Yazar "Kafkas, Muhammed Emin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acute Effect of Different Stretching Protocols on Flexibility, Yoyo IR-1 and Repeated Sprint Ability Performance(2019) Kafkas, Muhammed Emin; Çınarlı, Fahri Safa; Eken, Özgür; Aydın, Yalçın; Kafkas, ArmağanAbstract: The purpose of this study was to examine the acute effect of different stretching protocols on flexibility, Yo-Yo IR-1 and repeated sprint performance. The sample group of this study consists of 15 male who were doing regular exercise at least 3 years. This group performed 5 different stretching protocols on non-consecutive days. Stretching protocols were determined as follows: light jogging for only 5 minutes (NS), light jogging and static strectching (SS), light jogging and dynamic stretching (DS), light jogging and static + dynamic stretching (SDS), light jogging and dynamic + static stretching (DSS). Altough participants did not have a statistically significant effect on flexibility performance (p> 0.05), the best flexibility value was SS. Repeated sprint performance (best) values of different stretching protocols did not have statistically significant effect on repeated sprint performance (moderate, worst, decline, post fatigue index) values (p> 0.05). Repeated sprint performance was found to have a statistically significant effect on Borg values and HR mean values (p <0.05). It was found that Yo-Yo IR-1 has a statistically significant effect on BORG values, Yo-Yo IR-1 performance HR (pre) values, Yo-Yo IR-1 performance HR (middle) values and Yo-Yo IR-1 performance lactate values (p<0.05). According to the findings obtained as a result of the research; it has been observed that different stretching protocols have different effects in terms of repeated sprint, flexibility and Yo-Yo IR-1 performance parameters. Overall, these results suggest that flexibility performance may be improve after static stretching exercise.Öğe Beden eğitimi ve spor bölümü özel yetenek sınavına katılan öğrencilerde benlik saygısı ve duygusal zeka(2010) Karademir, Tamer; Döşyılmaz, Enver; Kafkas, Muhammed EminÖz: Bu araştırma, beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümü özel yetenek sınavına giren adayların, kendileri ile ilgili algılamalarını içeren benlik saygıları ve sosyal etkileşimlerde duygusal becerileri kullanabilme yeteneklerini içeren duygusal zeka düzeylerinin bazı sosyo-demografik özelliklere göre değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla, araştırmaya gönüllü olarak katılmak isteyen ve sınava başvuran 124 erkek, 46 bayan toplam 170 kişiye; benlik saygısı ölçeği (Rosenberg’s Self Esteem Scale (RSES)) ve duygusal zeka ölçeği (Schutte Emotional Intelligence Scale (SEIS)) uygulanmıştır. Verilerin analizinde, SPSS paket programından yararlanılmıştır (p< 0,05). Araştırma sonucu, yaş, sosyal ve sportif etkinliklere katılım, aile tipi, aile tutum ve davranış şekillerinin benlik saygısı ve duygusal zeka düzeylerini etkileyen ortak değişkenler olduğu tespit edilmiştir.Öğe Beden eğitimi ve spor yüksekokulu özel yetenek sınavına giren adayların kaygı düzeyleri ile özel yetenek sınav performansları arasındaki ilişkinin incelenmesi(İnönü Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 2014) Kafkas, Armağan Şahin; Yıldırım, Taşkın; Kafkas, Muhammed Emin; Özen, GökmenBu araştırma, beden eğitimi ve spor yüksekokulu özel yetenek sınavına giren adayların durumluk ve sürekli kaygı durumları ile sınav performansları arasındaki ilişkiyi çeşitli değişkenler açısından incelenmesini amaçlamaktadır. Araştırmanın evreni 2009-2010 eğitim öğretim yılında İnönü Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu özel yetenek sınavına katılan 1060 adaydan oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise bu adaylardan gönüllü olarak çalışmaya katılmayı kabul eden 648 aday oluşturmaktadır. Araştırmada sınava giren adayların kaygı durumlarını belirlemek için Spielberger’in “Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri” kullanılmıştır. Bu çalışmada, elde edilen veriler değerlendirilirken ölçme araçlarının birinci bölümünde yer alan bağımsız değişkenler için betimsel istatistik hesaplamaları yapılmıştır. Varyanslar homojen olmadığı için, katılımcıların verdikleri yanıtların bağımsız değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla “Kruskal Whallis H Testi” yapılmıştır. Araştırmada sınava giriş sayısı değişkeni açısından adayların daha kaygılı olduğu ve özel yetenek sınav puanı (ÖYSP) arasında anlamlı biçimde farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Adayların, birinci aşama ve ikinci aşama sportif başarı puanları ile kaygı puanları arasında anlamlı farklılık görülmemiştir. Sınava giren adayların durumluk kaygı puanları ile ikinci aşama puanları arasında ise ters yönlü düşük düzeyde bir ilişki görülmektedir. Sınava giren adayların durumluk kaygı puanlarının yüksek olması ikinci aşama puanlarının düşmesine, dolayısıyla bir başarısızlığa neden olabilecektir.Öğe The clinical effects of somatotype difference on isokinetic knee muscle strength and dynamic balance scores(Baycınar medıcal publ-baycınar tıbbı yayıncılık, ornek mh dr suphı ezgı sk saray apt no 11 d 6, atasehır, ıstanbul 34704, turkey, 2018) Şenol, Deniz; Özbağ, Davut; Kafkas, Muhammed Emin; Acak, Mahmut; Baysal, Özlem; Kafkas, Armağan Şahin; Taşkıran, Celal; Çay, Mahmut; Yağar, Derya; Özen, GökmenObjectives: The aim of this study was to present the somatotype features of young individuals without any symptoms and to identify whether isokinetic knee muscle strength and dynamic balance scores are affected by somatotype difference. Patients and methods: A total of 146 participants (88 males, 58 females; mean age 22.5 +/- 1.9 years; range 19 to 28 years) who had no symptoms were included in this study. Somatotypes of the participants were calculated using the Heath-Carter formula, and anthropometric measurements were taken from each participant. Knee flexion and extension muscle strengths at angular speeds of 90 degrees/sec, 120 degrees/sec and 150 degrees/sec were measured from the dominant and non-dominant limbs of the participants. Total balance, anterior/posterior balance, and medial/lateral measurements were made to evaluate dynamic balance performances. Results: Six different somatotypes were found. Endomorphic mesomorph was the most common somatotype in 56 participants. There was no significant somatotype difference in men and women for dominant and non-dominant knee extension and flexion peak strength values at angular speeds of 90 degrees/sec, 120 degrees/sec and 150 degrees/sec (p>0.05). No significant difference was found between the balance scores of men and women who had different somatotypes (p>0.05). Conclusion: Anatomic structure of the body, which is suitable for the sports branch, has an increasing effect on performance.Öğe The clinical effects of somatotype difference on isokinetic knee muscle strength and dynamic balance scores (vol 64, pg 28, 2018)(Baycinar Medical Publ-Baycinar Tibbi Yayincilik, 2020) Senol, Deniz; Ozbag, Davut; Kafkas, Muhammed Emin; Acak, Mahmut; Baysal, Ozlem; Kafkas, Armagan Sahin; Taskiran, Celal[Abstract Not Available]Öğe Comparison of rectus femoris architecture and somatotype between well-trained bodybuilders and soccer players(2022) Çınarlı, Fahri Safa; Kafkas, Muhammed Emin; Yıldırım, TülayObjective: Training has different adaptive effects on muscle architecture and body types in the long term. The purpose of this study was to compare rectus femoris architecture and somatotypes of well-trained bodybuilders and soccer players. Material and Methods: A total of thirty male athletes (15 bodybuilders and 15 soccer players, with at least 5 years of training experience) were included in the study. The thickness of the rectus femoris muscle (MT), pennation angle (PA), and fascicle length (FL) were measured using B-mode ultrasound and somatotyping has been performed by the