Yazar "Doğan, Metin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 27
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acil serviste göğüs ağrısının nadir bir nedeni: Subklavian çalma sendromu(2010) Turtay, Muhammet Gökhan; Çolak, Cengiz; Doğan, Metin; Oğuztürk, Hakan; Çelik, Emrah; Akgün, Feride Sinem; Kutlu, RamazanAcil servislere başvuru nedenlerinin önemli bir kısmını sol kol ve göğüs ağrısı oluşturmaktadır. Göğüs ağrısı, sol kolunu aşırı kullandığında sol kolda ağrısı olan ve bu şikâyetlerle birlikte koroner arter hastalığı için risk faktörü taşıyan hastaların ayırıcı tanısında subklavian çalma sendromu düşünülmelidir. Bu hastalarda nabız ve kan basıncı değerlendirmeleri tanı açısından en önemli muayene bulgularıdır.Öğe Acil Serviste Göğüs Ağrısının Nadir Bir Nedeni: Subklavian Çalma Sendromu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Turtay, Muhammet Gökhan; Çolak, Cengiz; Doğan, Metin; Oğuztürk, Hakan; Çelik, Emrah; Akgün, Sinem; Kutlu, RamazanAcil servislere başvuru nedenlerinin önemli bir kısmını sol kol ve göğüs ağrısı oluşturmaktadır. Göğüs ağrısı, sol kolunu aşırı kullandığında sol kolda ağrısı olan ve bu şikâyetlerle birlikte koroner arter hastalığı için risk faktörü taşıyan hastaların ayırıcı tanısında subklavian çalma sendromu düşünülmelidir. Bu hastalarda nabız ve kan basıncı değerlendirmeleri tanı açısından en önemli muayene bulgularıdır.Öğe Bacak ağrısıyla karakterize akut aort diseksiyonu(2011) Akgün, Feride Sinem; Turtay, Muhammet Gökhan; Dişli, Olcay Murat; Oğuztürk, Hakan; Doğan, MetinÖz: Amaç: Klasik olarak aort diseksiyonu ani, şiddetli, yırtıcı göğüs, sırt, bel ve karın ağrısı ile karakterizedir. Akut aort diseksiyonlarının sadece alt ekstremite iskemi semptomlarıyla ortaya çıkması nadir bir durumdur. Olgu sunumu: Altmışdokuz yaşında sağ bacakta ağrı nedeni ile acil servisimize başvuran ve akut aort diseksiyon tanısı alan erkek hasta sunuldu. Sonuç: Aort diseksiyonu tanının konması gecikir veya atlanırsa ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle alt ekstremite iskemisiyle başvuran hastalarda bu tanı akılda tutulmalıdır.Öğe Behçet hastalığında beyin parankim değişikliklerinin difüzyon ağırlıklı mr görüntüleme ile değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2003) Doğan, MetinBu çalışmada; Behçet hastalarında beyinde konvansiyonel MRG ile gösterilemeyen mikroskopik düzeydeki değişikliklerin varlığını saptamak için difüzyon ağırlıklı görüntüleme kullandık.Nörolojik muayene bulgularına göre 3 gruba ayrılan (1. grup hiçbir nörolojik şikayetleri ve bulgusu olmayan Behçet hastaları, 2. grup nörolojik şikayetleri olan, fakat nörolojik bulguları olmayan Behçet hastaları, 3. grup ise (NB olarak kabul edilen) nörolojik şikayetleri ve bulgusu olan ) Behçet hastalan (n=32) ve kontrol grubuna (n=20) 1.5 Tesla MRG cihazı ile inceleme yapıldı. Hasta ve kontrol gruplarına aksiyel T2 ağırlıklı konvansiyonel türbo spin eko sekansı ve iki farklı ‘b’ değeri (0, 1000 s/mm2) ile single-shot echo-planar pulse sekansıyla DAG incelemesi yapıldı. Bu görüntülerden ADC haritası software kullanılarak otomatik olarak elde edildi. Ortalama ADC değeri hastalarda ve kontrol grubunda 22 normal görünen bölgeden: bilateral; frontal, oksipital, temporal, paryetal beyaz cevherler, kaudat nükleus, putamen, talamus, pons, lateral ventriküldeki (ön boynuz, orta kısım, arka boynuz) BOS’dan region of interest (ROI) yerleştirilerek elde edildi.Behçet hastalarının ve kontrol grubunun ortalama ADC değerlerinin karşılaştırılmasında; bilateral frontal, oksipital, temporal beyaz cevherlerde ve sağ talamusta istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0.05). Bu bölgelerin ortalama ADC değerleri kontrol grubundan daha yüksek ölçüldü. ADC değerleri Grup 2 ile Grup 3, Grup 1 ile kontrol grubu (Grup 4) kıyaslandığında farklılık gözlenmedi. Bu bölgelerin dışında kalan diğer 15 bölgenin ortalama ADC değerleri, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark göstermemektedir.