Yazar "Karaman, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Eski Türk Yazısıyla Kâğıda Yazılmış Runik Metinlerde İleri Ögeler(2021) Karaman, AhmetÖz: Eski Türk yazısı, taşlara işlenmenin yanı sıra kâğıtlar üzerine de yazılmıştır. Eski Türk yazısıyla yazılmış el yazmaları, eski Türk yazıtlarından kimi farklılıklar içermektedir. Bu yazmalardaki kimi dil bilgisel yapılar, anlamsal çağrışımlar, anlatım yöntem ve teknikleri ile bağlam içerisinde geçen sözcükler, söz konusu farklılıkları oluşturan kimi unsurlardır. Farklılıklarının yanında, yazıt ve el yazmaları ortak unsurlar barındırmaktadır. Bu ortaklıklar bağlamında el yazmalarının söz varlığı açısından incelenmesi, bu yazmaların anlaşılmasında katkılar sunmaktadır. Kimi türemiş sözcüklerin kök biçimlerinin tespiti, bu noktada önemli bir konudur. El yazmalarının yazarları, türemiş biçimlerini kullandıkları sözcüklerin kök biçimlerinden haberdardılar. Bu tip kök biçimleri bağlam içerisinde yer almayıp türemiş biçimleri bulunan yapılara ileri öge denilmektedir. Bu yazıda, el yazmalarında görülen ileri ögeler tespit edilecektir. Bu tespit, el yazmalarının yazıtlar ile söz varlığı açısından ortaklık ve bağlantılarının saptanmasına katkılar sunacaktır. Kök biçimlerin saptanması, el yazmalarının söz varlığı açısından zenginliğini anlamakta önemli bir yere sahiptir. Yapılan bu çalışmada, gövde biçim olarak belirlenen yapılar kök biçime ulaşıncaya kadar yapısal ve anlamsal açıdan çözümlenecektir. Yazıda ayrıca üzerinde durulan sözcüklerin etimolojik açıklamaları yapılmış olacaktır.Öğe ESKİ TÜRKÇE AZ SESTEŞ KÖKÜ ÜZERİNE(2019) Karaman, AhmetÖz: Diller, dış dünyadaki sayısız kavramın karşılanması adına, bazı yöntemlere başvurmaktadır. Çünkü dillerin üretebildikleri sesler sınırlıdır. Bu sebeple, üretilen sesler kullanılarak, sınırsız sayıdaki kavram karşılanmaya çalışılır. Bu gereksinim sonucu dillerin kullandığı yöntemlerden en önemlileri arasında, sözcükler arasında kurulan anlamsal ilişkiler, sözcüklerin yan ve mecaz anlamlar kazanması ve ikileme oluşumu sayılabilir. Kimi durumlarda ise tek bir sözcük hem eş / sesteş hem yan-mecazî anlamlar kazanmış hem de ikileme teşkilinde kullanılmıştır. İşte bu üç yöntemin işlemesiyle, farklı kavramları karşılayan sözcüklerden bir tanesi de az sözcüğüdür. Eski Türkçe Dönemi’nde, az sözcüğü, sesteş kök özelliği göstererek hem eylem hem ad olarak kullanılmıştır. Dahası az sözcüğü eş anlamlar kazanmış olmanın yanında çeşitli ikilemelerin de unsuru olmuştur. Bu yazıda Eski Türkçe Dönemi’nde, az sözcüğünün tüm anlamsal boyutları incelenecektir. Daha sonrasında ise az sözcüğünün unsuru olduğu ikilemeler saptanacaktır. Az sözcüğünün kazandığı farklı anlamlar ve unsuru olduğu ikilemeler, örnekleriyle birlikte verilecektir.