Sağlık Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Akademisyenlerde internet bağımlılık düzeyleri ve buna bağlı oluşabilecek sağlık sorunları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2011) Aslan, SinanBu araştırma İnönü Üniversitesi'nde çalışan akademik personelin unvanlarına göre internet kullanım süreleri, internet bağımlılık düzeylerini, internet ve bilgisayar kullanımı sonucunda oluşan sağlık sorunlarını saptamak amacıyla yapılmıştır. Bu araştırma İnönü Üniversitesi'nde görev yapan 1037 akademisyenden görev unvanlarına göre tabakalı örnekleme yöntemi ile rastlantısal olarak seçilen 300 akademisyen araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında akademisyenlerin demografik özelliklerini içeren 14 soru, akademisyenlerin internet ve bilgisayar kullanım sonucu oluşan sağlık sorunlarını içeren 5 soru ve Young tarafında geliştirilen ve geçerlilik güvenirliği Çakır ve Horzum tarafından yapılan 19 soruluk İnternet Bağımlılık Ölçeği kullanılmıştır. Verilerinin istatistiksel analizi SPSS 11.5 paket programı kullanılarak yapılmıştır. Verilerin analizinde sayı, yüzdelik, ortalama, ki-kare, bağımsız gruplarda t testi ve ANOVA varyans analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılanların %70.7'sini erkek, %29.3'ünü kadın, %98.3'ü normal internet kullanıcısı iken %1.7'si riskli internet kullanıcısıdır. Cinsiyet, akşam ve gece saatlerinde internete bağlanmak ve internete bağlanma süresi ile internet bağımlılık ölçek puan ortalamaları arasında anlamlı fark bulunurken medeni durum, sabah ve öğlen saatlerinde internete bağlanmak ile internet bağımlılık puan toplamı arasında ilişki anlamsız olarak bulunmuştur. Araştırmaya katılanların internet ve bilgisayar başında iken %10.0'ı gözlerinde sulanma şikayeti olurken, %1.7'sinin ellerde uyuşukluk hissettikleri saptanmıştır. İnternet ve bilgisayar kullanım süresi ile uyuşukluk, uykusuzluk ve el bileğinde ağrı gibi sağlık sorunları arasındaki ilişki olarak anlamlı bulunurken, boyun ağrısı ve gözlerde sulanma şikayetleri arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Bu sonuçlara göre katılımcıların büyük bir kısmı erkeklerden oluşurken, internet bağımlılığı olan bireylere rastlanmamıştır, ancak riskli internet kullanıcısı saptanmıştır. İnternet bağımlılığı puan toplamları yüksek olan bireylerde ellerde uyuşukluk, gözlerde sulanma ve uykusuzluk şikayetleri en fazla görülmektedir. Bilgisayar ve internet kullanım süresi, cinsiyet, akşam ve gece internete bağlanma ile internet bağımlılık puanları arasındaki ilişki anlamlı bulunmuştur. Bu sonuçlara göre, internet bağımlılığının gelecekte bir halk sağlığı sorunu olabileceğinden dolayı, risk grubundaki akademisyenlere internet bağımlılığının belirtileri ve oluşabilecek sağlık sorunları konusunda halk sağlığı hemşireleri tarafından eğitim programları hazırlanmalıdır. Türkiye genelini temsil edecek verilere ulaşabilmesi için daha geniş bir örneklem grubunda daha uzun süreli çalışmalar yapılması gerekmektedir.Öğe Yeni sentezlenen platin temelli N heterosiklik karben komplekslerinin farmakolojik özelliklerinin sisplatin ile in vitro karşılaştırılması(İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Aslan, SümeyyeSentezlenen Platin Temelli N Heterosiklik Karben Komplekslerinin Farmakolojik Özelliklerinin Sisplatin ile İn Vitro Karşılaştırılması Amaç: Sentezlenen orijinal sekiz adet platin N-heterosiklik karben (Pt-NHC) kompleksinin farmakolojik araştırmalar ve ilaç geliştirme çalışmalarında öncü moleküller olma potansiyelini değerlendirmek. Materyal ve metot: Pt-NHC komplekslerinin farmakolojik özellikleri SH-SY5Y (insan nöroblastom hücre hattı), A549 (insan akciğer kanseri hücre hattı), MDA-MB-231 (insan meme kanseri hücre hattı) ve HeLa (insan serviks kanseri hücre hattı) hücreleri üzerinde değerlendirildi. Hücrelere sisplatin ve Pt-NHC bileşikleri 1 μM, 5 μM, 10 μM, 25 μM, 50 μM, 100 μM dozlarda uygulandı. Bileşiklerin sitotoksik etkileri, kanser hücrelerinde hücre göçü üzerine etkileri, antimikrobiyal, antifungal aktiviteleri ve apoptoz ile ilişkisi değerlendirildi. Sitotoksik etki MTS yöntemi ile, hücre göçü yara iyileşme testi ile, antimikrobiyal ve antifungal aktiviteler rutin yapılan aktivite testleri ile, apoptoz ile ilişkili Bax ve Bcl-2 genlerinin ekspresyon düzeyleri RT-PCR yöntemi ile değerlendirildi. Bulgular: Farklı yapılara sahip Pt-NHC bileşiklerinin test edilen hücre hatları üzerinde farklı derecelerde antiproliferatif aktivite gösterdiği bulunmuştur. Bileşiklerin hücre göçünü engelleyerek antimigrasyon etki gösterdikleri tespit edildi. S.aureus, C.albicans ve MRSA'ya karşı antimikrobiyal etkili oldukları bulundu. Sonuç: Bileşiklerden elde edilen veriler sisplatin ile karşılaştırıldığında sisplatine göre anlamlı derecede etkin olan Pt-NHC kompleksleri belirlendi. Bu bileşiklerin ilaç geliştirme çalışmalarında kullanılacak yeni aday moleküller olabilir.