Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Adanavî Hüseyin Âlî Efendi'nin Gurretü'l-asr fî-Tefsîri Sûreti'n-nasr adlı eseri (İnceleme-tenkitli metin)(İnönü Üniversitesi, 2024) Korkusuz, Yunus; Çaldak, SüleymanBu çalışma ile Adanavî Hüseyin Âlî Efendi'ye ait Gurretü'l-Asr fî-Tefsîri Sûreti'n-nasr adlı Nasr Sure'sinin tefsirinin tenkitli metninin oluşturulması ve incelenmesi amaçlanmıştır. Kaynaklarda Veysî'ye ait gösterilen eserin aslında Adanavî Hüseyin Âlî Efendi'ye ait olduğunun kesinlik kazanması ve eserin tenkitli metni oluşturularak incelenmesi önem arz etmektedir. Eserin yazımında dil bilgisi, lügat ve tefsir kitaplarından yararlanılmış, Kazerûnî, Zemahşeri, Beyzavî gibi ünlü şahsiyetlerin eserlerine sıkça başvurulmuştur. Bu, eserin bilimsel ve dini temellerinin sağlam olduğunu gösterir. Dilin başlangıçta ağır, ilerleyen bölümlerde ise daha sade olduğu görülür; bu da yazarın bilgi aktarmayı ön planda tuttuğunu gösterir. Girişte Türkçe etkisi azken, ilerleyen bölümlerde belirginleşir. Müellif, Arapça ve Farsça kelimeleri yaygın anlamlarında kullanarak eserin anlaşılabilirliğini artırmıştır. Giriş bölümünde uzun tamlamalar kullanılmış, daha sonra Türkçe bağlaçlar ve eklerle zenginleştirilmiştir. Bu dilsel çeşitlilik eserin derinliğini artırmıştır. Çalışma; giriş, iki bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde, genel tanıtıcı bilgilerin yanı sıra müellifin hayatı ve eserleri, eserlerinin çalışılıp çalışılmadığına dair bilgiler detaylı bir şekilde ele alınmış ve Adanavî Hüseyin Âlî Efendi'in edebi kişiliği, eski Türk edebiyatında nesir ve eski Türk nesrinde tefsir konuları işlenmiştir. Birinci bölümde, eserin şekil özellikleri, içeriği, dil kullanımı ve üslubu gibi unsurlara daha yakından bakılmış, bu sayede dil ve üslûp özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. İkinci bölümde; nüshaların tavsifi, çevriyazıda izlenen yol, çevriyazı alfabesi ve metnin çevriyazısı başlıklarına yer verilmiştir. Sonuçta ise, çalışmanın genel bir değerlendirmesi yapılarak Adanavî Hüseyin Âlî Efendi'in Gurretü'l-Asr isimli eserinin dil ve edebiyat açısından önemi gözler önüne serilmiştir. Anahtar Kelimeler: Gurretü'l-Asr, Adanavî Hüseyin Âlî, İnceleme, Tefsir.Öğe Küreselleşmenin göç olgusu üzerine etkisi ve Türkiye'nin göç politikasına yansıması(İnönü Üniversitesi, 2024) Cengil, Özge; Ekici,? SüleymanKüreselleşme olgusu kapsamında değişen göç olgusunun ele alındığı bu çalışmada öncelikli olarak göç kavramı tarihsel açıdan ele alınmış olup farklı boyut ve yaklaşımları ile göçe sebep olan unsurlar farklı başlıklar altında açıklanmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda özellikle son yirmi yıldır aktif bir şekilde yaşamın tüm boyutlarında hissedilen küreselleşme kavramının da etkisi ile boyut değiştiren ve gündem konusu haline gelen "göç eylemi" konusu literatürel olarak ulusal ve uluslararası yayınlarda yüksek derecede ana tema olmaya devam etmiştir. Jeopolitik konumu gereği farklı zaman dilimlerinde kitlesel göçe maruz kalan Türkiye, kimi zaman hedef kimi zaman transit ülke konumunda hedef haline gelmiştir. Yapılan çalışmada Cumhuriyet dönemi itibari ile mübadele politikasıyla başlayan ve günümüzde Arap Baharı sonrası maruz kalınan kitlesel göç eyleminin özellikle iç ve dış politikamızı önemli ölçüde etkilemesi ve göç eylemini karşısında Türkiye'nin gerek uluslararası antlaşmalar gerekse iç politika da alınan aksiyonlar çerçevesinde almış olduğu önlem ve kurumsal politikalar ele alınmıştır. Bu çalışmada nihai olarak can güvenliği sebebiyle maruz kaldığı kitlesel göç eyleminin Küreselleşme olgusu ile birlikte daha kapsamlı ve amacının dışına çıkması sonucu Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler ve mevzuatlar analiz edilerek bu sözleşmelerin konudaki yeterliliği tartışılacaktır Anahtar Sözcükler: Göç, Küreselleşme, Türkiye'de Göç, MülteciÖğe Malatyalı âşıklar Abuzer Kaplan ve Kenan Kaplan'ın biyografileri ve eserleri(İnönü Üniversitesi, 2024) Türün, Meltem; Deniz, ÜnsalBu çalışmada halk müziğinin temelini oluşturan âşıklık geleneğinden ve tarihi sürecindeki etkileşimlerinden bahsedilerek, bu gelenekte zengin bir geçmişi olan Malatya' nın âşıklık geleneğini içindeki yerini tanımak, teknolojinin gelişmesi ile sayıca azalan âşıklarımızı ve eserlerini gün yüzüne çıkarmak hedeflenmiştir. Âşıkların deneyimlerini, duygularını, fikirlerini, dünya görüşlerini ve diğer kültürel faaliyetlerini gözlemlemek ve âşıklık geleneğinin usta-çırak ilişkisi içinde aktarım süreçlerini anlamaya çalışmak için yapılmıştır. Bu çalışma, Türk kültürü bakımından önemli yere sahip olan ve büyük emek isteyen âşıklık geleneğini, günümüzde hâlâ sürdüren, bu değeri kuşaktan kuşağa aktaran, üreten baba-oğul (usta-çırak ) iki âşığımızın hayat hikâyeleri ve eserleri hakkında bilgi vermek amacı ile yazılmıştır. Abuzer KAPLAN ( Âşık Kaplani )' nin ve Kenan KAPLAN (Sükûti)' nin yazmış oldukları şiirlerin bir bölümünün sunulması ayrıca âşıklarımızın çok sayıda bestelenmiş eserlerinden 15 tanesinin notaya alınmış halinin THM repertuvarına kazandırılması hedeflenmiştir. Anahtar kelimeler: Biyografi, Ozanlık, Âşıklık Geleneği, Âşık Kaplani, Abuzer KAPLAN, Kenan KAPLAN, SükûtiÖğe Orhan Hançerlioğlu'nun romanlarında yapı ve izlek(İnönü Üniversitesi, 2024) Yentür, Gizem Yıldırım; Namlı, TanerTürk edebiyatının üretken isimlerinden biri olan Orhan Hançerlioğlu (1916-1991) anlatılarında toplumu ve toplumun sorunlarını çeşitli çerçevelerden okuyucularına yansıtmıştır. Bu sorunların başında şehir hayatının zorlukları, köylülerin geçim sıkıntıları, memuriyete ve bozulan aile yapısına tenkitler gelmektedir. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde görevler yapmış olması gözlemlediği ve tenkit ettiği noktaları romanlarına yansıtmasına neden olmuştur. Orhan Hançerlioğlu'nun romanlarındaki önemli bir diğer unsur ise ilgilendiği ve eserler verdiği farklı disiplinlerle romanlarını harmanlamış olmasıdır. Farklı disiplinlerden yararlanması okuyucunun onun romanlarına farklı perspektiften bakmasına ve bu şekilde değerlendirmesine olanak tanımıştır. Bu durumda onun romanlarını yapı ve izlek dışında zenginleştiren önemli bir nokta olmuştur. Hançerlioğlu'nun romanlarını genel olarak çok uzun tutmadığı görülmektedir. Bunun sebebi ise röportajlarından anlaşıldığı üzere okuyucuyu sıkmamak ve romandan uzaklaştırmamaktır. Bu sebeple romanları çok hacimli değildir. Hukukçu, araştırmacı ve yazar Orhan Hançerlioğlu, sekiz romanı olmakla birlikte hikâyeleri, edebiyat alanındaki yazıları, felsefe çalışmaları ve sözlükleri olan bir şahsiyettir. Bu çalışmanın amacı yalnızca felsefe alanındaki çalışmalarıyla bilinmesinden ziyade Orhan Hançerlioğlu'nun edebiyat içinde yerini ve değerini belirtmektir. Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yazarın hayatı, edebî kişiliği ve eserlerine yer verilmiştir. İkinci bölümde ise sekiz romanı yapı ve izlek başlığı altında incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise sekiz roman dil ve üslûp açısından ele alınmaya çalışılmıştır. Sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirilme yapılarak çalışma sonlandırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Orhan Hançerlioğlu, Toplumcu-Gerçekçi Roman, Yapı ve İzlekÖğe Turqualıty desteği alan firmaların bulanık bwm ile ihracat rekabetçiliklerinin değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2024) Tatar, Merve; Derindağ, Ömer FarukUluslararası ticari işlemlerin sürekli değişmesine paralel olarak ihracatın yapısı, boyutu ve pazar seçim kriterleri de evrim geçirmeye devam etmektedir. Bu dinamizm kaçınılmaz olarak rekabetçiliği de beraberinde getirmiştir. Belirli bir ekonominin büyüme faktörü olarak ihracatın önemi de hacmine, yapısına ve eğilimine bağlıdır; bu da bir ülkenin ihracat oranı ve rekabet gücünün çalışmasıyla ilgilidir. İhracat rekabetçiliğinin verimli bir şekilde sağlanması için devlet destekleri kapsamında teşvikler ön plana çıkmaktadır. İhracatın devlet tarafından teşvik edilmesiyle, dış ticaret pazarlarının genişletilmesi, dünya ihracatındaki pazar payının ve dış pazarlara giren firmaların rekabet avantajının artırılması amaçlanmaktadır. Devlet teşvikleri kapsamında yer alan Turquality; dünyada devlet destekli ilk ve tek markalaşma programına sahip olması nedeniyle dış ticarette Türk Malı imajının uluslararası arenada tanıtılmasına olanak sağlamaktadır. Bu tez çalışmasında Çok Kriterli Karar Verme yöntemlerinde biri olan Bulanık BWM ile Turquality desteği alan firmaların ihracat rekabetçiliğinde dikkat ettiği hususların önem ağırlıkları ölçülmüştür. Değerlendirmeye alınan firmaların sektörleri; gıda, tekstil, mobilya, demir-çelik, yatırım, otomotivden oluşmaktadır. Çalışması yapılan firmaların uluslararası rekabet ortamında deneyimledikleri fırsatlar ve zorluklar onların daha rekabetçi kılabilecek kriterlerin belirlenmesi ve önem derecelerin göre ağırlıklandırılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda 6 firma ile fiziksel görüşmeler yapılarak 7 kriter belirlenmiştir. Elde edilen kriterler sırasıyla; markalaşma, sürdürülebilirlik, finansal piyasalar, tedarik zinciri, rakip analizi, yerel pazar dinamikleri ve farklılaşmadır. Belirlenen kriterlerden en iyi kriter markalaşma (0,232) ve en kötü kriter farklılaşma (0,109) olarak tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İhracat, Rekabetçilik, Turquality, Teşvik, Bulanık BWMÖğe Uluslararası çalışma örgütü standartlarına göre itfaiye çalışanlarının iş yaşam kalitesinin değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2024) Dolu, Murat; Aladağ,? Ömer Farukİş yaşam kalitesi (İYK), her seviyede çalışan çalışanlar için çalışma ortamlarını tasarlamaya ve geliştirmeye çalışan doğaçlama bir mekanizmasıdır. Kurumların en önemli sorunlarından biridir. Mesleki aidiyet, kurum yöneticilerinin çalışanlar üzerindeki tutum ve davranışları, kurum çalışanlarının iş yaşamına donuk örgütlenme biçimleri ve iletişim düzeyleri, yapılan işe donuk sosyal ve ekonomik beklentilerin karşılanma oranı, iş mekanının nitelikleri gibi pek çok konuyla ilgilidir. Örgütün işleyişinde iç içe giren İş