Yazar "Günal, Selami" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 22
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Antioxidant and antimicrobial activities and phenolic compounds of selected Inula species from Turkey(Natural Product Communications, 2013) Gökbulut, Alper; Özhan, Onural; Satılmış, Basri; Batçıoğlu, Kadir; Günal, Selami; Şarer, EnginThree Inula species, I. viscosa, I. helenium ssp. turcoracemosa and I. montbretiana, collected from different locations of Anatolia were investigated for their antioxidant and antimicrobial potential, and their total phenolic content and phenolic composition. Antioxidant activities of various extracts of the plant parts were measured using DPPH radical scavenging and ABTS assays. Antimicrobial potential of methanol extracts of the plant parts was determined by the agar dilution method against Staphylococcus aureus, Enterococcus faecalis, Escherichia coli, Pseudomonas aeruginosa, Candida albicans and Candida tropicalis. All the extracts were more active against Gram-positive bacteria and yeasts than Gram-negative bacteria. The extracts exhibited antioxidant and antimicrobial activities in different concentrations. Total phenolic concentration of the extracts was estimated with Folin-Ciocalteu reagent using gallic acid as standard. The total phenolic content varied widely in different parts of the three tested Inula species, ranging from 21.1 +/- 0.8 to 190.9 +/- 6.1 mg GAE/g extract. Phenolic components, such as chlorogenic acid, caffeic acid, rutin, myricetin, quercetin, luteolin and kaempferol were quantified by HPLC-DAD in the methanol extracts of the Inula species. It was obvious that the antioxidant and antimicrobial properties of the plants were due to the phenolics.Öğe Bazı benzimidazol, imidazol ve benzotiyazol türevlerinin in vivo MIC değerleri ile böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri ile etkilerinin araştırılması(1997) Durmaz, Rıza; Küçükbay, Hasan; Çetinkaya, Engin; Çetinkaya, Bekir; Günal, SelamiDaha önceki çalışmalarımızda çok sayıda benzimidazol, imidazol ve benzotiyazol türevleri sentez edilerek in vitro şartlarda antimikrobiyal aktiviteleri test edildi. Bileşiklerden dört tanesinin standart ve klinik suşlara karşı minimum inhibitor konsantrayonları (MIC) 5-25 $mu$ g/mL arasında bulundu. En fazla etkili bulunan bu bileşiklerin terapötik amaçla kullanılıp kullanılamayacağına karar verebilmek için serum MIC değerleri ve karaciğer ile böbrek fonksiyonlarına etkileri araştırıldı. In vivo çalışmalarda bir nolu bileşik damar içi, kas içi ve oral yolla; 2, 3 ve 4 nolu bileşikler ise oral ve damar içi yolla farklı konsantrasyonlarda Wistar türü sıçanlara verildi. Madde verildikten 4 ve 24 saat sonra kan alınarak biyoanaliz yöntemiyle serum MIC değerleri ve otoanalizör yardımıyla biyokimyasal parametreler çalışıldı, karaciğer ve böbrekten histolojik inceleme yapıldı. Denemelerin hiç birinde bileşikler serumda MIC değerine ulaşamamıştır. Biyokimyasal parametrelerden kreatinin bütün denemelerde, kan üre azotu seviyeleri ise iki madde ile ilgili bazı denemeler dışında normal, karaciğer fonksiyon testlerinden aspartat aminotransferaz ve/veya alanın aminotransferaz ve/veya alkalen fosfataz değerleri genellikle yüksek bulunmuştur. Elde edilen sonuçlardan, test edilen bileşiklerin karaciğer ve safra yollarında harabiyet oluşturdukları söylenebilir.