Öğe Agomelatin'in iştah metabolizması üzerine etkilerinin araştırılması(İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Korkmaz, EnginHipotalamik çekirdekler anoreksijenik (iştahı azaltıcı) ve oreksijenik (iştahı arttırıcı) nöropeptitler sentezler. Leptin ve ghrelin gibi periferal hormonlar bu nöropeptitlerin seviyesini etkiler. Melatonerjik reseptörler (MT1/MT2) ise iştah metabolizmasını düzenleyen faktörlerin salgılandığı yerlerde lokalizedir. Agomelatin güçlü MT1/MT2 agonisti olan bir antidepresan ilaçtır. Bu çalışmanın amacı, agomelatinin iştah metabolizması üzerindeki etkilerini incelemektir. Materyal ve Metod: Sprague Dawley ırkı 40 adet erkek sıçan dört gruba ayrıldı: Kontrol, Çözücü, Ago-20 ve Ago-40. Kontrol grubuna hiçbir uygulama yapılmadı. Deney süresince; çözücü grubuna hidroksietil selüloz, Ago-20 ve Ago-40 gruplarına agomelatinin iki farklı dozu (20-40 mg/kg) oral gavaj yöntemiyle verildi. Sıçanların vücut ağırlıkları ve yem tüketim ölçümü günlük yapıldı. Uygulama sonunda sıçanlar ötenazi edilerek kan ve hipotalamik doku örnekleri toplandı. Plazmadaki leptin ve ghrelin seviyeleri ELISA'yla; hipotalamik AgRP, POMC, CART ve NPY gen ekspresyon seviyeleri RT-PCR yöntemiyle, protein seviyeleri ise western blot yöntemiyle belirlendi. Bulgular: Agomelatin uygulaması sıçanlarda vücut ağırlığı, yem tüketimi, plazma ghrelin seviyesini azaltırken (p<0.05), plazma leptin seviyesini arttırdı (p<0.05). Agomelatin uygulanan gruplarda POMC, AgRP ve NPY gen ekspresyonları arttı. Ancak CART gen ekspresyonu azaldı (p<0.05). Ayrıca bu gruplarda POMC ve CART protein düzeylerinin arttığı, AgRP ve NPY protein düzeylerinin azaldığı gözlemlendi (p<0.05). Sonuç: Bulgular agomelatinin iştahın merkezi ve perifer düzenlenmesinde görevli faktörleri etkileyerek yem tüketimini ve vücut ağırlığını azalttığını ortaya koymuştur.Öğe Klinik ortamlarda akademik ebelik ölçeği: Türkiye'de ebelik öğrencileri ile yapılan bir geçerlik ve güvenirlik çalışması(İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Şimşek Bulgulu, ÖznurBu araştırma klinik ortamlarda akademik ebeliği değerlendiren 'Klinik Ortamlarda Akademik Ebelik Ölçeği' adlı ölçme aracının Türkçe geçerlik güvenirliğini yapmak amacı ile gerçekleştirildi. Materyal ve Metot: Metodolojik olarak yürütülen bu çalışma iki kamu üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi'nde eğitim gören ebelik öğrencileri üzerinde Mart-Nisan 2023 tarihleri arasında yürütüldü. Klinik Ortamlarda Akademik Ebelik Ölçeği'nin Türkçe uyarlama çalışması dil geçerliliği, kapsam geçerliliği ve pilot uygulama olarak üç aşamada gerçekleştirilmiştir. Daha sonra yapı geçerliliğini sağlamak amacıyla Kaiser-Meyer-Olkin, Açıklayıcı Faktör Analiziyle (AFA) ve Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA), güvenirliğini sınamak amacıyla Cronbach's Alpha iç tutarlılık katsayısı, madde toplam korelasyonu, iki yarıya bölme metodu kullanıldı. Bulgular: Çalışmada kullanılmış olan 10 maddeden oluşan ölçeğin geçerlik durumu için yapılmış olan AFA neticesinde faktör yükü 0.30' un altında olan madde olmadığı saptandı. Yapılan DFA analizi Klinik Ortamlarda Akademik Ebelik Ölçeği'nin belirlenen tek faktörlü yapısını desteklemiş ve uyum indekslerinin yeterli düzeyde olduğu saptandı. 10 maddelik tek alt boyuttan oluşan bir ölçek elde edilmiştir. Cronbach's Alpha iç tutarlık katsayısı 0.974 şeklinde belirlendi. Bunun yanı sıra, ölçeğin madde toplam korelasyonu yüksek değere sahipti. Sonuç: Sonuç olarak, Türk kültüründe klinik ortamlarda akademik ebeliği ölçen geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı elde edildi.Öğe Kanserli hastaya bakım verenlerde depresyon ve tükenmişlik düzeyinin incelenmesi(İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Ercan, EmelElazığ il merkezi Fırat Üniversitesi Onkoloji 1 ve Onkoloji 2 Servisinde yatan kanserli hasta yakınlarının Tükenmişlik ve Depresyon düzeylerini belirlemek ve elde edilen bulgular ışığında eksiklik görülen durumlar için öneriler sunmaktır. Materyal ve Metot: Çalışmamız Tanımlayıcı ve kesitsel tipte bir çalışma olup Fırat Üniversitesi Onkoloji 1 ve Onkoloji 2 Servisinde yatan kanser hastalarına bakım veren 349 hasta yakını üzerinde yapılmıştır. Kullandığımız anket formunda bakım verenlerin demografik özellikleri, Beck Depresyon Ölçeği ve Maslach Tükenmişlik Ölçeği kullanılmıştır. İstatistiksel analizlerde; verilerin tanımlayıcı istatistiklerinde ortalama, standart sapma, medyan en düşük, en yüksek değerleri kullanılmıştır. Değişkenlerin dağılımı Kolmogorov Simirnov testi ile ölçülmüştür. Nicel bağımsız verilerin analizinde Kruskal-Wallis H testi (Post-Hoc Dun-Bonferroni testi), Mann Whitney U testi kullanıldı. Değişkenler arasındaki ilişkinin tespitinde Spearman Korelasyon testi, Çok Değişkenli Lojistik Regresyon Modeli kullanıldı. Anlamlılık düzeyi 0.05 olarak kabul edildi. Bulgular: Çalışmamıza katılan bakım vericilerin yaş ortalaması 42.99 idi. Primer bakım vericilerin Beck Depresyon Ölçeği puan ortalaması 15.07+9.17, Maslach Tükenmişlik Ölçeği alt boyutlarından olan Duygusal Tükenme alt boyutu puan ortalaması 16.66+7.62, Duyarsızlaşma alt boyutu puan ortalaması 1.57+1.9 ve Düşük Kişisel Başarı alt boyutu puan ortalaması 12.57+4.49 olarak bulunmuştur. Beck Depresyon Ölçeği, Duygusal Tükenme ve Düşük Kişisel Başarı puanı ile bakım verenin yaşı arasında pozitif yönlü anlamlı bir korelasyon olduğu belirlenmiştir (sırası ile r:0.434, p<0.05, r:0.360 p<0.05, r:0.268 p<0.05). Araştırmada cinsiyet, çalışma durumu, bakım esnasında yardım alma, bakım vericinin kronik hastalık durumu, bakım vericinin psikiyatrik tedavi alma durumu, hasta ile aynı evde yaşama durumu vb. faktörlerin depresyonu arttırdığı saptanmıştır. Bakım vericinin kronik hastalığının varlığı, bakım vericinin psikiyatrik tedavi alma durumu, bakım konusunda deneyim sahibi olma durumu vb. faktörlerin tükenmişliği arttırdığı görülmüştür. Hastanın yaşı, hastalığı evresi gibi faktörlerin de depresyon ve tükenmişliği arttırdığı saptanmıştır. Sonuç: Kanser tedavi programları kanser hastalarının yanı sıra birincil bakıcılarının ruh sağlığı ve yaşam kalitesi yönünden izlemlerini de içermelidir. Sağlık çalışanları tarafından bakım vericilerin genel durumlarının değerlendirilmesi, psikososyal olarak desteklenmesi, depresyon ve tükenmişlik duygusunun azaltılması ve aynı zamanda bakım hizmetinin kalitesini arttırmak açısından uygun olacaktır.