Heath-Carter method. Results: PA (19.1%, p=0.007) and MT (11.5%, p=0.039) were greater in bodybuilders than soccer players, while FL was similar (5%, p=0.220) between athletes. A moderate effect size (ES) was found at MT (ES = 1.06; 95% CI) and a large ES at PA (ES = 1.55; 95% CI). Somatotyping has revealed that bodybuilders were endomorphic mesomorph (3.01-5.74-2.05) and soccer players were mesomorph-ectomorph (2.52-3.58-3.80). Conclusion: Training affects muscle morphology and somatotype of athletes with regard to sport specific training patterns in long term. Revealing the adaptive characteristics of muscle architecture and somatotypes may help sports scientists and coaches in train planning and modification.Öğe The effect of active vs passive recovery and use of compression garments following a single bout of muscle-damaging exercise(Ios Press, 2022) Sahin, Fatma Beyza; Kafkas, Armagan Sahin; Kafkas, Muhammed Emin; Taskapan, Mehmet Cagatay; Jones, Andrew MarkBACKGROUND: Some recovery strategies are needed to reduce or eliminate the effect of negative symptoms caused by exercise. OBJECTIVE: The aim of this study was to determine the effect of different types of recovery after single-bout strength exercises on biomarkers of muscle damage, cytokine release and lactate elimination. METHODS: Following familiarization, 10 male volunteers performed four randomized recovery protocols (passive or active recovery with or without compression garments) following a single bout of resistance exercise (squat and deadlift exercises). The blood creatine kinase (CK), lactate dehydrogenase (LDH), interleukine-6 (IL-6), and tumor necrosis factor-alfa (TNF-alpha) values were measured before and after exercise, and after 24, 48, 72 hours. RESULTS: The CK analysis showed that all protocols significantly increased (p < 0.05) CK activity compared to the pre and 24 h post time points. Interestingly, protocol 3 and 4 significantly decreased (p < 0.05) CK activity compared 24 and 72 h post-exercise. LDH, IL-6, and TNF values did not show significant difference (p > 0.05) at the time points tested. CONCLUSIONS: Active recovery is an effective method for reducing the severity and duration of muscle damage and for accelerating the clearance of blood lactate (BLa) following a single bout of strength training. There is no added benefit of using compression garments.Öğe The effect of strength exercises at different angular velocities on muscular LDH and CK(Ios Press, 2014) Kafkas, Muhammed EminBACKGROUND: Serum creatine kinase (CK) enzyme activity and lactate dehydrogenase (LDH) concentrations are used as indicators of muscle cell membrane state and muscular damage after exercise. The present study examined the effect of concentric strength exercises done at different angular velocities and different stopover durations between sets on the LDH concentrations and CK enzyme activity of participants. METHOD: The study included 32 sedentary male volunteers (21.35 +/- 3.10 years, 71.80 +/- 6.20 kg and 178.40 +/- 11.90 cm). Subjects were randomly separated into four different groups according to stopover: a) a group performing concentric muscle strength exercises at 60 degrees/s with 1-min stopover (CEG1-60 degrees), b) a group with 3-min stopover (CEG3-60 degrees), c) a group performing concentric muscle strength exercises at 120 degrees/s with 1-min stopover (CEG1-120 degrees), and d) a group with 3-min stopover (CEG3-120 degrees). The LDH and CK concentrations of the four groups were measured pre- and post-exercise and at 24, 48 and 72 hours. RESULTS: Within both CEG1-120 degrees and CEG3-120 degrees, there were significant differences in LDH concentrations between pretest-24-h times (p < 0.05). The LDH concentrations were the highest at 24-h for all groups. When the LDH concentrations were compared between both CEG1-60 degrees vs. CEG1-120 degrees and CEG3-60 degrees vs. CEG3-120 degrees significant differences were found between pretest-posttest and pretest-24-h times. LDH concentrations were higher for both CEG1-60 degrees and CEG3-60 degrees. CONCLUSION: Concentric muscle exercises performed at different angular velocities result in differences in both LDH and CK values. These differences are particularly evident following higher intensity exercises. Thus, high-intensity concentric muscle exercises may increase the risk of muscle damage among beginners and amateur sportsmen.