Öğe Congenital true pancreatic cyst in a newborn(European Journal of General Medicine, 2012) Türkmen, Emine Şamdancı; Uğuralp, Sema; Nurkabül, Zeynep; Doğan, Metin; Güngör, AhmetÖz: Konjenital gerçek pankreatik kistler, çocuklarda oldukça nadirdir. Antenatal muayenesinde ultrasonografi ile intraabdominal kis- tik kitle tespit edilen fetus, 37 haftalık iken doğurtuluyor. Ameliyatta total eksize edilen pankreas kaynaklı 8x5x1cm lik kistik kitlenin histopatolojik inceleme sonucu konjenital gerçek pankreas kisti olarak rapor edildi. Klinik bulgu vermeden yenidoğan döneminde tanı alan ve başarılı şekilde tedavi edilen bu nadir antite literatür eşliğinde sunulmuştur.Öğe Detecting the shape differences of the corpus callosum in behçet s disease by statistical shape analysis(The Anatomical Record: Advances in Integrative Anatomy and Evolutionary Biology, 2011) Çolak, Cemil; Ercan, İlker; Doğan, Metin; Özdemir, Senem Turan; Şener, Serpil; Alkan, AlpayThe aim of this study was to assess the shape differences of the cor-pus callosum (CC) in patients with Behc¸et’s disease using statisticalshape analysis (SSA). Additionally, an attempt was made to investigatethe changes in CC size according to disease duration. Twenty-five adultswith clinically diagnosed Behc¸et’s disease and 25 age- and gender-matched controls were examined by high-resolution structural magneticresonance imaging. The data obtained from the coordinate of landmarkswere analyzed with Euclidean distance matrix analysis and a thin-platespline analysis. SSA and growth curve models were performed to investi-gate group differences and to fit the curves. A significant difference wasdetermined between CC shape of Behc¸et patients and controls (P ¼0.006). Based on the analysis, a decrease occurred in the CC size of theBehc¸et patients as the duration of disease increased. Maximum deforma-tions were determined in the landmarks of interior notch of the splenium,inferior tip of the splenium, posterior-most point of the CC, and topmostpoint of the CC. Similarly, the landmark of anterior-most point of the CCwas identified as having the minimum deformation. Behc¸et patients hadsignificantly different CC shapes from control subjects. The results sug-gest that SSA is a promising tool for distinguishing Behc¸et patients fromnormal subjects, and that it can give useful information to assist clini-cians. Additionally, SSA might be applied to detect shape differences inanatomical structures that are affected by a broad range of neurologicaldiseases. Anat Rec, 294:870–874, 2011.VVC2011 Wiley-Liss, Inc.Öğe Detecting the shape differences of the corpus callosum in behçets disease by statistical shape analysis(The Anatomical Record: Advances in Integrative Anatomy and Evolutionary Biology, 2011) Çolak, Cemil; Ercan, İlker; Doğan, Metin; Turan Özdemir, Senem; Şener, Serpil; Alkan, AlpayThe aim of this study was to assess the shape differences of the corpus callosum (CC) in patients with Behc¸et’s disease using statistical shape analysis (SSA). Additionally, an attempt was made to investigate the changes in CC size according to disease duration. Twenty-five adults with clinically diagnosed Behc¸et’s disease and 25 age- and gendermatched controls were examined