Öğe Deneysel böbrek iskemi/reperfüzyon hasarı oluşturulan sıçanlarda Myrtenal'in etkilerinin araştırılması(İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Beytur, LeylaAkut böbrek hasar, yoğun bakım ünitelerinde ve vasküler cerrahi operasyonlarda yüksek mortaliteye sebep olan, böbreklerde çok çeşitli fonksiyonel değişikliklere neden olan heterojen bir sendromdur. Myrtenalin (Myrt) çeşitli organ hasarları üzerinde olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Bu çalışma, Myrt'nin renal I/R hasarı üzerindeki etkilerini biyokimyasal ve histolojik düzeyde araştırmak ve anlamak için gerçekleştirilmiştir. Materyal ve metot: Çalışmada 40 adet erkek Sprague Dawley ırkı sıçan kullanılmıştır (n=10). 1. gruptaki hayvanlar sham grubu olup klempleme yapılmamıştır. 2. gruptaki hayvanlara 45 dakika iskemi ve 24 saat reperfüzyon sağlanmıştır. 3. ve 4. gruptaki hayvanlara 9 gün boyunca Myrt'nin iki farklı dozu (40-80 mg/kg) intraperitonal olarak uygulanmış akabinde 45 dakika iskemi ve 24 saat reperfüzyon sağlanmıştır. Deney bitiminde hayvanlar dekapite edilerek kan ve böbrek dokuları histolojik ve biyokimyasal analizler için alınmıştır. Böbrek hasar belirteçleri KIM-1, NGAL; inflamasyon belirteçleri IL-1β ve TNF-α seviyeleri ELISA yöntemiyle; hücre hasarı seviyesi histopatolojik olarak, apoptotik belirteçlerinden kaspaz-3 reaktivitesi immunohistokimyasal yöntemle, oksidatif stres parametrelerinden MDA, SOD, CAT ve GSH seviyeleri biyokimyasal yöntemlerle incelenmiştir. Bulgular: I/R grubundaki serum örneklerindeki BUN ve kreatin seviyelerinin sham grubuna kıyasla belirgin bir artış gösterdiği ve bu artışın Myrt uygulaması ile azaldığı gözlemlendi (p<0.05). Ayrıca, iskemiye bağlı olarak böbrek dokusunda MDA, KIM-1, NGAL düzeylerinin arttığı belirlendi (p<0.05); Myrt uygulamasının ise bu belirteçleri düşürdüğü tespit edildi (p<0.05). I/R sonucu azalan GSH seviyesi ile birlikte SOD ve CAT enzim aktivitelerinin Myrt uygulaması ile arttığı belirlendi (p<0.05). Histolojik analizler, Myrt'nin böbrek hasarını ve Kaspaz-3 immunreaktivitesini azalttığını ortaya koydu (p<0.05). Sonuç: Sonuç olarak, Myrt'nin iskemi-reperfüzyon hasarına karşı koruyucu bir rol oynadığı belirlenmiştir.Öğe Spor - siyaset ilişkisi ve sporun liderlik ve kariyer üzerine etkileri(İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Polat, SerhatBu araştırma spor bilimleri fakültelerinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin spor siyaset ilişkisi ve sporun yaşam becerilerine olan etkisi bağlamında sporun liderlik ve kariyer üzerine etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Materyal ve metot: Bu çalışmada, nicel araştırma metotları içerisinde bulunan ilişkisel tarama modeli araştırma metodu olarak benimsenmiştir. Çalışmanın evrenini Fırat Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Munzur Üniversitesi ve Bingöl Üniversitesinde eğitim gören 3396 öğrenci oluşturmuştur. Evren içerisinde yer alan 443 öğrenci örneklem grubunu oluşturmuştur. Katılımcılara, Kolayda Örneklem Yöntemi 'ne başvurmak suretiyle ve gönüllülük esası baz alınarak ulaşılmıştır. Bulgular: Araştırmada spor siyaset etkileşimine ilişkin algı düzeylerinin üniversite, spor yapma sıklığı, anne-baba eğitim düzeyi ve meslek, aylık hane gelir düzeyine göre anlamlı farklılıklar gözlenirken (p<0.05), cinsiyet, lisanslı sporcu olma, milli sporcu olma, sınıf düzeyine göre anlamlı farklılıklar görülmemiştir (p>0.05). Sosyal yaşam becerilerinin alt faktörlerine ve ölçek genel toplamına göre sınıf düzeyi, milli sporcu olma, anne-baba eğitim düzeyi ve meslek, aylık hane gelir düzeyine göre anlamlı farklılıklar gözlenirken (p<0.05), cinsiyet, üniversite, lisanslı sporcu olma, spor yapma sıklığına göre anlamlı farklılıklar görülmemiştir. Diğer yandan milli sporcu olanların milli olmayanlara ve lisanslı spor yapanların lisanslı sporcu olmayanlara kıyasla liderlik puan ortalamaları daha yüksektir. Yaşam becerisi alt boyutları ile spor siyaset etkileşimine ilişkin algı düzeyi arasındaki ilişki incelendiğinde ise ölçekler arasında düşük seviyeli bir ilişki tespit edilmiştir (r<0,300). Sonuç: Araştırma neticesinde bireylerin sınıf düzeyi ve ebeveynlerin eğitim seviyesi arttıkça, aylık hane başına gelir arttıkça spor siyaset etkileşimine ilişkin tutumlarının arttığı, yine sınıf düzeyi, milli sporcu olma, anne-baba eğitim düzeyi ve meslek, aylık hane gelir düzeyi arttıkça bireylerin sosyal yaşam becerilerinin arttığı tespit edilmiştir.Öğe Multiple skleroz hastalarında bakır ve çinko homeostazının metallotiyonein düzeyleri ve DNA hasarı ile ilişkisinin değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) YÜCE, HandeMultiple skleroz (MS), dünyadaki genç yetişkin popülasyon arasında en sık görülen nörolojik hastalıklardan biridir. Metallotiyoneinlerin (MT) beyin metal homeostazında ve ağır metal detoksifikasyonunda önemli rolü bulunmaktadır. Yapılan tez çalışmasında, MS hastalarında MT ve çinko (Zn)/bakır (Cu) düzeyleri arasındaki olası ilişkiyi ve moleküler etki mekanizmasını araştırmayı amaçladık. Materyal ve metot: Bu çalışmaya 30 sağlıklı ve 70 MS olmak üzere 100 birey dahil edildi. Hastaların demografik özelliklerinin yanı sıra hasta ve kontrol grubundaki bireylerin serum MT düzeyleri, Zn/Cu düzeyleri, periferal lenfositlerindeki DNA hasarı düzeyi belirlendi. Hücre kültürü çalışmalarında ise insan nöroblastom hücre hattı (SH-SY5Y) ve insan fibroblast hücre hattına (L929) ZnSO4.7H2O ve CuSO4 ile muamele edilerek hücre canlılığı belirlendi. MT-IIA, MT-III, metal