Bizans Devleti’ndeki Ariusçuluk Tartışmalarının Hristiyanlık Üzerindeki İzleri
Küçük Resim Yok
Dosyalar
Tarih
2019
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Öz: Christianity is founded on the basis of the belief in the trinity. In this belief Jesus is the father, the son, and the holy spirit, and all these concepts characterize God. However, this divinity of Jesus has been debated since the fifth century. The most important group that led to these debates was the Arius. Arius, the bishop of his own church, Alexander explained his belief in the trinity, expressed the error of this, Hz. He emphasized that Jesus was not of the same essence as God. Alexander tried to change Arius' ideas, but he didn't succeed. The ideas of Arius, that is, the divinity of Jesus, have begun to be discussed throughout Rome. Constantine I tried to solve the religious problems after solving the problems in the country after he succeeded to the throne, first he followed a peaceful path and tried to mediate between the two sides, but he did not succeed. Then, in July-June of 325, the Council of Iznik convened. This council was gathered in the imperial palace. In the Council, the Aryanists tried to explain their own ideas. Those who prefer to negotiate the problems between them could not reach a result. In this council, Arius' ideas were condemned, and Arius and his followers were declared heretic and excommunicated. In order for a thought to be destroyed, it must be based on a very good basis. However, the Council of Nicaea Decisions adopted to destroy Arius' ideas lacked this basis. Arius was also a great logician. In such a situation, it was impossible for Arius' ideas to spread or develop further. Arius died suddenly in 336. However, his ideas continued to spread rapidly. Emperor Constantinus II. supported Arius 'ideas in spite of these obstacles. Despite these obstacles, Arius' ideas about the trinity have found serious supporters for centuries after him. XIV. century, especially by the Unitarian groups Hz. There have been many serious studies about Jesus' being not a god, and therefore rejecting the belief in the trinity. In this study, it will be tried to explain how effective the discussions of Arius in the Byzantine State in the later period of Christianity.
Öz: Hristiyanlık teslis inancı temeli üzerine kuruludur. Bu inançta Hz. İsa hem baba, hem oğul hem de kutsal ruhtur ve bu kavramların hepsi de tanrıyı nitelemektedir. Ancak V. asırdan itibaren Hz. İsa’nın bu tanrısallığı tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmaların ortaya çıkmasını sağlayan en önemli grup da Ariusçular’dır. . Arius, kendi kilisesinin piskoposu Alexander teslis inancını izah ederken, bunun yanlışlığını ifade etmiş, Hz. İsa’nın tanrı ile aynı özden olmadığını vurgulamıştır. Alexander, Arius’un fikirlerini değiştirmek için çaba harcamış ancak bu konuda başarılı olamamıştır. Arius’un düşünceleri, yani İsa’nın tanrısallığı bütün Roma topraklarında tartışılmaya başlanmıştır. I. Constantinus, tahta geçtikten sonra ülke içerisindeki problemleri çözdükten sonra dini meselelerin de çözümü gerçekleştirmek istemiş, bunun için de ilk olarak barışçıl bir yol izlemiş ve iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya çalışmış, ancak bu konuda başarılı olamamıştır. Bunun üzerine 325 yılının Temmuz-Haziran aylarında İznik Konsili’nin toplanmasına karar vermiştir. Bu konsil, imparatorluk sarayında toplanmıştır. Konsilde kendi fikirlerini izah etmeye çalışan Ariusçular ciddi anlamda bir tepkiyle karşılaştılar. Aradaki sorunlarda müzakere yolunu tercih edenlerde bir neticeye ulaşamadılar. Bu konsilde, Arius’un fikirleri mahkum edilmiş, Arius ve taraftarları da heretik ilan edilerek, aforoz edilmişlerdir. Bir düşüncenin yok edilebilmesi için, karşısındaki düşüncenin çok iyi temellere dayandırılmış olması gerekir. Oysa Arius’un fikirlerini yok etmek için kabul edilen İznik Konsili Kararları, bu temelden yoksundu. Aynı zamanda Arius, çok iyi bir mantıkçıydı. Böyle bir durumda Arius’un fikirlerinin daha da yayılıp gelişmemesi mümkün değildi. Arius, 336 tarihinde aniden hayatını kaybetti. Ancak onun fikirleri süratle yayılmaya devam etti. II. Constantinus döneminde ise Arius’un fikirlerini ciddi anlamda desteklemiştir Zaten bu engellemelere rağmen, Arius’un teslis ile alakalı fikirleri, kendisinden sonra da yüzyıllar boyunca ciddi manada taraftar bulmuştur. XIV. asrın sonlarından itibaren, özellikle Üniteryen gruplar tarafından Hz. İsa’nın tanrı olmadığıyla alakalı, dolayısıyla da teslis inancını reddeden birçok ciddi çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada Bizans Devleti içerisinde yaşanan Ariusçuluk tartışmalarının Hristiyanlığın daha sonraki sürecinde ne kadar etkili olduğu izah edilmeye çalışılacaktır.