Öğe Beijing W and major spoligotype families of mycobacterium tuberculosis strains isolated from tuberculosis patients in eastern Turkey(New Microbiologica, 2009) Otlu, Barış; Durmaz, Rıza; Günal, Selami; Sola, Christophe; Zozio, Thierry; Rastogi, NalinThe aim of this study was to determine the Beijing/W family and major phylogenetic clades of Mycobacterium tuberculosis strains of tuberculosis patients in a city with a tuberculosis incidence higher than the country average. A total of 220 M. tuberculosis strains isolated over a period of more than four years were typed by spoligotyping. Spoligotyping resulted in 64 different patterns, 38 (17.3%) of which were unique, and 26 were clusters including 182 (82.7%) strains. The major shared types were ST 53 (n=55, 25%), ST 41 (LAM7-TUR; n=19, 8.6%), and ST 284 (n=15, 6.8%). The major clades observed ranked in the following order: ill-defined T superfamily (n=112, 50.9%); LatinoAmerican-Mediterranean (LAM; n=33, 15%); Haarlem (n=24, 10.9%); and the S family (n=9, 4.1%). Three strains were in the Beijing family. A high number of strains (33 strains) showed patterns that did not fall within any of the major clades described. M. tuberculosis strains in Malatya have both STs showing a widespread distribution over the world and those restricted to this city, confirming the highly diverse nature of tuberculosis. Our results suggest that the Beijing clade, which is more prevalent among the strains with MDR and isoniazid resistance, is currently not a problem in Eastern Turkey.Öğe Beijing/W grup Mycobacterium tuberculosis izolatlarının Malatya'daki durumu(2006) Otlu, Barış; Durmaz, Rıza; Günal, Selami[Abstract Not Available]Öğe Clinical utility of bronchial washings polmerase chain reaction evaluation in the diagnosis of mycobacterium tuberculosis infection(İnönü Üniversitesi, Turgut Özal Tıp Merkezi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Malatya., 1998) Hasanoğlu, Canan; Yıldırım, Zeki; Köksal, Nurhan; Gökırmak, Münire; Günal, Selami; Durmaz, RızaÖz: Bu çalışma tüberküloz şüphesi olan vakalarda, bronş lavajı polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) incelemesinin klinik kullanımdaki değerini araştırmak için yapıldı. Çalışma ayırıcı tanılarında tüberkülozun bulunduğu 56 hastanın balgam ve bronş lavajı örneklerinin direkt mikroskopik, kültür ve PCR incelemelerinin sonuçlarını içermektedir. Hastaların tümüne bronkoskopi yapıldı. Bronş lavajı şüpheli lob veya segment bronşuna 20 ml NaCl %0.9 solüsyonu verilip aspire edildi. Alınan sıvı direkt mikroskopik inceleme, kültür ve PCR incelemelerinde kullanıldı. PCR işleminde hedef olarak Mycobacterium tuberculosis complex IS6110 insersiyon dizilişindeki 123-bp fragmanı kullanıldı. Çalışmamızın sonuçlarına göre 6 hasta doğru pozitif, 6 hasta yanlış pozitif olarak kabul edildi, yanlış negatiftik ise saptanmadı. Bronş lavajı PCR incelemesinin duyarlılığı %100, özgüllüğü ise %88 olarak bulundu. Bu bulgularla, bronş lavajı PCR incelemesinin en azından tüberküloz tanısını ekarte etmede kullanılabileceği düşünüldü.Öğe HBsAg pozitif serumlarda HBV-DNA'nın iki ayrı PCR yöntemi ile taranması ve sonuçlarının serolojik göstergelerle karşılaştırılması(1996) Sönmez, Emine; Durmaz, Rıza; Kızılkaya, Nedim; Özbilge, Hatice; Günal, Selami; Yoloğlu, SaimBu çalışmada İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'nda HBsAg pozitif serum ör¬neklerinden rastgele seçilen 80 serumda iki ayrı Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) yöntemi ile HBV-DNA bakıldı. Pröteinaz-K /fenol ekstraksiyon yöntemi (I. yöntem) ile serumların 25'inde (%3I.3) HBV-DNA pozi¬tifliği tespit edildi! Ticari kit (Micro DNA izolasyon kiti, Strategene ve Digene Sharp Signal System kiti) kulla¬nılan II. yöntemde, serumların 23'ünde (%28.8) HBV-DNA pozitif bulundu, HBeAg pozitif olan 18 serumun hepsinde (% 100) her iki yöntemle HBV-DNA tespit edildi. Anti-HBe pozitif olan 62 serumun 7'sinde (% 11.3) I. yöntem ile HBV-DNA pozitif iken II. yöntem ile 5'inde (% 8.1) pozitif bulundu. İki yöntem sonuçlan arasın¬da anlamlı fark tespit edilemedi (p> 0.05). Sonuç olarak PCR laboratuvarları HBV-DNA tespitinde bu iki yöntemden kendi koşullarına uygun olan birini tercih edebilirler.