transkripsiyonel faktör-1 (MTF-1) ve metal responsive element 11 (MRE11) gen ekspresyonları RT-PCR yöntemi ile değerlendirildi Comet yöntemi ile DNA hasarı belirlendi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen bireylerde serum MT-1, MT-2, MT-3 düzeyleri kontrole kıyasla hasta grubunda yüksek bulundu. MS grubunda Zn düzeylerinde azalış gözlenirken, Cu düzeylerinde artış bulundu. Kontrol bireylerde Zn ile MT-2 düzeyleri arasında negatif ve hasta bireylerde Cu ile MT-2 düzeyleri arasında pozitif korelasyon bulundu. MT'lerin üç alt tipi, Zn ve Cu düzeyleri, yaş MS hastalığını öngörmede etkili parametreler olarak bulundu. Comet analizi sonuçlarına göre MS grubunda DNA hasarı yüksek bulundu. Hücre hatlarında yapılan comet analizlerinde Zn/Cu uygulamasının DNA hasarına neden olduğu gösterildi. İn vitro analizlerde IC50 değerleri belirlenerek, SH-SY5Y hücre hattında 48 saat maruziyet sonrasında MT-IIA ve MT-III gen ekspresyonlarının MTF-1'e bağımlı olarak arttığı bulundu. Sonuç: İn vitro ve in vivo sonuçlarımız birbiriyle uyumlu bulundu. Çalışma kapsamında düzeyleri ölçülen MT'lerin üç alt tipi de MS'in teşhisinde uygun bir biyobelirteç olabilir. Aynı zamanda MS'te Cu ve Zn düzeylerinin ölçümü de klinik fayda sağlar. İlk defa MS hastalarında comet yöntemi ile DNA hasarının değerlendirildiği bu çalışmada, MS'te DNA hasarının belirginleştiği gözlendi. MT'leri kodlayan genlerin nöroblastom hücrelerde apoptotik hücre ölüm yolaklarını aktive ettiği tespit edildi.Öğe Beden eğitimi ve spor öğretmenlerinin marka değer algısının online satın alma davranışları üzerindeki etkisinin incelenmesi(İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Nalan ŞAHİNAmaç: Beden eğitimi ve spor öğretmenlerinin online alışveriş deneyimlerini ve marka değer algılarının üzerindeki etkilerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma bağlamında katılımcıların online alışveriş platformlarını tercih etme nedenleri, markaları seçerken dikkate aldıkları kriterler ve markaların değerini nasıl algıladıkları ile etkiler değerlendirilmiştir. Materyal ve metot: Karma yöntemlerden sıralı açıklayıcı desen kullanılan bu çalışmanın nicel yönünü tarama deseni, nitel yönünü ise uygulama sonunda beden eğitimi ve spor öğretmenlerine yapılan görüşmeler oluşturmaktadır. Araştırmanın evrenini Malatya İl Mili Eğitim müdürlüğüne bağlı merkez okullarında çalışan 516 Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenleri oluşturmaktadır. Örneklem grubunu Yazıcı ve Erdoğan tarafından oluşturulan örneklem büyüklüğü belirleme tablosunda 0.05 örneklem hatasına (p=0.05 ve q=0.05) göre 217 öğretmen kolay örnekleme yöntemine göre seçilmiştir Verilerin değerlendirilebilmesi için çarpıklık ve basıklık testleri ve normal dağılım testi yapılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkilerin belirlenebilmesi için t-testi, ANOVA testi ve post hoc testi olarak da LSD testi yapılmıştır. Ölçme araçlarının güvenilirliğinin belirlenebilmesi için Cronbach's Alfa analizi uygulanmış ve verilerin analizinde IBM SPSS 23.0 paket programı kullanılırken, anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Spor giyim markası alışverişi yapıyorum diyen kişilerin sayısı 211'dir. Spor marka ürün satın alıyorum diyen kişilerin İnternetten spor ürün satın alma eğiliminin anlamlı bir şekilde (p<.05, t=3,163) farklı çıktığı ve bu kişilerin spor marka ürün almayan kişilere göre daha fazla internetten spor ürün satın alma eğiliminde olduğu tespit edilmiştir. Araştırmamızda elde edilen bulgulara bakıldığında katılımcıların cinsiyetleri ile marka sadakati ve marka farkındalığı arasında anlamlı farklılıklar olduğu görülmüştür. Katılımcıların alışveriş sıklığı ile İnternetten spor ürünü satın alma davranışları ve alt boyutlar arasında anlamlı farklılıklar olduğu görülmüştür. Sonuç: Araştırmamızdan elde edilen sonuçlar doğrultusunda beden eğitimi öğretmenlerinin internetten spor ürünü satın alma davranışlarında sosyo-demografik yapıları sebebiyle çeşitlilikler olduğu ve firmaların bu çeşitliliği inceleyerek kişisel çalışmalar yürütmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Adıyaman bölgesinde yetiştirilen nar (punica granatum L.) meyvesi ve yan ürünlerinin fito-kimyasal özellikleri ve antioksidan kapasiteleri(İnönü Üniversitesi, 2022) Tekı?n, Zehra; Küçükbay, FatümetüzzehraAmaç: Punica granatum L., yüksek besinsel bileşimi ve tıbbi özelliklere sahip, Punicaceae familyasına ait önemli bir bitkidir. Bu çalışmanın amacı, Adıyaman ilinde yetiştirilen nar meyvesinin ve atık olarak nitelendirilen kısımlarının, fito-kimyasal özelliklerinin ve antioksidan aktivitesinin yedi farklı çözgen (metanol, etanol, su, asitlendirilmiş metanol, asitlendirilmiş etanol, asitlendirilmiş su ve n-hekzan) kullanılarak araştırılmasıdır. Materyal ve Metot: Araştırmada kullanılan meyve, yaprak ve nar ekşisi örnekleri Adıyaman (Kâhta) ilinden temin edildi. Örnekler soxhlet ekstraksiyon yöntemi kullanılarak ekstrakte edildi. Ekstraktların fito-kimyasal özelliklerinin belirlenmesi amacı ile toplam fenolik, flavonoid, flavonol, flavanol, tanen ve monomerik antosiyanin bileşen miktarları değerlendirildi. Ekstraktların antioksidan kapasitesinin belirlenmesi için DPPH, Fe3+ iyonu indirgeme gücü, metal şelatlama aktivitesi ve CUPRAC yöntemleri kullanıldı. Metanol ekstraktı en yüksek fenolik içeriğe sahip olduğu için, HPLC yöntemi ile fenolik profilin belirlenmesinde metanol ekstraktı kullanıldı. Benzer şekilde antosiyanin bileşiminin LC-MS/MS yöntemi ile belirlenmesinde asitlendirilmiş metanol ekstraktı kullanıldı. Bulgular: Elde edilen veriler ekstraksiyonda kullanılan çözgeninin ve bitkinin farklı dokularının, ekstraktların fenolik bileşimini ve antioksidan aktivitesini önemli ölçüde etkilediğini gösterdi. Özellikle yaprak ve tomurcuk ekstraktları antioksidan aktivitenin belirlenmesinde DPPH, Fe3+ indirgeme gücü ve CUPRAC yöntemlerine göre BHT'den daha yüksek aktivite sergiledi. Punikalajin ve siyanidin-3-glikozit majör bileşenler olarak belirlendi. Sonuç: Bu çalışma, nar meyvesinden ziyade narın tarımsal-endüstriyel atıklarının kozmetik, farmasötik, nutrasötik ve gıda gibi farklı endüstriler için iyi bir polifenol kaynağı olarak kullanılabilme potansiyelini ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Antioksidan aktivite, Fenolik bileşik, Nar çiçeği tomurcuğu, Punica granatum L..