Öğe THE EFFECTS OF KINESIO TAPING ON LATERAL EPICONDYLE PAIN AND HANDGRIP MUSCLE STRENGTH DURING TENNIS TOURNAMENT(Univ Zagreb, Fac Kinesiology, 2017) Kafkas, Muhammed Emin; Kafkas, Armagan; Durmus, Bekir; Acak, Mahmut[Abstract Not Available]Öğe Effects of low and high intensity interval training exercises on VO2max and components of neuromuscular and vascular system in male volunteers(Jmni, 2022) Eken, Oezguer; Kafkas, Muhammed EminObjectives: To evaluate the effects of different intensity exercises on maximal oxygen consumption (VO2max and levels of components, namely brain-derived neurotrophic factor (BDNF), tyrosine kinase receptor B (TrKB), vascular endothelial growth factor (VEGF), peroxisome proliferator activated receptor-gamma coactivator (PGC-1 alpha), and irisin. Methods: Thirty-six male participants were divided into control (CNT), low-intensity (LIIT), and high-intensity interval training (HIIT) groups. LIIT and HIIT groups consisted of 8 exercises (20 s work and rest in each repetition, respectively) conducted for 4 weeks. VO2max and protein component levels were determined pre-and post-training. VO2max capacity was also determined using the Yo Yo Intermittent Recovery Test-1 (Yo Yo IR-1). Statistical analysis was conducted to determine significance of the differences observed. Results: According to the YoYo IR-1, VO2max, serum BDNF, VEGF, PGC1 alpha, irisin, and TrkB data obtained in the study, a statistically significant difference between the groups was observed (p < 0.05). While the interaction effect was found to be statistically significant in the study using PGC1 alpha, VEGF, and TrkB data (p < 0.05), it was not found to be statistically significant using YoYo IR-1, VO2max, serum BDNF, or irisin data (p > 0.05). Conclusion: HIIT and LIIT improved all study parameters, while HIIT showed a greater effect than LIIT.Öğe FARKLI ISINMA PROTOKOLLERİNİN 1-MAKSİMUM TEKRAR SKUAT PERFORMANSI ÜZERİNE AKUT ETKİSİ(Spor ve Performans Araştırmaları Dergisi, 2018) Kafkas, Muhammed Emin; İlbak, İsmail; Eken, Özgür; Çınarlı, Fahri Safa; Kafkas, Armağan Şahin; Yılmaz, NurkanÖz: Bu çalışmada farklı ısınma protokollerinin 1-maksimal tekrar skuat performansına (1-MT) etkisinin belirlenmesi amaçlandı. Araştırmanın örneklem grubunu en az 3 yıl düzenli fitness sporu yapan 9 erkek (yaş: 25 ± 4,1 yıl, boy: 173,22 ± 8,46 cm, vücut ağırlığı: 75 ± 8,37 kg) oluşturdu. Katılımcılar birbirini izlemeyen günlerde 4 farklı ısınma protokolü uyguladılar. Isınma protokolleri olarak “5 dakika hafif tempo koşu (IUE)”, “5 dakika hafif tempo koşu ve statik ısınma (SI)”, “5 dakika hafif tempo koşu ve dinamik ısınma (DI)”, “5 dakika hafif tempo koşu ve proprioseptif nöromusküler fasilitasyon ısınma (PNF)” uygulandı. Araştırma verilerinde farklı ısınma protokollerinin 1-MT üzerine etkisinin belirlenmesinde “Repeated Measures Anova” testi, performansın hangi ısınma protokolü lehine olduğunun tespitinde çoklu karşılaştırma testlerinden “Bonferroni” analizi uygulandı. Sonuç olarak katılımcıların 1-MT skuat performansı sırasıyla IUE (120.56 kg), PNF (112,78 kg), SI (106,67 kg), DI (122,22 kg) arasında istatistiksel olarak farklılık olduğu tespit edildi (p<0,05). Ayrıca, gönüllülerin skuat 1-MT performansı değerlerinin en fazla dinamik ısınma sonrası görüldüğü belirlendi. Antrenör ve sporculara skuat hareketi öncesinde performanstan daha çok verim alabilmeleri amacıyla dinamik ısınma uygulamaları önerilmektedir. Başlık (İngilizce): ACUTE EFFECT OF DIFFERENT WARM UP PROTOCOLS ON 1- REPETITION