Öğe Eski Türkçede (VIII. - XII. yüzyıl) ikilemeler(İnönü Üniversitesi, 2021) Karaman, AhmetEski Türkçenin dil özellikleri, 8. yüzyıldan 12. yüzyıl sonlarına dek devam etmiştir. Eski Türkçe döneminden, binlerce sayfalık hacimli bir külliyat günümüze kadar ulaşmıştır. Söz konusu bu verimler üzerine geçmişten günümüze sayısız araştırma yapılmıştır. Ne var ki bu çalışmaların arasında, ikilemeleri konu edinen çalışma sayısı istenilen düzeyde değildir. Özellikle, ikilemeler konusunda eski Türkçe dönemi eserlerinin tamamını kapsayan bir çalışma yoktur. Bu eksikliğin giderilmesi adına, yapılan bu çalışma, herhangi bir seçme yapılmaksızın, elde bulunan tüm eski Türkçe dönemi eserlerindeki ikilemelerin tespitini içermektedir. Envanterlerden ulaşılabilen eserlerin tamamının alınması, yapılan bu çalışmanın kapsam geçerliliğini sağlamıştır. Çalışmada, yalnızca tespitle yetinilmeyip aynı zamanda anlamsal bir tasnif yapılmıştır. Yapılan anlamsal tasnifin yanında, sözcük türü ve unsur sayısı açısından da ikilemelerin istatistiksel verilerine yer verilmiştir. İkilemelerin en önemli fonksiyonları, kullanıldığı dilin söz varlığı açısındandır. Bu nedenle, tespit edilen ikilemeler bağlam içerisindeki yerleriyle verilmiştir. İncelenen eserlerde görülen ikilemelerin geçtiği tüm örnekler değil, her eserden üçer kullanım aktarılmıştır. Böylelikle temsil edilebilirlik sağlanırken oluşacak gereksiz hacim önlenmiştir. Üzerinde çalışılan eserler, sözcük sözcük incelenmiş ve 4748 ikileme tespit edilmiştir. Eski Türkçe dönemi eserlerinde, eş anlamlı 2804; yakın anlamlı 1578; zıt anlamlı ise 366 ikileme bulunmuştur. İkilemelerden 3573'ü ad soylu sözcüklerden; 1175'i ise eylemlerden oluşmuştur. Tespit edilen ikilemelerin 4383'ü iki unsurdan; 278'i üç unsurdan; 80'i dört unsurdan; 7'si beş unsurdan; bir tanesi ise altı unsurdan oluşmuştur. Anahtar Sözcükler: İkilemeler, Eski Türk Yazıt ve El Yazmalarında İkilemeler, Eski Uygur ve Karahanlı Türkçesinde İkilemeler, Eski Türkçede İkilemeler, Söz VarlığıÖğe ESKİ TÜRKÇEDE TANIKLANAN ÖR KÖK BİÇİMİ ve ÖR KÖK BİÇİMİNDEN TÜREMİŞ GÖVDE BİÇİMLER(2021) Karaman, AhmetDış dünyada var olan sayısız varlığın, kendilerini diğerlerinden ayıracak bir adı bulunmalıdır. Bir dil, sınırsız sayıdaki varlığa ad bulma konusunda temelde sesleri kullanır. Ancak bir dilin üretebileceği ses sayısının 45-50 dolayında olduğu bilinmektedir. Bu durumda dil, bünyesindeki sınırlı sayıdaki seslerden sınırsız sayıdaki kavrama ad bulma sorunuyla karşı karşıya kalır. Dil, bu sorun karşısında farklı yollara başvurur. Eski Türkçe döneminin her üç evresinde de tanıklanan ör kök biçimi, sözü edilen bu soruna karşı Türk dilinin kullandığı yöntemlerden kimilerinin görülebilmesi için açık bir örnektir. Çünkü ör kök biçimi öncelikle bir sesteş kök niteliğindedir. Hem ör adı hem de ör- fiili birden çok anlamı karşılamaktadır. Ör- fiilinin dokuz farklı anlamı karşılamasının yanında kimi tanıklamalarda mecazî bir anlatıma sahip olması ayrıca dikkat çekicidir. Bu durum, Türk dilinin daha o dönemden karşılaştığı sorunlara çözüm bulma konusundaki yeteneklerini gözler önüne sermektedir. Dahası Türk dilinin anlatım gücünü, anlamsal bağlantı çeşitliliğini, mecazlaşma ve soyutlama kapasitesini tanıklayan ör kök biçimi, etimolojisi konusunda belirsizlikler bulunan kimi gövde biçimin kaynağı konumundadır. Yapılan bu çalışmada ilk olarak ör kök biçiminin karşıladığı anlamlar, Eski Türkçenin söz varlığındaki tanıklamalarıyla sunularak ortaya konulacaktır. Daha sonrasında ise ör adı ve ör- fiilinden türediği değerlendirilen gövde biçimler, bünyesindeki eklerle birlikte gösterilecektir. Böylece etimolojisi konusunda tartışmalar bulunan kimi türemiş sözcüklere de etimolojik öneriler getirilmiş olacaktır.