Öğe Deneysel spinal kord hasarının geç döneminde melatonin ve melatonin+dexpanthenol kombine tedavisinin biyokimyasal, moleküler genetik ve histopatolojik değişkenlere etkisi(İnönü Üniversitesi, 2021) Korkmaz, Mehmet Fatı?h; Çı?ğremı?ş, YılmazAmaç: Sıçanlarda Deneysel Spinal Kord Hasarının Geç Döneminde Melatonin ve Melatonin-Dexpanthenol Kombine Tedavisinin Biyokimyasal, Moleküler Genetik ve Histopatolojik değişikliklere etkilerini göstermek. Materyal ve Metot: 42 adet Sprague Dawley dişi sıçan, her grupta 7 adet olmak üzere; Kontrol, Sham, SKH, SKH+Dex, SKH+Mel ve SKH+Dex+Mel grubu olarak 6 gruba ayrıldı. Periyodik olarak nörolojik muayeneleri yapıldı. 3.hafta sonunda ve tedavi bitiminde MR görüntülemeleri yapıldı. İlaç tedavi protokolü bitiminden sonra spinal kord doku örnekleri alınarak biyokimyasal, moleküler genetik, histopatolojik yöntemlerle analizler yapıldı. Bulgular: Biyokimyasal analizlerde Kontrol grubuna göre SKH, SKH+Dex ve SKH+Mel gruplarında artan GSH, SOD, MDA ve XO düzeyleri tespit edildi. Spinal kord hasarı ile birlikte yükselen GSH, SOD, MDA ve XO seviyeleri SKH+Dex+Mel grubunda Kontrol grubu düzeylerine kadar gerilemişti. Gen ifadesi analizlerinde hiçbir grupta gen ifadelerinde bir değişiklik tespit edilmedi. Radyolojik parametrelerden spinal kord volüm artışı tüm ilaç verilen tedavi gruplarında belirgin bir azalma göstermişti, T2 sinyal artışı sadece SKH+Dex+Mel grubunda anlamlı düzeyde azalmıştı. Ortalama MTS ölçümleri SKH+Dex ve SKH+Dex+Mel gruplarında son ölçümlerde anlamlı düzeyde daha iyi bulundu. Histopatolojik incelemede SKH grubunda travmaya bağlı ciddi patolojik hasar tespit edilmişken Mel ve Dex'in ayrı uygulamasının bu hasarı iyileştirdiği, Mel ve Dex in birlikte kombine tedavisinin ise hasarı daha da iyileştirici etki yaptığı tespit edildi. Sonuç: SKH'nın geç dönemindeki hasarın tedavisinde Mel+Dex kombine tedavisi ile klinik anlamda fayda sağlanabileceğini düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: Spinal Kord Yaralanması, Dexpanthenol, Melatonin, Gen İfadesi, SıçanÖğe Kukurbitasin D ve I'nın sorafenib ile kombinasyonunun hepatoselüler karsinoma hücre hattında RAS/RAF/MEK/ERK sinyal yolu aracılı apoptotik etkilerinin araştırılması(İnönü Üniversitesi, 2022) Üremı?ş, Nuray; Türköz, YusufAmaç: Multi-tirozin kinaz inhibitörü olan sorafenib, HCC tedavisinde birinci basamak tedavi olarak kullanılan sistemik bir ilaçtır. Genel sağkalımı arttırmak için sorafenibin etki gücünü arttıracak ve ilaç direncini engelleyecek kombine ilaç tedavilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Kukurbitasinler, birçok kanser türünde aşırı aktive olan sinyal yollarını baskılayarak antikanser etki gösteren doğal bileşiklerdir. Bu çalışmada sorafenibin etkinliğini arttırmak ve tedavi dozunu azaltmak amacıyla CuD ve CuI'nın sorafenible kombinasyonunun HepG2 hücre hattı üzerindeki antikarsinojenik etkileri araştırıldı. Materyal ve Metot: CuD ve CuI HepG2 hücrelerine tek başına veya sorafenible kombine uygulanarak hücre inhibisyonu, göçü, apoptozu, hücre döngüsü dağılımı, mitokondriyal membran potansiyeli (??m) incelendi. Ayrıca sorafenibin etki ettiği bilinen sinyal yollarına kukurbitasinlerin nasıl etki ettiğini ortaya koymak amacıyla; VEGF, EGFR, MMP-2, kaspaz kaskatı, PI3K/AKT/mTOR, Raf/MEK/ERK sinyal yollarıyla ilgili proteinler ve genler western blot ve qRT-PCR ile değerlendirildi. Bulgular: CuD ve CuI'nın düşük konsantrasyonlarda antiproliferatif etkiye sahip olduğu, sorafenib ile kombine edildiğinde sinerjistik etki gösterdiği ortaya konmuştur. Kombine uygulamalar, kaspaz?9, Bax aktivitesini artırıp Bcl?xL aktivasyonunu inhibe ederek, hücre döngüsünü G2/M fazında bloke etti ve ??m kaybına neden olarak apoptoz indüksiyonunu sağladı. Ayrıca kombinasyonlar, hücre göçünü azaltarak, MMP-2 ve VEGF'i baskıladı. Kombine kukurbitasin-sorafenib uygulamaları EGFR ve PI3K/AKT/mTOR, Raf/MEK/ERK sinyallerinde rol alan proteinlerin ve genlerin ekspresyonunu inhibe etti. Sonuç: Kukurbitasinlerin sorafenible sinerjetik etki göstermesi ve benzer sinyal yollarını hedeflemesi, kombinasyonlarının HCC'de anjiyojenik, metastatik ve proliferatif aktiviteyi baskılayarak sorafenibin etkinliğini arttırabileceğini ortaya koymuştur.