MAXIMUM SQUAT PERFORMANCE Öz (İngilizce): In this study, the aim was to define maximal squat repetition performance (1-RM) of different warm up protocols. The sample group of this study consists of 9 males (age: 25 ± 4.1 years, stature: 173.22 ± 8.46 cm, body mass: 75 ± 8.37 kg) who were doing regular fitness for at least 3 years. This group performed 4 different warm up protocols on non-consecutive days. Warm up protocols were determined as follows: light jogging for only 5 minutes, light jogging and static warm up for 5 minutes, light jogging and dynamic warm up for 5 minutes, light jogging for 5 minutes and proprioceptive neuromuscular facilitation. "Repeated Measures Anova" test was used to determine the effect of different warm up protocols on 1-RM of the study data, and "Bonferroni" analysis of multiple comparison tests was used to determine which warm up protocol was favored for the performance. As a result of this study, participants' 1 maximal squat performance was found to be statistically different between NW (120.56 kg), PNF (112.78kg), SW (106.67kg), DW (122.22kg) respectively (p<0.05). Additionally, 1-RM squat performance values were observed highest after dynamic warm up. Dynamic warm up protocols are recommended to trainers and sportsmen in order to get more performance before the squat movement.Öğe Farklı Germe Egzersizi Protokollerinin Bazı Anaerobik Motorik Testler Üzerine Akut Etkileri(2019) Aydın, Yalçın; Kafkas, Armağan; Çınarlı, Fahri Safa; Kurt, Cem; Eken, Özgür; Kafkas, Muhammed EminÖz: Amaç: Bu çalışmada farklı germe egzersizi protokollerinin bazı anaerobik motoriktestler üzerine akut etkisinin incelenmesi amaçlandı.Gereç ve Yöntemler: Araştırmaya en az üç yıldır düzenli spor yapan 15 erkekdenek, (yaş: 21.8±1.4 yıl, boy 1.77±0.32 m, vücut ağırlığı: 69.1±6.7 kg, vücut kütleindeksi (VKİ) 21.9±2.0 kg/m2 ve vücut yağ oranları (VYO) 10.9±4.0 %) gönüllü olarakkatıldı. Gönüllülere birbirini izlemeyen günlerde beş farklı germe egzersizi protokolü uygulandı. Germe egzersizi protokolleriolarak 5 dk hafif tempo koşu (GUE), 5 dk hafif tempo koşu ve statik germe egzersizi (SG), 5 dk hafif tempo koşu vedinamik germe egzersizi (DG), 5 dk hafif tempo koşu ve statik germe egzersizi + dinamik germe egzersizi (SDG), 5 dkhafif tempo koşu ve dinamik germe egzersizi + statik germe egzersizi (DSG) uygulandı. Farklı germe egzersiziprotokolleri arasındaki anlamlılık sınaması için tekrarlayan ölçümlü (repeated) ANOVA kullanıldı.Bulgular: Farklı germe egzersizi protokollerinin dikey sıçrama, zirve güç, ortalama güç, çeviklik performansısonuçları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olmadığı saptandı (p>0.05). Germe egzersizi protokollerinegöre, katılımcıların 10m, 20m ve 30m doğrusal koşu testi sonuçları istatistiksel olarak farklı (sırasıyla p<0.001, p<0.001ve p<0.01) anlamlı bulundu.Sonuç: Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre; farklı germe egzersizi protokollerinin ilgili motor performansparametreleri açısından farklı etkilere sahip olduğu görüldü. Antrenör ve sporculara 10m, 20m ve 30m doğrusal koşuperformansından daha çok verim alabilmeleri amacıyla öncesinde dinamik germe egzersizi uygulamaları önerilebilir.Öğe GÜVENLİ HAREKET STRATEJİSİ: ANTİ-HAREKET FELSEFESİ (GELENEKSEL DERLEME)(2021) Çınarlı, Fahri Safa; Kafkas, Muhammed EminÖz: Bu araştırma, lumbopelvik-kalça kompleksi olarak tanımlanan kasların optimizasyonunda, potansiyel güvenli egzersiz stratejisi olabilecek anti-hareket egzersiz yaklaşımının incelenmesi amacıyla geleneksel derleme türünde yazılmıştır. Yayımlanma yılı sınırlaması olmaksızın Google Akademik, PubMed ve Scopus arama tabanlarından “core exercise, safe exercise, spine and exercise” İngilizce anahtar kelimeleri kullanılarak konu ile ilişkili makaleler ele alınmıştır. Araştırma, sistematik derlem türünde yazılmadığı için tüm literatür makaleleri incelenmemiştir. Fitness sektöründe merkezi bölgeye yönelik egzersiz rutinlerine rastlamak