Öğe Kan kültürlerinden izole edilen staphylococcus aureus suşlarının antibiyotiklere direnç durumlarının değerlendirilmesi(2009) Gürsoy, Nafia Canan; Ersoy, Yasemin; Günal, Selami; Kuzucu, ÇiğdemÖz: Üç yıllık süre içerisinde (2005-2007) yatan hastaların kan kültürlerinden izole edilen 62 Staphylococcus aureus suşunun çeşitli antibiyotiklere duyarlılıkları araştırılmış ve metisilin dirençli suşların, hastaların klinik ve demografik verileri ile ilişkileri değerlendirilmiştir. Altmış iki izolatın 20’si (% 32) metisiline dirençli (MRSA), 42’si (% 68) metisiline duyarlı (MSSA) olarak tanımlanmıştır. MRSA suşlarının siprofloksasin, klindamisin, eritromisin, gentamisin, rifampisin ve tetrasikline karşı direnç oranları MSSA suşlarına göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0.05). Yoğun bakımda yatan, invaziv girişim yapılan, altta yatan hastalığı olan, oral dışı yolla beslenen ve idrar sondası olan hastalarda MRSA bakteriyemi oranları MSSA’dan daha yüksek bulunmuştur (p<0.05).Öğe M. Tuberculosis suşlarından elde edilen IS6110 restriction fragment length polymorphism sonuçlarının Tüberkülozun epidemiyolojisinde kullanılabilirliği(2002) Şenoğlu, Aydın; Evliyaoğlu, Ercüment; Durmaz, Rıza; Günal, SelamiBu çalışmada yüksek tüberküloz insidansına sahip olan ilimizde Mycobacterium tuberculosis izolatları arasında izoniazid, streptomisin, rifampisin ve etambutole direnç durumunu belirlemek, kökenler arasındaki "parmak izi" farklılığını araştırmak ve duyarlı ve dirençli suşlardaki DNA profil farklılıklarını karşılaştırmak amaçlanmıştır. Antitüberküloz ilaçlara duyarlılık testi ve "restriction fragment length polymorphism"(RFLP) analizi, 2000 yılı içinde tüberküloz tanısı konulan hastalardan izole edilen 94 M. tuberculosis kökeni üzerinde yapıldı. İlaç direnci BACTEC 460 radyometrik sistemle, moleküler tipleme ise IS6110 ve pTBN12 problar ile yapıldı. İzolatların 35'i (%37.2) en az bir, 7'si (%7.7) ise iki veya daha fazla ilaca dirençli bulundu. Streptomisin, izoniazid, rifampisin ve etambutole karşı direnç sırasıyla 12 (%12.8), 10 (%10.6), 3 (%3.2) ve 3 (%3.2) kökende saptandı. Üç kökende (%3.2) çoğul ilaç direnci saptandı. İki moleküler tiplendirme yönteminin sonuçları birlikte değerlendirildiğinde; incelenen 94 izolat içinde 74 (%78.7) farklı KFLP profili saptandı. Profillerin 62 (%55.96)'si ayrı, 12 profil ise iki veya daha fazla hastada (toplam 32) ortak olarak bulundu. Dirençli ve duyarlı suşlar arasındaki DNA profil farklılığı sırasıyla %85.7 ve %93.2; ortak profil bulundurma oranlan ise %25.7 ve %18.64 olarak bulundu. Sonuç olarak; duyarlılık sonuçlan ilaca dirençli infeksiyonların çoğundan streptomisin veya izoniazide dirençli kökenlerin sorumlu olduğunu göstermektedir. Artmış tüberküloz insidansı yanında ilaç direnci ve gruplaşma oranlarının (clustering rate) yüksek düzeylerde saptanması mevcut kontrol programlarında problemler olduğunu ortaya koymaktadır. Moleküler tipleme yöntemleriyle desteklenecek yeni kontrol stratejileri tüberkülozu azaltmada daha etkili olabilir.