Öğe Borik asitin NFKB sinyali iletim yolağına etkisinin NFKB-GFP belirteç sistemi entegre edilmiş transgenic HEK293 hücre hattı kullanılarak çalışılması(İnönü Üniversitesi, 2022) Dündar, Feyza Yılmaz; Koç, AhmetAmaç: Araştırma, insan sağlığı üzerine birçok metabolik ve biyokimyasal etkisi olduğu bilinen borik asitin, inflamatuar yanıtların anahtar düzenleyicisi olan NF-?B yolağını regüle edebilme potansiyelini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metot: Bu araştırmada NF-?B-GFP belirteç sistemi entegre edilmiş transgenik HEK293 hücreleri model olarak kullanılmıştır. Bu doğrultuda, çalışma için uygun TNF? ve borik asit miktarları tespit edilmiştir. Ardından TNF? ile uyarılmış ve aktifleşmiş NF-?B sinyal iletim yolağına, kontrol grubuna kıyasla borik asitin etkisi incelenmiştir. Borik asitin NF-?B yolağını regüle edebilme kapasitesi akış sitometrik analizlerle belirlenmiştir. TNF? ve borik asit uygulanmış hücrelerin GFP yoğunluğunun ortalaması ve standart sapması, üç bağımsız biyolojik deneyden hesaplanmıştır. İstatistiksel testler için iki örneklem konum t-testi kullanılmıştır. Bulgular: Bu çalışmada kullanılan HEK293 hücrelerinin genomuna entegre GFP kaseti bulunduğundan, akış sitometrik analizlerle kontrol grubunda bir miktar GFP ekspresyonu gözlemlenmiştir. Belirli dozlarda TNF? verildiğinde, hücrelerde kontrol grubuna kıyasla 6-8 kat daha yoğun GFP ekspresyonu belirlenirken (p<0.0001), sadece borik asit uygulandığında, hücrelerde kontrol grubuna kıyasla eşit veya daha az yoğunlukta GFP ekspresyonu gözlemlenmiştir (p<0.05). TNF? ve farklı dozlarda borik asit birlikte verildiğinde ise, TNF? grubuna kıyasla GFP yoğunluğunun azaldığı gözlemlenmiştir (p<0.05). Sonuç: Analizler sonucunda, HEK293 hücrelerine tek başına borik asitin muamelesi kontrole kıyasla etkili bir fark oluşturmamışken, TNF? ile aktive edilen yolakta borik asit muamelesinin NF-?B aktivasyonunu azaltıcı yönde etkisi olduğu ortaya konmuştur.Öğe Spor bilimleri fakültesi öğrencilerinin metaverse bilgi düzeyleri ve dijital oyun oynama motivasyonlarının incelenmesi(İnönü Üniversitesi, 2023) Taşcı, Zekı? Talha; Murathan, TalhaAmaç: Bu araştırmanın amacı spor bilimleri fakültesi öğrencilerinin metaverse bilgi düzeyleri ve dijital oyunlara katılım motivasyonlarının incelenmesidir. Materyal ve Metot: Belirtilen amaç doğrultusunda araştırmada nicel araştırma desenlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini İnönü Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinde lisans programlarında 2022-2023 eğitim öğretim yılında öğrenim gören öğrenciler, örneklemini ise 2022-2023 eğitim öğretim yılında İnönü Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Eğitimi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Spor Yöneticiliği ve Engellilerde Egzersiz bölümlerinde öğrenim gören 478 lisans öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada ölçme aracı olarak "Kişisel Bilgi Formu", "Metaverse Ölçeği" ve "Dijital Oyun Oynama Motivasyonu Ölçeği" kullanılarak veriler elde edilmiştir. Araştırmanın istatistiksel analizleri, bağımsız gruplar t-testi, anova ve pearson korelasyon katsayısı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Spor bilimleri fakültesi öğrencilerinin metaverse bilgi düzeyleri arasında yaşa göre (24 yaş ve üstü öğrenciler daha küçüklere göre bilgi düzeyleri düşük), öğrenim görülen bölüme göre (Beden eğitimi öğretmenliği bölümü öğrencileri diğer bölümlere göre bilgi düzeyi yüksek) ve sınıf kademesine göre (4.sınıf öğrencilerinin diğer kademelere göre bilgi düzeyi daha düşük) anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Dijital oyun oynama motivasyon düzeyleri arasında ise yaşa göre (24/ 18-19- 20) cinsiyete göre (Erkek yüksek) ve sınıf kademesine göre (4/1-2-3 düşük) anlamlı farklılığın olduğu tespit edilmiştir. Sonuç: Araştırmada spor bilimleri fakültesi öğrencilerinin metaverse bilgi düzeyi ile dijital oyun oynama motivasyon düzeyleri arasında pozitif yönlü düşük düzeyde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Dijital Oyun, E-spor, Metaverse, MotivasyonÖğe HBV ilişkili hepatoselüler karsinomlarda aurora kinaz a'nin rolümoleküler ve immünohistokimyasal çalışma(İnönü Üniversitesi, 2023) Hüz, Mustafa; Soylu, Neşe KaradağAmaç: Başlıca risk faktörleri arasında Hepatit B virüs'ün (HBV) sayıldığı Hepatoselüler karsinom (HCC), en ölümcül kanserlerden biridir. Kriptojenik Hepatoselüler karsinom (KR-HCC), klinik ve serolojik olarak bir etyoloji ile ilişkilendirilmeyen HCC'yi ifade eder. Aurora Kinaz A (AURKA) geni birçok kanser türünde aşırı eksprese edilir. Çalışmamızla, HBV ilişkili HCC (HBV-HCC) ve KR-HCC olgularında, AURKA gen amplifikasyonu ve ifade düzeyi yanısıra AURKA'nın, substratları olan P53Ser315, PLK-1Thr210 ve BRCA1 de etkinliği araştırıldı. Materyal ve Metot: Çalışma, her gurubun 17 olguyla temsil edildiği; HBV-HCC (Grup I), KR-HCC (Grup II) ve Kontrol grubu (normal karaciğer dokusu) (Grup III) olarak tasarlandı. Çalışmada, moleküler yöntemlerle, AURKA gen kopya sayısı değişikliği (gen-KSD) ve ekspresyon düzeyi incelendi. Ayrıca immünohistokimyasal yöntemle (İHK) AURKA'nın, substratları P53Ser315, PLK-1Thr210 ve BRCA1 üzerinden etkinliği araştırıldı. Bulgular: Grup I ve Grup II, Kontrol gurubuyla (Grup III) karşılaştırıldığında gen-KSD açısından anlamlı bir fark bulunmadı (p=0.060). AURKA düzeyi Grup I-Grup II de yüksek olup Grup III'le aralarındaki fark anlamlıydı (p<0.001). P53 Ser315 her iki HCC grubunda (p<0.001), PLK-1Thr210 Grup II'de (p=0.001), BRCA1 ise Grup I'de (p=0.006) yüksekti ve kontrol grubuyla farklılık istatistiksel olarak anlamlıydı. Sonuç: HBV-HCC ve KR-HCC olgularında AURKA'nın aşırı ifade edildiğin görüldü. AURKA aracılı fosforilasyonla etkinliği artan PLK-1 KR-HCC olgularında, BRCA1 ise HBV-HCC olgularında yüksek oranda ifade edildiği saptandı. Sonuçlar, AURKA ile etkin olduğu BRCA1 ve PLK-1'in inhibisyon hedefli tedavilerde HBV-HCC ve KR-HCC için farklı yaklaşım ve strateji geliştirilmesinin önemini ortaya koydu. Anahtar Kelimeler: Aurora Kinaz A, PLK-1, Hepatoselüler karsinom, HBV ilişkili HCC, Kriptojenik HCCÖğe Erkekler voleybol efeler liginde oynayan elit sporcuların voleybol branşına yönelmesinde aile, çevre ve toplum unsurlarının etkisi(İnönü Üniversitesi, 