sosyodemografik, organ nakline ilişkin bilgi, tutum ve davranışa yönelik sorular içeren anket formu kullanılarak elde edilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılanların %49,6'sı Parçikan , %50,4'ü ise Çiftlik köyünden idi. Katılımcıların 138'i (%51,1) erkek, 132'si (%48,9) ise kadındır. Katılımcıların çoğunluğu %74,8'i organ bağışlamaya olumlu baktığını, organ bağışına olumsuz bakma durumlarına ilişkin nedenlerin başında "cesaretsizlik" (%40,3) geldiğini ifade etti. Katılımcıların nakli yapılabilen organ olarak birinci sırada karaciğeri (%79,3) belirtmişlerdi. Organ bağışının nereye yapıldığını bilme durumlarının Parçikan köyü katılımcılarının (%56,7), Çiftlik köyü katılımcıların (%36) (p=0,001), karaciğerin organ naklinden sonra kendini tamamlayabileceğini bilmenin Parçikan köyü katılımcılarının (%75,4), Çiftlik köyü katılımcılarına (%57,4) (p=0,001), beyin ölümüne inanmalarının Parçikan köyü katılımcıların (%79,1), Çiftlik köyündeki katılımcılarına (p=0,000), çevresinde organ nakli olan birini tanımalarının Parçikan köyü katılımcılarının (%63,7), Çiftlik köyü katılımcılarına göre (%16,2) (p=0,000) anlamlı olarak yüksek bulundu. Sonuç: Parçikan köyünde organ nakli olmuş kişi sayısının Çiftlik köyüne göre daha yüksek sayıda olması, Parçikan köyü katılımcılarında organ nakli ve bağışı konusundaki bilinç ve farkındalık düzeyinin daha yüksek olmasında belirleyici bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Organ Bağışı, Karaciğer Nakli, Organ Nakli Koordinatörlüğü,
  • Öğe
    Pediatrik böbrek nakillerinin eğitim hayatı üzerine etkisi
    (İnönü Üniversitesi, 2021) Gürbüz, Hüseyı?n; Pı?şkı?n, Turgut
    Amaç:Pediatrik böbrek naklinin eğitim hayatı üzerindeki etkisinin araştırılması,böbrek yetmezliği olan çocukların talep ettikleri eğitim şeklinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntem: Nitel bir araştırma olup, veriler yapılandırılmış telefon görüşmesiyle elde edildi. Ocak 2001'den itibaren çocukluk çağında renal replasman tedavisi alan ve tersiyer bir merkezde takip edilen hastalar çalışmaya alındı. Bulgular:Yaş ortalaması 20.04 ± 5.65 yıl olan 45 hastanın (20 kadın ve 25 erkek) 17'sine diyaliz, 10'unaböbrek nakli, 18'ine ise her iki yöntem uygulandı. Hastaların %15.6'sı okula hiç başlamadı, %17.8'i ise geç başladı. Sekiz hasta (%17.8) en az bir eğitim dönemi okuldan ayrı kaldı, yirmi altı hasta (%57.8) okulu bıraktı. Hastaların %62.2'si yaş-uyumlu zorunlu eğitim aldı. Tedavi yöntemleri arasında zorunlu eğitim alabilme açısından fark saptanmasa da böbrek naklinin hastaların %44.4'ünde (yaş-uyumlu zorunlu eğitim alanların %71.4'ü) yarım kalan eğitimin devam ettirilmesine katkı sağladığı izlendi. Alternatif eğitim sunumu (p: 0.008, OR: 7.104 (%95 CI:1.672-30.188) ve 'çevredeki insanların okula gitmeme yönündeki telkinleri' (p: 0.068,OR: 0.266 (%95 CI: 0.064-1.102) zorunlu eğitim alabilme ile ilişkili bulundu. Hastalar arasında okul devamına ilişkin görüş farkı bulunmasa da, böbrek nakli yapılanlar okul ortamının sağlıklarını bozacağını düşünmekteydi. Hastaların talep ettikleri eğitim şekli tedavi yöntemlerine ve/veya zorunlu eğitime devam etme durumuna göre farklılık göstermezken, en çok geleneksel 'yüz yüze eğitim' (%51.1) talep edildi. Sonuç:Böbrek nakli çocukların eğitimini olumlu yönde etkileyebilir. Bu çocukların okul devamına ilişkin toplumdaki olumsuz tutum, renal replasman tedavileri hakkında yapılacak bilinçlendirilme ile ortadan kaldırabilir. Hastaların durumlarına uygun alternatif eğitim olanakları geliştirilirken, sağlıklı çocuklarla birlikte mümkün olan 'en normal' ortamda eğitim alabilmeleri de sağlanmalıdır.