mümkündür. Ancak tekrarlı eğilme-bükülme hareketlerinin omurgada herniasyona yol açtığı iddia edilmektedir. Yanlış uygulama kaynaklı yapısal deformitelere bağlı olarak gelişen bel ağrısı görülme oranında artış olduğu bilinmektedir. Epidemiyolojik olarak genellikle posterior zincir hattındaki instabilite veya spesifik olarak zayıf lomber omurga kaynaklı rahatsızlıklara toplumun büyük bir bölümünde rastlamak mümkündür. Diğer taraftan merkezi bölgenin gelişmesinde alternatif güvenli ve etkili egzersiz metodolojilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada, anti-hareket yaklaşımının omurga sağlığını ön planda tutan güvenli egzersiz stratejilerinden bir tanesi olabileceği düşünülmektedir. Bu beklentinin dayanağı, egzersiz sırasında vertebral sütunun mekanik olarak minimal iç dirence maruz kalmasıdır. Anti-hareket uygulamalarında, omurga güvenli aralık olarak isimlendirilen sınırlarda kalmakta ve dış kuvvetlere karşı moment kuvveti meydana gelmektedir. Omurganın güvenli sınırlar içerisinde tutulması ile vertebral deformitelerin veya mekanik olarak hareket kaynaklı pek çok negatif geri-bildirimin önlenebileceği düşünülmektedir. Derlemede anti-hareket uygulamalarının terminolojisinden, mekanizmalarından ve egzersiz katılımcıları açısından potansiyel progresyon stratejilerinden bahsedilmektedir. Egzersiz katılımcıları kendi sınırlılıkları veya beklentileri doğrultusunda farklı ekipman veya çoklu düzlemlerde uygulanan yeni anti-hareket kalıpları geliştirebilirler ve böylece egzersizden maksimum verim elde edebilirler.Öğe Impact of differing eccentric-concentric phase durations on muscle damage and anabolic hormones(Ios Press, 2024) Kizilay, Fatma; Kafkas, Muhammed Emin; Taskapan, Mehmet Cagatay; Demirel, Ali Haydar; Radak, ZsoltBACKGROUND: Resistance exercises are widely used to enhance muscle hypertrophy. Hypertrophy occurs with effect of mechanical loading, metabolic stress, and muscle damage. The time under tension in eccentric, isometric, and concentric phases of resistance exercises can alter muscle damage and anabolic hormone responses. OBJECTIVES: The aim of the study was to reveal the effect of the time spent in the concentric and eccentric phases of the movement on muscle damage and anabolic hormone response during resistance exercise. METHODS: Ten male subjects participated in the study. A, B, C tempo protocols were created by changing the time under tension to be 1 or 2 seconds in the eccentric and concentric phases of bench press and squat movements. In all protocols, isometric phases were 0 sec. The metronome was used to apply tempos. Blood samples were taken before each protocol, after administration, and in the 24th, 48th and 72nd hours after exercise; and serum insulin, testosterone, Insuline-like Growth Factor-1 (IGF-1), Creatine Kinase (CK) and Lactate Dehydrogenase (LDH) levels were evaluated. RESULTS: Time-wise changes in CK were statistically different for all protocols (p < 0.05). CK levels in the 24th hour of the protocol C and the 48th hour of the protocol B were significantly higher than those in the other protocols ( p < 0.05). IGF-1 and testosterone levels were significantly higher in the protocol B in the post-test, compared to the other protocols ( p < 0.05). Insulin levels in the 24th hour were significantly higher in the protocol B compared to those in others (p < 0.05). Time-wise changes in LDH parameters were not statistically significant in any hours (p > 0.05). CONCLUSIONS: Extending time under tension in the eccentric phase of a bout of resistance exercise appears to affect the anabolic hormone response and muscle damage. In this way, increased metabolic response and mechanical stress can induce muscle mass gain.