2023) Demı?ralp, İlı?nsu; Bı?ngöl, Üyesı? HülyaAmaç: Bu araştırmada profesyonel voleybolcuların voleybol branşına yönelmesinde aile, çevre ve toplum unsurlarının etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: Araştırmada nicel araştırma yöntemlerimden betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırma evrenini 2022-2023 sezonunda Türkiye Efeler liginde mücadele eden 14 takım ve 187 sporcu oluşturmaktadır. Örneklemi, power analiz sonucunda yeterli görülen 10 takım ve 128 elit voleybolcu oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu ve voleybola başlama nedenlerini belirlemek amacıyla üç bölümden oluşan ölçek ile veriler elde edilmiştir. Araştırma bulguları IBM SPSS 25 Paket Programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Efeler liginde elit voleybolcuların voleybola başlama nedenlerine bakıldığında voleybolcuların yaş değişkenlerine göre branşsa yönelmesinde etki eden unsurlarda teşvik, uğraşma ve beklenti boyutlarında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiş p>0.05; voleybolcuların ailede sporla uğraşan birey durumu değişkenlerine göre spora teşvik boyutunda istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık olduğu p<0.01, voleybolcuların ailede sporla uğraşan birey durumu değişkenlerine göre sporla uğraş ve spordan beklenti boyutunda istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık olmadığı p>0.05; voleybolcuların spora başlama yaşlarına göre sporla teşvik boyutunda istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık olduğu p<0.01, sporla uğraş ve sporda beklenti boyutunda istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılığın olmadığı p>0.05; sporda teşvik boyutu ile spordan beklenti boyutu arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu (r:0.324; p<0.01), sporla uğraş boyutu ile spordan beklenti boyutu arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r:0.664; p<0.01). Sonuç: Araştırma sonucunda erkekler voleybol efeler liginde oynayan elit sporcuların voleybol branşına yönelmesinde aile, çevre ve toplum faktörlerinin etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Aile, Elit Sporcu, Spora Yönelme, Sosyal Çevre, Toplum, VoleybolÖğe İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki akademisyenlerin etik algısının değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2022) Kaynak, Sı?bel; Karataş, MehmetAmaç: Bu araştırma İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görev yapmakta olan akademisyenlerin etik algısının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metot: Bu araştırma, tanımlayıcı nitelikte bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini, Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapan 440 akademisyen (Prof. Dr., Doç. Dr., Dr. Öğr. Üyesi, Araştırma Görevlisi) oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemi ise güç analizi ile 120 olarak belirlenmiştir. Toplamda 123 veri toplanmıştır. Veriler, Temmuz-Ekim 2021 tarihleri arasında akademisyenler ile yüz yüze görüşülerek, kişisel bilgi Formu ve akademik etik değerler ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler ile Kolmogorov Smirnov Testi, Levene testi, Mann Whitney Testi, ANOVA, Duncan Testi, Kruskal Wallis Testi ile yapılmıştır. Yanılma düzeyi ise p<0.05 anlamlı olarak alınmıştır. Bulgular: Katılımcıların %47.2'sinin araştırma görevlisi, %50.4'nün 5 yılın üzerinde çalıştığı, %34.1'in 31-40 yaş aralığında olduğu, %65'i klinik deneyime sahip, %74'ü ulusal alanda makale yayını olduğu, kendi ifadelerine göre %73.2'sinin akademik etik hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu ve %69.9'unda etik dışı davranışı şikayet edeceği, %14.6'sının etik ihlal ile karşılaştığı saptanmıştır. Katılımcıların etik değerler algısı ortalaması 196.76 ± 16.27 (max: 260; Min: 155)'dir. Sonuç: İnönü Üniversitesini Tıp Fakültesinde görev alan akademisyenlerin etik algısıyla; cinsiyet ve karşılaşılan etik ihlali türleri arasında anlamlı farklılık olmadığı fakat yaş, klinik deneyim durumu, görev süresinde Akademik Etik Değerler Ölçeği alt boyutlarında gruplandığı zaman anlamlı farklılıklar olduğu, etik dışı davranışı şikayet etme, unvan, akademik etik hakkında bilgi, ulusal-uluslararası makalesi olma durumları arasında anlamlı farklılıklar olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Akademisyen, Tıp Fakültesi, Etik AlgısıÖğe Investigation of the relationship between hemodialysis history and Neutrophil / Lymphocyte, hs-CRP / Albumin, Albumin / Globulin, platelet/lymphocyte ratios and serum oxidant-antioxidant markers in hemodialysis patients with advanced renal failure.(İnönü Üniversitesi, 2024) Akgül, Nadı?r Bı?lgı?n; Gürel, Elı?fAmaç: Çalışmamızda, İleri düzey böbrek yetmezlikli hemodiyaliz hastalarında, hemodiyaliz uygulama süresi ile Nötrofil/Lenfosit Oranı (NLR), CRP/Albumin Oranı (CAR), Albümun/Globülin Oranı (AGR) ve Platalet/Lenfosit Oranı (PLR) ile serum oksidan ve antioksidan belirteçlerin ilişkisinin incelenmesi; hemodiyaliz uygulanan hastaların enfeksiyon ve diğer hastalıklara yatkınlığının antioksidan kapasite, Se, Zn gibi eser elementlerin yanısıra Vitamin A ve Vitamin E düzeyleri ile ilişkisinin araştırılması amaçlanmaktadır. İncelenmesi planlanan parametrelerin SDBY tanılı olup Hemodiyaliz tedavisi uygulanan hastalar ile ilişkisi olduğu düşünülmekte ve bu konuda literatürde bazı bilimsel çalışmalara rastlanmaktadır. Çalışmamızda değerlendirilmesi düşünülen parametrelerin kısım kısım çalışıldığı literatürde mevcut olup tamamının aynı anda birlikte değerlendirildiği bir çalışma olmadığı için elde edilecek sonuçların bu alanda önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Materyal ve Metot: Çalışmaya ileri düzeyli böbrek yetmezlikli olup hemodiyaliz uygulanan 72 hasta 4 gruba ayrılarak başlandı. HsCRP, Albumin, Globulin, Nötrofil, Lenfosit ve Trombosit değerleri otoanalizör cihazında, Zn ve Se elementlerinin serum düzeyleri AAS metoduyla, A ve E Vitaminlerinin ölçümü ise LC-MS spektrofotometri yöntemiyle yapıldı. GSH, MDA, SOD, NO, GST aktiviteleri standardize edilmiş manuel çalışma prensiplerine göre; TAS, TOS, Total Tiyol, Nativ Tiyol ve?2 Mikroglubulin düzeyleri de ticari kitler kullanılarak çalışıldı. Bulgular: Yapmış olduğumuz çalışmada hemodiyaliz tedavisi ugulanan hastalarda uygulama süresi uzadıkça GSH, Total tiyol ve Nativ Tiyol değerlerinde artışlar gözlemledik ve bu artışlar literatür ile uyumluydu. Bunların dışındaki verilerde istatistiki olarak bir anlamlılık bulunmadı. Sonuç: Kronik böbrek yetmezlikli olup hemodiyaliz uygulanan hastalarda elde etiğimiz verilerdegruplar arasındaGSH, Total tiyol ve Nativ Tiyol değrelerinde bir artış görüldü. Bu artışlar diyaliz süresi uzadıkça vücutta non-enzimatik antioksidan kapasite artışı şeklinde koruyucu bir kompenzasyon (telafi) mekanizmasının gelişmiş olabileceğini bizlere göstermektedir.Öğe Gebelik süresince ve doğum sonrasında uygulanan akrilamidin, sıçan yavrularının testis fonksiyonları üzerindeki toksik etkilerinin incelenmesi ve E vitamininin koruyucu rolünün araştırılması(İnönü Üniversitesi, 2022) Gültekı?n, Sevı?nç; Türköz, YusufAmaç:AKR günlük hayatımızda,özellikle 120 °C'den yüksek sıcaklıklarda hazırlanan gıdaların tüketilmesiile maruz kaldığımız, sağlık açısından toksik olan bir kimyasaldır.Bu çalışmada, AKR'nin testislerdeki toksik etkilerinin moleküler düzeydeki etki mekanizma/mekanizmalarının ortaya konulması veAKR kaynaklı bu toksik etkileri E vitamininin önleyip önleyemeyeceğinin test edilmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metot:Bu araştırmada, 40 adet 200-250 gr ağırlığında 12 haftalık erişkin gebe Spraque Dawley rat kullanılmıştır. Gebe ratlar 4 gruba ayrılmıştır: Grup 1: Kontrol grubu (8 rat),Grup 2: AKR grubu (12 rat), Grup 3: E vitamini grubu (8 rat) ve Grup 4: AKR + E vitamini grubu (12 rat). Bu araştırmada anne ratlara gebelik ve laktasyon süresince, erkek yavru ratlara doğum sonrası 8. haftaya kadar AKR ve E vitamini uygulanmış ve 8. haftanın sonunda tüm grupların erkek ratlarından üreme dokularıve kan numunelerialınmıştır. Bu dokularınağırlık ölçümleri, testis dokusunun histopatolojik incelemesi, testis ve karaciğr aromataz geninin mRNA ve protein düzeyleri, serum numunelerinde ise testosteron, östradiol, FSH ve LH analizleri yapılmıştır. Ayrıca, yavru erkek sıçanlardan alınan sperm örneklerinin spermiyogram analizleri gerçekleştirilmişti. Bulgular: Analiz sonuçları, AKR uygulamasının testisdeciddi hasarlara neden olduğunu, sperm konsantrasyonunu anlamlı derecede düşürdüğünü, anormal sperm oranını ciddi derecede artırdığını, serum testosterondüzeylerini anlamlı derecede düşürürken östradiol düzeylerini ise anlamlı derecede artırdığını, karaciğerde aromataz proteinini anlamlı derecede artırdığını ortaya koymuştur. E vitamini uygulaması, verileri kontrol grubu değerlerine getirmiştir. Sonuç:Tümbu sonuçlar,AKR uygulamasının erkek yavru sıçanların üreme performansında önemli derecede bozulmalara neden olabileceğini göstermektedir. Anahtar kelimeler:Erkekyavru sıçan, akrilamid, testis, spermiyogram, testosteron, östradiol, aromataz, RT-PCR, western-blot.Öğe İnsan akciğer epitel hücresi ve akciğer kanseri hücrelerinde borik asidin endoplazmik retikulum stresi üzerindeki rolü(İnönü Üniversitesi, 2023) Elmas, Furkan; Koç, AhmetAmaç: Araştırma Borik asit akciğer epitel hücreleri ve akciğer kanser hücreleri modellerinde ER stresi yolağını aktif hale getiriyor mu? Western Blot ve RT-qPCR tekniğinden yararlanılarak borik asitin ER stresi üzerindeki rolünün araştırılması, protein ve mRNA ifadelenmesinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Materyal Metod: Bu araştırmada A549 ve BEAS2B hücreleri model olarak kullanılmıştır. Bu doğrultuda, çalışma için uygun borik asit miktarı MTT analizleriyle tespit edilmiştir. Bu çalışmanın ardı sıra uygun koşullarda kültüre edilmiş hücrelere borik asit uygulaması yapılarak RNA ve protein izolasyonları yapılarak RT-PZR ve Western Blot analiz testleri yapılmıştır. Bulgular: ER stres yolağında rol alan genlerin (PERK, XBP1, MAOA, ATF6) gen ifadelenmesi seviyeleri relatif kuantitatif analizler ve Student T testi yapılarak karşılaştırılmıştır. PERK, XBP1 genlerinde ER stresine bağlı UPR' ye cevap olarak borik asitin apoptozu tetiklediği (PERK p1=0.000488 p2=0.000977, XBP1 p1=0.000253 p2=0.000506) p<0.05 değerleri ile istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmışken, MAOA ve ATF6 strese bağlı aşırı gen ifadelenmesi tesbit edilmemiş olup (MAOA p1=0.450321203 p2=0.900642405, ATF6 p1=0.496131 p2=0.992261) değerleri ile anlamlı fark saptanmadığı görülmüştür. İmmünblotlama analizlerinde de PERK, XBP1'de protein seviye analizlerinin kontrole oranladığında RT-PZR analiz sonuçlarını desteklediği görülmüştür. ATF6 ve MAOA için ise PZR sonuçlarına benzer anlamlı fark görülmemiştir. MAOA, RT-PZR analiz sonucuna nazaran immünblotlama analizinde anlamlı fark görülmüştür. Sonuç: Analizler sonucunda, A549 ve BEAS2B hücrelerine borik asit muamelesi kontrole kıyasla ER stresini artırdığını buna bağlı olarak PERK, XBP1 ve MAOA anlamlı bir fark görülmüş olup ATF6 'da anlamlı fark görülmemiştir. Anahtar Kelimeler: ATF6, Bor toksisitesi, Endoplazmik Retikulum(ER) stresi, Real Time qPCR, Western blot