Öğe Malatya ilinde seçilmiş bazı risk gruplarında wright tekniği ile brusella taraması(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1995) Aslan, Turan; Genç, Metin; Güneş, Gülsen; Pehlivan, Erkan; Günal, SelamiMalatya ilinde Ekim 1994 - Mayıs 1995 arasında seçilmiş bazı gruplarda Wright aglutinasyon testi kullanılarak Bruselloz seropozitifliği araştırıldı. Pendik Veteriner Araştırma Enstitüsü’ nün standart B.abortus antijeni kullanıldı. 1/40 ve üstü titredeki serumlar pozitif kabul edildi. On yaşın üstünde olan 486 kişiden alınan serumların 25’ inde pozitif sonuç (% 5.1) görüldü. Sadece hayvan veya et teması olanlar ile sadece taze peynir tüketenler arasında anlamlı fark bulunmadı. Fakat, hayvan veya et teması olanlar veya taze peynir tüketenler ile maruziyeti olmayanlar arasında anlamlı fark bulundu.Öğe Malatya yöresinde bruselloz prevalansı(İç Hastalıkları Dergisi (:Dahili Tıp Bilimleri Dergisi ), 1997) Sönmez, Emine; Durmaz, Bengül; Aladağ, Murat; Şahin, Kazım; Özbilge, Hatice; Günal, Selami; Yüksekağaç, MehmetÖz:Malatya Akçadağ ilçesine bağlı Ilıcak köyünde, Nisan-Mayıs 1995 tarihlerinde 40 çiftçi aile¬sinin 160 ferdi, hu ailelerin 100 küçük ve büyük baş hayvanı ve bu hayvanların sütleri brusel¬loz yönünden araştırıldı. Taranan 40 ailenin 5'inde (%12.5), 160 kişinin 9'unda (%5.62) Rose Bengal (RB) testi ile pozitif sonuç alındı. Wright aglutinasyonu (WA) ile 160 kişinin 10'unda (% 6.25) seropozitiflik saptandx._ Serolojik olarak incelenen 100 hayvanın 6O'ı koyun, 40i sığı r idi. Altmış koyunun 2'sinde C%3-33) ve 40 sığırın l'inde (%2.5) her iki testle (RB ve WA) pozitif so¬nuç alındı. Pozitiflik saptanan 3 hayvanın yine seropozitiflik saptanan ailelerden 2'sine ait ol¬ması dikkat çekmekteydi. Ring testi seropozitif olan bu 3 hayvanın sütünde pozitif bulundu.Öğe Malatya yöresinde tetanoz immünitesi(Flora İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Dergisi, 2000) Çetin, Cumali; Sönmez, Emine; Bayındır, Yaşar; Şerefhanoğlu, Kıvanç; Günal, SelamiÖz: Bu çalışmada Malatya yöresinde yaşayaru yaşları I ile 79 arasında değişen 89'u erkek, 86'sı kadın olmak üzere toplam 175 kişinin kanlarında tetanoza karşı oluşmuş antitoksin düzeylerini "enzyme linked immunosorbent assay (ELISA)" yöntemi ile araştırdık. Sıfır-12 yaş grubunda % 14.3, 13-20 yaş grubunda %5.9, 21-30 yaş grubunda %25, 31-50 yaş grubunda %74.3, 51 ve üzeri yaş grubunda %85.7 oranında antitoksin düzeyinin kesin koruyucu düzeyin altında olduğunu tespit ettik. Çalışmamızda erkek popülasyonu ile kadın popülasyonu arasında koruyucu immünite açısından istatistiki anlamda bir fark bulunamadı. Otuzbir ve üzeri yaşlarda koruyucu immünite düzeyinde kadın po-pülasyonda daha belirgin olmak üzere büyük oranlarda azalma olduğu gözlendi. Sıfır-30 yaş gruplarında tetanoz bağışıklığı, 31 ve üzeri yaş gruplarından daha yüksekti. Bu istatistiki olarakta anlamlı idi (p < 0.05). Sonuç olarak; tetanozun eliminasyonu için efektif immünizasyon programının hayatın başından sonuna kadar yayılması sağlanmalıdır. Aktif immünizasyonla koruyucu antitoksin seviyeleri elde edilebilmiş kişilerde 10 yılda bir destekleyici aşıların yapılmasının uygun olacağı kanaatindeyiz. Böylece toplum, morbidite ve mortali tesi oldukça yüksek olan ve hastalık meydana geldiğinde tedavi maliyeti de oldukça pahalı olan tetanoz hastalığından korunmuş olacaktır.