by high-resolution structural magnetic resonance imaging. The data obtained from the coordinate of landmarks were analyzed with Euclidean distance matrix analysis and a thin-plate spline analysis. SSA and growth curve models were performed to investigate group differences and to fit the curves. A significant difference was determined between CC shape of Behc¸et patients and controls (P ¼ 0.006). Based on the analysis, a decrease occurred in the CC size of the Behc¸et patients as the duration of disease increased. Maximum deformations were determined in the landmarks of interior notch of the splenium, inferior tip of the splenium, posterior-most point of the CC, and topmost point of the CC. Similarly, the landmark of anterior-most point of the CC was identified as having the minimum deformation. Behc¸et patients had significantly different CC shapes from control subjects. The results suggest that SSA is a promising tool for distinguishing Behc¸et patients from normal subjects, and that it can give useful information to assist clinicians. Additionally, SSA might be applied to detect shape differences in anatomical structures that are affected by a broad range of neurological diseases.Öğe Dizdeki travmatik veya dejeneratif kıkırdak lezyonlarının değerlendirilmesinde farklı MRG sekanslarının etkinliği(Eklem Hastalıkları ve Cerrahisi Dergisi (Eski Adı: Artroplasti Artroskopik Cerrahi Derg.), 2006) Kıroğlu, Yılmaz; Elmalı, Nurzat; Doğan, Metin; Esenkaya, İrfan; Harma, Ahmet; Şahin, M. ŞükrüÖz: Amaç: Dizdeki travmatik veya dejeneratif kıkırdak lezyonlarının değerlendirilmesinde farklı manyetik rezonans görüntüleme (MRG) sekanslarının etkinliği araştırıldı. Hastalar ve yöntemler: Dizde travmatik veya dejeneratif kıkırdak lezyonu tanısıyla artroskopi planlanan 27 hastaya (16 erkek, 11 kadın; ort. yaş 44; dağılım 23-67) işlem öncesinde MRG yapıldı. Kıkırdak lezyonları proton hızlı spin eko (proton TSE), T2 hızlı spin eko (T2 TSE), manyetizasyon transfer kontrast (MTK) ve üçboyutlu yağ baskılayıcı gradiyent eko (3D SPIR) sekanslarıyla değerlendirildi. Her olgu için dört farklı sekansta sekiz ayrı kıkırdak bölgesi (toplam 216 bölge) iki radyolog tarafından ayrı ayrı yorumlandı. Artroskopi MRG incelemelerinden sonra üç hafta içinde uygulandı. Kıkırdak lezyonları Outerbridge sınıflamasına göre evrelendirildi. Bulgular: Artroskopide, en sık medial femoral kondilde olmak üzere toplam 109 kıkırdak bölgesinde lezyon saptandı. Her bir MRG tekniği en yüksek duyarlılığı evre 4 lezyonlarda gösterdi. Tüm kıkırdak lezyonları değerlendirildiğinde duyarlılık ve özgüllük oranları sırasıyla proton TSE’de %91.7 ve %89.7, T2 TSE’de %66.9 ve %91.5, 3D SPIR’de %75.2 ve %93.5 ve MTK’de %62.4 ve %94.3 bulundu. Proton TSE dışındaki teknikler ile artroskopi arasında anlamlı farklılık vardı. Sadece proton görüntülerde gözlemciler arasında gerçek uyum saptandı (kappa 0.68). Sonuç: Proton TSE dışındaki tekniklerin, dizdeki kıkırdak lezyonlarının değerlendirilmesi ve evrelendirilmesinde tek başına kullanımlarının etkinliği düşük bulundu. Proton TSE tekniğine T2 TSE tekniğinin eklenmesiyle hem kıkırdak lezyonları daha etkin saptanabilecek hem de eşlik eden diğer patolojiler daha iyi tanınabilecektir.