  • Öğe
    İmmmünsupresif tedavi alan karaciğer nakli hastalarında farklı yaş gruplarının tedaviye uyumu
    (İnönü Üniversitesi, 2018) Derı?npınar, Kübra; Dı?rı?can, Abuzer
    Amaç: Karaciğer nakli sonrası immünsupresif tedaviye uyumsuzluk konusu literatürde incelenmiş olmasıyla beraber hangi yaş grubunda daha sık olduğu konusunda bir çalışma bulunmadığı fark edilmiştir. Bu araştırma da bundan yola çıkarak, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Hastanesi'nde 2010-2017 yılları arasında karaciğer nakli yapılan hastaları, 0-11, 12-18, 19-65 olmak üzere üç yaş grubuna ayırarak, nakil sonrası verilen immünsupresif tedaviye uyumlarını karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Materyal ve metot: Araştırmada, belirtilen yıllar arasında nakil yapılan hastalardan 19-65 yaş grubunun kendisiyle, 0-18 yaş grubunun ilgili ebeveyniyle görüşülüp, katılımcı nakil hastalarına ait bilgileri içeren "Demografik ve Hasta Bilgileri Formu" ve "İmmünsupresif Tedaviye Uyum Ölçeği" anketi doldurularak bilgi alınmıştır. 30' ar kişilik üç yaş grubuna ayrılan 90 hastanın 50'siyle hastanede yüz yüze, 40 hastayla telefonda bilgi alınarak anket doldurulmuştur. Verilerin analizinde karşılaştırmalı t testi ve frekans analizi yöntemleri kullanılmıştır. Bulgular: İmmunsupresif tedaviye uyumlu ve uyumsuz yaş gruplarını değerlendirme çalışmamızda yapılan frekans analizi ve ikili karşılaştırmalı t testi analizine göre 12-18 yaş grubunun diğer gruplara göre İST' ye en uyumsuz grup olduğu, 19-65 yaş grubunun ise İST' ye en uyumlu grup olduğu sonucuna varılmıştır. Karşılaştırmalı t testi analizine göre; 0-11 yaş grubunun 12-18 yaş grubuna göre, 19-65 yaş grubunun 0-11 yaş grubuna göre ve yine 19-65 yaş grubunun 12-18 yaş grubuna göre daha uyumlu olduğu ifade edilebilir. Sonuç: Yapılan araştırma sonucunda19-65 yaş grubu tedaviye en uyumlu grup olarak bulunması, uyumun önemini kavramanın ilerleyen yaşla ilişkili olabileceğini düşündürmüştür. 12-18 yaş grubunun uygulanan tedaviye uyumunun en az olduğu sonucu, adölesan yaş grubunun tedaviyi kabullenme ve önemini kavramasının daha zor olabileceğini düşündürmüştür. 0-11 yaş grubunda ebeveyn yardımıyla tedaviye katılım söz konusudur, bu grupta ilgili ebeveynin tedavi ve hastalık konusunda bilgi düzeyinin önemi fark edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İmmünsupresif Tedavi, Karaciğer Nakli, Yaş Grupları
  • Öğe
    Canlı vericili karaciğer nakli sonrası alıcısı ölen vericilerin psikososyal sonuçları
    (İnönü Üniversitesi, 2019) İspı?r, Mukadder; Yılmaz, Sezaı?