Öğe Eski Türkçenin söz varlığında tanıklanan ıçgın- ve örgin sözcüklerinde geçen {-gI-} eki(2021) Karaman, AhmetEski Türkçenin söz varlığı içerisinde hem yazıt ve el yazmaları hem Eski Uygur hem de Karahanlı Türkçesi metinlerinde geçen ıçgın- ve örgin sözcüklerinin etimolojik çözümlemeleri konusunda belirsizlikler bulunmaktadır. Içgın- sözcüğünün sonundaki {-n-} ve örgin sözcüğünün sonundaki {-n} eki tespit edilebilir durumdadır. Bu tespitten başka bu iki sözcüğün kök biçimleri ile kök biçimleri {-n-} / {-n} ekine bağlayan fiiller ve her iki sözcüğün de aldığı anlaşılan ikinci ek konusunda Türkolojide bir boşluk vardır. Her iki sözcüğün de yapısında görülen bu ikinci ek, {-gI-} eki gibi görünmektedir. {-gI-} eki, ıçgın- ve örgin sözcüklerinin etimolojik açıdan açıklanması noktasında önemli bir yere sahiptir. Eski Türkçenin söz varlığı ve söz yapımı üzerine hazırlanan etimoloji sözlüklerinde yer almayan bu ekin varlığı, ıçgın- ve örgin sözcükleri derinlemesine incelendiğinde kaçınılmaz görünmektedir. Çünkü özellikle örgin sözcüğünün açıklanmasında tanık gösterilen ve Şine Usu yazıtının güney onuncu satırında geçen örgi- fiili, bu durumun anlaşılmasında kilit bir role sahiptir. Yapılan bu çalışmada ilk olarak Eski Türkçenin söz varlığından örnek tanıklamalarla ıçgın- ve örgin sözcüklerinin karşıladıkları anlamlar üzerinde durulacaktır. Sonrasında, ilgili sözcükler için sunulmuş etimoloji önerilerine eleştirel bir bakış açısıyla değinilecektir. Daha sonrasında, bu iki sözcüğe kaynaklık etmiş olduğu düşünülen kök biçimler ve sözcüklerin aldığı ekler açıklanmaya çalışılacaktır. Yazının son bölümünde ise çıkan sonuçlar ışığında Clauson, Gabain, Erdal, Orkun ve Tekin gibi araştırmacıların tespitlerinde bulunmayan {-gI-} ekinin yapısal ve anlamsal görünümü üzerinde durulacaktır.Öğe TURFAN BÖLGESİNDEKİ ESKİ UYGUR YER ADLARI(2019) Matsuı, Dai; Karaman, AhmetTurfan toplumunun modern çağlar öncesindeki tarihsel analizinin yapılabilmesi için, Turfan metinlerinde geçip herkesin üzerinde mutabık kaldığı çeşitli dillerdeki yer adlarının tanımlanması vazgeçilmezdir. Tarihî Çin kaynaklarına göre, MS 640 yılında, Tang Hanedanı tarafından işgal edildiğinde, Qu (?) Ailesinin Goachang (??) Krallığı hâkimiyetindeki Turfan Havzası’nda “yirmi iki şehir” bulunmaktadır. Söz konusu “yirmi iki şehir”in adlarından sadece birkaç tanesi kronolojik olarak yazılmış olan Çin tarihleri ile Çince Turfan el yazmalarında olduğu gibidir. Turfan araştırmacıları, bu şehirleri tanımlamak için, Çin kaynaklarındaki Ming ve Qing hanedanlarına ait kayıtlarda geçen yer adlarıyla bugünkü Uygur kayıtlarında geçenleri karşılaştırarak bir dizi tarihî - coğrafik araştırma yürütmektedir. 9. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Turfan havzasında Batı Uygur Krallığı’nın hâkimiyeti söz konusu idi. Eski Maniheist Uygur metinlerinden birine göre, bu krallığın hâkimiyet alanında “Koço ulusunun yirmi iki şehri” bulunmaktaydı. (koço ulus ikii otuz balık). Bölge 13. yüzyılın ilk yarısında Cengiz’in Moğol İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altına girdikten sonra, iduq-qut unvanlı Uygur kralı tarafından yönetilen şehirlerin sayısı bir zamanlar yirmi dört olarak anılmaktaydı. 