Öğe Intraosseous lipoma presenting as a sphenoid sinus mass(Eur Rev Med Pharmacol Sci, 2011) Doğan, Metin; Kahraman, Ayşegül; Fırat, Cemal; Kahraman, Bayram; Karataş, Erkan; Kızılay, Ahmet– Intraosseous lipoma is an uncommon mesenchymal tumor that is frequently found in appendecular skeleton. In extremely rare conditions, it can appear in sphenoid bone, and only 2 cases have been described in literature until now. We present a case of lipoma in the body of the sphenoid bone mimicking sphenoid sinus tumor. A 16-year-old man presented to Department of Otorhinolaryngology with a complaint of nonspecific headache. There were any clinical findings on physical examination. Computed tomography (CT) and magnetic resonance imaging (MRI) revealed and the diagnosis was made on these imaging findings. Other diagnostic technique, invasive histopathological assessment was not necessary. To our knowledge, this is the first case of lipoma in the body of the sphenoid bone with indentation to sphenoid sinus. The patient has been followed-up radiologically without the need for surgery for two years.Öğe İzole renal kist hidatik: olgu sunumu(İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri, 2012) Bozdağ, Zehra; Türkmen, Emine; Doğan, Metin; Güzel, Zeki; Kırımoğlu, HaleHidatik kist, Echinococcus granulosus’ un larval formlarının sebep olduğu dünyanın birçok yerinde ciddi sağlık problemlerine neden olan paraziter bir hastalıktır. Karaciğer ve akciğerler en sık yerleşim yerleridir. Böbrek tutulumu tüm olguların %2-4’ ünü oluşturmaktadır. Hastalık yerleştiği organlarda oluşturduğu hasar ve komplikasyonlar sonucu ölüme sebep olabileceğinden, çeşitli radyolojik ve serolojik yöntemler ile erken tanınması önemlidir. Sadece böbrekte görülen hidatik kist çocukluk çağında nadir görüldüğünden dolayı, bu vakayı sunduk.Öğe Jeune syndrome (asphyxiating thoracic dystrophy)(2011) Celiloğle, Özgü Suna; Doğan, Metin; Ak, Muharrem; Gümüş, Derya Doğan; Celiloğlu, Can; Sığırcı, Ahmet; Karadağ, AhmetJeune sendromu; diğer adıyla ‘Asfiksik Torasik Displazi’ (ATD) daralmış göğüs kafesi, ekstremite anomalileri, solunum yetmezliği ve kayda değer yenidoğan mortalitesi ile karakterize otozomal resesif kalıtım gösteren nadir bir kondrodisplazidir. Bu sendrom bulunan çocukların çoğu şiddetli solunumsal yetmezlik gösterir ve erken süt çocukluğu döneminde ciddi ventilatör desteğine ihtiyaç duyabilir. Sendromun renal displazi, retinitis pigmentosa, hepatik ve pankreatik fibrozu içerebilen geniş bir klinik spektrumu mevcuttur. Doğum öncesi akondroplazi tanısı bulunan ve doğum sonrası ciddi solunumsal yetmezlik gösteren ve Jeune sendromu tanısı konulan bir hastayı sunduk.Öğe Jeune syndrome asphyxiating thoracic dystrophy(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Celiloğlu, Özgü Suna; Doğan, Metin; Ak, Muharrem; Gümüş Doğan, Derya; Celiloğlu, Can; Sığırcı, Ahmet; Karadağ, AhmetÖğe Kanser hastası çocuklarda bağırsak paraziti enfeksiyonlarının değerlendirilmesi(Türkiye Parazitoloji Dergisi, 2013) Durak, Fatih; Doğan, Metin; Atambay, Metin; Özgen, Ünsal; Özen, MetehanÖz: Amaç: Bu çalışmada sağlıklı, kanserli ve kanser tedavisi sonrası hayatta kalan çocuklardaki bağırsak parazitlerinin prevalansını ve cinsini tespit edilmesi, ayrıca nötropenik dönemde parazitlerin insidansı ve cinsinde değişikliğin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntemler: Çalışmada üç farklı hasta grubu oluşturulmuştur. Birinci grup hematolojik maligniteli veya solid tümörlü yoğun kemoterapi alan ve mutlak nötrofil sayısı 1000/mm3’ün altında olan immün yetmezlikli seksen hastadan oluşurken, ikinci grup hematolojik maligniteli veya solid tümörlü mutlak nötrofil sayısı normal ve ayaktan idame kemoterapi alan seksen beş hastadan, üçüncü grup ise çeşitli sebepler nedeni ile pediatri hematoloji polikliniğine başvurmuş immün yetmezliği olmayan ve kronik immün baskılayıcı tedavi almamış yüz yetmiş iki hastadan oluşmuştur. Hastalardan üç gün üst üste dışkıda parazit incelemesi yapılmıştır. Bulgular: Birinci gruba dahil edilen hastalarda parazit prevalansı diğer gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Çalışmaya alınan bütün gruplarda en sık rastlanan parazit Giardia intestinalis olmuştur. Mutlak nötrofil sayısı 1000/mm3’ün altında olan hastalarda parazit varlığı, mutlak nötrofil sayısı 1000/mm3’ün üzerinde olan hastalara göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek tespit edilmiştir. Sonuç: İmmün yetmezlikli hastalarda bağırsak paraziti prevalansının diğer gruplara göre yüksek bulunmuştur. Bu tür hastalarda enfeksiyon bulguları olduğunda, parazitik enfeksiyon olasılığının gözardı edilmemesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Öğe Koroner Arter Bypas Operasyonu Yapılan Bir Hastada Sağ Atrium Üzerinde Seyreden Sağ Koroner Arter Anomalisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Çolak, M. Cengiz; Erdil, Nevzat; Cansel, Mehmet; Doğan, Metin; Dönmez, Köksal; Battaloğlu, BektaşSağ koroner arter anomalisi nadir bir anomali olup CABG operasyonu esnasında sağ atrium üzerinde seyrettiğini tespit ettiğimiz ve daha sonra da multislice bilgisayarlı tomografi ile kanıtladığımız sağ koroner arter anomalisini sunmayı amaçladık. Görüntülerde sağ koroner arterin, sağ koroner sinüsünden çıkmakta ve ana pulmoner arter ile sağ aurikula arasında ilerlemekte olduğu izledik. Anormal arter sağ ventrikül dalını verdikten sonra atrioventriküler bileşkenin 0,5 cm sağında sağ atrium üzerinde seyretmekte idi.Öğe Kronik Böbrek Yetmezliğine Bağlı Gelişen Posterior Lökoensefalopati: Manyetik Rezonans Görüntüleme Bulguları(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Burulday, Veysel; Erbay, Mehmet Fatih; Doğan, Metin; Göktan, Aslı; Alkan, AlpayPosterior reversibl ensefalopati sendromu çocuklarda nadir olarak görülen klinik ve radyolojik bir sendrom olup hipertansif ensefalopati, böbrek yetmezliği, immunsupresif ilaçlarla tedavi, sıvı retansiyonu, eklampsi, ve transfüzyon başlıca etiyolojik nedenler arasındadır. Bu raporda, dört yıldır kronik böbrek yetmezliği nedeniyle takip edilen, nöbet geçirme ve hipertansif atak ile çocuk polikliniğine başvuran ve yapılan MRG incelemesinde posterior reversible ensefalopati tanısı konulan yedi yaşındaki bir kız hastanın tanı ve takip MRG inceleme bulguları sunulmaktadır. Hastanın takip MRG incelemesinde posterior reversibl ensefalopati sendromunun olası komplikasyonlarından olan kanama gelişmiştir. Nöbet ile gelen hipertansif çocuklarda ayırıcı tanıda posterior reversibl lökoensefalopati sendromu düşünülerek beyin MRG ve difüzyon MRG incelemesi rutin olarak yapılmalıdır.Öğe Kısmi sakrum agenezisi konvansiyonel radyografi ve üç boyutlu BT bulguları(Türk Tanısal ve Girişimsel Radyoloji Dergisi, 2002) Doğan, Metin; Sığırcı, AhmetÖğe Nöroendoskopik Üçüncü Ventrikülostomi Operasyonu Geçirmiş Olan Bir Hastanın Faz Kontrast- Manyetik Rezonans Görüntüleme ile BOS Akımının Değerlendirilmesi(Causapedia, 2017) Ünlü, Serkan; Doğan, Metin; Kahraman, Ayşegül Sağır; Yıldırım, İsmail OkanÖz: Nöroendoskopik üçüncü ventrikülostomi, hidrosefalitedavisinde başarı ile kullanılan, morbiditesi düşük,başarı oranı yüksek bir tekniktir. Üçüncü ventrikültavanına açılan şantın fonksiyonel olup olmamasıtedavinin etkinliğini için önemlidir. Faz kontrast manyetik rezonans (FK-MRG) tekniği, beyin omuriliksıvısı (BOS) akımı ve BOS akım yolu hakkında invazivişleme gerek duymadan bilgiler vermektedir. Biz bu olgusunumu ile nöroendoskopik üçüncü ventrikülostomioperasyonu uygulanmış hastanın ventrikülostomioperasyonunun fonksiyonel olup olmadığını anlamaküzere FK-MRG yöntemi ile yapılan değerlendirmeyi vebulgularını