    Canlı Vericili Karaciğer Nakli Sonrası Alıcısı Ölen Vericilerin Psikososyal Sonuçları Amaç: Canlı vericili karaciğer nakli sonrası alıcı ölümü yaşayan vericilerin psikososyal sonuçlarını ortaya koymak. Materyal-Metot: İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstirüsü'nde 2012-2017 yılları arasında canlı vericili karaciğer nakli yapılan ve alıcısı vefat eden 41 verici ile alıcısı yaşayan 87 verici çalışmaya dahil edildi. Vericilerin hepsine Demografik Veri Formu, Beck Anksiyete Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği, Beck umutsuzluk Ölçeği, Karardan Pişmanlık Ölçeği, Travma Sonrası Gelişim Ölçeği, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği, Genel değerlendirme anketi (24 soru) karşılıklı soru cevap şeklinde uygulandı. İstatistiksel olarak tanımlayıcı analizlere ek olarak gruplar arasındaki farklar Ki kare ve student-t testi ile değerlendirildi. Bulgular: Canlı vericili karaciğer nakillerinde alıcı ölümü, vericilerin anksiyete, depresyon, umutsuzluk düzeyleri ile vericilikten duyulan pişmanlığı artıran ve vericilik deneyimi sonrası elde edilecek psikolojik büyümeyi olumsuz etkileyen bir faktördür. Sonuç: Vericilerin operasyon sonrası dönemde psikososyal açıdan düzenli takipleri yapılmalı, özellikle alıcısı ölen vericiler daha sık takip edilerek ihtiyaç halinde destek ve tedavileri sağlanmalıdır. Vericilere operasyon öncesi vericiliğin psikososyal sonuçları hakkında da bilgilendirme yapılmalıdır. Vericilerdeki psikososyal sorunlar daha fazla çalışılmaya muhtaçtır. Anahtar Kelimeler: Canlı vericili karaciğer nakli, vericiler, alıcı ölümü, psikososyal etki
  • Öğe
    Kronik karaciğer fibrozunda sistemik immün yanıtın yönlendirilmesi
    (İnönü Üniversitesi, 2019) Canpolat, Esra; Kayhan, Başak
    Kronik Karaciğer Fibrozunda Sistemik İmmün Yanıtın Yönlendirilmesi Amaç: Mevcut çalışmanın amacı deneysel kronik karaciğer fibrozu oluşturulan deneklerde immünizasyon sonrası oluşan zayıf özgül antikor yanıtının, tetanoz toksoidi ile immün stimülasyon sonucu arttırılabilmesinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod: Tiyoasetamid (TAA) ile uyarılarak karaciğer fibroz modeli oluşturulmuş BALB/c türü deney farelerine Engerix™ hepatit B aşısı ve Tetavax tetanoz toksoidi intramüsküler yoldan verilmiştir. Gruplara ait deneklerin serum örneklerinde karaciğer enzim düzeyleri ve Anti-HBs düzeylerinin ölçümleri, karaciğer doku örneklerinde ise histopatolojik değerlendirmeler gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Mevcut çalışmada TAA ile oluşturulan karaciğer fibrozunda karaciğer fonksiyon enzimlerinden AST, ALT, AP enzimlerine ait serum konsantrasyonlarında belirgin düzeyde artış görülmüştür. TAA + Hepatit B aşı grubunda serum AST, AP düzeyindeki azalma anlamsız, ALT düzeyindeki azalma anlamlı bulunmuştur. Deneklerin canlı vücut ağırlığı / karaciğer ağırlığı oranında kontrol grubu ile Hepatit B aşısı grubu arasında anlamlı farklılık görülmezken; TAA, TAA + Hepatit B aşısı, TAA + Hepatit B aşısı + Tetavax tetanoz toksoid gruplarında bu oranda görülen belirgin azalma saptanmıştır. Çalışmada fibroz oluşturulan deneklere uygulanan hepatit B aşısı sonrası ölçülen Anti-HBs düzeyi sadece hepatit B aşısı uygulanan deneklere göre belirgin düzeyde düşük saptanmıştır. TAA + Hepatit B aşısı + Tetanoz toksoidi uygulanan grupta ise TAA + Hepatit B aşısı grubuna göre Anti-HBs düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış tespit edilmiştir. Sonuç: Kronik karaciğer fibrozunda immünizasyon sonrası zayıf özgül antikor yanıtı oluşmakta ve bu yanıt bir immün stimülatör olan tetanoz toksoidi kullanılarak arttırılabilmektedir.