Öğe The Influence of Birth Weight on Physical Fitness in Children Between 8 to 10 Years(2019) Özen, Gökmen; Kafkas, Muhammed Emin; Akalan, CengizObjective: The aim of this study was to investigate the influence of birth weight on thephysical fitness parameters of children.Materials and Methods: The sample consisted of 180 (90 boys and 90 girls) childrenaged between 8-10 years. Participants were grouped as low (n = 60), normal (n= 60), andhigh (n= 60) birth weight groups based on their birth weight and gestation weeks. In theresearch, anthropometric measurements (height, weight, and BMI) and Eurofit test battery(flamingo balance, plate tapping, sit and reach, standing broad jump, handgrip strength,30s sit-ups, bent-arm hang, and 10x5m shuttle run tests) were performed.Results: No statistically significant difference was found between the birth weight groupsin terms of the results of anthropometric measurements and scores of Eurofit physicalfitness tests (p > .05).Conclusion: It was determined that birth weight has no influence on the measuredanthropometric and physical fitness parameters of children aged 8 to10 years.Öğe RELATIONSHIPS BETWEEN LEG MUSCLE FIBER TYPE(Univ Zagreb, Fac Kinesiology, 2017) Cinarli, Fahri Safa; Kafkas, Armagan; Kafkas, Muhammed Emin[Abstract Not Available]Öğe Sport fan motivation questionnaire: A study of validity and reliability(Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 2012) Kafkas, Muhammed Emin; Çoban, Bilal; Şahin, Armağan KafkasÖz: Bu araştırmanın amacı, Yousof Al-Thibiti (2004) tarafından geliştirilen Taraftar Motivasyon Ölçeği’nin Türkçeye uyarlamak ve ölçeğin geçerlik ve güvenirlik analizlerini yapmaktır. Araştırmanın çalışma grubunu, İnönü Üniversitesinde eğitim fakültesine bağlı farklı bölümlerde okuyan 17-31 yaş arasında olan 494’ü (%54.0) kadın ve 421’i (%46.0) erkek toplam 915 öğrenci oluşturmaktadır. Öncelikle ölçeğin dilsel eşdeğerliği incelenmiş ve dilsel eşdeğerliğe sahip olduğu görüldükten sonra geçerlik ve güvenirlik analizleri yapılmıştır. Ölçeğin iç tutarlılık katsayıları. 70 ile .78, test-tekrar test güvenirlik katsayıları ise .79 ile .89 arasında bulunmuştur. Aynı zamanda ölçeğin açımlayıcı faktör analizi ve doğrulayıcı faktör analizleri de yapılmış ve verilerin uygunluğu saptanmıştır. Bu sonuçlara göre ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir.Öğe Vastus Lateralis Kasının Tahmin Edilen Hızlı Kasılan Fibril Yüzdesi ve Performans Skorları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2019) Çınarlı, Fahri Safa; Kafkas, Muhammed EminÖz: Amaç: Kas fibril tipinin belirlenmesinde biyopsi tekniği altın standart olarak kabul edilmektedir. Ancak, uygulanabilirlik ve ulaşılabilirlik açısından bazı sınırlılıklar olabilmektedir. Bu yüzden noninvaziv bir yöntemle kas fibril oranının belirlenebilmesi büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Bu çalışmada; saha performans testleri ve vastus lateralis kasına ait tahmin edilen fast-twitch fibril yüzdesi arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Araştırmaya, spor bilimleri fakültesi öğrencisi olan 20 (ortalama yaş=21,5±2,68 yıl) erkek katılımcı dâhil edildi. Saha performans testleri; 30 m sprint, aktif sıçrama ve aerobik dayanıklılık testlerinden oluşturuldu. Katılımcıların fast-twitch fibril yüzdelerinin belirlenmesinde uyluk ekstansör kasları için 50 tekrarlı ve 180°/sn hızda maksimal konsantrik izokinetik yorgunluk testi uygulandı. Tahmin edilen fibril yüzdesi ve performans testleri arasındaki ilişki Pearson veya Spearman korelasyon analizi ile incelendi. Bulgular: Katılımcıların fast-twitch fibril yüzdesi ve 30 m performans skorlarının negatif (r=?0,664), aktif sıçrama performans skorlarının ise pozitif (r=0,754) yönde anlamlı ilişkiye sahip olduğu saptandı. Maksimal aerobik kapasite ve fast-twitch fibril yüzdesi arasında negatif yönde istatistiksel olarak anlamsız ilişki belirlendi (r=?0,285). Sonuç: Noninvaziv yöntem uygulanarak tahmin edilen fibril yüzdesi ve araştırmaya dâhil edilen patlayıcı kuvvet performans skorları arasında orta ve yüksek düzeyde tutarlılık bulundu. Elde edilen bulgulara göre, fibril yüzdesinin tahmin edilmesinde izokinetik dinamometre yorgunluk testinin uygulanabilir olduğu düşünülmektedir.