yaşam Kalitesi, Mesleki aidiyet ve psikolojik dayanıklılık kavramları örgütün devamlığında son derece önemlidir. Bu sorunu aşılmasında örgüt yapısı, yönetim-çalışan ilişki, çalışanların mesleğe olan tutumları, çalışanların iş doyumlarının belirlenmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi daha birçok faktörle ilişkilendirilmiştir. Bu sorunsallar arasında çalışmamızda itfaiye çalışanlarının iş yaşam kalitesi, mesleki aidiyet ve psikolojik düzeylerini nasıl etkilediği çalışmanın sorunsalı olarak görülmüştür. Bu çalışmada yöntem olarak nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veriler IBM SPSS Statistics 25 istatiksel veri analizi programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde; frekans ve yüzde dağılımları, Katılımcıların İYK, Mesleki aidiyet ve psikolojik dayanıklılık ölçeklerine katılma düzeylerinin, araştırmaya katılanların demografik özellikleri açısından farklılıklarını belirlemek amacıyla bağımsız örneklem t testi, tek yönlü varyans analizi, Tukey ve LSD testleri uygulanmıştır. Katılımcıların İYK, Mesleki aidiyet ve psikolojik dayanıklılık ölçeklerine arasındaki ilişkileri belirlemek amacıyla korelasyon ve regresyon analizleri uygulanmıştır. Araştırmanın evreni, Türkiye'deki itfaiye teşkilatı çalışanlarını kapsamaktadır. Elazığ ve Malatya Belediyelerine bağlı 2023 yılı personel sayısı toplam 600 kişidir. Araştırmanın evrenini kişi içerisinden %95 güven aralığı ve %10 hata payı ile şu formül kullanılarak 378 kişi çalışmanın örneklemi olarak belirlenmiştir. Çalışma verileri normal dağılım göstermiştir. Çalışanların İş yaşam ölçeği düzeyi ile psiklojik dayanaklığı algıları arasında pozitif yönde, zayıf kuvvette istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki mevcuttur. Buna göre çalışanların iş yaşam düzeyleri arttığında, psikolojik dayanaklılık düzeyleri de artmaktadır. Çalışanların İş yaşam ölçeği düzeyi ile mesleki aidiyet düzeyleri algıları arasında pozitif yönde, orta kuvvette istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki mevcuttur. Buna göre çalışanların iş yaşam düzeyleri arttığında, mesleki aidiyet düzeyleri de artmaktadır. Çalışanların mesleki aidiyetleri ölçeği düzeyi ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri algıları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Çalışanların iş yaşam kalitesi algıları, pisikolojik dayanıkllık ait toplam varyansın yaklaşık %3,6'ini açıkladığı görülmektedir. Psikoljik dayanıkllık iş yaşam kalitesi üzerinde pozitif yönde anlamlı bir etkiye sahip olduğu gözlenmektedir. Çalışanların iş yaşam kalitesi algıları, mesleki aidiyete ait toplam varyansın yaklaşık %44,3'ini açıkladığı görülmektedir. Mesleki aidiyet iş yaşam kalitesi üzerinde pozitif yönde anlamlı bir etkiye sahip olduğu gözlenmektedir.Öğe Türk müzik inkılabını Peyami Safa'nın müzik anketi üzerinden yeniden yorumlamak(İnönü Üniversitesi, 2024) Yılmaz, Nurselin; Deniz, ÜnsalBu araştırmada, Türk Müziği'nin Cumhuriyet Öncesi ve Cumhuriyet dönemindeki durumu ve gelişimi araştırılmış, her iki dönemin müziklerine doğrudan tanıklık eden ve Türk Müziği konusunda çeşitli gazetelerde yazıları bulunan yazar Peyami Safa'nın Türk Müziği'ne olan ilgisi ve görüşleri hakkında bilimsel bir çalışmanın bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu tespitten yola çıkarak, yazar Peyami Safa'nın hayatı, yetiştiği çevre, siyasi görüşleri, etkilendiği müzik alanları, müziğe olan ilgisi, görüş ve önerileri araştırılmış; gazetelerde yazdığı yazılar incelenmiş, Türk Müziği'nin o dönemdeki durumu ve nasıl bir işleyişe sahip olması gerektiği hususundaki fikirleri incelenerek listelenmiştir. Bu araştırma Peyami Safa'nın Türk Müziği'nin iki dönemine tanıklık etmesi sebebiyle, bu dönemlerin nasıl bir müzik anlayışı olduğu konusunda fikir vermesi açısından önem arz etmektedir. Bu önemi, birinci ağızdan öğrenmek maksadıyla Peyami Safa'nın müzikle ilgili görüşlerinin yer aldığı çeşitli gazete yazıları arşiv araştırması yapılarak elde edilmiş, araştırma konusu kapsamında yaptığı çalışmalar tespit edilmiş ve incelenmiştir. Araştırma sonucunda Peyami Safa'nın müziğe olan ilgisi, Türk Müziği İnkılabını kendi siyasi ve sosyal bakışı çerçevesinde yorumlaması, Batı ve Doğu Müziği'ni eleştirileri ve Türk Müziği'nin hangi doğrultuda ilerlemesi gerektiğini içeren fikirleri ulaşılan sonuçlardan bazılarıdır.