Öğe Mersin ilinde çiğ sütlerden Mycobacterium bovis ve tüberküloz dışı mikobakterilerin izolasyonu ve tanımlanması(2012) Aydın, Fatma Esin; Ülger, Mahmut; Emekdaş, Gürol; Aslan, Gönül; Günal, SelamiÖz: Çalışmamızda, sığır çiğ süt örneklerinde Mycobacterium bovis ve tüberküloz dışı mikobakteri (non-tu- berculous mycobacteria; NTM) türlerinin izolasyonu, tanımlanması ve kullanılan yöntemlerin tanısal per- formanslarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada, Nisan 2008-Haziran 2008 döneminde Mersin ilindeki beş köyden toplanan 145 sığır çiğ süt örneği incelenmiş; bu örneklerde mikobakteri varlığı Ehr- lich-Ziehl-Neelsen (EZN) boyama yöntemi, Löwenstein-Jensen (LJ) besiyerinde kültür ve polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile araştırılmıştır. Toplam 145 çiğ süt örneğinden hazırlanan yaymaların EZN boyama sonucunda sadece 1 (%0.7) örnekte aside dirençli basil (ARB) görülmüş, 11 (%7.6) örneğin LJ besiyerin- de kültürü pozitif olarak belirlenmiş ve 6 (%4.1) örnekte PCR ile mikobakteri DNAsı tespit edilmiştir. Kül- tür pozitif bir örneğin, hem kaymak hem de pellet tabakasından mikobakteri izolasyonu yapılmıştır. İzo- latların tanımlanması, geleneksel biyokimyasal testler, PCR-RFLP (PCR-Restriction Fragment Length Poly- morphisms) ve spoligotiplendirme (spacer oligonucleotide typing) yöntemleriyle gerçekleştirilmiştir. Kül- türde izole edilen toplam 12 izolattan biri Mycobacterium tuberculosis kompleks (MTC), 11i de NTM ola- rak tanımlanmıştır. PCR-RFLP sonuçlarına göre 11 NTM izolatının 6 (%54.5)sı Mycobacterium genavense , 2 (%18.2)si Mycobacterium simiae , 2 (%18.2)si Mycobacterium szulgai ve 1 (%9.1)i Mycobacterium for- tuitum olarak belirlenmiştir. MTC izolatı spoligotiplendirme yöntemiyle M.bovis olarak tanımlanmıştır. Ça- lışmamızın sonuçlarına göre, süt örneklerindeki izolasyon şansını artırmak için; hem pellet hem de kay- mak tabakalarından selektif LJ besiyerine (gliserolsüz, %0.4 sodyum pirüvatlı) ekim yapılmalı ve kültürle- rin mutlaka sekiz haftaya kadar inkübe edilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak bölgemizde sığır çiğ süt ör- neklerinde NTM %6.9 ve M.bovis %0.7 oranında izole edilmiş; insanların bu mikroorganizmalara doğru- dan temas yoluyla veya pastörize edilmemiş süt ürünlerinin tüketilmesiyle maruz kalabilecekleri bir kez daha vurgulanmıştır.Öğe Molecular diversity of drug resistant mycobacterium tuberculosis strains in western Turkey(Balkan Medical Journal, 2012) Sürücüoğlu, Süheyla; Günal, Selami; Özkütük, Nuri; Biçmen, Can; Özsöz, Ayşe; Gazi, Hörü; Durmaz, RızaÖz: Amaç: Bu çalışmanın amacı Türkiye’nin Batısında izole edilen ilaca dirençli Mycobacterium tuberculosis kökenlerinin moleküler çeşitliliğini ve klonal ilişkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: 2006-2009 yılları arasında izole edilen sekizi rifampisine tek ilaç dirençli, 79’u çok ilaca dirençli olmak üzere toplam 87 köken IS6110 RFLP ve spoligotiplendirme yöntemleri ile incelenmiştir. Bulgular: Spoligotiplendirme sonuçlarına göre kökenlerin %7’si öksüz olarak tanımlanmış, %8’i ise SpoIDB4 veri tabanına göre tanımlanamayan ailelere ait bulunmuştur. Kökenlerin ait olduğu aileler LAM (%38), T (%35), Harlem (%7), Beijing (%2), S (%2) ve U (%1) olarak belirlenmiştir. Spoligotiplendirme sonuçlarına göre kümelenme oranı %75 olarak hesaplanmıştır. En baskın (%29) SIT kümesi SIT41’dir. IS6110 RFLP sonuçlarına göre 71 farklı IS6110 kalıbı izlenmiştir. Kökenlerin %26’sında kopya sayısı düşük bulunmuştur. Her iki yöntemin sonuçları birlikte değerlendirildiğinde kümelenme oranı %26 olarak bulunmuştur. Sonuçlar: Bölgemizde izole edilen ilaca dirençli tüberküloz basili kökenlerinin genotipik dağılımı çeşitlilik göstermektedir ve bölgemizde kümelenme oranı düşük bulunmuştur. Ancak ilaca dirençli kökenlerin kontrolü için daha kapsamlı ve uzun süren moleküler epidemiyolojik araştırmalara gereksinim vardır.