sunmayı amaçladıkÖğe Pelizaeus-Merzbacher Hastalığı ve MR-Spektroskopi Bulguları: Vaka Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2009) Aslan, Mehmet; Doğan, Metin; Doğan, Derya Gümüş; Yakıncı, Cengiz; Alkan, AlpayPelizaeus-Merzbacher hastalığı (PMH) SSS’nin nadir görülen bir dismiyelinizan bozukluğu olup, miyelinin temel komponentlerinden biri olan proteolipit protein-1 üretimindeki anormallik sonucu oluşur. Rotatuar nistagmus, kas hipotonisi, baş sallama, ataksi, spastisite ve zeka geriliği ile karakterizedir. Tanı klinik, genetik ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) bulguları ile birlikte konulur. MR spektroskopi bulguları ise farklılık göstermektedir. Ancak PMH’nin tanı ve ayırıcı tanısında manyetik rezonans spektroskopi (MRS) yardımcı bir tanı yöntemi olarak kullanılabilir. Bu makalede PMH’li bir vaka ve MRS bulguları literatür bilgileri ışığında sunulmuştur.Öğe Pituitary volume in patients with panic disorder(Progress in Neuro-Psychopharmacology and Biological Psychiatry, 2011) Kartalcı, Şükrü; Doğan, Metin; Ünal, Süheyla; Özcan, Abdulcemal; Özdemir, Serdal; Atmaca, MuradPanic patients have many functional deficiencies in the hypothalamic–pituitary–adrenal (HPA) axis. Previous studies have shown changed pituitary gland volume in some psychiatric disorders that have functional deficiencies in the HPA axis. However, to date no study has evaluated the pituitary gland volume in patients with panic disorder (PD). We investigated the pituitary gland volume in patients with PD (n= 27) and ageand sex-matched healthy controls (n= 27), using 1.5-T magnetic resonance imaging in this study. Analysis showed that patients with PD had significantly smaller pituitary volume compared to healthy subjects. Patients with agoraphobia especially had a significantly smaller pituitary volume than patients without agoraphobia. There was a significant relationship between the pituitary volume and both the severity of symptoms and the illness duration in the patient group. The results show that patients with PD have reduced pituitary volume, which may reflect the functional abnormalities seen in this disorder. These findings may help us better understand the pathology of PD.Öğe Rete testisin tubuler ektazisi: Olgu sunumu(Fırat Tıp Dergisi, 2010) Taşdemir, Cemal; Kahraman, Bayram; Doğan, MetinÖz: Rete testisin kistik dilatasyonu olarakta bilinen Rete testisin tubuler ektazisi nadir görülen, nonneoplastik bir antitedir. RTTE'nin yanlızca %5'i benign olan testis tümörlerinden ayırımının yapılması, bu hastalara gereksiz operasyonların önlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Testisin neoplastik hastalıkları bu durumdan tümör marker seviyeleri, karakteristik ultrason (US) veya doppler bulguları ile ayırt edilmektedir. Bu çalışmada rete testis kistik dilatasyonu olarak değerlendirilen bir olgu sunulmaktadır. Skrotal ağrı şikayeti olan 57 yaşındaki hasta US, renkli Doppler ve manyetik rezonans görüntüleme ile değerlendirildi. Başlık (İngilizce): Tubular ectasia of the rete testis Öz (İngilizce): Tubular ectasia of the rete testis (RTTE), known as cyctic dilatation of rete testis, is a rare, nonneoplastic entity. Dıffarential diagnosis of RTTE from bening testis tumors which are only %5 of testis tumor can play an important role to avoid unneccary operations. Neoplastic diseases of testis are differantiated from this beningn lesion of testis with tumor marker level, characteristic USG dopler or dopler findings. A 57 year old patient, with scrotal pain, who was evaluated with USG dopler and MRI was presented as RTTE in this case report.