Öğe Manisa organize sanayi bölgesinde bulunan işletmelerin tedarik zinciri kapsamında örgütsel çeviklik yönüyle değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2024) Öztürk, Akif; Altay, HüseyinKüreselleşen Dünyada artan rekabet ortamı içerisinde yer alan işletmeler, gelişen teknoloji ve artan bilgi doğrultusunda ilerleme kaydederken rekabet ortamını pozitif yönde kullanıp fayda sağlayabilmek, diğer işletmelerle aralarındaki ilişkilerden yarar sağlayabilmek için tedarik zinciri ağlarını oluşturup farklı ağlara dahil olmuşlardır. Gelişen ekonomik koşullarda işletmelerin bu rekabet ortamında kendi başlarına ayakta kalma ihtimalleri azalmıştır. Bu durum tedarik zinciri içerisinde diğer işletmeler ile farklı ağlara ve yeni özellikler kazanmaya işletmeleri mecbur bırakabilmektedir. İşletmeler, artan rekabet ortamı, gelişen teknoloji ve küreselleşme ile müşteri odaklı üretime yöneltmiştir. Karlılık oranlarını arttırmak, rekabet ortamında ayakta kalıp üstünlük kurmak, yeni pazarlara girmek, maliyetleri minimuma indirmek ve müşteri memnuniyetlerini arttırmak için tedarik zinciri yönetimine etkin bir şekilde sahip olmak adeta bir zorunluluk halini almıştır. İşletmelerin değişen ve gelişen teknoloji, yeni pazarlar, müşteri memnuniyeti ve rekabet ortamlarına uyum sağlayıp buralarda üstünlük sağlayabilmeleri çevik bir işletme yapısına sahip olmalarını da gerektirmektedir. Küreselleşen dünya ekonomisinde daha sağlıklı ve dinamik işletmelerin var olabilmesi için gereken temel nitelikler arasında gösterilen tedarik zinciri yönetimi ve örgütsel çeviklik kavramlarının alt boyutları ve etkileri detaylı olarak değerlendirilmiştir. İşletmeler yıllar içinde değişen çevre ve gelişen teknoloji ile ortaya çıkan yeni düzen içerisinde farklı stratejiler ve yönetim şekillerini benimsemelerini sağlamıştır. Bu süreçteki işletmelerin değişim ve almış oldukları kararları daha net ortaya koyabilme amacına yönelik olarak Manisa Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer alan 13 yabancı ortaklı işletmenin bu süreç içerisinde tedarik zinciri ve örgütsel çeviklik konuları üzerinde nasıl kararlar aldığı ve almış oldukları bu kararlar işletmeler üzerinde nasıl bir etki ortaya çıkardığı araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Tedarik Zinciri Yönetimi, Örgütsel ÇeviklikÖğe Kur'ân verilerinin ışığında zaman yönetimi ve değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2024) Avcı, Veysel; Küçük, AhmetKısıtlı bir zamana sahip olan insan, ona bahşedilen bu zaman sermayesini verimli ve etkin olarak kullanmalıdır. Dünyevî ve uhrevî birçok vazife ve mükellefiyetlere muhatap olan insan, zaman planlaması doğrultusunda bu işleri tanzim etmelidir. Çağımızın getirdiği yoğun çalışma temposuyla beraber zamanın yönetilmesi ve değerlendirilmesi hususu daha farklı bir önem kazanmaktadır. Bu çalışma temel olarak iki konu etrafında şekillenmiştir. Birinci olarak zamanın etkin ve verimli olarak kullanılması için gerekli prensip ve yöntemler, zaman yönetimiyle ilgili kitap ve akademik çalışmalardan yararlanılarak incelenmiş devamında bu konularla ilgili İslâmî kaynaklardan bilgiler aktarılmıştır. İkinci olarak; zamanın günlük, haftalık ve yıllık olmak üzere hangi ibadet ve etkinliklerle planlanıp değerlendirilmesi gerektiği sorusuna Kur'ân, tefsir ve hadis kaynaklarından kütüphane araştırma yöntemi doğrultusunda cevap aranmıştır. Anahtar Kelimeler: Tefsir, Zaman, Zamanın Değerlendirilmesi, Zaman yönetimi, PlanlamaÖğe Adıyaman yöresinde gazel olarak isimlendirilen eserlere yönelik bir inceleme(İnönü Üniversitesi, 2024) Eroğlu, Muhammet; Göktaş, UğurAdıyaman yöresi, Türk halk müziğinde kendine özgü karakteristik özellikler taşıyan önemli bölgelerden biridir. Yörede birçok tür ve biçimde Türk halk müziği örneğine rastlamak mümkündür. Uzun havalar içerisinde yer alan ve yörede gazel olarak adlandırılan tür de bu örneklerden biridir. Adıyaman yöresinde icra edilen gazelin, yörede önde gelen mahalli sanatçılar tarafından seslendirildiği ve önemli sanatsal özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Araştırma, zengin kültürel birikime sahip olan Adıyaman yöresinin var olan gazel icra ortamlarını, gazel icrasında kullanılan eşlik çalgılarını, gazel icracılarının hayatlarını ve söyledikleri gazelleri müzikal açıdan derinlemesine incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma durum tespiti niteliğinde olup, araştırmanın evrenini Türkiye genelinde icra edilen gazel türü, örneklemini ise Adıyaman yöresinde icra edilen gazel türü oluşturmaktadır. Araştırma betimsel bir özelliğe sahip olup konuya yönelik veriler kaynak taraması ve kişisel görüşme yöntemleri ile elde edilmiştir. Araştırma sonuçlarından birkaçı sıralanacak olursa; Adıyaman yöresinde icra edilen gazellerin genellikle evlerde ve harfane gecelerinde seslendirildiği, gazel icrasında eşlik çalgısı olarak keman, cümbüş ve bağlamanın kullanıldığı ve bazı gazel örneklerinde yöreye ait isimlendirilmeyen yeni bir makam dizisinin kullanıldığı tespit edilenlerden bazılarıdır. Ayrıca, gazel icralarında tek nefeste birçok nota değerini kapsayan uzun süreli icra şeklinin yaygın olduğu ve sözlerinin genellikle günümüz Türkçesine yakın olduğu görülmüştür. Bu doğrultuda yörede icra edilen gazel türünün genel özellikleri ile bilinen Türk halk müziği gazel türünün genel özellikleri arasında birtakım farklılıkların olduğunu söylemek mümkündür.Öğe Güvenlik kültürünün sosyo-politik inşası: Türkiye örneği(İnönü Üniversitesi, 2024) Atılgan, Aynur Başurgan; Birdişli, FikretGüvenlik, varlıklarını koruyabilmeleri ve sürdürebilmeleri adına devletlerin temel görevlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu durum güvenliğin, tüm devlet politikalarına ve faaliyetlerine yön veren, belirleyici bir unsur olduğunu göstermektedir. Yapılan literatür incelemesi sonucu, devletlerin güvenlik politikaları ile toplumun kültürü arasında bir etkileşim olduğu ve bu konu ile ilgili yapılan çalışmaların 'Siyasal Kültür' ve 'Stratejik Kültür' kavramları ile açıklanmaya çalışıldığı fark edilmiştir. 