Öğe Mycobacterium bovis’in etken olduğu tüberküloz olguları(2009) Aslan, Gönül; Kuyucu, Necdet; Çalıkoğlu, Mukadder; Ersöz, Gülden; Ülger, Mahmut; Emekdaş, Gürol; Günal, SelamiÖz: Başlıca infekte sütlerle bulaşan Mycobacterium bovis’in sebep olduğu tüberküloz; son yıllarda çok önceden alınan etkenlerin endojen reaktivasyonuyla, HIV-M.bovis ko-infeksiyonu ya da immünsüprese hastalarda fırsatçı infeksiyon olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada laboratuvarımızda 2008 yılı içinde farklı kliniklerden izole edilen M.bovis izolatları irdelenmiştir. Klinik özellikleri, klasik kültürde uzun üreme süresi ve identiŞkasyonda Mycobacterium tuberculosis’den farklılık gösteren üç olguya ait izolatlar spoligotiplendirme yöntemiyle M.bovis olarak belirlenmiştir. Tüberküloz etkenlerinin tür düzeyinde ayrımını yapan laboratuvar yöntemlerinin kullanımının yaygınlaşması gerçek M.bovis olgu sıklığının ortaya çıkmasına ışık tutacaktır. Multidisipliner klinik yaklaşım gerektiren ve akciğer dışı yerleşen tüberküloz olguları için mikobakteriyoloji laboratuvarının daha etkin kullanılması ve klinik-laboratuvar işbirliğinin erken tanı ve tedavi avantajı sağlayacağı, morbidite ve mortaliteleri azaltacağı düşünülmelidir.Öğe Mycobacterium bovıs bcg suşunun neden olduğu fatal disemine enfeksiyon olgusu ve izolatın spoligotiplendirme ile tanımlanması(2010) Aslan, Gönül; Kuyucu, Necdet; Aydın, Esin; Günal, Selami; Emekdaş, GürolÖz: Aşı suşu olarak kullanılan Mycobacterium bovis BCG, bağışıklık yetmezliği olan bireylerde yaygın ve ciddi enfeksiyonlara yol açabilmektedir. Bu raporda, kistik fibrozis ön tanısı ile ileri incelemeye alınan ve dışkı örneğinden aside dirençli basil (ARB) izole edilerek spoligotiplendirme ile M.bovis BCG suşu olarak tanımlanan disemine fatal bir tüberküloz olgusu sunulmaktadır. Bir yaşındaki erkek hasta, 20 gündür devam eden ateş, öksürük ve ishal şikayeti ile hastaneye yatırılmış ve öyküsünden, 4 aylıktan itibaren tekrarlayan alt solunum yolu enfeksiyonları geçirdiği öğrenilmiştir. Olgunun ailesinde tüberküloz geçirme ya da hasta bir kişiyle temas öyküsü yoktur. Klinik muayenede fiziksel gelişme geriliği saptanan olgunun akciğer grafisinde retiküler ve retikülonodüler infiltrasyon belirlenmiştir. Hastanın ter testi, kistik fibrozis gen mutasyonu ve metabolik taramaları normal bulunmuş, yatışının 12. günü antibiyotik tedavisine rağmen ateşinin devam etmesi ve akciğer infiltrasyonlarının olması nedeniyle PPD uygulanarak, üç gün üst üste alınan mide açlık suyu ve dışkı örneklerinde aside dirençli basil (ARB) varlığı araştırılmıştır. PPD’si negatif olan ve örneklerin direkt mikroskobik incelemesinde ARB görülemeyen olgunun dışkı kültüründe Löwenstein-Jensen besiyerinde 38. günde ARB üremesi saptanmıştır. BACTEC MGIT (Mycobacterial Growth In- dicator Tube) 960 sistemiyle (Becton-Dickinson, ABD) yapılan duyarlılık testinde, izolatın rifampin, izoniazid, streptomisin ve etambutole duyarlı olduğu belirlenmiştir. İzolatın PNB (para-nitrobenzoic acid) be- siyerinde ürememesi ve niasin ve nitrat aktivitesinin negatif olması üzerine spoligotiplendirme (spacer oligonucleotide typing) yapılmış ve M.bovis BCG suşu için karakteristik olan DR lokuslarının varlığı saptanmıştır. Kültür pozitifliği kliniğe bildirildiği zaman ise hastanın yaklaşık iki hafta önce kaybedildiği öğrenilmiştir. Sonuç olarak sunulan bu olgu, mikobakteriyoloji laboratuvarlarının daha etkin kullanılması gerekliliğini ve erken tanı ve tedavi ile morbidite ve mortalite oranının azaltılmasında klinik-laboratuvar iş birliğinin önemini vurgulamaktadır.