9. - 14. yüzyıllar arasındaki eski Uygur metinlerinde bugünkü Uygur yer adlarını tespit edebiliriz. Bu yazıda söz konusu şehirlerden, Çïqtïn, Puçang, Soim, Qongsïr (Qong?sïr), Limçin, Singging (Singing), Ni?üng (Nişüng ~ Lişüng), Nampï (Lampï) ve Yimşi (Yemşi) şehirleri incelenmiştir.Öğe Türk Dili İle İlgili Yayımlanmış Armağan Kitaplar Bibliyografyası(İnönü Üniversitesi, 2017) Karaman, AhmetÖN SÖZ Herhangi bir konuda araştırma yapmak için öncelikle o konuyla ilgili halihazırda mevcut bulunan kaynaklara ulaşmak gerekmektedir. Bir yazar, araştırma konusuyla ilgili daha önce çalışma yapılıp yapılmadığını, yapıldıysa o çalışmalardaki farklı bakış açılarını bu kaynaklar sayesinde görebilmektedir. Son yıllarda daha sık hazırlanmaya başlanan ''Armağan Kitaplar'' da paha biçilmez bir kaynak niteliği taşımaktadır. Armağan kitaplar, herhangi bir alana hizmet etmiş kişilerin anısına hazırlanmış biyografi niteliğindeki eserler olmakla birlikte, bu kitaplarda atfedilen kişinin sevenleri veya öğrencileri tarafından kaleme alınmış bilimsel yazılar da bulunmaktadır. İşte tam da bu noktada armağan kitaplar benzersiz birer kaynağa dönüşmektedir. Edebiyat, dil, tarih, coğrafya, sosyoloji, psikoloji ve daha pek çok bilim alanıyla ilgili yazılar bu eserlerde toplanmaktadır. Dahası bu eserlerde yazısı bulunan yazarlar, alanlarında kabul görmüş duayen kişiliklerdir. Birer hazine kıymeti görmesi beklenen armağan kitapların üzerine çalışma yapan araştırmacı sayısı ise bir elin parmaklarını geçmemektedir. Armağan kitaplarla ilgili en büyük sorun, isimlerinin dahi zor biliniyor olmasıdır. Bu eserler çoğu zaman içerisinde yazısı bulunan kişiler tarafından bilinmektedir. Özellikle araştırma yapılmazsa bu eserlerin isimlerine dahi ulaşmak büyük bir problem teşkil etmektedir. İsimlerine ulaşmak dahi bu kadar zor olmaktayken, bu eserlerde bulunan yazıların içeriğinin ne kadar büyük bir gizem olduğu tahmin edilebilir. Bu sıkıntılara bir çözüm sağlaması adına, danışman hocam Prof. Dr. Erhan Aydın'ın da yönlendirmeleri sayesinde, armağan kitaplarda yer alan yazıların bibliyografyasını çıkarmayı uygun bulduk. Elbette kendi alanımız olan Türk dili ile ilgili yayımlanmış olan armağan kitapları eserimize dahil ettik. Bu çalışma sayesinde Türk dili araştırmacıları, yeni ve kullanışlı bir bibliyografyaya sahip olacaklardır. Hangi yazarın, hangi konudaki yazısının, hangi armağanda olduğu kolaylıkla bulunabilecektir. Armağanlar yalnızca kitap halinde değil aynı zamanda dergilerde de yayımlanabilmektedir. Ancak biz bu çalışmamızda eserimizin bir yüksek lisans tezi olması sebebiyle yalnızca kitap olarak basılan armağan kitapları ele almaya karar verdik. iv Gerek çalışmamızın fikirsel temelindeki yoğun destek gerek armağan kitapların edinilmesi gerekse de yapılan tercümeler konusundaki yardımlarından ötürü değerli hocam Prof. Dr. Erhan Aydın'a teşekkürü bir borç bilirm. Ayrıca eserimi hazırlarken desteklerini bir an olsun esirgemeyen sevgili aileme ve değerli dostum Süleyman Hilmi Kızıldağ'a teşekkür ederim. Bugün bu çalışmayı yapacak bilgi birikimine ve yeteneğe ulaşmamda büyük emeği olan değerli hocalarım; Prof. Dr. Nesrin Sis, Doç. Dr. Özlem Demirel Dönmez ve Yrd. Doç. Dr. Muhittin Çelik'e de sonsuz minnet duygularımı ifade etmek istiyorum.