'Siyasal Kültür" toplumun politik tercihlerini ve davranışlarını betimlemek için kullanılırken, 'Stratejik Kültür' sosyo-politik inşa unsurlarının devletlerin dış politikalarına yansımaları hakkında öngörüler geliştirmek için kullanılmaktadır. Fakat her iki kavram da açıklamalarında devlet-toplum-kültür arasındaki etkileşimin sosyal psikolojiye dayalı kök nedenlerini ihmal ettiği için bu çalışmada 'Güvenlik Kültürü' kavramı tercih edilmiştir. Bu bağlamda güvenlik kültürünün bir sosyalizasyon süreci sonunda ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu sürecin; sosyolojik ve politik olmak üzere iki inşa boyutu bulunmaktadır. 'Toplumsal ya da Sosyal Biliş', 'Schismogenesis veya Pygmalion Etkisi' ve 'Kültürel Farklılıklar', güvenlik kültürünü inşa eden Sosyo-psikolojik faktörlerdir. 'Güvenlikleştirme (Securitization)', 'Özgürleşme (Emancipation)' ve 'Ardıncılık (Bandwagoning)' ise güvenlik kültürünün politik inşa boyutunu oluşturmaktadır. Bu doğrultuda çalışmanın birincil amacı; 'Güvenlik Kültürü' ekseninde çizilen bu teorik çerçeveyi açıklamaktır. Çalışmanın diğer bir amacı ise açıklanan teorik çerçeveyi 'Türkiye ve Türk Dış/Güvenlik Politikası' örneği üzerinden somutlaştırmaktır. Bu bağlamda çalışmanın teorik kısmını oluşturmak için güvenlik teorilerinden ve sosyal psikolojiden yararlanılacak birinci aşamada, bu iki alanın konuyla ilişkili olduğu düşünülen varsayımları arasında senteze gidilecektir. İkinci aşamada kuramsal çerçevenin pratikte geçerliliğini açığa çıkartmak için Türkiye'nin dış/güvenlik politikalarına odaklanılacaktır.Öğe Türk halk müziğinin Almanyada yaşayan Türk toplumunda yansıması(İnönü Üniversitesi, 2024) İlhan, İbrahim Selahattin; İmik, ÜnalTürk Halk Müziği, Türkiye'de köklü bir geçmişe sahip olan ve Türk kültürünün önemli bir parçası olan geleneksel bir müzik türüdür. Almanya'da yaşayan Türk toplumu, Türk kültürünü ve değerlerini sürdürme konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Türk Halk Müziği de bu toplumun yaşamında ve kültürel mirasında önemli bir yer tutar. Almanya'da yaşayan Türk toplumu, Türkiye'den göç eden insanların ve nesillerinin oluşturduğu geniş bir topluluktur. Bu toplum hem Türk kültürünü sürdürme hem de Türk asıllı Almanya'da doğmuş ve büyümüş bireyler arasında bir bağ kurma amacı taşır. Türk Halk Müziği, bu bağlamda Almanya'da yaşayan Türk toplumu için önemli bir kimlik unsuru olarak görülebilir. Almanya'da yaşayan Türk toplumu, kültürel etkinlikler, festivaller, konserler ve etkinlikler aracılığıyla Türk Halk Müziği'ni yaşatmaya ve yaymaya çalışmaktadır. Bu müzik türü, Türk toplumunu bir araya getirerek ortak bir kültürel mirasa sahip çıkma ve bu mirası gelecek nesillere aktarma amacını güçlendirir. Türk Halk Müziği, Almanya'da yaşayan Türk toplumunun duygularını ifade etme, birlik ve beraberlik duygularını pekiştirme, geleneklerini sürdürme ve kültürel kimliklerini koruma konularında önemli bir araç olabilir. Bu müzik türü, Türk toplumunu bir arada tutan bir bağ olarak işlev görerek hem Türk kültürünü yaşatma hem de Türk asıllı bireyler arasında bir birlik ve dayanışma hissi oluşturma yolunda önemli bir rol oynar. Almanya'da yaşayan Türk toplumunun Türk Halk Müziği'ne olan ilgisi ve katkısı büyük önem taşır. Bu müzik türü, Türk kültürünün yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması açısından kritik bir rol oynar ve Türk toplumunu bir arada tutan önemli bir unsurdur. Bu bilgiler ışığında bu çalışmada Türk Halk Müziğinin Almanya'da Yaşayan Türk Toplumunda Yansıması konusu işlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Türk Halk Müziği, Almanya, GöçÖğe Kazak Türkçesi ile yazılmış Ak Boz Üy romanında geçen kalıp sözler(İnönü Üniversitesi, 2024) Başoğlu, Derya Duman; Çelik,? MuhittinBu tezde Smagul ?lüvbay?v'in "Ak Boz Üy" adlı romanında kullanılan kalıp sözler üzerinde çalışıldı. Öncelikle çalışmanın transkripsiyonu yapıldı ve tespit edilen kalıp sözler tasnif edilip Türkiye Türkçesi ile karşılaştırıldı. Karşılaştırma sonucunda Kazak Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında benzer ve farklı olan kalıp sözler ortaya konmaya çalışıldı. Bu tasnif; ikileme, selamlaşma, atasözü, deyim, evlilik, çocuk sahibi olma, bayramlar, ölüm törenleri, zaferler, eğlenceler, ticaret, dualar (alkış), beddualar (kargış) vb. konular bakımından ele alındı ve günlük hayat pratikleri içerisinde kalıp sözlerin yeri ve önemi ortaya konuldu. Bir dilde kalıplaşmanın olabilmesi için asırlar gerekebilir. Türkçede kalıp sözler hâline gelmiş olan söz öbeklerine ilk yazılı metinlerde dahi rastlayabiliyoruz. Bu kalıp sözlerin yazılı dönem öncesinde, konuşma dilinde var oldukları sonucuna ulaşmak mümkündür. Yazı dili öncesinde kalıplaşmış olan kalıp sözlerin toplumun hayata bakışı, dünyayı