Öğe Phenolic compounds and antimicrobial activity of inula sarana boiss(Planta Medica, 2013) Özhan, Onural; Gökbulut, Alper; Günal, Selami; Şarer, EnginThe genus Inula (Asteraceae) has more than hundred species distributed mainly in Europe, Africa and Asia. Inula species are used as a folk medicine due to their anti-inflammatory, antiseptic, antipyretic, hepatoprotective, antitussive and expectorant effects (1). Inula sarana Boiss. is an endemic herb growing wild in southern Turkey (2). Up to now, only one study on this plant has been conducted in Turkey (3). In the coarse of our continuing search on the Inula species, we investigated the total phenolic content, phenolic compounds and the antimicrobial activity of different parts of Inula sarana. Total phenolic content of the plant was estimated using the Folin-Ciocalteu method. The higher amount of total phenolics was found in the aerial parts of the plant. The qualitative and quantitative analysis of the phenolic compounds were performed by RP-HPLC. Our results revealed that while all the investigated parts of the plant contain chlorogenic and ferulic acids; the flowers and leaves also contain gallic acid and luteolin; apigenin was determined only in the flowers. Antimicrobial activity of the flower, leaf and root extracts of the plant were assayed against S. aureus, E. faecalis, A. baumannii, K. pneumoniae, P. aeruginosa, P. vulgaris, E. aerogenes, E. coli, C. albicans and C. tropicalis by using agar dilution method. The flower and root extracts were found to be more active against yeasts compared to bacteria. The flower extract exhibited the most effective antibacterial activity against S. aureus and K. pneumoniae, while the leaf extract is very potent against S. aureus and E. coli.Öğe Pleurotus ostreatus'un Doğal ve Kültür Formlarının Antimikrobiyal Aktiviteleri ve Mineral Madde İçeriklerinin Belirlenmesi(Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 2016) Sevindik, Mustafa; Akgül, Hasan; Günal, Selami; Doğan, MuhittinÖz: Bu çalışmada Pleurotus ostreatus Jacq. ex. Fr.'un Gaziantep ilinden toplanan doğal formu ve marketlerde satışı yapılan kültür formu materyal olarak kullanılmıştır. P. ostreatus'un etanol özütlerinin antimikrobiyal aktiviteleri agar dilüsyon yöntemiyle belirlenmiştir. Ayrıca yaş yakma metodu ile atomik absorpsiyon spektrofotometresinde mineral madde içerikleri saptanmıştır. Yapılan çalışmalar ile P. ostreatus'un doğal ve kültür formlarının gerek antimikrobiyal aktivitelerinin gerekse mineral madde içeriklerinin tespiti ve kıyaslanması amaçlanmıştır. Yapılan çalışmalarda mantarların düşük antimikrobiyal etkiye sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca metal seviyelerinin doğal formunda daha yüksek olduğu görülmüştür.Öğe Polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) yöntemi kullanılarak mycobacterium tuberculosis suşlarının tiplendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 1998) Günal, SelamiFarklı hastalardan izole edilen M. tuberculosis suşlarının epidemiyolojik açıdan ilişkilerini ortaya koyabilmek amacıyla, polimeraz zincir reaksiyon (PZR) yöntemi kullanılarak moleküler tiplendirme yapılmıştır. Araştırmada, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Araştırma Enstitüsü, Tüberküloz laboratuvarına ülkemizin değişik bölgelerinden gönderilen 160 ve laboratuvarımızdan izole edilen 21 suş ile, tüberküloz hastalığı olan dört aileye ait 13 kişiden alman