Öz: Hristiyanlık teslis inancı temeli üzerine kuruludur. Bu inançta Hz. İsa hem baba, hem oğul hem de kutsal ruhtur ve bu kavramların hepsi de tanrıyı nitelemektedir. Ancak V. asırdan itibaren Hz. İsa’nın bu tanrısallığı tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmaların ortaya çıkmasını sağlayan en önemli grup da Ariusçular’dır. . Arius, kendi kilisesinin piskoposu Alexander teslis inancını izah ederken, bunun yanlışlığını ifade etmiş, Hz. İsa’nın tanrı ile aynı özden olmadığını vurgulamıştır. Alexander, Arius’un fikirlerini değiştirmek için çaba harcamış ancak bu konuda başarılı olamamıştır. Arius’un düşünceleri, yani İsa’nın tanrısallığı bütün Roma topraklarında tartışılmaya başlanmıştır. I. Constantinus, tahta geçtikten sonra ülke içerisindeki problemleri çözdükten sonra dini meselelerin de çözümü gerçekleştirmek istemiş, bunun için de ilk olarak barışçıl bir yol izlemiş ve iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya çalışmış, ancak bu konuda başarılı olamamıştır. Bunun üzerine 325 yılının Temmuz-Haziran aylarında İznik Konsili’nin toplanmasına karar vermiştir. Bu konsil, imparatorluk sarayında toplanmıştır. Konsilde kendi fikirlerini izah etmeye çalışan Ariusçular ciddi anlamda bir tepkiyle karşılaştılar. Aradaki sorunlarda müzakere yolunu tercih edenlerde bir neticeye ulaşamadılar. Bu konsilde, Arius’un fikirleri mahkum edilmiş, Arius ve taraftarları da heretik ilan edilerek, aforoz edilmişlerdir. Bir düşüncenin yok edilebilmesi için, karşısındaki düşüncenin çok iyi temellere dayandırılmış olması gerekir. Oysa Arius’un fikirlerini yok etmek için kabul edilen İznik Konsili Kararları, bu temelden yoksundu. Aynı zamanda Arius, çok iyi bir mantıkçıydı. Böyle bir durumda Arius’un fikirlerinin daha da yayılıp gelişmemesi mümkün değildi. Arius, 336 tarihinde aniden hayatını kaybetti. Ancak onun fikirleri süratle yayılmaya devam etti. II. Constantinus döneminde ise Arius’un fikirlerini ciddi anlamda desteklemiştir Zaten bu engellemelere rağmen, Arius’un teslis ile alakalı fikirleri, kendisinden sonra da yüzyıllar boyunca ciddi manada taraftar bulmuştur. XIV. asrın sonlarından itibaren, özellikle Üniteryen gruplar tarafından Hz. İsa’nın tanrı olmadığıyla alakalı, dolayısıyla da teslis inancını reddeden birçok ciddi çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada Bizans Devleti içerisinde yaşanan Ariusçuluk tartışmalarının Hristiyanlığın daha sonraki sürecinde ne kadar etkili olduğu izah edilmeye çalışılacaktır.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Kaynak
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
Sayı
42
Künye
İNCE F (2019). Bizans Devleti’ndeki Ariusçuluk Tartışmalarının Hristiyanlık
Üzerindeki İzleri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 0(42), 325 - 331.