algılayışı, günlük hayat pratikleri vb. konularda önemli bilgiler verecekleri açıktır. Bu bakımdan kalıp sözler, dilbilgisinin yanı sıra sosyoloji, tarih, coğrafya gibi farklı disiplinlerin çalışmalarına da veriler sunabilecek dil unsurlarıdır. Bu açıdan Kazak Türkçesi konuşma dilinden Kazak Türkçesinin yazılı eserlerine girmiş olan kalıp sözlerin tespit edilerek bunların bağlamlarının belirlenmesi Kazak Türklerinin hayat şartları, dünyaya bakışları, sosyal ve dini konulardaki anlayış ve tutumları başta olmak üzere önemli ritüeller ile alkış ve kargışların Kazak hayatındaki kullanımı hakkında bilgi sahibi olmaya imkan sunacaktır. Anahtar Sözcükler: Kazak Türkçesi, Kalıp Sözler, Ak Boz Üy RomanıÖğe Osmânzâde Tâib Ahmed Dîvânı'nda tabiat unsurları(İnönü Üniversitesi, 2024) Gökçe, Beyza Atabay; Özerol, Nazmiİnsan, tabiatın vazgeçilmez bir parçasıdır. O, sürekli olarak tabiatı keşfetme çabası içerisinde olmuştur. Sanat ve edebiyat dünyasında geniş bir ilham kaynağı olarak kullanılan tabiat, şairler tarafından da şiirde en çok kullanılan unsurlardan biri olmuştur. Tabiatın güzelliği ve muhteşemliği karşısında hayranlık duyan şairler, tabiatla ilgili unsurları, hayal gücünün de yardımıyla, şiirde estetik bir malzeme olarak kullanmışlardır. Tabiat unsurları, Klasik Türk şiirinde de kullanılan önemli bir ögedir. Bu çalışmada Osmânzâde Tâib'in, divanında tabiat unsurlarını nasıl kullandığı incelenmiştir. Çalışmada Osmânzâde Tâib Dîvanı'ndaki tabiat unsurları tespit edilmiş, anlamları açıklanmış ve bu unsurların hangi edebî sanatlar bağlamında kullanıldığına dikkat çekilmiştir. Çalışma, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kozmik alem; felek ve felekle ilgili kavramlar, genel olarak yıldız ve bazı özel yıldızlar, burçlar, seyyâreler ve diğer kozmik unsurlar olmak üzere beş başlıktan oluşmuştur. İkinci bölümde Osmânzâde Tâib'in tabiatın dört unsuru olan ateş, hava, su ve toprağı yoğun bir şekilde kullandığı görülmüştür. Üçüncü bölüm bitkiler; bitkiler ile ilgili unsurlar, ağaç ve ağaç türleri, meyve, meyve ağacı ve meyve çeşitleri ile çiçekler olmak üzere beş başlıktan meydana gelmiştir. Dördüncü bölümde hayvanlar; kuşlar, dört ayaklı hayvanlar, deniz hayvanları, sürüngenler ve böcekler olmak üzere beş başlık atında ele alınmıştır. Her unsur, ilgili başlığın altında tasnif edilmiş ve bu unsurların hangi amaçla kullanıldıkları açıklanmıştır. Tabiat unsurlarının ve tabiatta gerçekleşen doğa olaylarının başta teşbih olmak üzere teşhis, istiâre, mübalağa, hüsn-i ta'lil, telmih, kinaye gibi edebi sanatlar yoluyla yepyeni anlamsal boyutlar kazandığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Osmânzâde Tâib, divan, tabiat unsurları, inceleme.Öğe Türk edebiyatında musammatlar (Bentlerden oluşan nazım biçimleri)(İnönü Üniversitesi, 2024) Yakışır, Akif; Çaldak, SüleymanMusammat, her bendi en az üç mısradan müteşekkil nazım birimlerinin ortak adıdır. Bu çalışmada klasik Türk edebiyatında yazılan musammatlar incelendi. Bir nazım şeklinin tesmiyesi için gerekli olan en az üç bent kaidesiyle hareket edildi. Fakat tasmitlerin (zemin zamime ilişkisi olan nazım şekilleri terbi, tahmis, tesdis, tesbi, tesmin, tetsi, ta'şir… için) üçten az bentli olanları da değerlendirmeye dâhil edildi. Zira bu nazım şekillerinde şiirin kaç mısraya tamamlandığı esası, kabul edildi. Taştir, Terkib-bend ve Terci-bendi "Mısra Sayısı Değişen Musammatlar" başlığı altında ele alındı. Her ana başlık beş alt başlık altında değerlendirildi. Daha önce çalışılmış olan murabba, muhammes ve müseddes çalışmada detaya girilmeden bu nazım şekillerinin kısa değerlendirmeleri yapılıp genel dökümleri verilmekle yetinildi. Bu çalışmada, ulaşılabilen bütün divanlarda yer alan musammatlar tespit edilerek nazım şekilleri, şairleri, sayıları bakımından yüzyıllara göre tasnif edildi, şekil ve muhteva özellikleri açısından incelendi. Türk Edebiyatında Musammatlar adlı çalışma ile elde edilen musammat nazım şekilleri 10 ana başlıkta (Üç Mısralık Musammatlar, Dört Mısralık Musammatlar, Beş Mısralık Musammatlar, Altı Mısralık Musammatlar, Yedi Mısralık Musammatlar, Sekiz Mısralık Musammatlar, Dokuz Mısralık Musammatlar, On Mısralık Musammatlar, Bentleri On Mısradan Uzun Gazel Tipi Musammatlar, Mısra Sayısı Değişen Musammatlar) ve bu başlıklara bağlı 30 alt başlıkta (Müselles, Teslis, Murabba, Terbi, Muhammes, Tahmis, Tardiye, Müseddes, Tesdis, Müsebba, Tesbi, Müsemmen, Tesmin, Mütessa, Tetsi, Muaşşer, Ta'şir, Onbirli, Onbirleme, Onikili, Onikileme, Onüçlü, Ondörtlü, Onbeşli, Onaltılı, Yirmili, Yirmiikili, Taştir, Terkib-Bend, Terci-bend) ele alındı. Bu başlıkların her biri de beş alt başlıkta değerlendirildi: Birinci başlık altında kafiye çeşitleri incelenerek örnekler verildi. Farklı kafiye düzeninde yazılmış dikkate şayan musammatlar nazarlara sunuldu. İkinci başlıkta musammatlarda kullanılan bütün vezinler tasnif edilip en çok kullanılan vezinler tespit edildi. Musammatlarda en çok tercih edilen vezinlerin şiir örneklerine çalışmada yer verildi. Üçüncü başlıkta musammatların bent sayısı