balgamlardan hazırlanan DNA örnekleri üzerinde yapıldı. İncelenen 181 suş arasından 50 farklı tip saptanmıştır. Bu tiplerde 1353 ila 118 baz çifti uzunlukta 1 ila 7 farklı band bulunmuştur. En fazla 310 ve 550 baz çifti uzunlukta bantlar gözlenmiştir. Farklı coğrafik bölgelere özgü herhangi bir tip bulunamamıştır. Aynı aileden olan tüberküloz hastalarından benzer genotipler saptanmıştır. Bir hastaya ait örnekten, farklı zamanlarda yapılan 10 ayrı PZR uygulamasından, hep aynı sonuç alınmıştır. Epidemiyolojik yönden ilişkili olmayan hastalardan izole edilen suşlar, farklı genotipte bulunmuştur. Antitüberküloz ilaçlara dirençli olan suşlara özgü herhangi bir genotip bulunamamıştır. Bulgular, Ross ve Dwyer taralından geliştirilen bu PZR yönteminin, ülkemizdeki tüberküloz basillerinin tiplendirilmesinde güvenle kullanılabileceğini göstermektedir. 39Öğe Polymerase chain reaction for detection of mycobacterium tuberculosis in clinical specimens(Turkish Journal of Medical Sciences, 1997) Durmaz, Rıza; Durmaz, Bengül; Günal, SelamiAbstract: In order to determine the senstivity of the polymerase chain raaction (PCR) for rapid diagnosis of tuberculosis, 157 clinical specimens of sputum (n=111), urine (n=29), cerebrospinal fluid (n=6) and others (n=11) were examined with PCR and conventional method. Of these samples, 68 were obtained from tuberculosis patients (33 from smear and/or culture positive for Mycobacterium tuberculosis; 35 from patients with clinically active, smear and/ or culture negative), 29 from patients whose antituberculous treatment was interrupted one year previously, 59 from patients without any definitive diagnosis for tuberculosis and one from a patient whose sputum yielded atypcial mycobacterium. The PCR positivity for these groups was 76.4%, 24.1% and 25.4%, respectively. The polymerase chain reaction was negative in the sample from which atypical mycobacterium was isolated. The sensitivity of the PCR was found to be 100 % for the specimens with smear and/or culture positive for Mycobacterium tuberculosis complex (33/33). PCR was found positive in 39 (81.2%) of 48 sputum, 7 (87.5%) of 8 urine, 2 (67%) of 3 cerebrospinal fluid and 4 (44.4%) of 9 other specimens from active tuberculosis patients. These results indicate that the polymerase chain reaction can be used to detect Mycobacterium tuberculosis complex in urine and cerebrospinal fluid as reliably as in sputum.Öğe Tüberkülozun tanısında polimeraz zincir reaksiyon yönteminin değeri: Dört yıllık sonuçların karşılaştırılması(İnfeksiyon Dergisi, 2000) Tekerekoğlu, Mehmet Sait; Durmaz, Rıza; Günal, SelamiÖz: Tüberkülozun erken tanısında Polimeraz Zincir Reaksiyon (Polymerase Chain Reaction=PCR) yönteminin değerini ortaya koymak amacıyla bu çalışma yapılmıştır. Son dört yıl içinde tüberküloz ön tanısı alan hastalardan alınan 1282 balgam, 540 idrar ve 380 steril vücut sıvısı olmak üzere toplam 2202 örmeğin mikroskobi, kültür ve PCR sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. İncelenen balgam örneklerinin %15'inde Asidorezistan Basil (ARB), %16'sınde kültür, %32'sinde ise PCR pozitif bulunmuştur. İdrar örneklerinde bu oran sırasıyla %15, %13.5 ve %25 olarak saptanmıştır. Steril vücut sıvılarının %11'inde ARB, %12'sinde kültür ve %23'ünde PCR pozitif bulunmuştur. Genel bir değerlendirme yapıldığında, 2202 klinik örneğin %14.2'sinde ARB, %14.3'ünde kültür ve %28.9'unda PCR pozitif idi. Asidorezistan basil pozitifliğine göre PCR'nun duyarlılığı balgam için %87, idrar için %70 ve steril vücut sıvıları için % 80 olarak saptanmıştır.