Öğe YENİSEY YAZITLARINDA GEÇEN adrıl- seçlin- İKİLEMESİ ÜZERİNE(2019) Karaman, AhmetÖz: Mecazlı anlatımlar ve ikilemeler, bir dilin işlenmişliğini ve gelişmişliğinigösteren önemli unsurlardandır. Kelimelerin mecazi anlamlarkazanmaları uzun bir süreci işaret etmektedir. Bu duruma benzer birsüreç ikilemeler konusunda da yaşanmaktadır. Bazen de kimi kelimelerhem mecazlı bir anlatıma bürünmüş hem de ikileme teşkilinde kullanılmıştır.İşte bu tip kelimelerden ikisi de adrıl- ve seçlin- kelimeleridir.Bu kelimeler hem gerçek anlamları dışında “kişinin bu dünyadan vesevdiklerinden ayrılması; ölmesi” anlamında mecazi bir hüviyete bürünmüşhem de adrıl- seçlin- ikilemesinin unsuru olmuştur. İkilemeninkazandığı anlam ise kelimelerin kazandığı mecazlı “ölüm” anlamınıkorumuştur. Bu yazıda hem adrıl- hem de seçlin- kelimesi etimolojikolarak incelenmiştir. Daha sonrasında ise runik eski Türk yazıt ve yazmalarıincelenerek söz konusu kelimelerin anlamsal boyutları değerlendirilmiştir.Öğe YENİSEY YAZITLARI’NDA İLERİ ÖGELER(2021) Karaman, AhmetYenisey (Tuva ve Hakasya) bölgesi yazıtları, eski Türk yazısıyla taş lara işlenmiş mezar taşı yazıtlarıdır. Eldeki veriler ışığında hangi tarihler de dikildiği bilinmeyen bu yazıtlar, eski Türk yazısının kullanıldığı diğeryazıt ve el yazmalarından kimi farklılıklar içermektedir. Bu yazıtlarda kul lanılan kimi yazı karakterleri, dil bilgisel yapılar, anlamsal çağrışımlar vebağlam içerisinde geçen sözcükler söz konusu farklılıkları oluşturan kimiunsurlardır. Farklılıklarının yanında eski Türk yazıt ve el yazmaları ortakunsurlar barındırmaktadır. Bu ortaklıklar bağlamında Yenisey bölgesi ya zıtlarının söz varlığı açısından incelenmesi, bu yazıtların anlaşılmasındakatkılar sunmaktadır. Kimi türemiş sözcüklerin kök biçimlerinin tespitibu noktada önemli bir konudur. Yazıtların yazarları, türemiş biçimleri ni kullandıkları sözcüklerin kök biçimlerinden haberdardılar. Bu tip kökbiçimleri bağlam içerisinde yer almayıp türemiş biçimleri bulunan yapı lara ileri öge denilmektedir. Bu yazıda Yenisey Yazıtları’nda görülen ileriögeler tespit edilecektir. Bu tespit, Yenisey Yazıtları’nın diğer yazıt ve elyazmaları ile söz varlığı açısından ortaklık ve bağlantılarının saptanması na katkılar sunacaktır. Kök biçimlerin saptanması, Yenisey Yazıtları’nınsöz varlığı açısından zenginliğini anlamakta önemli bir yere sahiptir. Ça lışmada, gövde biçim olarak belirlenen yapılar kök biçime ulaşıncaya ka dar yapısal ve anlamsal açıdan çözümlenecektir. Bu çalışma, yazıt ve elyazmalarında sözcük türetiminin, sözcüklerin anlamsal boyutlarının, sesdeğişim ve gelişimlerinin ve o dönemde Türk dilinin lehçe farklılıklarınınanlaşılmasına da katkılar sunacaktır. Ayrıca üzerinde durulan sözcüklerinderin etimolojik açıklamaları yapılmış olacaktır.