tespit edildi. Bu başlık altında en az üç bendi olan manzumeler değerlendirmeye alındı. Fakat asgari bent sayısı olan üç bent mevzusu tasmitlerde dikkate alınmayıp bu musammatlarda tamamlandığı mısra sayısı esas alındı. Bent sayısına göre musammatlar tasnif edildi. En çok musammatın kaç mısralık bentler halinde yazıldığı tespit edildi. Dördüncü başlık altında konu tespit edildi. Musammatlarda konu tespit edilirken hâkim konu esası dikkate alındı. Zira klasik Türk edebiyatında bir şiirde birden fazla konu ele alınabiliyor. Özellikle kaside, terci-bende ve terkib-bend gibi uzun şiirlerde tevhid ile Münacaat, içtimaî mevzularda yazılan manzumelerde eleştiri ile nasihat iç içe girmiştir. Bundan dolayı konu tespit edilirken hâkim konu esası nazara alındı. Konular tasnif edildikten sonra örnekler ile desteklendi. Bunun yanında mersiye ve methiyelerin kime yazıldıkları da belirtildi. Beşinci başlık altında musammatlarda mahlasın kullanılıp kullunılmadığı tespit edildi. Mahlaslı olan ve mahlaslı olmayan musammatlar tespit edildi. Mahlas kulanmama sebepleri irdelendi. Bu beş ana başlık dışında; farklı özellikleri ile dikkat çeken musammatlar, her nazım şekli için en çok musammat yazan şair ve yazdığı musammat sayısı, zamimeli şiirlerde zemin olarak en çok tercih edilen şair, en çok tercih edilen şiir vb. hususlar tespit edilerek dikkatlere sunuldu. Her yüzyılda yazılan musammatların genel dökümü, bent sayıları ile beraber verildi. Musammatı bulunan divan şairlerinin isim, doğum ve ölüm tarihleri ile doğdukları yerler tablo halinde verildi. Bunun yanı sıra musammat sayısı, yüzyıllara göre grafikler şeklinde de gösterildi.Öğe İsmail Karagöz'ün 'Kur'ân'ın Anlamı ve Tefsiri' adlı eserinde tartışmalı bazı konulara yaklaşımı(İnönü Üniversitesi, 2024) Geleri, Ayşe; Karadağ, AhmetKur'ân-ı Kerim, nâzil olduğu andan itibaren muhatapları tarafından anlaşılmaya çalışılmış, bu çabaların bir sonucu olarak çeşitli yorumlar ortaya çıkmış ve günümüzdeki tefsir külliyatını oluşturmuştur. Bu tefsirlerden biri de İsmail Karagöz'ün kaleme aldığı "Kur'ân'ın Anlamı ve Tefsiri" adlı eserdir. Bu eser, çağdaş yaşama dair yorumlarıyla bir-likte, âyetlerin rehberliğinde günümüz toplumsal meselelerine çözüm arayışını hedefle-yen önemli bir çalışmadır. Tezimizde, Türkiye'de son yıllarda yazılan tefsirlerden biri olan "Kur'ân'ın An-lamı ve Tefsiri"ni çeşitli açılardan incelemiş bulunmaktayız. Çalışmamızda, tarih bo-yunca tartışmalara konu olmuş ve günümüzde hala tartışılan, Kur'ân'da yer alan belirli konular ele alınmıştır. Bu çerçevede, İsmail Karagöz'ün tartışıla gelen geleneksel ve çağ-daş konulara yaklaşımı ve yorumlama tarzı ortaya konmaya çalışılmıştır. Karagöz'ün bu konulardaki yorumları ve sunduğu çözüm önerileri, klasik ve çağdaş ilahiyatçıların yak-laşımlarıyla birlikte ele alınarak kısa değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmamız, öteden beri tartışılan birçok meseleye dair konular hakkında genel fikirler içermektedir. Anahtar Kelimeler: Kur'ân, Tefsir, Tartışmalı Konular, İsmail KaragözÖğe Rauf Yektâ Bey'in 1932'de Kahire'de düzenlenen Arap Mûsikîsi Kongresindeki fikir, öneri ve izlenimleri(İnönü Üniversitesi, 2024) Jazbeh, Yammen; Deniz, Ünsal1930'lu yıllar Türkiye'de Türk müziğinin bulunduğu durum/konum ve geleceği ile ilgili tartışmaların yoğunlaştığı yıllardır. 1930'lu özellikle halk şarkılarını armonize etmek, Türk makam müziğini anakronik olarak sadece arşivlemek ve Batılı anlamda millî bir Türk müziği yaratmak fikirleri ekseninde polemiklerin yaşandığı dönemdir. Ayrıca Türk mûsikî inkılâbının görünürlük kazandığı ve devlet politikalarının müzik konusunda belirleyici rol üstlendiği bir zaman dilimidir. Devlet politikalarına bu anlamda yön veren fikrî temel Ziya Gökalp'in Türk makam müziğinin Arap, Bizans ve Fars kaynaklı olduğu asıl millî Türk müziğinin Anadolu'da yaşayan halk şarkıları iddiasıdır. Hatta Anadolu'da yaşayan Türk halk müziğinin mevcut durumunun yeterli olmadığı ve armonize edilmesi gerektiğini savunur. Bu fikir ve devletin müzik politikaları uzun yıllar mûsikîşinâslar, politikacılar ve halk tarafından tartışıldı. Özellikle polemik konusunda sıklıkla gündeme gelen ve Türk müziğinin mevcut durumunu savunan en önemli aktör Rauf YEKTÂ Bey'di. Türkiye'de bu minvalde tartışma, çalışma ve polemikler yaşanırken, benzer bir durum Arap müziğinin öncüsü olarak görülen Mısır'da da gündeme geldi. Bu araştırmada, Arap müziğinin tarihini, gelişimini ve geleceğini tartışmak üzere 1932 yılında Kahire'de yapılan Arap Müziği Kongresi'ne Türk temsilci olarak katılan Rauf YEKTÂ Bey ve Mesut Cemil Bey'in, kongre hakkındaki görüşleri, kongrede aldıkları görev ve sundukları raporlar Arapçadan Türkçeye çevirisi yapılarak incelenmiştir. Rauf YEKTÂ Bey'in Arap Müziği kongresine katıldığı bilinmekte, akademik yayınlarda yüzeysel olarak değinilmekte ise de Kahire'deki kongre ile ilgili görüşlerinin tamamı bugüne kadar detaylı incelenmemiştir. YEKTÂ Bey'in bu kongredeki görüş, öneri ve izlenimlerinin araştırılarak betimlendiği bu araştırma büyük bir önem arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Rauf Yektâ Bey, Mesut Cemil Bey, Türk Müziği, Arap Müziği, Müzik.Öğe Elazığ yöresi deyiş örnekleri(İnönü Üniversitesi, 2024) Çalışkan, Seda; İmik, ÜnalElazığ'a ait türkü ve deyişler yüz yıllardır var olan âşıklık geleneği ile süreklilik arz etmektedir. Özellikle Şeyh Ahmed Dede ocağından olan Teslim Abdal ile başlayan âşıklık geleneği, yine bu ocağın etrafında gelişmiştir. Teslim Abdal, Derviş Ali, Derviş Muhammed, Kul Mustafa, Nimri Dede, Kul Mansur (Mansur Çiftçi), Ahmet Fethi Erdoğan, Hüseyin Altun (Yaşar Dede), Miktat Güler ve Sezai Pehlivan (Pir Perişah) gibi dedeler âşıklık geleneğini günümüze kadar getirmişlerdir. Elazığ'ın Baskil ve Keban bölgelerinde rastlanan âşıklık geleneği, Elâzığ'ın merkez köylerinde de Alevi-Bektaşi âşıkların olduğu görülmektedir. Araştırma sürecince, Ahmet Fethi Erdoğan, Hüseyin Altun (Yaşar Dede), Miktat Güler, Kul Mansur (Mansur Çiftçi), Pir Perişah (Sezai Pehlivan) ile yaptığımız mülakatlar ile hayat hikâyelerine dair bilgiler alınmış ve deyişlerinden örnekler dinlenmiş ve kayıt altına alınmıştır. Buna göre; Ahmet Fethi Erdoğan Dede, Hüseyin Altun (Yaşar Dede), Miktat Güler Dede ile yüz yüze görüşmeler sağlanmış, Pir Perişah Dede ile Almanya da yaşadığı için çevrimiçi görüntülü görüşme, cemlerde zakirlik görevini çoğunlukla üstlenen Mansur Çiftçi (Kul Mansur) ile de telefon görüşmesi yapılmıştır. Harput musikisine ve bu yörede kullanılan çalgılara hakkında da tezde bilgiler verilmiştir. Ayrıca araştırma esnasında kentin müzik kültürünün çevre iller ile etkileşim hallinde olup olmadığı, benzeyen veya farklılık içeren yönlerine ait bilgiler hakkında çok sayıda literatürden istifade edilmiştir. Bununla birlikte deyişlerin bir kısmı internet ortamında dinlenmiştir. Araştırma sonucunda; Alevi-Bektaşi inancı çerçevesinde Elazığ'da deyişlerin muhteva açısından farklılık göstermediğini, fakat deyişlerin okunurken yöresel farklılıklar içerdiğini söylemek mümkündür. Kelimeler: Elazığ, Müzik Kültürü, Yöre, Müzik PratikleriÖğe Sabri Divanı bağlamlı dizin ve işlevsel sözlükTEBDİZ projesi(İnönü Üniversitesi, 2024) İlimen, Nihal; Belli, HandanBu tezde klasik Türk edebiyatı 18. yüzyıl şairlerinden Sabrî (Seyyid Mehmed Emin)'in Divânı, bağlamlı dizin ve işlevsel sözlük olarak hazırlanmıştır. TEBDİZ (Tarih ve Edebiyat Metinleri Bağlamlı Dizini ve İşlevsel Sözlüğü) klasik Türk şiirine ait eserlerin anlam dünyasını ortaya koymak üzere, sözlük formatında hazırlanmış bir elektronik veri sistemidir. Divandaki manzumelerin sistemli ve düzenli olarak bağlamlı dizinlerinin hazırlanmasında bu sistem kullanılmıştır. Söz konusu sistem sayesinde elde edilen veriler ile Sabrî Divanı'nın değerlendirmesi yapılmıştır. Divanda yer alan manzumeler şekil ve türlerine göre, her manzumeye numara verilerek TEBDİZ sistemine yüklenmiştir. Kelime ve kelime gurupları ek ve kök ayrımına gidilerek dönemin kültürel, siyasi ve sosyal yaşantısına uygun olarak TEBDİZ veri girişi yöntemiyle anlamlandırılmıştır. Anlamlandırılan kelime ve kelime gurupları TEBDİZ sisteminde alfabetik olarak bağlamsal dizin haline getirilmiştir. Kelimenin temel anlamının yanı sıra bağlamsal anlamı da verilerek hazırlanan bu sözlük, metin tahlili çalışmalarından farklı olarak edebî metinlerin zenginliğini gözler önüne sermesi bakımından önem arz etmektedir. Bu tez çalışmasında bağlamlı dizin ve işlevsel sözlüğün yanı sıra Sabrî'nin klasik Türk edebiyatındaki önemi, hayatı ve eserleri ile ilgili bilgilere yer verilmiştir. Bu çalışma ile şairin dil ve üslubunun yanı sıra, mana zenginliğindeki özgünlüğünün ortaya konması hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sabrî, 18. yüzyıl, Sabrî Divânı, Bağlamsal Dizin, İşlevsel SözlükÖğe İhsan Oktay Anar'ın eserlerinde kötülük(İnönü Üniversitesi, 2024) Polat, Oktay; Güler,? Ahmet FarukKötülük, tarih boyunca birçok düşünür ve araştırmacının üzerinde durduğu karmaşık bir kavramdır. İnsanlar, kötülüğün ne olduğu ve kaynağının ne olabileceği konusunda çeşitli teoriler geliştirmiştir. Kötülük, tek başına insan eylemlerini sınıflandırmakta yetersiz kalmış ve bu nedenle farklı kategorilere ayrılarak incelenmiştir. Kötülük, insan doğasının ve toplumsal dinamiklerin merkezinde yer almış, birçok sanat alanında işlenmiştir. Edebiyatta da sıkça işlenen bu tema, estetik bir boyut kazanmış, dini ve mitolojik anlatılarda iyi ile kötünün mücadelesi olarak yansıtılmıştır. Edebiyatımızda da özellikle günümüz yazarları arasında kötülüğün işlenişi çeşitli şekillerde görülmektedir. Edebiyat dünyasında, özellikle günümüz yazarlarından İhsan Oktay Anar, eserlerinde kötülüğü hem karakterler düzleminde hem de sembolik düzeyde işleyerek bu kavrama farklı bir perspektif sunmaktadır. Anar'ın romanlarında kötülük, bazen bireylerin içsel çatışmalarında, bazen de toplumsal yapının eleştirisinde kendini göstermektedir. Bu bağlamda, İhsan Oktay Anar'ın eserleri, kötülüğün edebî bir motif olarak nasıl kullanıldığını ve bu kavramın edebiyatta nasıl bir işlev üstlendiğini anlamak için önemli bir kaynaktır.